Orijinalini görmek için tıklayınız : Gardaş Sen Sivas’ın Neresindensin
Sayfa :
1
2
3
4
5
6
[ 7]
8
RECEP_YÜKSEL 12.04.2007, 20:36 İSTANBULA KAR YAĞIYOR GECENİN ORTA YERİNDE
İSTANBULA KAR YAĞIYOR GECENİN ORTA YERİNDE
KAR YAĞIYOR ERİK AĞACINA
KAR YAĞIYOR KUMRULARIN ÜSTÜNE
DAĞ ZORBASI GİBİ HAİN VE UMARSIZCA
ERİK AĞACI ÖKSÜZ KUMRULAR EVSİZ KALIYOR
BİRBEN GÖRÜYORUM BELKİDE BİRBEN
BİRBEN ACIYORUM KUMRULARIN HALİNE
İSTANBULA KAR YAĞIYOR GECENİN ORTA YERİNDE
ANSIZIN BİR KEDİ GEÇİYOR PENCEREMİN ÖNÜNDEN
SÖYLENE SÖYLENE SİNİRLİ VE ISLAK BİR KEDİ
BELLİKİ ANSIZIN YAKALANDI BİR ÇATININ TEPESİNDE
VE MUHTEMELEN UYKUNUN EN TATLI YERİNDE
BİRBEN GÖRÜYORUM BELKİDE BİRBEN
BİRBEN ACIYORUM HALİNE
İSTANBULA KAR YAĞIYOR GECENİN ORTA YERİNDE
SEN MUHTEMELEN ENDERİN UYKULARDA
BEN PENCEREMİN ÖNÜNDE
İSTANBULA KAR YAĞIYOR KAR YAĞIYOR PENCEREME
O SEBEPSİZ GİDİŞİN GELİYOR GÖZLERİMİN ÖNÜNE
KAR CAMDAN GEÇİYOR TEN'DEN GEÇİYOR
USULCA DOLUYOR YÜREĞİME
VE BİR ÇİÇEK YEŞERİYOR KENDİLİĞİNDEN
DONMUŞ KALBİMİN ORTA YERİNDE
UZUN KIŞ GECELERİNDE YİTİRDİM SENİ
ÖLDÜNMÜ KALDINMI HABERİN GELMEZ
BİLMEMKİ BİR TANEM NERDESİN ŞİMDİ
HER YAĞAN KAR'DA KAYBEDENLER OLUR HEP
KİMİLERİ YUVALARINI KİMİLERİ RÜYALARINI
KİMİLERİDE SEVDALARINI
İSTANBULA KARYAĞIYOR GECENİN ORTA YERİNDE
Naki Kızıldağ
RECEP_YÜKSEL 12.04.2007, 20:38 Bir durgunluk var bu gün sende
Yüzündeki hüzün ele veriyor
Donuk bakışların dalarken uzaklara
Belirli olmayan ifadeler.
Dünyayı bir pula satacak kadar umursamaz.
Üzerine çöken kara bulutları dağıt ne olur
Gülümse ki güneş doğsun dünyama
Karanlıklar dağılsın
Solmasın gönlünün çiçekleri
Sen ki yegâne yaşam sebebimsin
Dayanamam böyle üzülmene senin
Göz pınarlarım hazır akmak için
Senin gözlerinin yerine
Yeter ki yaş akmasın gözünden
Bahar tüm ihtişamıyla hissettirirken kendini
Nerden sardı bu sonbahar havası seni
Kov tüm karamsarlıkları
Olumsuzluklara karşı diren
Yılmadan, bıkmadan mücadele et
Çünkü yaşamak güzel her şeye rağmen
RECEP_YÜKSEL 12.04.2007, 20:40 Bayram
...
Gelin de bayramı Fatih'te seyredin, zira
Hayale, hatıra sığmaz o herc ü merc-i safa,
Kucakta gezdirilen bir karış çocuklardan
Tutun da, ta dedemiz demlerinden arta kalan,
Asırlar ölçüsü boy boy asali nesle kadar,
Büyük küçük bütün efrad-i belde, hepsi de var!
Adım başında kurulmuş beşik salıncaklar,
İçinde darbuka, teflerle zilli şakşaklar,
Biraz gidin; Kocaman bir çadır... önünde bütün,
Çoluk çocuk birer onluk verip de girmek için
Nöbetle bekleşiyorlar; acep içinde ne var?
"Caponya'dan gelen insan suratlı bir canavar!"
Geçin: sırayla çadırlar, önünde her birinin.
Diyor: "Kuzum, girecek varsa durmasın girsin."
Bağırmadan sesi bitmiş ayaklı bir ilan,
"Alın gözüm buna derler..." sedası her yandan.
Alettirikçilerin keyfi pek yolunda hele:
Gelen yapışmada bir, mutlaka o saplı tele,
Terazilerden adam eksik olmuyor; birisi
İnince binmede artık onun da hemşerisi:
"Hak okka çünki bu kantar... Frenk icadı gıram
Değil! Diremleri dörtyüz, hesapta şaşmaz adam."
"Muhallebim ne de kaymak!
"Şifalıdır macun!"
"Simit mi istedin ağa!" "Yokmuş onluğun, dursun."
O başta: Kuşkunu kopmuş eğerli düldüller
Bu başta: Paldimi düşmüş semerli bülbüller
Baloncular, hacıyatmazlar, fırıldaklar,
Horoz şekerleri, civ civ öten oyuncaklar;
Sağında atlıkarınca, solunda tahtırevan
Önünde bir sürü çekçek, tepende çifte kolan
Öbek öbek yere çökmüş kömür çeken develer...
Ferag-ı bal ile birden geviş getirmedeler,
Koşan, gezen, oturan, maniler düzüp çağıran.
Davullu zurnalı "dans" eyliyen, coşup bağıran,
Bu kainat-i sürurun içinde gezdikçe,
Çocukların tarafındaydı en çok eğlence,
Güzelce süslenerek dest-i naz-ı maderle,
Birer çiçek gibi nevvar olan bebeklerle
Gelirdi safha-i mevvac-i iyde başka hayat...
Bütün sürur u setaretti gördüğüm harekat,
Onar parayla biraz sallandırdılar... derken,
Dururdu "Yandı!" sadasıyle türküler birden,
- Ayol, demin daha yanmıştı a! Herif sen de,
- Peki kızım, azıcık fazla sallarım ben de.
"Deniz dalgasız olmaz
Gönül sevdasız olmaz
Yari güzel olanın
Başı belasız olmaz!
Haydindi mini mini maşallah
Kavuşuruz inşallah..."
Fakat bu levha-i handana karşı, pek yaşlı,
Bir ihtiyar kadının koltuğunda gür kaşlı,
Uzunca saçlı güzel bir kız ağlayıp duruyor.
Gelen geçen "Bu niçin ağlıyor?" deyip soruyor.
- Yetim ayol... Bana evlat belasıdır bu acı
Çocuk değil mi, 'salıncak' diyor...
- Salıncakçı!
Kuzum, biraz da bu binsin... Ne var sevabına say...
Yetim sevindirenin ömrü çok olur...
- Hay hay!
Hemen o kız da salıncakçının mürüvvetine
Katıldı ağlamıyan kızların setaretine.
Mehmet Akif Ersoy |
RECEP_YÜKSEL 12.04.2007, 20:42 Bir Gece
Ondört asır evvel, yine böyle bir geceydi,
Kumdan, ayın ondördü, bir öksüz çıkıverdi!
Lakin, o ne hüsrandı ki: Hissetmedi gözler,
Kaç bin senedir halbuki bekleşmedelerdi!
Neden görecekler, göremezlerdi tabii;
Bir kere, zuhur ettiği çöl en sapa yerdi,
Bir kerede, mamure-I dünya, o zamanlar,
Buhranlar içindeydi, bu günden de beterdi.
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!
Fevza bütün afakını sarmıştı zeminin.
Salgındı, bugün şarkı yıkan, tefrika derdi.
Derken, büyümüş kırkına gelmişti ki öksüz,
Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi!
Bir nefhada insanlığı kurtardı o ma'sum,
Bir hamlede kayserleri, kisraları serdi!
Aczin ki, ezilmekti bütün hakkı dirildi;
Zulmün ki, zeval aklına gelmezdi geberdi!
Alemlere rahmetti evet şer-i mübini,
Şehbalini adl isteyenin yurduna gerdi.
Dünya neye sahipse, O'nun vergisidir hep;
Medyun ona cemiyyet-i, medyun O'na ferdi.
Medyundur o masuma bütün bir beşeriyet
Ya Rab, bizi mahşerde bu ikrar ile haşret.
Mehmet Akif Ersoy
RECEP_YÜKSEL 12.04.2007, 20:44 Çanakkale Şehidlerine
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
- Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya'yla beraber bakıyorsun; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı! hayasızcasına,
Maske yırtılmasa halâ bize affetti o yüz...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman o orduyu seyret ki, bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, haşa, edecek kahrına ram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Huda'nın ebedi serhaddi;
"O benim sun'-i bediim, onu çiğnetme" dedi.
Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
"Bu, taşındır" diyerek Ka'be'yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif Ersoy
RECEP_YÜKSEL 12.04.2007, 20:48 Bülbül
Bütün dünyaya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım:
Nihayet bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştım.
Şehirden çıkmak isterken sular zaten kararmıştı;
Pek ıssız bir karanlık sonradan vadiyi sarmıştı.
Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hilkat kesilmiş lâl...
Bu istiğrakı tek bir nefha olsun etmiyor ihlâl.
Muhitin hali "insaniyet"in timsalidir sandım;
Dönüp maziye tırmandım, ne hicranlar, neler andım!
Taşarken haşrolup beynimden artık bin müselsel yâd,
Zalâmın sinesinden fışkıran memdûd bir feryad.
O müstağrak, o durgun vecdi nâgâh öyle coşturdu:
Ki vadiden bütün, yer yer, eninler çağlayıp durdu.
Ne muhrik nağmeler, ya Rab, ne mevcamevc demlerdi:
Ağaçlar, taşlar ürpermişti, güya Sur-ı mahşerdi!
-Eşin var âşiyanın var, baharın var ki beklerdin.
Kıyametler koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin?
O zümrüt tahta kondun, bir semavi saltanat kurdun,
Cihanın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun!
Bugün bir yemyeşil vâdi, yarın bir kıpkızıl gülşen,
Gezersin hânumânın şen, için şen, kâinatın şen!
Hazansız bir zemin isterse, şayet ruh-ı serbâzın,
Ufuklar, bu'd-i mutlaklar bütün mahkûm-ı pervâzın.
Değil bir kayda, sığmazsın kanatlandın mı eb'ada
Hayatın en muhayyel gayedir âhrara dünyada.
Neden öyleyse matemlerle eyyâmın perişandır,
Niçin bir katrecik göğsünde bir umman huruşandır?
Hayır matem senin hakkın değil, matem benim hakkım;
Asırlar var ki aydınlık nedir hiç bilmez afakım.
Teselliden nasibim yok, hazan ağlar baharımda
Bugün bir hanumansız serseriyim öz diyarımda.
Ne hüsrandır ki: Şark'ın ben vefâsız, kansız evlâdı,
Serapa Garba çiğnettim de çıktım hâk-i ecdâdı!
Hayalimden geçerken şimdi, fikrim herc ü merc oldu,
Salahaddin-i Eyyubi'lerin, Fatih'lerin yurdu.
Ne zillettir ki: nâkûs inlesin beyninde Osman'ın;
Ezan sussun, fezâlardan silinsin yâdı Mevlâ'nın!
Ne hicrandır ki: en şevketli bir mâzi serâp olsun;
O kudretler, o satvetler harâb olsun, türâb olsun!
Çökük bir kubbe kalsın ma'bedinden Yıldırım Hân'ın;
Şenâatlerle çiğnensin muazzam Kabri Orhan'ın!
Ne heybettir ki: vahdet-gâhı dînin devrilip, taş taş,
Sürünsün şimdi milyonlarca me'vâsız kalan dindaş!
Yıkılmış hânmânlar yerde işkenceyle kıvransın;
Serilmiş gövdeler, binlerce, yüz binlerce doğransın!
Dolaşsın, sonra, İslâm'ın harem-gâhında nâ-mahrem...
Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem!
Mehmet Akif Ersoy
RECEP_YÜKSEL 12.04.2007, 20:53 Abur Cubur Adam
Içi yalan dişi yalan
Her bakişi binbir plan
Gül boyanmiş kara yilan
Abur cubur Abdullah
Etme dedim tutma dedim
Dostlugu unutma dedim
Sana verdigim lokmayi
Çabuk biter yutma dedim
Abur cubur adam
Ben seni nidem
Daha kendini bilmezsin
Kimdir yanindaki madam
Bir elinde kamerasi
Sanirsin film agasi
Her dolapta numarasi
Abur cubur Abdullah
Etme dedim tutma dedim
Dostlugu unutma dedim
Sana verdigim lokmayi
Çabuk biter yutma dedim
Abur cubur adam
Ben seni nidem
Daha kendini bilmezsin
Kimdir yanindaki madam
Der Mahzuni tövbe olsun
Böyle dost düşmana kalsin
Şeytanlar namazin kilsin
Abur cubur Abdullah
Etme dedim tutma dedim
Dostlugu unutma dedim
Sana verdigim lokmayi
Çabuk biter yutma dedim
Abur cubur adam
Ben seni nidem
Daha kendini bilmezsin
Kimdir yanindaki madam
Mahzuni Şerif
RECEP_YÜKSEL 12.04.2007, 20:56 50 Yaş Şiiri
Ne zaman baksam çevreme elli yıl sonra
Hep aynı gördüklerim; bir keşmekeş, bir bozuk düzen
Bir lokma ekmek uğruna tükenmesi insanların
Yaşamak ve ölmek için hep aynı neden
Sefil doymazlık: ete, kana, paraya
Öylesi bir açlık ki eksilmeyen, bitmeyen
İnsan, ezebildiğince mutlu insan, oğul
Nereye gidersen git hep o tuzak, o dümen
Küçük hesaplarla kabaran büyük hesaplar
Ve değişmez çığlığı insanoğlunun: Ben, ben, ben!"
Sen yok musun? Onlar yok mu? Biz yok muyuz?
