ErdalGüler
04.10.2007, 10:27
http://image.haber7.com/haber/56127.jpg
Makus talihini yenen takım; Sivasspor
Eskiler için Sivasspor çok bir şey ifade etmeyebilir; ama yeni nesil için Türk futbolunun önemli bir figürü olmaya namzet görünüyor. Zira, Süper Lig'e çıkılan 2004-05 sezonuna kadar Sivas halkı için futbol pek de birinci gündem değildi. Ama artık Sivasspor'un sadece şehre değil, Türkiye ligine de ayrı bir hava kattığı bir gerçek.
Sivasspor, 1992 yılında Samsun'un bir mahalle takımı olan Kadıköy Samsungücü ile 3. Lig maçına çıkıyordu. Maçı Kadıköy 1-0 kazanırken kale arkasında bulunan bir minibüslük Sivaslı taraftar üzgün bir şekilde ayrılıyordu stattan.
Aradan yıllar geçti ve 2000'li yılların başında İletişim Yayınları'ndan çıkan Futbol ve Kültürü adlı kitapta Zeki Coşkun, "Yiğidoların tarihsel yenilgisi" başlıklı bir yazı kaleme almıştı. Sivas'ın kaderini Kayseri eksenli ele alan bir yazı idi ve "İç Anadolu'da büyüklük rekabeti ve Sivas" alt başlığını taşıyordu. Yoluna 1967'deki feci hadise ile ve yazara göre de futbol serüvenine gazi olarak başlayan Sivasspor'un bir türlü şeytanın bacağını kıramayış öyküsü anlatılıyordu yazıda. 1983'te o zamanki ismiyle amatöre düşüş ve 13 sezon kalınan bir 3. Lig serüveni de var takımın. Yazar son cümlesini; "Peki, bir kentin düşleri olmayacak mı hiç?" diye kuruyordu bundan 14 yıl evvel...
Eskiler için Sivasspor çok bir şey ifade etmeyebilir; ama yeni nesil için Türk futbolunun önemli bir figürü olmaya namzet görünüyor. Son dönemde her yaz Cumhuriyet Kupası adı altında güzel bir organizasyon gerçekleştiriyor Sivasspor. Ama takım asıl çıkışını Mecnun Odyakmaz döneminde gerçekleştirdi. Mecnun Odyakmaz'ın Sivaslılığının yanında bir diğer önemli özelliği de Fenerbahçe ile olan yakın ilişkileri... 2004-05 sezonunda Lig A'da şampiyon olan Sivasspor'un hocası eski bir F.Bahçeli olan İsmail Kartal'dı... Can Arat, Hakkı Hocaoğlu, Muhammed Ali ve Mehmet Yıldız ise takımın öne çıkan isimleriydi. Nihayet bir şehrin hayalleri gerçekleşmiş ve Sivasspor, tarihinde ilk defa Süper Lig'e çıkmıştı. Aslında bunun benzer örnekleri de olmuştu yakın zamanda. Çanakkale Dardanel Niyazi Önen; Erzurumspor Cemal Polat; Yozgatspor Yimpaş, Siirtspor Jetpa Holding ile başarmışlardı bunu. Nitekim pek çok kişi bu takımlarda olduğu gibi Sivasspor'un da en fazla ikinci yılında çöküşe geçeceğini düşünüyordu. Ancak öyle olmadı. Üstelik Werner Lorant gibi çok yanlış bir teknik direktör tercihine rağmen öyle olmadı. Sivasspor, ilk sezonunu 43 puanla 8., ikinci sezonunu ise 48 puanla 7. sırada tamamladı. Şu an ise ligde 2. sıradalar. Üstelik başta Mehmet Yıldız olmak üzere Pini Balili, M.Ali Kurtuluş, kendi evlatları Hayrettin Yerlikaya gibi Süper Lig'e keyif katan oyunculara da sahipler. Teknik Direktör Bülent Uygun ise geçen sezon ortasında kendisinin de pek beklemediği bir şekilde bu görevi üstlenmişti. Genelde takımı F.Bahçe ekseninde kurduklarını Can Arat, Servet, Gürhan, Ilgar Gurbanov, İsmail Kartal, Werner Lorant ve Bülent Uygun'a baktığınızda anlayabiliyorsunuz.
Sivasspor'un sadece şehre değil, Türkiye ligine de ayrı bir hava kattığı bir gerçek. Tabii bir de uzun yıllardır alt liglerde mücadele eden ve nüfusunun çoğunluğu da gurbette olan bir şehrin takımı olmanın getirdiği bir açmazı da var Sivasspor'un. O da çift takımlılık kavramının son derece yüksek olması. İlginçtir, koyu G.Saraylı Sivaslıların sırf Fenerbahçe havası yüzünden Sivasspor'a serin durduklarını gözleyebilirsiniz. Kendilerinin G.Saraylı olmaları da ayrı bir garabettir aslında! Sivasspor'un ve diğer Anadolu takımlarının kalıcı başarılar elde edebilmeleri ve markalaşabilmeleri için öncelikli şartlardan birisi de sadece şehrinin takımını tutmak! Aksi takdirde ilk tökezlemede ciddi sorunlar yaşanabiliyor. Kaldı ki, Sivasspor'un halen sağlam bir tribün grubuna sahip olamayışı ve deplasman zaafı olması, önemli bir dezavantaj olarak görünüyor.