Nereye bu gidiş? Delicesine pupa yelken
Söyle neyi değiştirebilirsin ki tek başına
Yıldırırlar, sustururlar vururlar seni de hemen
Düşler bitmişse, gerçekler bir tokat gibi inmişse
Tek başına mutlu ol bakalım, olabilirsen
En güzeli sevmek diyeceksin insanları tümüyle
Usanmadan, bir şey ummadan, beklemeden
Ver, durmadan ver, eller uzanmış, baksana
Ver ki; kurulsun sofra, başlasın şölen
Bir yanda umutların, düşlerin, düşüncelerin
Bir yanda aldığını geri vermez koca bir evren
Bak! Bütün ağızlar yutmaya hazır seni
Bir noktadan, bir lokmadan başka nesin sen
Dönüp gerilere bakıyorum, bir de kendime
Elli yıl geçmiş, ha gün, ha yarın derken
Değişen birşey yok, bir şaşkın benden başka
İşte aynı yol, aynı kapı, aynı merdiven
Hani nerdeler? Kimi yitmiş kimi gitmiş dostların
Bir ak saçlı anan kalmış yolumu bekleyen
Sabah-öğle-akşam . . . Hep o tekdüze yaşam
Ve kırılmış bir kalple yorulmuş bir beden
İşte böyle geçti yıllar. bozbulanık
Ben sevdim, ben ağladım, başkalarıydı gülen
Ne zaman uzattıysam ellerimi, parçalandı
Mutluluk serseri bir mayındı denizlerimde yüzen
Ümit Yaşar Oğuzcan
RECEP_YÜKSEL 12.04.2007, 20:59 Her Sabah Seninle Başlar
Önce gözlerin girer odamdan içeri
Sonra ellerin, saçların dudakların
Bir bir hatırlarım
Her sabah senin olan ne varsa
Yüzüm aydınlanır
Şarkılar söylemek gelir içimden
Yakında bir kuş öter
Uzaklarda bir tren sesi
Sonra kornalar, çocuk ağlamaları
Vapur düdükleri
Sesler bir uğultu halinde yükselir büyük şehirlerden
Ve alışılmış bir yaşamaktır çöker omuzlarıma
Sarar benliğimi birden
Büyük, devamlı dalgalar halinde duygularım
Her sabah seninle başlar
Ve ben her sabah
Ta içimde bir ağrı gibi yokluğunu duyarım
Her sabah
Rezil insanlar bekler her köşebaşında beni
Yüzleri, yürekleri kadar kirlidir
Biri gider, biri gelir
Biri gider, biri gelir
Yakamda duygusuz iğrenç elleri
Ve soğuk gözbebekleri gözlerimde
O alışılmış yaşamak ki her sabah
İğreti bir elbise gibi durur üzerimde
Bir isyandır sarar içimi
Her şeyi üzerimden çıkarıp atasım gelir
Fakat insanlar, insanlar bırakmaz beni
Biri gider, biri gelir
Hep aynı ses, aynı şarkı
Aynı sağır gökyüzü
Dilsiz bir deniz
Kör bir düzen
Hep aynı kör döğüşü
Yalancı yüzler, aptalca bakışlar
O iki yüzlü selamlar
Hep aynı tempoda geçen manasız bir gün
Hep o değişmeyen puslu ikindi üstleri
Ve hep aynı yorgun, zoraki akşamlar
Ya o geceler satılmış, utanç dolu
Büyük avizelerin aydınlattığı sefil yüzlerimiz
Renkli kumaşlar, altın kol düğmeleri
Kristal kadehlerde kral içkiler
O hesaplı dostluklar
Satın alınmış sevgiler
Ben alışılmış şeyleri sevmem, bilirsin
Yaşamaksa dilediğim gibi yaşamalıyım
Sevmekse gönlümce sevmeliyim
Kendi ellerimle yazmalıyım alın yazımı
Ölmekse istediğim anda ölmeliyim
ve yaşıyorsam
Her şey bambaşka olmalı seninle
Alışılmış şeylerden öte
Yalanlardan, düzenlerden uzak
Yeter, yeter artık
Dönmesin o eski plak
Her şey gölümüzce olsun
Bulsun
Dilediği zaman ellerim ellerini
Paylaşalım seninle bütün geceleri
Sabahları, akşam üzerlerini
Görülmemişi görelim, tadılmamışı tadalım
Şarkılar söyleyelim kimsenin bilmediği
Yüzüm her zaman aydınlık olsun aydınlığında
Her zaman sevgiyle gülsün gözlerimin içi
Yeter artık, yeter
Kırılsın o çemberler
Sarsın her yanımızı bir yaşama sevinci
Ayrılıklar, kederler, gözyaşları bitsin
Bütün bir ömür boyunca
Seninle başlayan sabahlarım
Seninle sürüp gitsin.
Ümit Yaşar Oğuzcan
a.tepecikli 12.04.2007, 23:23 KIŞI BİTMEZ ŞU ÖMRÜMÜN
Kışı bitmez şu ömrümün dağına
Bir gün bahar gelecekmiş ne zaman
Benim diyen her can dayanmaz buna
Hayat bana gülecekmiş ne zaman zalım zalım
Savruldu yerlere kalmadı külüm
Kocaman gövdeyim hani ya dalım
Beni bir başıma koyan o zalım
Gözyaşımı silecekmiş ne zaman zalım zalım
Bir gün bana dönecekmiş ne zaman zalım zalım
Vallahi zor imiş gönül yarası
Gitmiyor başımdan derdi belası
Bilmem neyi arar bizim Akarsu
Maksudunu bulacakmış ne zaman zalım zalım
--------------------------------------------------------------------------
Yalnızım çünkü sen varsın
Gel, desen gelirdim
Gittiğin uzakta bendim
Dağ gibi bir ihanetten düştüm
Bu kendime son gelişim
Ölümbaz öpüşler kusuyorum ceplerime
Kendimi suçüstü yakalıyorum
Ve kentsizliğimin isimsizliğini
Araz'a uyak düşüyorum
Gözlerime senden düşler sürüyorum
Islak bileklerim kan bayramına yatıyor
Bana en büyük tehdit yine ben oluyorum
Sonra bir durağa yaslanıyorum
Sonra bir kente
Ve sen gidiyorsun
Ben kanıyorum
Diyorlar ki kendini dinleme hiçbir şey söylemiyorsun
Oysa "gel" desen gelirdim, biliyorsun
Yorgun Haliç'e biraz inat
Biraz ihanet bırakıyorum
Ellerinden bir tedirginliği bir tehdidi avuçluyorum
Aklıma düşüyorsun
Düşüyorum
Düşünce
Üşüyorum
Azgın hüzünlerle körlüğüme göçüyorum
Ayrılığın saati kaç geçiyor bilmiyorum
Yalanlarımla bir hiçlikteyim
Beni içinden kaç!
Bu kentte her yağmur kendini ağlar
Aklıma düşsen yalnızlık oluyorum
Ağzımdaki uykudan öpmüyorsun nicedir
Nerde, kimi üşüyorsun?
Artık kendini yakan bir ateşim
Kendimize birbirimizden düşler yapamıyoruz
Şimdi boş duraklarda yaslanıyorum
Boş kentlere
Oysa "gel" desen gelecektim
Gün düşlerime dönüşlerimde
Bakışın içiyor beni gözlerimden
Gövdemi düşürüyorum güz yavrusu duraklara
Uzaklığına uzanıyorum
Sevdiğin sonbahar geçiyor üstümden
Ama artık hiçbir göğü içmiyorsun dudaklarımdan
Yıkılıyorum şarkılara
Kimseler biliyor?
Yalnızlık dostumdu
Şimdi korkum oluyor
Oysa "gel" desen gelecektim
Artık her şey kımıltısız bir geceye dönüşüyor
Güz artığı saçlarımda oynaşan sensizlik
Göz karana yenik düşüyor en korkak yanlarımdan
Kendimi yitirdikçe sana gidiyorum
Göbek çukurumda sobelere karanlık uyutuyorum
Düş satıcısı, ispiyoncu bir ihtiyarın insafına kalıyorum
Uysal yalnızlıklar satın alıyorum
Gülüşümle ödeyerek
Ve içimde yalancı bir katil taşıyorum
Yeni utançlar biriktiriyorum eski günahlarıma
Cüzamlı ruhlar cehennemine gidiyorum ben
Kirli sözlerimi temize çekme
Oysa "gel" desen gelecektim
Gözlerim ihanete ihbar taşıyor
Kuşkulu bir cinayete fısıldıyor kaşlarına
Sözü namluna sürmelisin şimdi
En yaralı yanımdan vurmalısın beni
Çünkü uçmak düşmeyi göze almaktır
Avlunda bıraktığım az kullanılmış intiharları deniyorum
Ne vakit nikotinli ellerinden yola çıksam
Susuşuna kan döküyor gözlerim
Sen gözüne çiğ kaçtı sanıyorsun
Oysa bilmelisin Araz'ım
Kimsenin içi görünmez
Ve hiç bulamadıklarını
Asla yitiremezsin
Bak şimdi aramızda sessiz kalıyor
Söylenecek bütün sözler
Her sabah akşam oluyorsun
Alnından ellerine damlıyorsun
Yüzündeki yağmurla iniyorsun kente
İçine dert oluyorsun kentin
Dışına yağmur
Yüreğinde dağılıyor kristal şehirler
Duvarların kan öksürüyor
Ve sen
Başkalarının gözlerini
Yüzümde aramamayı öğreniyorsun
Beni bir durağa yaslıyorsun
Beni bir kente
Gidiyorsun
Oysa "gel" desen gelecektim
Susmak en inatçısı olmaktır yalnızlığın
En susmakta neydi öyle
Sen en dinlerken
Biliyorum Araz'ım
İnsan kendini bulmamalı, hep aramalı
Gittiğin yerden başlıyorum öyleyse
Gece cinnetlerimi de alıp yanıma
Denize bakmayı bilmeyenler
Bir gün mutlaka boğulur
İşte bundandır gözlerinden kaçışlarım
Siz hiç yar saçının bir telinden kendinize gurbet yaptınız mı?
Ben şimdi gurbetim
İçimde taşıyorum
Heba olsa da senlerce yılım
Oysa "gel" desen gelecektim
Ömrümden düşürdüğüm sol anahtarlarına takılıyorum hep
Ve hayat yüklü kamyonlar geçiyor üstümden
Şairler ölüdür derler (inanmıyorum)!
En karanlık ceketimi giyiyordum
Işığa kördüm çünkü
Şimdi ise güneşe ilerliyorum
Dirilmek için
Kimliği paslanıyor eski bir anarşistin
Gecenin kör gözünden utanıyorum
Hadi bana en militan kelimelerle saldır
Batır içime cümlelerini
Beyhude bir dehşet bırak bana
Hak ediyorum
Gizlilikten ölmek üzere olan bir akrep sızıyor içime
Can kaybından ölüyorum
Cenazemde namaz kılacağım
Zan altındayım
Yalanıma inanıyorum
Yorgun söylentiler kanıyor solgun yaralarımdan
Kırılır mı bilmem hüznümde taşıdığım kin
Kinim kendime
Susuşum sana
Küsüşüm tüm dünyaya
Üstü kalsın ihanetimin
"Gel" desen gelecektim
Yine bir tren geçiyor içimden
Sen kesiliyorum gülüşümün karşılığı
Saçların bir rüzgarın öyküsünü taşıyor
Görmüyorum, söylemiyorsun, kırılıyorum
Hiçliğimin etleri yolunuyor şizofrenik bir gecede
Sana bir öykü çıkarıyorum ağzımdan
Süsle beni ey aşk!
Geçtiğin yerleri öpüyorum
Yarısı yanık bir aşkın küllerini taşıyorum
Dişlerindeki nikotin tadı terkimde
Sirenler ve ateş hatları içip
Sesini peydahlıyorum kendimden ve kentimden
Islak ceplerimi buluyorum el yordamıyla
Ve bir asansör kapısı önünde
Aslında yüzüme tükürüyorsun da ihanetimi
Ben habersiz gülümsüyorum
Yasadışıyım
Tutukla beni gözlerimden
Kalemim bitti, yitirdi şiirini şuur
Öldü kanımdaki mürekkep balığı
Solumdaki sise intihar etti intiharlar
Bir aşkı kaça katlayabilirdi ki ezik bir yürek
Yaşamak için geç bir zaman
Ölmek için ise erken
Çok davullu bir senfoni sürçüyor
Dikiş tutmaz ayrılığımda
Kirpiğinden yapılma bir darağacına
Geceyi asıyorum
Yoksun
Bu yağmurlar ıslatmıyor beni
Bir durağa yaslanıyorum sensiz
Gidişinin en sessiz harfinden yırtılıyorum
"Gel" desen gelecektim oysa
Kulaklarımdan bordo denizler dökülüyor
Şimdi herkes biraz sen, biraz acı
Göğsümde bir vagon
Gizli sözler batıyor
Fırtınalar çıkıyor üstüme
Şakağımda
İntihar acemisi bir şairin
Delilik provaları
Arkandan uluyan kapılardan
Söküyorum kokunu
Yokluğunu kokluyorum
Yokluğunu yokluyorum
Çöz gözlerimi senden hadi !
Ücranda yak bakışımı
Gözlerine bekçi sevdam
Dünden ve senden kalmayım
İçime her düşen
Kendi keşfi sanıyor seni
Oysa sen
Melekleri bile kıskandıracak kadar kendimsin
Ve kendimi acıtmak istiyorsun
Ama güller kendine batamaz
Bilmiyor musun?
"Gel" mi diyorsun?
Herkes kendi gördüğüne bakar
Peki hayatın rüzgarında kime yelkeniz?
Kıpırdamadan duramayız bir aşk boyu
Hadi ! en kanadığımız yerden susalım
"Gel" desen gelirdim
"Git" dedin ve gittin
Aşka...
Rüzgara...
Ayrılığa...
Zamana...
...
-------------------------------------------------------------------------
a.tepecikli 12.04.2007, 23:25 ANLATILAMAYAN
Nasıl girdik birbirimizin aklına? Çarpıştık mi? Hayır.
Yıldırım çarpması miydi? Yok canim! Sen zaten
paratoner gibiydin, benim fırtınalarım ise çok başka
kalplerin coğrafyalarında esiyordu.
Tanıştık, birbirimizi tanıdık mi? Tanıştığımız pek
söylenemez, birbirimizi tanıdığımız ise hiç
söylenemez...
Yavaş yavaş birbirimize alıştığımız için mi oldu bütün
bunlar? Hayır. Bir türlü alışamadık birbirimize.
Sen hâlâ irkiliyorsun! Ben hâlâ laflarımı karıştırıyorum...
Doğrusu su ki, birbirimizin yanından gelip geçerken,
ne olduysa oldu iste, takıldık, hatta yapıştık
sanki...
Senin gözlerin kaldı bende, benim sözlerim sende...
Senin başını öne eğişin, gülüsün, onca kalabalık
içinde kendi başınalığın iz bıraktı bende...
Benim bakışlarım kaldı sende...
Senin yürüyüşün, benim duruşum...
İkide bir çıkan bir kopça gibi, ikide bir açılan
çıtçıt gibi. Bir bağlandık, bir koptuk; bir takıldık,
bir ayrıldık.
Her ayrılışta kimselerin anlayamadığı, işitemediği
küçük bir "çit" sesi çıktı belki.
Ama o her "çit" kemiklerimiz kırılıyormuş gibi acı
veriyordu...
Ayrılık dediğim, öyle melodram sahneleri değil
elbette.
Kalpte bir sızıntı, esirgenmi? bir bakış ve inatçı bir
suskunluktu bizim için ayrılık...
En beteri ise davranış dilimize dökülmüş inkâr ve
reddetmeydi...
Anlayamadık gitti bunu.
Başımıza gelen bu tuhaf şeyi yok saydık; güldük geçtik
bazen, başka şeylere yorduk.
Üzerine gitmedik.
Ama üzerinden de geçemedik iste!
Birbirimizden ayrı, kendi hayatlarımızın ırmağında
akıp durduk.
Aşklar, acılar yaşadık; sevdik, sevildik, sevindik,
üzüldük.
Yine de benim aklimin kuytusunda hep sen vardın, senin
aklinin kuytusunda hep ben...
Sen hep ortalarda görünmemi istedin, ben de seni hep
görebilmeyi...
Birbirimiz için "deniz feneri" gibiyiz artık.
Işıkların yanmadığında kötü oluyorum.
Işığımı göremediğinde telaşa kapılıyorsun.
Biliyorum, biliyorum.
Ve kayalıklara çarpmadan yol alabilmek için, bundan
böyle birbirimizin iyice uzağından geçeceğimizi de
biliyorum.
AŞK;
Koskocaman bir yalan
Bazen, çöllere düşüren, bazen de dağları deldiren
Kavuşmasız kuruyan ırmaklarda yüzdüren
Aynada yaşlanan yüzünü seyreden
Koskocaman bir yalan dünyada gülümseten
Aşk;
Koskocaman bir yalan
Boran kuşunun gözündeki üç damla yaşı akıtan
Dümeni olmayan bir geminin kaptanlığını yaptıran
Elimdeki kadehin içine bir parça kan damlatan
Ve o kadehte yüzmesini bilmeyeni yüzdüren
Aşk;
Koskocaman bir yalan
Neden diye her sorulan soruya yanış cevap veren
Resimdeki görüntünle hayallere daldıran
Bir parça umut isteyen
Aşk; ne sensiz olur ne de senle dedirten
1967_dernekkaya 13.04.2007, 16:02 Ben sevği çiçeği,
İnsanların.
Ben barış ciceği,
Savaşların.
Ben umut çiceği.
Yarınların.
Ben bahar çiceği,
Kırların.
Ben sevda çiceği,
Sevenlerin.
Ben hayat çiceği,
Yaşayanların.
Söyleyin,söyleyin!
Nedir benim
Günahım?...
Ne zaman duyulacak
Feryadım?
Nezaman duyulacak hım!
Ne zaman!...
Bana ağlama,
Gül diyorlar
Oysa bilmezler
Kalbimdeki yarayı,
Bana gül derken.
Gülmek nasıl bir şey?
Unuttum inan!...
Yaşlı gözlerimi
Dikmişim yarınlara,
Gülmeyi bekliyorum
Her an.:D :D :D :D :D :D :D
RECEP_YÜKSEL 14.04.2007, 09:33 ....Biz Beraber Öleceğiz....
Biz Beraber Öleceğiz.
Sen Bilsen De ,Bilmesen De
Göz Bebeklerimde Kalacaksın
Bir De Kalbimde.
İster İstemez Götüreceğim Seni.
Bozuk Yollara Aldırmadan.
Zaman Çabuk Geçer Bilirsin
Gel Şimdiden Tut Ellerimi.
Hiç Pişman Olmayacaksın İnan.
Gönlüm Serilecek Ayaklarına.
Taşları Bile Hissetmeyeceksin.
Hadi Gel,Durma Aşk Seni Çağırıyor
Beni Kul Etmiş Senin Yoluna
Yüreğimin Acısını Vereceğim Ellerine
Bir Can Borcum Vardı Yaratana.
Bilse Almazdı, Çift Gideceğim Yanına
Saklayacağım Seni Hep Göğsümde
Artık Faydası Yok Direnmenin
Nasılsa Geleceksin Bırak
Biz Beraber Öleceğiz.
Bunu Sen De İsteyeceksin.
Sevgi Damlaları
RECEP_YÜKSEL 14.04.2007, 09:36 NE SEN NE BEN
SIMDI GERI DÖNÜSÜ OLMAYAN BIR YOLDAYIM
ICIM HEP SENDEN YANA OLSADA
ICIM HEP KAN AGLASADA
BIR TARAFIM ASLA DER GIBI
BÖLER BENI IKIYE
AN GELIR HAYKIRMAK ISTERIM SENI DELI GİBİ SEVDİĞIMİ
HALA UNUTAMADIGIMI
AN GELIR YAPTIKLARIN GEÇER GÖZÜMÜN ÖNÜNDEN FILM SERIDI GIBI
SU AN NE YAPTIGINI BILMEM, DUYMAM, GÖRMEM
SORARIM KENDIME
BEN ONA BIR SEYLER YAZARKEN
ACABA GELIR MIYIM AKLINA
O DA BENIM GIBI ÇARELER ARAR MI
HER TELEFON ÇALISINDA ICI ACIR MI
BENZETIR MI BASKALARINI BANA
BENIM ONU BENZETTIGIM GIBI
ARTIK GERI DÖNÜS YOK BILIRIM
EKSIKLIGINI HISSETSEMDE
ÖZLEMEYI SAYENDE ÇOK IYI BILSEMDE
UNUTMAK YERINE ISTEMEDEN, ÇARESIZCE KABULLENSEMDE
BILIRIM ARTIK ÇOK GEÇ
NE SEN DÖNEBILIRSIN GERI NE DE BEN GEL DIYEBILIRIM SANA.........
.........seni seviyorum tek diyebildigim bu......
ANNNE SEVGİSİ
Sıcağın sinmiş bana,
Seni severim ana,
Sensiz bana kan veren
Sensiz bana can veren.
Küçükken yudum yudum,
Sütlerinle uyudum.
Kulağıma ninniler,
Neler söyledin neler.
Beni büyüttün ana,
Beni yürüttün ana,
Göremeyince seni
Kucaklarım gölgeni
özümsün türkiye
Benim yurdumTürkiye
dört bir yanı çevrili denizle
Karadeniz, Güneydoğu,Ege
Herbirinde ayrı şive
Yurdunu seven insan
Mutlu olur her an
Yurdunu tanımayan
Bedbaht olur inan
Karadeniz hamsisi
Ege'nin efesi
Akdeniz sebzesi
İç Anadolu'dur incisi
Çayda çıra oyunları
Horon teper dağı taşı
Yurdumun ozanları
Dertli çalar sazları
Gel Gel der Mevlana
Mizahıyla Nasrettin Hoca
İstanbul,Bursa evliya
Benim yurdumda...
Ss--58--Ss 17.05.2007, 20:41 Adım Adım Aşk
bir gizemdi bakışların
soru işaretleri yüklenmiş
kırılmış köprünün ayağı
yol kapanmış belki
iyot kokusu takıldı
soru işareti çengeline
düştü suya
bir rüzgar öpüşü
bir dalga teninde
kanatlandı sözcüklerim
deniz feneri ışığı ayaklandı
kıpırdadı süt limanlığı
dinginliğimin,ağırdan
elin eridi elimde
uyuştum soluk alışlarında
gözlerinde şiirsellik
mutlu gemiler yanaştı limana
anlamlı imgeler aktı
dudaklarının kıvrımından bana
kahve gözlerin kısıldı
bir köz düştü bahtiyarlığıma
pembelere büründü ağaçlar
köpük köpüktü
bir hırka,bir çatal çaldı beni
art arda vuruldum
çoğaldın tümcelerimde
sarmalandım an be an
hırsızlar çaldı uykularımı
ben yıldızları sayarken
en parlağı sendin
kayboldum sende
yok oldum
tükendim
şafakla
yavaş
yavaş. SİVASLI OLUNMAZ, SİVASLI DOGULUR. FORZA SİVASSPORRRRR;)
jakobieen 16.06.2007, 23:24 Martıların gözlerinden dinledim
İstanbul'un boğazı yanmış dün gece
Yıldızlar şahitlik etmiş, güya suçlu benmişim
Oysa can, yemin olsun yanağımdan süzülen denize
Ben bu şehre yüreğimi içirmedim
Göklerden hicran yağdı, İstanbul'lu bir geceydi
Yere düşen her damlanın yüreğinde sen vardın
İsmin dudaklarımda idamlık bilmeceydi
Yalansa kahrolayım, sen İstanbul kokardın
Sevda dediğin gülüm bir busedir dudağımda
Bıçak gibi, yasak gibi, kan gibi...
Utanır, intihar ederdi ölüm,
Hayata rest çekip ağladığımda,
Korkak gibi, tutsak gibi, yaşanmamış an gibi...
Ben lal olmuş bülbülüm, sen deli gülsün bağımda
Toprak gibi, yaprak gibi, candan özge can gibi
Kuş uçmaz kervan geçmez dağımda,
Kah aşkı yağan kar tanesi
Kah Leyla tüten rüzgardın
Zambak gibi leylak gibi,
Sigaramda duman gibi
Sevdiceğim, sen İstanbul kokardın
Dayadım ondörtlüyü İstanbul'un şakağına
İstediğim gül içmekti gözlerinden bir yudum
Seni sordum gündüzlerce bu şehrin her sokağına
Söylemedi, inat ettim gece seni uyudum
Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim
Ayla toprak şahittir, şahittir denizle gece
Sensizken, İstanbul'da bir kez olsun gülmedim
Yıllar kapımı çaldı, ellerinde vur emri
Yokluğun var sen yoktun, ölüm geldi ölmedim
Ağladım yüreğimde sen, sende divane İstanbul
Aşkından hatıra dedim göz yaşımı silmedim
Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim
Belki de can ben bu şehri güller için çok sevdim
Gözlerimden dökülen yaş denizi ıslatıyor
Sevda kilim, hasret nakış, gönül derdi dokuyor
Çatlayası deli yürek 'sen sen' diye atıyor
Oy gece gözlüm oy, sivasım SENİ kokuyor
mesut_tncsvs 27.06.2007, 16:38 çok güzeldi şiirlerin rabbim devamlı kılar inşALLAH
YARALI_AŞIK 20.09.2007, 11:24 BİR GÜN MUTLAKA
BİR GÜN MUTLAKA
AMA YARIN
AMA SENELER SONRA
AMA MUTLAKA
GELECEĞİM.
AMA ÖLÜ
AMA CANLI
AMA ŞUAN YARALIYIM.BUNU UNUTMA.
OrhanKARAHAN 02.10.2007, 09:52 şöyle bir baktım da uzun zamandır başlığa yazı yazmadığımı farkettim, bundan sonra sitede daha aktif olurum umarım :) neyse bir şiir arası verelim;
Beni Bir Kere Vurdular
Beni bir kere vurdular
Soğuktu, çıkmaz sokaktı,
Tedirgindi sokak lambaları.
Yalnızdım, gözlüklerim sende kalmıştı.
Siyasi yazmıyordu kimliğimde daha.
Beni bir kere vurdular,
Cam kırığı gibi dağıldım, paramparça
Eylülü tanımıştım yeni,
Kara gözlü kızım benim Eylülüm.
Beni bir kere vurdular,
Sana açık kaldı kollarım,
Yakamdan söküp aldılar gülü,
Ceketimde parmak izleri.
Gözlerim gökyüzünde çakılıydı.
Ceplerimde yıldız tozları...
Beni bir kere vurdular,
Hiç ağlamadım
Dört kişiydi, karanlıktı, yağmurdu.
Kırmızı çamurdu pantolonuma sıçrayan.
Hazırlıklıydım.
Ne varsa sana ait dünde bırakmıştım.
Beni bir kere vurdular,
Soğuktu, çıkmaz sokaktı,
Kollarım sana açık kaldı.
Sen bahara açık...
Beni bir kere vurdular,
Yedi adım kalmıştı istasyona,
Başımı tren camlarına vurup,
Eylülü getirecektim gözlerime.
Son istasyonda inip,
Dört adımda sana koşacaktım,
İnan bu suç benim değil...
Beni bir kere vurdular, yalnızdım...
Orhan Karahan
güzel şiirler ellerine sağlık..
35 YAŞ ŞİİRİ
Yaş otuz beş yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var
Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz
Ya gözler altındaki mor halkalar
Neden öyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayâl meyâl şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir,
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç fark ettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar
Nerden çıktı bu cenaze Ölen kim
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.
Neylersin ölüm herkesin başında,
Uyudun uyanamadın olacak.
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misâli o musalla taşında.
CAHİT SITKI TARANCI
EyüphanAydın 23.10.2007, 14:33 SAYIN ORHAN ABİ MÜKEMMEL OLMUŞ ABİ SENİ DESTEKLİYORUZ ŞİİRLERİNE DEVAMINI BEKLİYORUZ
YARALI_AŞIK 23.10.2007, 14:36 bana kızıyorlar.gönül istediki kızmasınlar ve 3-4 şiir yazayım...
EyüphanAydın 23.10.2007, 14:50 Hoşcakal Yarın ”
İki serçe gelip kondu, tel örgünün öte yanına
Benim dışarı çıkmam, onların içeri girmesi yasak...
Yayan yapıldak düşmüşüm yollara
Dayamışım hançeri fakirliğin bağrına...
Göçer derler bize, göçer...
Yerimiz yurdumuz,
Evimiz barkımız,
Ve babamız yoktu...
İçerdeymiş o da en içerilerde.
Hala yayla kokusu var annemin avuçlarında
Yürürken Kızılırmak kıyılarında yani göçerken
Yasak türküler okurduk gecenin ıssızlığına doğru...
Kamyonlar gelir geçerdi
Korkardım kamyon sesinden
Çocuktum daha sarılırdım anneme...
Gündüzleri uyurduk.
Sorardım anneme güneş nasıl bir şey
Yol uzun yürüyelim derdi yol uzun...
Yine eskisi gibi gündüzleri uyuyor,
Geceleri yürüyorum...
Kızılırmak kıyılarında değilim belki,
Memleketimde değilim.
Ama yürüyorum kesik voltalarda...
İki serçe gelip kondu.
Tel örgünün öte yanına,
Benim dışarı çıkmam,
Onların içeri girmesi yasak...
Artık göçer değilim.
Yerim var yurdum var...
Ranzam, sigaram ve umutlarım var...
Camlarda siyah beyaz bir film
“Hoşcakal yarın”...