MEHMET YILMAZ
04 Ekim 2007, Perşembe
kaynak:zaman gazetesi
Makus talihini yenen takım; Sivasspor
Eskiler için Sivasspor çok bir şey ifade etmeyebilir; ama yeni nesil için Türk futbolunun önemli bir figürü olmaya namzet görünüyor. Zira, Süper Lig'e çıkılan 2004-05 sezonuna kadar Sivas halkı için futbol pek de birinci gündem değildi. Ama artık Sivasspor'un sadece şehre değil, Türkiye ligine de ayrı bir hava kattığı bir gerçek.
Sivasspor, 1992 yılında Samsun'un bir mahalle takımı olan Kadıköy Samsungücü ile 3. Lig maçına çıkıyordu. Maçı Kadıköy 1-0 kazanırken kale arkasında bulunan bir minibüslük Sivaslı taraftar üzgün bir şekilde ayrılıyordu stattan.
Aradan yıllar geçti ve 2000'li yılların başında İletişim Yayınları'ndan çıkan Futbol ve Kültürü adlı kitapta Zeki Coşkun, "Yiğidoların tarihsel yenilgisi" başlıklı bir yazı kaleme almıştı. Sivas'ın kaderini Kayseri eksenli ele alan bir yazı idi ve "İç Anadolu'da büyüklük rekabeti ve Sivas" alt başlığını taşıyordu. Yoluna 1967'deki feci hadise ile ve yazara göre de futbol serüvenine gazi olarak başlayan Sivasspor'un bir türlü şeytanın bacağını kıramayış öyküsü anlatılıyordu yazıda. 1983'te o zamanki ismiyle amatöre düşüş ve 13 sezon kalınan bir 3. Lig serüveni de var takımın. Yazar son cümlesini; "Peki, bir kentin düşleri olmayacak mı hiç?" diye kuruyordu bundan 14 yıl evvel...
Eskiler için Sivasspor çok bir şey ifade etmeyebilir; ama yeni nesil için Türk futbolunun önemli bir figürü olmaya namzet görünüyor. Son dönemde her yaz Cumhuriyet Kupası adı altında güzel bir organizasyon gerçekleştiriyor Sivasspor. Ama takım asıl çıkışını Mecnun Odyakmaz döneminde gerçekleştirdi. Mecnun Odyakmaz'ın Sivaslılığının yanında bir diğer önemli özelliği de Fenerbahçe ile olan yakın ilişkileri... 2004-05 sezonunda Lig A'da şampiyon olan Sivasspor'un hocası eski bir F.Bahçeli olan İsmail Kartal'dı... Can Arat, Hakkı Hocaoğlu, Muhammed Ali ve Mehmet Yıldız ise takımın öne çıkan isimleriydi. Nihayet bir şehrin hayalleri gerçekleşmiş ve Sivasspor, tarihinde ilk defa Süper Lig'e çıkmıştı. Aslında bunun benzer örnekleri de olmuştu yakın zamanda. Çanakkale Dardanel Niyazi Önen; Erzurumspor Cemal Polat; Yozgatspor Yimpaş, Siirtspor Jetpa Holding ile başarmışlardı bunu. Nitekim pek çok kişi bu takımlarda olduğu gibi Sivasspor'un da en fazla ikinci yılında çöküşe geçeceğini düşünüyordu. Ancak öyle olmadı. Üstelik Werner Lorant gibi çok yanlış bir teknik direktör tercihine rağmen öyle olmadı. Sivasspor, ilk sezonunu 43 puanla 8., ikinci sezonunu ise 48 puanla 7. sırada tamamladı. Şu an ise ligde 2. sıradalar. Üstelik başta Mehmet Yıldız olmak üzere Pini Balili, M.Ali Kurtuluş, kendi evlatları Hayrettin Yerlikaya gibi Süper Lig'e keyif katan oyunculara da sahipler. Teknik Direktör Bülent Uygun ise geçen sezon ortasında kendisinin de pek beklemediği bir şekilde bu görevi üstlenmişti. Genelde takımı F.Bahçe ekseninde kurduklarını Can Arat, Servet, Gürhan, Ilgar Gurbanov, İsmail Kartal, Werner Lorant ve Bülent Uygun'a baktığınızda anlayabiliyorsunuz.
Sivasspor'un sadece şehre değil, Türkiye ligine de ayrı bir hava kattığı bir gerçek. Tabii bir de uzun yıllardır alt liglerde mücadele eden ve nüfusunun çoğunluğu da gurbette olan bir şehrin takımı olmanın getirdiği bir açmazı da var Sivasspor'un. O da çift takımlılık kavramının son derece yüksek olması. İlginçtir, koyu G.Saraylı Sivaslıların sırf Fenerbahçe havası yüzünden Sivasspor'a serin durduklarını gözleyebilirsiniz. Kendilerinin G.Saraylı olmaları da ayrı bir garabettir aslında! Sivasspor'un ve diğer Anadolu takımlarının kalıcı başarılar elde edebilmeleri ve markalaşabilmeleri için öncelikli şartlardan birisi de sadece şehrinin takımını tutmak! Aksi takdirde ilk tökezlemede ciddi sorunlar yaşanabiliyor. Kaldı ki, Sivasspor'un halen sağlam bir tribün grubuna sahip olamayışı ve deplasman zaafı olması, önemli bir dezavantaj olarak görünüyor.
MEHMET YILMAZ
04 Ekim 2007, Perşembe
kaynak:zaman gazetesi