Orhan Karahan
Adamsızlık
Zamansız bir eylüldü,
Ellerimizi ayıran zamandan.
Sen miydin o
Gökyüzünü yırtarak gözlerime tırmanan!
Yoksa yalnızlığım mı?
Deniz tozu kaçmış gözüme,
İflah olmam gayrı.
Adam da...
Afrika Gülü
Biliyor musun?
Şu ayağına değen yıldız var ya
Az önce düştü elimden,
Solan bu gül.
Aslında ömrümün coğrafyasında,
İlkokul sevinçli bir çocuğun, Afrika gülü...
Gölgemi çıkarıyorum dağların arkasından
Umudu bırakıyorum orda,
Evet yağmur yağıyor, öfkeli, kırgın.
Öykülerimizi anlattığımız cüzzamlı hastalar,
Ve yazmayı unutan trahomlu şairler zamanı...
Yaşam ve ölüm çapraz duruşta, seç birini!
Gölgemin gölgesinin iç cebine sığınan şey,
Biraz yaramaz, birazda ölü bir çocuk.
Gözleri yeşil, elleri biraz uzunca
Omzundaki parka yüzyıllık.
Savaşmaktan yorulmuş umutlarıyla... çocuk!
Kaçıncı ölüyü defnettiğini kendi bile unutmuş.
Gül kokulu türküleri susturun,
Sazlar yakışmıyor artık ozanların ellerine.
Bir ıslık vaktiydi güneşi çaldıklarında,
Ben sonbahardım, sen yağmur...
Aklımda kalan gülüşüne karlar düşmeyecek,
Ve ellerimi alıp gitmeyeceksin değil mi?
Gün kızılırmağa battığı zaman,
Seni alıp gideceğim bu şehirden...
Orhan Karahan
Ağrıyorum
Ayrılığın doğumu yaklaştıkça,
Ağrıyorum dost...
Birer birer savrulup gidiyoruz,
Lacivert gökyüzünde.
Biz bize bırakılan sevdaların
Bekçisi kalacağız...
Zaman gebe, saatler sancır ayrılığa
Ağrıyorum dost,
Ayrılığın doğumu yaklaştıkça
Ağrıyorum...
Orhan Karahan
Ağrıyorum
Ayrılığın doğumu yaklaştıkça,
Ağrıyorum dost...
Birer birer savrulup gidiyoruz,
Lacivert gökyüzünde.
Biz bize bırakılan sevdaların
Bekçisi kalacağız...
Zaman gebe, saatler sancır ayrılığa
Ağrıyorum dost,
Ayrılığın doğumu yaklaştıkça
Ağrıyorum...
Orhan Karahan
Akşamlarımda
Yağmurlu bir İstanbul akşamı,
Flu bir resim saklı sokak lambalarında.
Akıp giden yıldızlar pusuya durmuş.
Gözlerimi beklerler...
Sızlayan bir eylül akşamı, gökyüzünde dağılıp giden.
Kayboldu bu kent gecede,
Islak bir sonbaharın parmaklarında kayboldu bu kent.
Zeytin karası bir umut bizimkisi,
Işığın ortasında ışığı aramak gibi bir şey...
Yağmurlu bir İstanbul akşamı,
Yüreğimin arka sokaklarında gezinir,
Elleri ceplerinde bir adam...
Orhan Karahan
Anlamıyorsun
aynalarda şair eskisi bir yüz
gülüşlerimde sisler var
bu kenti doğduğum bu kenti
gökyüzünü seninle paylaştığım
sokaklarında bilye oynadığım
birden bire büyüdüğüm bu kenti
caddeleri marketleri
sinemaları ve tiyatro salonlarını
ve yağmuru sevmiyorum artık
nisan sabahlarında elini tuttuğum
o çok sevdiğim yağmuru
ve sana yazmayacağım şiirlerimi
saçlarına gözlerine yazmayacağım
hep böyle yarım kalmasın diye umutlarım
aynalarda şair eskisi bir yüz
gülüşlerimde sisler kaldı
ve direnmek
emeğe karşı savaşanlara
bildiriler yapıştırmak duvarlara
yasal olmayan
direnmek sana bana bu kente direnmek
bu kenti sevmiyorum artık nisanı hiç
öfkemi duysan
rüyalarında eski bir yüzle korkarsın
sokaklara çıkıp ağlarsın
bukenti
aynalarındaeskibirşairyüzükala n
bukenti
caddelerindeakşamlarolmayan
bukentivegökyüzünü
sevmiyorumartıkanlıyormusun
anlamıyorsun
Orhan Karahan
Anne
geldim işte.
hani gelmez diyordun ya ardımdan,
hani gidince, elini göğsüne bastırıp ağlamıştın ya,
geldim işte geldim anne!
aç kapıyı bütün kapıları,
üşüdüm yorgunum,
ve yaralandım...
şimdi firariyim, sevgilerden kaçıyorum...
ah anne ne kolaydı bırakıp gitmek,
ne kolaydı ne kolay,
geçmişi bırakıp gelmek.
hani okşardın saçlarımı dizine uzanınca,
hani iki damla akıp gelirdi gözlerinden,
yüreğime en derine...
ben hiç masal bilmem ki.
niye söylediğin masalları unuttum anne,
yoksa hiç masal anlatmadın mı bana,
hani çocuktum anne…
oysa şimdi kocaman adam,
kocaman insan, memleketim kadar.
yüzümü okşardın,
yüzüm gülerdi...
şimdi biraz sakalım uzun,
gülmeyi beceremeyen yüzüm saklı,
derin çizgiler,
kederler,
acılar, saklı...
ben hiç ağlamazdım ya,
şimdi kapındayım, ağlıyorum.
ve üşüyorum anne,
temmuz sıcağında üşüyorum...
geldim anne oğlun geldi...
hayırsızın geldi bırakıp gidenin geldi.
saçlarımda aklarla,
yasak bıyıklarım ve sakalımla,
omzumda bin yıllık sevdalarla,
geldim anne ben geldim...
bahçemizde akasya ağacı vardı,
dalları sarkardı pencerelerden içeri.
birkaç minik hayvancığımız,
birde bizim kadar küçük,
gönlümüz kadar büyük evimiz.
kimler çaldı anne, kimler aldı...
bir çeşmemiz vardı kızardın,
oğlum terli terli su içme hasta olursun!
o çeşme aksaydı da hasta olsaydım anne.
al anne,
kapıdan içeri al.
odadan içeri,
gönlünden içeri,
senden içeri...
ben geldim... üşüyorum!
gidenler gelir mi derdin,
biraz geç olsa da,
gidenler geldiklerinde,
geldikleri olmasa da geldim anne...
hani pek severdin karanfilleri,
birde yaz yağmurunu birde yıldızları,
birde oğlunu...
geldim anne,
yağmurla beraber,
yıldızlarla beraber,
oğlun geldi anne...
hani uzanacaktım dizlerine,
hani ellerin okşayacaktı saçlarımı,
hani gülecekti gözlerimiz.
affet beni anne,
biraz geç oldu belki ama geldim,
geldim anne hemen yanındayım,
babam da yanımızda.
başını kaldırsana, dokunsana, baksana...
yıldızlar var,
yağmur var,
oğlun var...
birde dostların bıraktığı karanfiller...
geldim anne.
gitmemek üzere dönmemek üzere,
geldim anne...
bırakma beni...
1998
Orhan Karahan
ATİLLA İLHAAN;A
Duvar’dı, orta yerimizden bölen bizi,
Sisler Bulvarı, dağılmıştı gecenin kollarında.
Yağmur Kaçağı, yağmura kaçmıştı bu defa.
Ve Ben Sana Mecburum, sona mecbur olmam gibi.
Bela Çiçeği, saksılardan balkona inen.
Yasak Sevişmek, konuşmak gibi, ölmek gibi. Yasak...
Tutuklunun Günlüğü’dür, raflarımda tozlanan.
Böyle Bir Sevmek, hiç olmadı.
Elde Var Hüzün, sen çıktın, ben bölündüm.
Korkunun Krallığı, saraylarda hüküm süren.
Ayrılık Sevdaya Dahil, hayata hariç.
Kimi Sevsem Sensin, on ikiye bölünmüş şiir gibi...
Orhan Karahan
Baba Nasihati
Duvarlar yanıyor burada yavrum
Bir dostu kaybetmenin acısı
Oturmuş yüreğimin en ıssız yerine...
Sıkı tut yavrum annenin ellerinden
Sende kaybolmayasın bu çıkmazda...
Yıldızlar kayıp geliyor şimdi avuçlarıma
Yumuk yumuk ellerin yok
Avuçlarım yanıyor...
Kayıp gidiyor denize doğru yıldızlar!
Issız bir limandayım
Bütün gemiler demir almış sürgüne
Bakma ardım sıra öyle bana
Babanı camlarda hatırla!
Akşam yolunu gözlerken...
Babanı ekmek alırken hatırla!
Yediğin her lokma helal kazançta...
Babanı kavgasıyla hatırla!
Aynı kavgaya baş koyasın...
Issız bir limandayım
Bütün gemiler demir almış sürgüne...
İkinci kaptan güvertede
Ateşçiler, tayfalar, miçolar
Ufakta olsa bir ses beklemekte...
- en uzak yıldıza!
- en uzak yıldıza!
- en uzak yıldıza yelkenler fora...
En son sürgün gemisi bu giden...
Sıkı tut yavrum anneni, bırakma
Baban bıraktı sen bırakma...
Annendir
Gülmedi yüzü yavrum
O yaralarını kanıyla yıkayıp
Duru bir ışık yaktı umuduna
Umutlarına...
Sen güldür onu, baban yapamadı...
Issız bir limandayım,
Duvarlar yanıyor sırtımı verdiğim...
Afişleri indiriyor gece bekçileri
Ve bir dostu kaybetmenin acısı
Yüreğimin en ıssız yerinde...
Parmaklarımı yakıyor yıldızlar
Tutamıyorum...
Ve bütün öksüz sevmelerimi büyütüyorum
Şimdi o var senin yerinde yavrum...
Bir anne şefkati yok belki ellerimde
Ama yinede seviyorum!
Sürgünde olsam
Yüzyıllık sürgününde de...
Yinede seviyorum hiç bilmediğin kadar...
Tayfalar güvertede miçolarla beraber
Bu sağır eden gürültü ne acaba
Baştan ayağa yalnızlık var gecelerde
Baştan ayağa korkular...
Sıkı tut yavrum annenin ellerini korkmasın
Başın dimdik olmalı yavrum...
Baban örneğin
Annen yoldaşın olsun...
Hadi yavrum tut bırakma
Babanın gece saçlısının
Kara gözlü yasak sevdasının ellerini.
Ona umut ol!
Yaşam ol!
Yoldaş ol...
Orhan Karahan
Bekle – 1 –
Esmer bir yağmura tutuldu gözlerim, iskelelerde.
Sarışın bir sonbaharın peşinden terk ettim o şehri...
Sürgündeyim şimdi, sürgünündeyim.
Ve sen orda kalan,
Dost selamlarında arıyor musun yine ellerimi,
Yıldızlara çarpıp duracak sesim bilesin.
Gölgeler firar etti iç cebimden, şiirler sustu
Yüzüne küskün gülleri özlüyorum, sen yoksun
Serin bir İstanbul sabahına açtım koynumu
Ve bir türkü bulsam, seni hatırlatmayan.
Çekip gideceğim...
Yağmurları biriktir dünden sonra, benden sonra...
Elimde kalan son öykü, ölü bir ozanın öyküsü,
Gözlerini gökyüzünde yitirmiş bir ozanın...
Gitme, bende kaldı üşüyen güller,
Gitme, ikiye böldüm zamanı, bir kıyısında sen,
Diğerinde, İstanbul...
Ve sen orda kalan,
Bekle beni, o yıldız orda kaldıkça, bekle.
Bekle...
Orhan Karahan
Bekle – 2 –
Sürgünde ölen bir ozandan kalan üç mısraydı,
Şairin yağmurlu ceplerinden dökülenler.
“İstanbul’da değilim ki anne,
İstanbul saramaz ki kollarımı,
İstanbul alamaz ki beni...”
Tek kişilik bir acıyı paylaşır kendisiyle
Sürgündeki...
Soylu, gururlu ve öfkeli bir acı...
Aklımı bıraktım gece saçlarında,
Hüznümü yolladım martılarla,
Hep orda unuttum ne varsa bize ait
Sarışın bir ağıt kaldı bana,
Esmer bir gecenin sonunda...
“İstanbul’da değilim ki anne,
İstanbul saramaz ki kollarımı,
İstanbul alamaz ki beni...”
Şairin yağmurlu ceplerinden döküldü
Sürgünde ölen bir ozandan kalma üç mısra...
Ve sen orda kalan,
Bekle beni, o yıldız orda kaldıkça, bekle.
Bekle...
Orhan Karahan
Beni Bir Kere Vurdular
Beni bir kere vurdular
Soğuktu, çıkmaz sokaktı,
Tedirgindi sokak lambaları.
Yalnızdım, gözlüklerim sende kalmıştı.
Siyasi yazmıyordu kimliğimde daha.
Beni bir kere vurdular,
Cam kırığı gibi dağıldım, paramparça
Eylülü tanımıştım yeni,
Kara gözlü kızım benim Eylülüm.
Beni bir kere vurdular,
Sana açık kaldı kollarım,
Yakamdan söküp aldılar gülü,
Ceketimde parmak izleri.
Gözlerim gökyüzünde çakılıydı.
Ceplerimde yıldız tozları...
Beni bir kere vurdular,
Hiç ağlamadım
Dört kişiydi, karanlıktı, yağmurdu.
Kırmızı çamurdu pantolonuma sıçrayan.
Hazırlıklıydım.
Ne varsa sana ait dünde bırakmıştım.
Beni bir kere vurdular,
Soğuktu, çıkmaz sokaktı,
Kollarım sana açık kaldı.
Sen bahara açık...
Beni bir kere vurdular,
Yedi adım kalmıştı istasyona,
Başımı tren camlarına vurup,
Eylülü getirecektim gözlerime.
Son istasyonda inip,
Dört adımda sana koşacaktım,
İnan bu suç benim değil...
Beni bir kere vurdular, yalnızdım...
Orhan Karahan
Bizim Türkümüz
hangi türküyle vurdun beni?
niye ardımızda gölgemiz kaldı?
rüzgarla rüzgarsız giderken...
hangi türkünün nakaratı
şakağımızda duruyor!
zamanımıydı,
o türküyü zamansız duymanın.
o yangına yelken açmanın.
zamanımıydı o yağmurda boğulmanın...
oysa ne türküler söyleyecektik,
yıldızı olmayan gecelerde,
bütün yasaklara rağmen!
hatırlayamadım hangi türküydü
gölgemi bırakıp giderken
sorgusuzca şakağıma dayadığın...
1998
Bizim Türkümüz
hangi türküyle vurdun beni?
niye ardımızda gölgemiz kaldı?
rüzgarla rüzgarsız giderken...
hangi türkünün nakaratı
şakağımızda duruyor!
zamanımıydı,
o türküyü zamansız duymanın.
o yangına yelken açmanın.
zamanımıydı o yağmurda boğulmanın...
oysa ne türküler söyleyecektik,
yıldızı olmayan gecelerde,
bütün yasaklara rağmen!
hatırlayamadım hangi türküydü
gölgemi bırakıp giderken
sorgusuzca şakağıma dayadığın...
Çok Gözlüklü
Gözlüklü kız, yüzü bana dönük olan,
Şu. Karşımda oturuyor, bir sigara yakıyor.
Uzatıp dudaklarını, izmaritini öpüyor.
Gözleri nemli, 15 – 16 yaşlarında,
Sanki fırtınaya kaptırmış.
Gözlüklü üstelik...
Bıraksam yağmur çalacaktı, ceplerimden.
Bırakmadım...
Yeni ayrılmış sarhoşluğundan.
Sigarasında nefesim kokuyor,
Nefes nefese...
Duman dağıtıp duruyor avuçlarında,
Kirpiklerinde iki dilim güneş saklı...
Kalktı masadan, paltosunu giyindi.
Jilet gibi bir bakış fırlatıp
Sokaklara karıştı...
Tramvay durağında çarptı, akşam akşam.
Kısa saçlı, gözlüklü kız.
Yine sigara içiyordu, yalnızdım.
Parmaklarının arasında kaldım, sigarasının arasında...
Orhan Karahan
Eskiyen
Eski bir şair girdi şehirden içeri,
Fena ıslak, sanki Sivas.
Yeşil gözleri mavi bir dostu arar
Çıkmaz bir sokağın sonunda durdu.
Eski bir şair girdi, şehirden içeri
Kent büyüdü, çocuklarda büyümüştü
Umutlar aynıydı, yıldızlarda aynı
Kapıda çocuk parkı, pencerende çocuklar...
Eski bir şair girdi, şehirden içeri.
Camlarda korkuları, gözlerinde yağmur,
Ceplerinde yıldızlar, bavulunda gece.
Eski bir şair girdi, kalabalık.
Hiç yalnız olmamıştı, eski bir şair
Şehirden içeri girdi, bin yıl sonra
Yazdığı şiirleriyle....
Orhan Karahan
Ezberimdesin
Şiir çaldılar ezberimden,
Üst üste, üç gece üç gündüz.
Adımın yanında yazıyordu adın,
Bulamadılar...
Şiir çaldılar, vermedim adını...
Ezberimdeydin, unutmadım.
Kaçarken yakalanmıştım,
Pazartesi akşamıydı,
Adımlarımı sayıyordum, adınla beraber.
Tren çarşambaya sarkmıştı.
Garda sabahlayacaktım, kaç gün?
Yeni şiir katacaktım ezberime.
Pazartesi akşamıydı, alıp götürdüler...
Orhan Karahan
Eylül
Bıçak gibi girdi aramıza eylül
Yağmurlar yıkar şimdi kanayan yaralarımı
Yarım bir ağıttır, dağlayan akılımı
Ve bir intihar anatomisidir, kağıtlara yazılan.
Yaslanıp da uyuyacağım birazdan şiirime
Üç mısra sonra, ayıldığımda yani,
Bu zıkkımı içmeme yeminlerine sarılacağım
Eylülün böldüğü umutları saklarım,
Ve belki sen o eylülü hiç bilmezsin...
Orhan Karahan
Gittin
Yar
Vurdun
İkiye böldün geceyi
Söndü ışıklar zamansız
Gittin
Sokaklarımda gezinir Issız bir şehir
Bilir misin
Bilmezsin bilemezsin
Şimdi karlar yanıyor buzlanmış gecelerimde
Gittin...
Solgun bir düş kaldı, parmaklarımda,
Ağzımda paslı bir akşam.
Duvarlar geldi üstüme,
Aynalarda gözyaşı ve kan.
Gittin, yoksun şimdi...
İlle de sen, sen demeyeceğim.
Aşk düştüğü yeri yakar, düşlerimi.
Anladım ve ağlamadım...
Bu şiir sana yazılmıştı sona
İstedim ki gitmeyesin, bitmeyesin
İncinen bir dal gibi düşmeyesin
Yar
Vurdun.
İkiye böldün geceyi
Tıka basa doldurdum ceplerime, bu şehri
Ve her özlediğimde seni
Sol iç cebime gider elim
Yar
Gittin, şimdi yoksun,
SON OLSUN!
Orhan Karahan
Gül’ dü
Sonbahardı
Dündü
Bugündü
Eylüldü
Yağmurdu
Dindi
Geceydi
Yıldızdı
Yarındı
Gitti
Bitti
Sondu
Bendi
Güldü
Güzeldi
Yarımdı
Akşamdı
Yalnızdı
Kalmadı
Maviydi
Benimdi
Orhan Karahan
İstanbul’da
deniz ağlıyordu sığınmış vapurların gölgesine
akşam gelip çattı işte denizin üstüne
ve aynı yüzleri aynı umutları
kaçıncı kez ezberliyordu rıhtımın taşları bilinmez
aynı aceleyle diğer iskeleye koşacaktı vapurlar
ezberlenen diğer yüzleri almak için
martılar kanatlarını dolduran rüzgara aldırmadan
akşamı karşıladılar işte ama sen yoksun
hangi sandalda otururken kaybettin gözlerini
yada gerçekten ağladınmı marmarada
o ağlayan sendin değilmi bildim bak
kimliğimi kaybettiğimi bildiğim gibi bildim
o denizin ortasında
bağdaş kurup oturanında
sen olduğunu bildiğim gibi bildim
belkiler bile yitip gitti bu kentte belki
birazdan limandan ayrılıp gidecek işte o gemiler
ve sen gene onları ağlarken göreceksin
bakma öyle denize ürkütüyorsun
ürkek bir denizden daha korkunç ne olabilirki
unutmaya kıyamadığım birkaç anı durur gözlerimde
ve ağlayan denizmi yoksa benmiyim
hangi tepenin eteklerinde akşam çayımı içiyorum
hangi özlemlerin kıyısındayım bilmiyorum
yağmur bütün haşmetiyle vurmakta
arnavut kaldırımlı taş sokaklara
kediler sığınmış damlara öyle titremekte korkularıyla
sende titriyormusun şimdi korkup gece yarıları
yıldızlara bakarak gülüyormusun yine
güzeldi yalanlarıyla avut kendini şimdi
benden uzak o soğuk ve yağmurlu kentte
deniz ağlıyordu sığındığı vapurun gölgesinde
sanki birazdan koşarak inecekti sadri alışık
merdivenlerinden haydar paşa garının
belki bu iskelede çay içti
belkide aynı yerde durup izledik marmarayı
belki sende ordaydın
bu kentte ben varım şimdi sen yoksun
sen yoksun ve yok olmalısın bütün yalanların gibi
sarı saçlı rüzgarlar geçti üzerinden denizin
sarılsaydım üşürdü deniz üşüyorum gözlerinde
ve sığındığım sadece gölgen kalmış buralarda
bak işte seni ezberleyen rıhtımda denize küfrediyorum
deniz kokuyor umutlarım
siyah ve karanlık bir deniz hemde
özlemeyi özlemek adına yapılan bir eylemdi bu
imlası unutulan
ve eskimiş sözcüklerin sözdizimiydin sen benim usumda
ellerimde unuttuğun ellerin öyle kaldı
alkol duvarı aşılmış bir akşamda gelip durdu gözlerin gözlerime
çırılçıplak
ağlayan bir kent görmemiştim hiç
bak istanbul ağlıyor iskelelerde
aşk yitirilmiş bir iklimdi ikilemlerimde
hüzün varlığımın sebebi belkide
yağmur camlara vurmaya başladı parmak uçlarıyla
asfaltın kokusunu özledim
yağmurlu ve sokak lambalarının gölgesi düşmüş asfaltın
ve bir gül
her pazartesi aynı adrese yollanan
esmer bir çingene kızından alınmış bir gül belkide
gülsene şimdi güllere
aldırma gidenlerin türkülerine
türkü yaşamın kaynağı değilmi
her gidenin türküsü olduğu gibi gelenlerinde olacaktır
sana şimdi umutlarımı yazmak isterdim
ama olmadı bak yitirilen yarınların umutları olmazki
özlem duyulan akşamların yansıması var belkide
ne bu gece ölmek hikayesi nede aklıma gelmeyecektin
bir araba sesi camlardan içeri düştü
yağmurlu bir nisan akşamı
hoş geldin ama biraz geç geldin hoş geldin
ardı sıra düşerken kelimeler marmaraya
geçmişte kalan
ve ezberlenen istanbul akşamlarının
gülümsemesi kaldı anılarımda
ne zaman kaybettik biliyormusun
hani bir başka istanbul hikayesini yaşayamamıştık birlikte
boş ver öyle kasın hiç yaşanmamış
ve ankara ah ankara
korkularımı en dar sokaklarının bile iliklerinde hissettiği kent
senden korkuyorum
akşamlarından gökyüzünden sıhhiyeden kızılaydan
karanfil sokaktan yeni mahalleden korkuyorum
nasıl korkuyorsam istanbuldan senden de öyle korkuyorum
istanbul seni sevmek
yağmurlu esmer kadınları sevmekten daha beter
sen yitik iklimlerde kalan sevgili
temmuz güneşiyle birlikte
uzayıp giden rayların ışıltısını getir bana uzaklardan
onu da asalım köprüye gölgemin yanına
gemilere yol gösterir belki kimbilir
yalnızlığımız yalnızlığımız korkularımız işte
Orhan Karahan
BU ŞİİRLERİN HEPSİ http://www.antoloji.com/orhan_karahan sitesinden alınmıştir SİZDE GİRİN GÖRÜN
birde SAYIN SAİRİMİZDEN SİVAS ADINA BİR ŞİİR İSTİYORUM YAPARSA SEVİNİRİM
1998
Orhan Karahan
fatih_5834 23.10.2007, 14:50 BEN BU VATAN İCİN SEHİT OLDUM ANA
Ben bu vatan için şehit oldum ana
Basma ne olur yüreğine mezar taşlarını
Ağlayıp ta güldürme düşmanlarımı
Yolma sakın o ak düşmüş saçlarını
Ben bu vatan için şehit oldum ana
Yurdumda gezdirmesinler diye kirli ellerini
Kirletmesinler benim vatanımı
Gerçekleştirmesinler düşmanlarım emellerini
Ben bu vatan için şehit oldum ana
Bizim için şehit olanlar gibi, Sakarya da
Benim gibi, canı pahasına direnenler
Destan yazmadı mı Çanakkale de, Kütahya da
Ben bu vatan için şehit oldum ana
Almadı düşmanımın bin kurşunu bedenimden canımı
Yurduma ihanet edenin değerse bir kurşunu
Akıtıverir o zaman bu yaramdan kanımı
Ben bu vatan için şehit oldum ana
Şu yurdumun her karış toprağında
Tomurcuk tomurcuk sevgi gülleri açsın diye
Kelebekler uçsun konsun diye her bir yaprağında
YARALI_AŞIK 29.10.2007, 11:29 Bak güzelim,
Güneşin battığı denizlere bak,
Orada benim yüreğim var.
Kıyasıya uçuşan martılara,
Birbirleriyle oynaşan balıklara bak,
Orada benim yüreğim var.
Dalındaki menekşeye bak,
Dalından kopardığın güle,
İçtiğin tatlı suya bak,
Orada benim yüreğim var.
Bak güzelim,
Hüzünle dinlediğin şarkılara bak,
Orada benim yüreğim var.
Coşkusuyla anlattığın her cümleye,
Kahkahasıyla güldüğün yüreğine bak,
Orada benim yüreğim var.
Zamanın getirdiği yere bak,
Çaresiz kaldığın güne,
Soluduğun şehirdeki havaya bak,
Orada benim yüreğim var.
Bak güzelim,
Başını koyduğun yastığa bak,
Orada benim yüreğim var,
Yalnızlığını hissettiğin gecelere,
Hayalini kurduğun umutlara bak,
Orada benim yüreğim var.
Unutamadığın bu sevdaya bak,
Beyazlar içindeki haline,
Elinde tuttuğun çiçeğine bak,
Orada benim yüreğim var.
ŞEHİT'E MEKTUP
Mehmet’im.. aslanım.. yiğidim..
Toprağa düştüğünün haberini aldım.
Hain bir pusuda avlamışlar seni.
Tıpkı geçenlerde tertiplerini yaktıkları gibi…
Gecenin en karanlık bir vaktinde,
Memleketin en kuytu bir yerinde.
Nereden geldiğini anlamadığın kahpe ateşlerle,
Yıkılmışsın yiğidim, ben de yıkıldım.
Annen doyamadı sana.
Baban doyamadı.
Bacın doyamadı.
Nişanlın doyamadı.
Sen doyamadın gençliğine yiğidim.
Hayatın anlamını anlayamadan,
Aramızdan ayrıldın.
Hem de nerden geldiğini bilemediğin kahpe kurşunlarla,
Yıkılmışsın yiğidim, ben de yıkıldım.
Biz şimdi arkandan,
Seni arkadan vuranın kim olduğunu bulmaya çalışıyoruz.
Tetiği çeken ‘kahpe’ malum elbette,
Ama tetiği çektirenleri bir türlü bilemiyoruz.
Düşmanı bilmek kolay lakin,
Dost postuna bürünününce, seçemiyoruz.
Yiğidim,
Allah sana makamların en kıymetlisini vaad ediyor.
Cennet-i âlâ'da belki de önüne zemzemler konuyor.
Gel gör ki biz burada kan kusuyoruz yiğidim.
Etrafımızdaki herşey anlamsızlaşıyor.
Bir uğultudur almış başını gidiyor.
Söylenenlerden bir kelime bile anlaşılmıyor.
İhanetin derinliği başımızı döndürüyor yiğidim,
Midemizi kaldırıyor.
Haini, planını, stratejisini gördükçe,
Tüylerimiz ürperiyor, bakışımız bulanıyor.
Masum göz yaşlarının üstüne timsahlarınki dökülüyor.
Göz yaşlarını ancak kokusundan ayırıyoruz yiğidim.
Bazıları ıstırap, bazıları ihanet kokuyor.
Yiğidim,
Sen şimdi bir köşkte,
Misafirsin ötelerde.
Bizse tarifi imkansız bir cenderede,
Sıkıştıkça sıkışıyoruz.
Bir yas var bugünlerde bizim mahallede.
Herkes ağlıyor,herkes ağlıyor.
Hepimiz ağlıyoruz.
…
Dünya zalim elinde, tam ağlanacak andır
Müminlere şimdi mevsim, mevsim-i hazandır
Bir an evvel, derlenip de kendimiz olmazsak
-Hak bilir-yok olup gideceğimiz ayandır.
* * *
Her yanda hazan, savruluyoruz yaprak yaprak
Bize hep rahmetle bakmıştın, bir kez daha bak
Ne kadar aksak da engin re’fetinden uzak
Durmuş bekliyoruz, kaderden bir yeni şafak.
* * *
(Alıntıdır)
Bu vesile ile terörü ve teröristi bir kez daha lanetliyor,onları Allahın “Kahhar” ismine havale ediyor, cennet kuşu şehitlerimizin ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum.
OrhanKARAHAN 08.11.2007, 10:10 SAYIN ORHAN ABİ MÜKEMMEL OLMUŞ ABİ SENİ DESTEKLİYORUZ ŞİİRLERİNE DEVAMINI BEKLİYORUZ
ilginizden dolayı teşekkür ederim, en kısa zamanda Sivas ile ilgili bir şiirimide paylaşacağım :)
insan bazı duygu ve düşünceleri anlatmakta zorluk çekiyor ama şiirler bunu en güzel çekilde yansıtıyor...
teşekkürler tüm paylaşımlar için...
OrhanKARAHAN 08.11.2007, 12:21 şiir ekleyen arkadaşlardan özel bir ricam olacak mümkünse tabiki malum Telif Hakları Yasası var bu nedenle bu başlık altında mümkünse eğer şairinden izin alınmayan şiirleri eklemeyelim, ben bu başlığı açarken daha çok kendi yazdığımız şiirleri paylaşırız diye düşünmüştüm, bir de aynı anda en fazla iki şiir ekleme imkanımız olsa en azından önceki eklenen şiirleri kaçırmaz daha dikkatli oluruz takip ederken.
Telif Hakları Yasası nedeni ile forumumuzun zor durumda kalmasını iztemeyiz sanırım, ilginizden ötürü tekrar teşekkür ederim :) sağlıcakla...
BIRAK EŞKIYA BİLSİNLER
Beni Beni hep kavgalarımdan bildiler...
Yarım bıraktığım okul,
Bir bir tembihleyen anam,
Sevdiğim kız, sevdiğimi bilmeyen kız.
Beni hep kavgalarımdan bildiler...
Ulus’ta bir kasım akşamıydı
Işığımı çaldı, kızıla çalan karanlık.
Ak alnına, al kan damladı yiğidimin,
Kahpece vurup, kahpece kaçtı parkalılar.
İşte o akşam sıktım yumruklarımı.
Eridi avuçlarımda,
Anamdan miras merhamet.
Şehit evi yüreğimde çelikleşen sevdama,
Çifte su diye kan verdi Alperenler.
Tabanca tutuşturup elime,
Çıktı içimden tabutlarla masum düşler.
Aynalara minnetsiz geçirdiğim gençliği;
Meğer nice gömülenler hiç ölmemişler.
Bir hoyrat diyemedim aşka dair,
Kurşunların söylediği türküyü bildim anca;
Yalnız, çaresiz, belimde tabanca.
Sevdiğimden, sevdiğim için kaçtım.
Anlaşılmak değildi derdim;
Kitapların önünden hep mahcup geçtim.
Gül dalında bulunsun isterdim, parmak izim.
Bağışlayın beni!
Babasına doymayan kızım.
Kanıma kan, canıma can aldım,
Acımadım, vurdum, gözümü kırpmadım,
Her kavgamın gecesi rüyamda,
Geleceğimin büyük ülkesinde,
Kavga etmeyen çocuklar gördüm.
Rabbim bilir ki; dinim, devletim,
Bayrağım, ülküm için geçti ömrüm.
Yine bir kasım günüydü...
Bir hurda yığınında buldular beni,
Senelerdir horozlanan tetikler,
Öldükten sonra vurdular beni.
Reisini dinlersen, yarım kalmamalı,
Hayallerimizin gerçeğe hicreti.
Koy düşmanlar ellerini zillesinler,
Anlatmaktan ötesi düşer sana
Bırak beni eşkıya bellesinler.
HALUK KIRCI
Evet müsaadenizle bende birkaç şiirimi ekleyeyim. Şimdilik amatörce son yazdığım birkaç şiiri ekliyorum.
AĞLAYAN
Herkeslerden habersiz
Her damlası tertemiz
Hıçkırırken nefessiz
İşte benim ağlayan
Hoyrat esen rüzgarda
Sicim gibi yağmurda
Görünmeyen kuytuda
İşte benim ağlayan
İstasyonda beklerken
Gurbetlere giderken
Vakitleri sayarken
İşte benim ağlayan
Bir mutluluk resminde
Bir kavuşma gününde
En mutlu bir düğünde
İşte benim ağlayan
Hastanede savrulup
Kabristanda kahrolup
Anılarla avunup
İşte benim ağlayan
Devletime dinime
Tarihime dilime
Bayrağıma ülküme
İşte benim ağlayan
Talha Gönülalan - 20 Kasım 2007
--------------------------------------------------------
ÖZLEDİĞİM
Hasta imiş uzaklarda
Ben burdayım aklım orda
Bir fırsatını bulup da
Gidebilsem, gidebilsem
Şimdi n'apıyor acaba
Bilmiyorum ne durumda
Düzeldiğini duyup da
Gülebilsem, gülebilsem
Güzel günler çok yakında
Güleceğiz ilkbaharda
Kavuşup da en sonunda
Görebilsem, görebilsem
Bir ilkbahar sabahında
Göz bebeğine bakıp da
Gül yüzüne doya doya
Durabilsem, Durabilsem
Talha Gönülalan - 21 Kasım 2007
--------------------------------------------------------
İÇİMDEKİ GURBET
Çok şehirler gördüm
Çok gurbetler yaşadım
Bir kalemle , defter oldu
En iyi arkadaşlarım
Yazdım içimdeki gurbeti
Sığmadı defterlere
Beklediğim vuslat güneşi
Doğmadı gecelere
Çevremdeki herşey sanki yalan
Duvardaki saat bile yalancı
Dibe vurmuşum anlaşılan
Aynada gördüğüm suret yabancı
Allahım ümitliyim yine de
Beklediğim gelecekten
Rüyamda gördüğüm güne
Kavuşacağım bir gün gerçekten
Talha Gönülalan - 21 Kasım 2007
Çok güzel şiirler Talha,kalemine sağlık.
Sivasımız zaten sanatçıları ile ünlüdür,sende ileride iyi bir edebiyatçı olursun inş..
Çok güzel şiirler Talha,kalemine sağlık.
Sivasımız zaten sanatçıları ile ünlüdür,sende ileride iyi bir edebiyatçı olursun inş..
Çok teşekkür ederim. Devamı gelecek inş.
Del Piero 05.12.2007, 13:50 Talha dayı ne yaptın sen yaa amatörceymiş pehhh abi süper şiirler eline yüreğine sağlık devamı nı beklerizzz
eğer okumak isterseniz diye şiirlerimin bulunduğu sayfaların linklerini veriyorum, ilginize teşekkür ederim...
1 - http://www.siirdefteri.com/?sayfa=sair&sair_id=11104&sair=Orhan%20Karahan
www.siirdefteri.com'daki şiirlerim 1999 yılında yayımladığım "Düne, Bügüne, Yarına Şiirler" isimli şiir kitabımdaki şiirler.
2 - http://www.antoloji.com/orhan_karahan
(www.Antoloji.com'da bulunan şiirlerim 2003 yılında yayımladığım "Eylül ve Gül" isimli şiir kitabımdaki şiirler (Kitap; Sabit İNCE 2005 Edebiyat Ödülü yarışmasında Mansiyon almıştır.)
abi süper şiir yüreğine sağlık
Talha dayı ne yaptın sen yaa amatörceymiş pehhh abi süper şiirler eline yüreğine sağlık devamı nı beklerizzz
Fatih sağolasın, tabi devamı gelecek inş.
Arkadaşlar Pazar günü Sivas'ta II. Geleneksel Buruciye Şiir Akşamları düzenlenecektir.
Programa değerli hemşehrimiz Şair-Yazar Yavuz Bülent Bakiler'in yanı sıra Berat Demirci, Bahattin Karakoç ve şu anda aklıma gelmeyen birçok önemli şair katılacaktır.
Program Pazar akşamı Sivas Atatürk Kültür Merkezi'nde olacaktır.
Yavuz Bülent Bakiler'in Sivas'a Şiir'ini seyretmek için resme tıklayabilirsiniz.
http://www.benimblog.com/uploads/SiyahNur_canakkale2.jpg (http://www.youtube.com/watch?v=NjWIZwB_SKs)
çok güzel bi şiir saol gardaş...
Del Piero 05.12.2007, 14:28 paylaşım süper eline sağlık...
sivas_kangallı 05.12.2007, 14:42 çok güsel şiir saol paylaşım için.
EyüphanAydın 05.12.2007, 14:43 TEŞEKKÜRLER BİLGİİÇİN....................
buruciye şiir geceleri gerçekten çok hoş bir organizsayon..kaçırlılmamasını tavsiye ediyorum..
yigidomustafa58 05.12.2007, 15:11 eyvallah dinliyim bi şiiri...saol
Bakiler hocadan nasip olursa Cebeci İstasyonu isimli muhteşem şiirini isteyeceğim.
İsterseniz Cebeci İstasyonu şiirini buradan Osman Öztunç yorumuyla dinleyebilirsiniz. (http://www.youtube.com/watch?v=Bi-eL1R5JDw)
sivaslıbaki 05.12.2007, 21:01 Evet müsaadenizle bende birkaç şiirimi ekleyeyim. Şimdilik amatörce son yazdığım birkaç şiiri ekliyorum.
AĞLAYAN
Herkeslerden habersiz
Her damlası tertemiz
Hıçkırırken nefessiz
İşte benim ağlayan
Hoyrat esen rüzgarda
Sicim gibi yağmurda
Görünmeyen kuytuda
İşte benim ağlayan
İstasyonda beklerken
Gurbetlere giderken
Vakitleri sayarken
İşte benim ağlayan
Bir mutluluk resminde
Bir kavuşma gününde
En mutlu bir düğünde
İşte benim ağlayan
Hastanede savrulup
Kabristanda kahrolup
Anılarla avunup
İşte benim ağlayan
Devletime dinime
Tarihime dilime
Bayrağıma ülküme
İşte benim ağlayan
Talha Gönülalan - 20 Kasım 2007
--------------------------------------------------------
ÖZLEDİĞİM
Hasta imiş uzaklarda
Ben burdayım aklım orda
Bir fırsatını bulup da
Gidebilsem, gidebilsem
Şimdi n'apıyor acaba
Bilmiyorum ne durumda
Düzeldiğini duyup da
Gülebilsem, gülebilsem
Güzel günler çok yakında
Güleceğiz ilkbaharda
Kavuşup da en sonunda
Görebilsem, görebilsem
Bir ilkbahar sabahında
Göz bebeğine bakıp da
Gül yüzüne doya doya
Durabilsem, Durabilsem
Talha Gönülalan - 21 Kasım 2007
--------------------------------------------------------
İÇİMDEKİ GURBET
Çok şehirler gördüm
Çok gurbetler yaşadım
Bir kalemle , defter oldu
En iyi arkadaşlarım
Yazdım içimdeki gurbeti
Sığmadı defterlere
Beklediğim vuslat güneşi
Doğmadı gecelere
Çevremdeki herşey sanki yalan
Duvardaki saat bile yalancı
Dibe vurmuşum anlaşılan
Aynada gördüğüm suret yabancı
Allahım ümitliyim yine de
Beklediğim gelecekten
Rüyamda gördüğüm güne
Kavuşacağım bir gün gerçekten
Talha Gönülalan - 21 Kasım 2007
abi çok güzel şiir gerçekten ben şiirden bişiy anlamam ama çok güzel bi şiir bana göre.
YALNIZLIK
Toz pembeydi dünya bir zamanlar
Karanlıklar görünmüyordu ümit limanımdan
Ve birden karardı bütün ışıklar
Bir sabah güneşi göremez oldum
Göçmen kuşlar da gelmiyor artık
Rüzgarlar şarkı söylemiyor bu bahar
Sınırları zorluyor şimdi yalnızlık
Günleri geceleri bilemez oldum
Duvarlar karanlığın dostu, benim düşmanım
Geceleri çatıyor kaşlarını pencereler
Bütün kırdığım kalpler için şimdi çok pişmanım
Bitmedi gözyaşlarım , gülemez oldum
Talha Gönülalan - Aralık 2007- Sivas
ethembey 25.12.2007, 19:22 emegine saglik gardas...güzel........
Aşık Veysel Şatıroğlu
Ben giderim adım kalır
Dostlar beni hatırlasın
Düğün olur bayram gelir
Dostlar beni hatırlasın
Can bedenden ayrılacak
Tütmez baca, yanmaz ocak
Selam olsun kucak kucak
Dostlar beni hatırlasın
Herkeslerden habersiz
Her damlası tertemiz
Hıçkırırken nefessiz
İşte benim ağlayan
Hoyrat esen rüzgarda
Sicim gibi yağmurda
Görünmeyen kuytuda
İşte benim ağlayan
İstasyonda beklerken
Gurbetlere giderken
Vakitleri sayarken
İşte benim ağlayan
Bir mutluluk resminde
Bir kavuşma gününde
En mutlu bir düğünde
İşte benim ağlayan
Hastanede savrulup
Kabristanda kahrolup
Anılarla avunup
İşte benim ağlayan
Devletime dinime
Tarihime dilime
Bayrağıma ülküme
İşte benim ağlayan
Talha Gönülalan - 20 Kasım 2007
--------------------------------------------------------
ÖZLEDİĞİM
Hasta imiş uzaklarda
Ben burdayım aklım orda
Bir fırsatını bulup da
Gidebilsem, gidebilsem
Şimdi n'apıyor acaba
Bilmiyorum ne durumda
Düzeldiğini duyup da
Gülebilsem, gülebilsem
Güzel günler çok yakında
Güleceğiz ilkbaharda
Kavuşup da en sonunda
Görebilsem, görebilsem
Bir ilkbahar sabahında
Göz bebeğine bakıp da
Gül yüzüne doya doya
Durabilsem, Durabilsem
Talha Gönülalan - 21 Kasım 2007
--------------------------------------------------------
İÇİMDEKİ GURBET
Çok şehirler gördüm
Çok gurbetler yaşadım
Bir kalemle , defter oldu
En iyi arkadaşlarım
Yazdım içimdeki gurbeti
Sığmadı defterlere
Beklediğim vuslat güneşi
Doğmadı gecelere
Çevremdeki herşey sanki yalan
Duvardaki saat bile yalancı
Dibe vurmuşum anlaşılan
Aynada gördüğüm suret yabancı
Allahım ümitliyim yine de
Beklediğim gelecekten
Rüyamda gördüğüm güne
Kavuşacağım bir gün gerçekten
Talha Gönülalan - 21 Kasım 2007
Hacı Bektaş
Medet mürvet deyip kapına geldim
İsteğim dileğim ver Hacı Bektaş
İndim eşiğine yüzümü sürdüm
Kusurum günahım var Hacı Bektaş
Kul olanın elbet olur kusuru Nesli Peygambersin cihanın nuru
Alisin Velisin Pirlerin Piri
Galma kusurlara Pir Hacı Bektaş
Horasandan ayak bastın uruma
Mucizeler şahit oldu pirime
Bak şu vaziyete bak şu duruma
Eşin yok cihanda bir Hacı Bektaş
Geçmem dedin duvarımda sinekten
Yalan sadir olmaz ervahı pekten
Sana inanmışım ervahtan kökten
Sana inanmayan kör Hacı Bektaş
Sana yalvarıyor VEYSEL biçare
Yine senden olur her derde çare
Bir arzuhal sundum gani Hünkare
Keremin ihsanın bol Hacı Bektaş
Beni Hor Görme Gardaşım
Beni Hor Görme Kardeşim
Sen Altındın Ben Tunç Muyum
Aynı Vardan Var Olmuşuz
Sen Gümüşsün Ben Saç Mıyım
Ne Var İse Sende Bende
Aynı Varlık Her Bedende
Yarin Mezara Girende
Sen Toksun Da Be Aç Miyim
Kimi Molla Kimi Derviş
Allah Bize Neler Vermiş
Kimi Arı Çiçek Dermiş
Sen Balsın Da Ben Cec Miyim
Topraktandır Cümle Beden
Nefsini Öldür Ölmeden
Böyle Emretmiş Yaradan
Sen Kalemsin Ben Uç Muyum
Tabiata Veysel Aşık
Topraktan Olduk Kardaşık
Aynı Yolcuyuz Yoldaşık
Sen Yolcusun Ben Bacmiyim
Senlik Benlik Nedir Bırak
Allah birdir Peygamber Hak
Rabbül alemindir mutlak
Senlik benlik nedir bırak
Söyleyim geldi sırası
Kürtü Türkü ne Çerkezi
Hep Ademin oğlu kızı
Beraberce şehit gazi
Yanlış var mı ve neresi
Kurana bak İncile bak
Dört kitabın dördü de hak
Hakir görüp ırk ayırmak
Hakikatte yüz karası
Binbir ismin birinden tut
Senlik benlik nedir sil at
Tuttuğun yola doğru git
Yoldan çıkıp olma asi
Yezit nedir, ne kızılbaş
Değil miyiz hep bir kardaş
Bizi yakar bizim ataş
Söndürmektir tek çaresi
Kişi ne çeker dilinden
Hem belinden, hem elinden
Hayır ve şer emelinden
Hakikat bunun burası
Şu alemi yaratan bir
Odur külli şeye Kadir
Alevi Sünnilik nedir
Menfaattir var varası
Cümle canlı hep topraktan
Var olmuştur emir Haktan
Rahmet dile sen Allah'tan
Tükenmez rahmet deryası
Veysel sapma sağa sola
Sen Allah'tan birlik dile
İkilikten gelir bela
Dava insanlık davası…
Memlekete Destan Oldum
Memlekete destan oldum
Karim beni beğenmedi
Esten oldum dosttan oldum
Yarim beni beğenmedi
Ne söylesem "deli" dedi
"Meyva vermez cali" dedi
"Açma bana kolu" dedi
Sarim beni beğenmedi
Ben gönlümün valisiyim
Altı çocuk velisiyim
Bir güzel delisiyim
Durum beni beğenmedi
Yine düştüm dilden dile
Göz yaşlarım sile sile
Attı beni gurbet ele
Yarim beni beğenmedi
Geçti güzelliğin cağı
Golkoy'e kurdum otagi
Guz geldi doktu yapragi
Dalim beni begenmedi
Veysel yonum yare dondum
Lodos degmis kara dondum
Yesillenmis yare dondum
Pirim beni begenmedi
Sen Olmasan
Sen bir aşksın ben bir mecnun
Sen olmasan ben olmazdım
Sen bir gülsün ben bir bülbül
Sen olmasan ben olmazdım
Kalbimde yaşarsın her an
Varım yoğum sensin inan
Kalbimdeki aziz mihman
Sen olmasan ben olmazdım
Ansızın kalbime girdin
Türlü türlü dertler verdin
Beraberce çeker derdin
Sen olmasan ben olmazdım
Sensin benim cümle varım
Yoktur başka kisb ü kârım
Hem yazımsın hem baharım
Sen olmasan ben olmazdım
Bağrımdaki açan çiçek
Türlü koku türlü irenk
Bu bendeki olan gerçek
Sen olmasan ben olmazdım
Dokun Veysel tele dokun
Coştu gönül etti akın
Sensin bana benden yakın
Sen olmasan ben olmazdım
Sen Bir Ceylan Olsan Ben De Bir Avcı
Sen bir ceylan olsan ben de bir avci
Avlasam collerde saz ile seni
Bulunmaz dermani yoktur ilaci
Vursam yaralasam soz ile seni
Kurulma sevdigim guzelim deyin
Baglanma karayi allari geyin
Ben bir coban olsam sen de bir koyun
Seslesem elime tuz ile seni
Koyun olsan otlatirdim yaylada
Tellerini yoldurmazdim hoyrada
Balik olsan takla donsen deryada
Dusursem toruma bez ile seni
Veysel der ismini koymam dilimden
Ayri dustum vatanimdan ilimden
Kus olsan da kurtulmazdin elimden
Eger gorsem idi goz ile seni
zaralım 58 26.12.2007, 21:01 (HAYAT)
Ata belinden bir zaman
Anasına düştü gönül
Hakk'tan bize destûr oldu
Hazineyi düştü gönül
Ondan beni can eyledi
Et ü sünük kan eyledi
Dört on günü diyacağiz
Değritmeye düştü gönül
Yürür idim onda pinhan
Hakk buyruğu vermez aman
Vatanımdan ayırdılar
Bu dünyaya düştü gönül
Beni beşiğe vurdular
Elim ayağım sardılar
Önceden acısını verdiler
Tuz içine düştü gönül
YUNUS EMRE
Sen bir aşksın ben bir mecnun
Sen olmasan ben olmazdım
Sen bir gülsün ben bir bülbül
Sen olmasan ben olmazdım
Kalbimde yaşarsın her an
Varım yoğum sensin inan
Kalbimdeki aziz mihman
Sen olmasan ben olmazdım
Ansızın kalbime girdin
Türlü türlü dertler verdin
Beraberce çeker derdin
Sen olmasan ben olmazdım
Sensin benim cümle varım
Yoktur başka kisb ü kârım
Hem yazımsın hem baharım
Sen olmasan ben olmazdım
Bağrımdaki açan çiçek
Türlü koku türlü irenk
Bu bendeki olan gerçek
Sen olmasan ben olmazdım
Dokun Veysel tele dokun
Coştu gönül etti akın
Sensin bana benden yakın
Sen olmasan ben olmazdım
...:)
belki önceden bu şiiri yazmışlardır....(hepsini okumadığım için)
aşık veysel
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
Herkes ilim deryasında yüzüyor
Çıkmış ayın çevresinde geziyor
Yazık bize yollarımız uzuyor
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
Kitaplar yazılmış nasihat dolu
Birlikte güçlenir gençliğin kolu
Gençliğe emanet Atatürk yolu
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
Söyler Veysel sözlerinden vazgeçmez
Bulanık çeşmeden kimse su içmez
Ganadı olmasa kuşlar da uçmaz
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
aşık veysel
Dün yazdığım son şiirimi de ekliyeyim yeni yıla girmeden.
YAVUZ BÜLENT BAKİLER
Türkçemize hizmette
Geleceğe himmette
Unutulmaz elbette
Baki kalır Bakiler
Söz konusu vatansa
Ay-yıldızlı bayraksa
Bu mübarek topraksa
Cesur olur Bakiler
Ayrılmayıp davadan
Bu vefasız dünyadan
Gidenlerin ardından
Ağlar durur Bakiler
Doğuştan olmuş şair
Sevmiş bir Sultan Şehir
Halk için yazar şiir
Dua alır Bakiler
Zalime sert Bakiler
Her zaman mert Bakiler
Korkmaz levent Bakiler
Yavuz Bülent Bakiler
30 ARALIK 2007 - SİVAS - TALHA GÖNÜLALAN
YARALI_AŞIK 10.01.2008, 15:40 ŞİİR YAZMAYI ÇOK SEVERİM.AMA BANA BİR KİŞİ YAZMA DEDİ.TEKRAR YAZDESİN YAZARIM.
AMA ANLAMADIM NEDEN DEDİ...
belalı_yiğido58 25.01.2008, 00:28 SİVAS ACISI
Ben tanırım
Bu bulut bizim oranın bulutu
Hemşeriyiz ne de olsa
Benim için kalkmış ta Sivas'tan gelmiş
Yurdumun bulutu
Başımın üstünde yeri var
Ben bilirim
Bu rüzgar bizim oranın rüzgarı
Hemşerimiz ne de olsa
Benim için kopup gelmiş yayladan
Yurdumun rüzgarı
Kurutsun diye akan kanlarımı
Ben anlarım
Bu acı bizim ora işi, hançer acısı
Bir ülkedeniz ne de olsa
Aynı dili konuşsak da
Anlamayız birbirimizi
Hançerin nakışı
Tanıdım acısından, Sivas işi
Ben duyarım, duyumsarım
Bizim oranın sızısı bu
Binip kara bir buluta Sivas ilinden
Sivas rüzgarında uçup gelmiş
Helallik dilemeye
Ey yüreğimin onmaz acıları
Ey beynimin dinmez sancıları
Suç ne bende, ne de sende
Ne de olsa yurttaşımsın
Kapalı da olsa bütün vicdan kapıları yüzüme
Bilmelisin, bir yerin var can evimde
belalı_yiğido58 25.01.2008, 00:30 KAÇINCI TEMMUZ HEYYYYYYY......
Öküzünboynuzunda dünya
Kuyruğunda sinekler
Koca dünya durmuş
Öküz dönüyor
Beyinleri, yürekleri
Kaç bin yıl sonra
Tozları dökülmüş
Bir yalan
Anası karanlık yobazın
Gözlerini boyamış kışkırtmış yüreğini
Sırıtmış sivri dişleri
Salyası akıyor
Elinin köründe din iman
Ateş çakıyor
Öfkesi dönüyor duman içinde
Bir yılan
Kırılıp dökülmüş - çekilip asılmış
Ne güzel insan
Koca Pir Sultan
Şeh Bedrettin
Nesimi, Mansur
Yüz yılların ötesinden
Yalanın çukurunda
Yanmaya gelmiş
Madımak oy... Madımak can pazarı
Yobazın elinde kantar
Yangın alıp yangın satar
Koca bir çınardı
Elinde kalem di can - Yandı
Dalında tomurcuk
Açarken
Elinde saz
Çalarken - Yandı
Candı 37 si
Bir sevdanın içinde
Yaşarken - Yandı
Kara bir duman almış Sivas’ın üstü
Çamlıbel de bölük, bölük
Duyar mı... duymadı dağlar
Yıldızlar ..
Duymadı ağalar paşalar
Yandı... yandı canlar
Öküzün boynuzunda dünya
Kuyruğunda sinekler
Koca dünya durmuş
Öküz dönüyor
Akıl süpürgeye binmiş ateş elinde
Ankara bakıyor
Yobaz çakıyor
Ankara bakıyor
Yobaz çakıyor
Yanarken bahtı kara
Ankara
Yüzün kara
Alev kanatlarını çırptı canlar
Semah döndü gök yüzünde
Dökülen kan
Asılan – Yakılan can
Öfkesini alıp döndü geri
Bu ne derin sevda böyle
Aramıza indi
Yanımıza durdu
Yakılmak için dikildi
Bu nasıl din iman dedi
Kahpeliğin yüzüne tükürdü
Biz dedi yanmayız
Yakılsak da
Yansak da tükenmeyiz
Bu kaçıncı Temmuz hey.. [/COLOR]
PRoFeSSioNaL 25.01.2008, 00:32 Arkadaslar Ellerinize Sağlık cok guzel olmus :)
belalı_yiğido58 25.01.2008, 00:33 SİVAS ELLERİNDE
Allah Allah dost diyerek
Koştuk Sivas ellerine
Halk türküsü söyleyerek
Coştuk Sivas ellerinde
Dışarda tekbir sesliler
İçerde kara yaslılar
Tüm Sivas'ın suçu yoktur
Ama yaktı Sivaslılar
Madımak'ta şimşek çaktı
Alevler göklere çıktı
Kime kızdı, kimi yaktı
Şaştık Sivas ellerinde
Dışarda tekbir sesliler
Eli sopalı fesliler
Müslüman kanı helal mi
Ama yaktı Sivaslılar
Alev kapladı yanımız
Hak'ka ulaştı canımız
Ateşle yandı tenimiz
Taştık Sivas ellerinde
Dışarda tekbir sesliler
Eli kanlı iffetsizler
İnsan kıyar mı insana
Yazık yaktı Sivaslılar
Devlet baba, devlet baba
Ne kötülük ettik sana
Döne döne, yana yana
Piştik Sivas ellerinde
Mahzuni, tekbir sesliler
İçerde yanıyor canlar
Şeriatın içtiği kanlar
Bileniyor tüm insanlar
Tüm Sivas'ın suçu yoktur
Ama yaktı Sivaslılar.
Sivastan göklere uçtuk
Gönlümüz Hak'kı diler
Alevlerle kucaklaştı
Muhlis'ler, Nesimi'ler
Yıldız dağı toz dumanlı
Yollarımızı tutmayın
Biz bu yolun son yolcusu
Siz bizi unutmayın
Bu yol çok yolcular gördü
Gültekin'ler, Gülsüm'ler
Biz Hak'kı severek öldük
Sevmeyenler ne bilsinler.
Verdiğiniz bu duman
Sanma ki bizi boğar
Bir Pir Sultan kurban olur,
Yüzbin Mahzuni doğar,
Hasret
Seni Özlemek Nedir Bilir Misin?
Bilemezsin.
Cünkü Sen Hiç Sensiz Kalmadin
Corak Toprak Suyu Nasil Özlerse,
Toprak Altinda Tohum Nasil Bahari Beklerse;
Iste Öyle Özledim,
Öyle Bekledim Seni.
Elveda
Elveda dostlarım
Elveda hepinize
Gidiyorum bu gece buradan
Uzaklara hem de çok
Unutabilecek miyim sizleri
Bilmiyorum ama
Yaşayabilirim sizsiz
Ama ya sensiz
Bir Gece Vakti
yine içime doldu umutsuzluklar
kapıldım yine aytılık rüzgarlarına
savruluyorum yine bir gece vakti
kulağımda yine aynı fısıltı ayrılık
gelip seni benden koparacak bir gece vakti
gözlerim yaşlı yine bu gece lanet ediyorum yine dünyaya gözümden süzülüp
dökülen gözyaşlarımı silecek hiç kimse yok gecenin karanlığında yürüyorum
yine hıçkıra hıçkıra...
tekniker58 13.02.2008, 13:53 Rabbim
Bir insan koy kalbime
Ama o insan senin de
sevdigin olsun
Ve bana öyle bir insan sevdir ki
O insanin kalbi Seninle sevisen bir mabed olsun.
Beni öyle bir insanla bulustur ki benden önce
Onunla bulusmus olan sen olasin
Onunla el ele tutustugumuzda
Ikimizin uzerinde Senin elin olsun
Bana öyle gözler göster ki
Ben o gözlerden sana bakayim
Bana öyle bir sevgili ver ki
O gözler cennete acilan iki pencere olsun
Onunla oyle bir yolda yürüyelim ki
Kilavuzumuz sen olasin ey Rabbim
Oyle bir sevgili verki bana
Ona sarildigimda kainat bize baksin
Birbirine sarilsin
Sevgimiz kurtla kuzulari baristirsin
Bize bakip seytan Adem'e secde etsin
Günah sevap ugruna kendini feda etsin
Olüler birer birer uyansin sevgimizle
Bize öyle bir sevgili ver ki Rabbim!
Sevgimizde Muhammed sevilsin
Oyle sevelimki birbirimizi
Hz. Hatice göklerden bize seslensin
Ve desin ki;
"Bak ya Muhammed bak su sevgililere onlar bizde... bizde onlardayiz.
Bak Askimiz birkez daha yasaniyor yer yüzünde..
Allah Askimizi öyLe cok seviyorki binlerce insana yasatiyor…
SEN
Hiç selam sabahın yok
Beni yok sayıyorsun
Üzüyorsun hem de çok
Mutlu mu oluyorsun ?
Bana yüz vermiyorken
Herkese gülüyorsun
Seni çok seviyorken
Nispet mi yapıyorsun ?
Çok üzdüm belki seni
İntikam alıyorsun
Belki kırdım kalbini
Sitem mi ediyorsun ?
Geceleri rüyamda
Yine sen çıkıyorsun
Ummadığım bir anda
Gafil mi avlıyorsun ?
Ben hep aynı yerdeyim
Ama sen gelmiyorsun
Şimdi bir viraneyim
Ceza mı veriyorsun ?
5 ŞUBAT 2008 - Sivas
BİR HAYAL
Bir hayalimiz vardı bizim
Büyük bir idealimiz
Bir kahpe darağacında
Sallandı hayalimiz
Bir vatan seviyorduk
Ana gibi şefkatli bir vatan
Sevmek suç sayılır diye
Razıydık cezasına çoktan
Bir oyuncaktı ölüm bize
Çok sevdiğimiz bir oyuncak
Bu yolda gidecek bazılarımız
Kimimiz onları uğurlayacak
Bir ışık göreceğiz sonunda
Karanlığı bitiren bir aydınlık
Bir gün gelecek güleceğiz
Bitecek kahır dolu ayrılık
Bir zafere şahit olacak herkes
Zalime karşı bir mazlum zaferi
Yetim kalmayacak hiçbir zaman
Bu davanın tek bir neferi
Talha GÖNÜLALAN - 11 OCAK 2008 - SİVAS
Ne içimde seni unutmak gibi bir his var, ne de aklımı körükleyen bir rüzgar, ne seni görmeyecek kadar güçlüyüm, ne de görmeye dayanacak kalbim var.
Bir deniz düşün, susuz. Bir insan düşün, mutsuz. Bir gece düşün, uykusuz. Bir bahar düşün çiçeksiz. Bir de beni düşün, sensiz.
Bazen en yüksek tepelerden ,uçsuz bucaksız denizlere, bırakmak istiyorum bedenimi sonra düşünüyorum, içimde sen varsın , ya sana birşey olursa.
ÖZLEM
Özlem, söndürülmüş mumdur.
Özlem, yakılamayan mumdur.
Özlem, yanmayan mumdur.
Özlem, mumundur.
Özlem, mumumdur-
Ama, bir o kadar da: -
Özlem, hep yakılan mumdur.
Özlem, sürekli yanan mumdur.
Özlem, benim, mumundur-
Özlem, senin mumumdur.
TÜRKİYEM, ANAYURDUM, SEBEBİM, ÇAREM!
Ben, kağnılarla yaylılarla büyüdüm geldim
Çocuk yüreğimi yakan türküler dinleye dinleye.
Mahzun kağnılarla, nazlı yaylılarınla
Ve tozlu yollarınla sevdim seni Türkiye!
O tezek topladığım kırlar, yaylalar...
Başına oturduğum, yemek yediğim atandır.
Türkiye'm, anayurdum, sebebim, çarem...
Taşına toprağına vurgunluğum bundandır...
ANAVATAN
Senin sevdandır; inan senin sevdan.
Zemheri gibi şu gönlüme yağan..
Dağları boran, yaylası gül kokan,
Benim güzel Türkiyem cennet vatanım..
****
Yaylaların nehir, akar içimde.
Ayyıldızın hilal, parlar içimde.
Hasretin özlemin yanar içimde.
Benim güzel Türkiyem cennet vatanım..
****
Çağlari'm der: hilal gözlü dilberim.
Sensin ümidim,s ensin hayallerim.
Can Türkiyem
Can Türkiyem güneş rengin açanda
Bahar koksun her bir yana saçanda
Sevenlerin gönül derdin açanda
Çok sevinem İstanbul’u görende
Toprağını öpüp yüzüm sürende
Can Türkiyem temiz Türkçe dilim var
Çok güvenir hiç darılmam dalım var
..........
jakobieen 14.02.2008, 23:28 Bilmezdim şarkilarin bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düsmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
:)
SenSetik 14.02.2008, 23:32 Bilmezdim şarkilarin bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düsmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
:)
bide bunu müşfik kenterden dinleyeceksin.......
deymeyin keyfime.....
kubilay68 14.02.2008, 23:33 arkadaslar siirleriniz icin cok tesekkurler ........yazmissiniz.Siir ruhlu YIGIDOLAR.
jakobieen 14.02.2008, 23:55 bide bunu müşfik kenterden dinleyeceksin.......
deymeyin keyfime.....
bide benden dinlemelisin :)
......................
helal olsun be yiğidolar gurur duyuyorum sizlerle
jakobieen 15.02.2008, 23:26 Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten,
Affet senden habersiz aldığım her nefesten...
.
.
.
sivaslı yıldız 22.02.2008, 23:25 İki rayı gibiyiz bir tren yolunun
Yakın olması neyi değiştirir son istasyonun..
jakobieen 23.02.2008, 23:54 Geceler çekmeyin benim için hüzün,
Gelin siz,ruhumu tenimden süzün
Bırakın naşımı yerde gündüzün
gölgemi alında kaçın geceler..
Geceler çekmeyin benim için hüzün,
Gelin siz,ruhumu tenimden süzün
Bırakın naşımı yerde gündüzün
gölgemi alında kaçın geceler..
vay yakıyon aşıkmısın ne................
jakobieen 24.02.2008, 00:05 vay yakıyon aşıkmısın ne................
ordan bakınca öyle mi gözüküyorum :) aşığım tabi güzel sivasıma..
Bahattin 24.02.2008, 00:34 cok guzel siirler daha cok yuklersenir seviniriz
Bahattin 24.02.2008, 00:36 Sivas Seni Özledim gercekten cok ozledim bu gurbet elde
kubilay68 24.02.2008, 00:58 SUNU ASLA UNUTMAYIN
Her Ruzgar Savuracak Bir Toz Bulur
Her Hayat Yasanacak Bir Can Bulur
Her Umut Gerceklesecek Bir Dus Bulur
Bulunmayacak Tek Sey Senin Benzerindir
SIVASSPOR
Aşk ve Körlük
karanlık gecelerime doğardın,
güneşim olurdun sen,
yağmurun yağdığını işitiyorken içerden,
sonsuz bir şiir gücü katardın,
gözlerinin feri kaçmış bir şairi öykünürdüm,
musalar, ilham perileri, gelip giderken,
tüm cümlelerim yarım kalırken,
tamamlanması gereken,
anakaraların artçı depremleri gibi
irili ufaklı,
kapkara
şiirler yazdırırdın bana,
yağmurların yağdığı,
şimşeklerin çaktığı,
doluların düştüğü odamın dışında doğardın.
sen güneşe benzerdin.
ben yol bilmez, iz bilmez insanlardan birine benzerdim,
daha dünkü şairdim.
sen sabah gelirdin, akşam giderdin; ecirdin, gündelikçiydin.
ötede kınalanırdı ellerin
ölü gözlü bir kadın tarafından,
her yere dağılmıştı saçlarının kokusu
her gece rüyalarıma girdin
derindi kuşların uykusu
sıcacıktın, üryandın, kim yaklaşsa yakardın
gidiyordun her akşam aklın fikrin karanlıktaydı
hep ona gidiyordun;
oysa ben
senden ona giderken,
yürüdüğüm yolları aydınlatmanı istemiyorum.
ben senin bir de gözlerim olmanı istiyorum.
6 Eylül 2006 Tokat
Sen Sen Değilsin Artık
Aşk insana ne yapar ki
Aşk basitken ben acı çekiyordum
Anlayamıyorum kendimi
Anlayamıyorsun beni
Seni kalbime gömmek mi? Hayır!
Seni atmak istiyorum içimden
Sen ki bana sadece acı veren
Sen ki beni benliğimden eden
Adı yok sana hissettiklerimin
Yanımda olsan ne yapardım bilmiyorum
Belki sarardım önce
Sonra ağlardım,bilmeden ağlardım
Yukarıdaki sana söylüyorum
İnanmıyorum artık sana
İnanmıyorum değer verdiğine
Tek dileğim olmamış olmaktı
Ya onu bana yaz
Ya da beni her şey den sil
Beni benden nefret ettirdin
Beni hayattan nefret ettirdin
Ve işte sonunda da senden
Yok, et beni umurumda değil
Ben zaten yokum
Tek parçam kaldı acı çeken
Ve tek mutlu son var artık
O da yok olduğumu bilmeyerek yok olmaktır...
Şu dağın ardında bir yıldız saklı dediler
Koskoca yükü üstüme yüklediler
Yıldızın adı aşkmış meğer
Yüzüme gülerken bunu söylediler.
Her adımda yolumdan bir taş kaydı
Zirve gözümde pek bir uzak kaldı
Ne zor bir yolculukmuş bu sana
Tadamadım suyundan kana kana.
Taze açmış çiçekler buldum yolunda
Saklı dediler kokun onda
Koparmaya kıyamadım dalından
Eğilip kokladım yeni açmış salkımından.
Boğazımı yakan bu kokuda nedir
Kokladıkça koklayasım gelir
Bu çiçek uğruna değil bir gün
Koca bir ömür verilir.
Adı neymiş bu çiçeğin dersin
Aşık olmayan adın bilmez
Derde düşen beri gelsin
Sor şu biçareye de sana cevap versin.
Hani yar gülerde herkese bir sana gülmez
Derdi var dersin, derdin söylemez
Tek bir söz ,tek bir hece beklersin
Sanki derman, aman nedir bilmez.
Bildin mi şimdi ey halden anlamaz
Koklamayı bilirsen boğazın yakmaz
Hani dedim ya tek bir hece tek bir söz
O güzel çiçeğin adı; Naz.
Adım adım çıkıyorum yolunda
Nefesimi senden alıyorum her soluğumda
Koca bir çam ağacı kesti yolumu şimdi
Gövdesinde bir ses beni çağırır içeri.
Başımı döndüre bu reyha nedir? takılı kaldım
Elimi usulca göğsüne uzattım
Çekemiyorum kendimi aman Allahım
Bir ağaç gölgesinde asılı kaldım.
Söyle ey peri nedir bu bağlandığım
Ne yatar altında bu altından kisvenin
Yoksa O, O mu yıllardır saklandığım
Kölesimi oldum şimdi kaçtığım işvenin.
Ey Aşk! ne zorlu yolların varmış
Sana ulaşamayanlar benim gibi
Yarı yolunda binbir engele takılmış
Bekleşirler köşebaşında ölüm gibi
Gözüm zirvede kaldı şimdi sana bakıp
Diğerleri gibi sana ulaşamayıp
Kaderim burada bir acı ağıt yakıp
Sevmekmiş bir başkasını sen sayıp.
Sabah Olunca
Bu son gecemiz otur söyle sevgilim
doya doya seni son kez izleyeyim
hiç konuşmadan ayrılığın saati gelene kadar
gözlerine bakarken hayallere dalayım
sabah olunca diyeceksin elveda
arkana bakmadan gözünden yaş dökmeden
gideceksin çok uzaklara
bile bile kıyacaksın bu cana
sabah olunca gitme demem
bir çoçuk gibi ağlarımda önünde diz çökmem
sendende vazgeçmem onurumdan da
Bu canımdan vazgeçerim sabah olunca.
PARTİ GUKKU
PARTİ GUKKU
Dün gece,
Çizik taş oynadım düşümde.
Sonra cıgıl misketlerle
Vurdum çocukluğumu…
Henüz dutu silkelememişken
Körebelerde hep Yeni Cuma sokakları
Ebeledi bizi…
Sonra yayıldık Boztepe’nin eteklerine doğru,
Artık oyunu kim düşünür ki?
Sarardık mısır püskülünü
Marshall yardımı renkli pelürlere,
Hemen dumanında hülyalanırdık…
Uzanırdık beynimize kazıdığımız
O siyah beyaz filmlerdeki yosmaya doğru.
Ah İstanbul…
Kulaklarımda Twist’ler çalıyor,
Degenere abidik Gubidik’lerle beraber…
Gözlerim mıhlanmış,
O hırçınlığında bile,
Bağrını özlediğim Karadeniz’e…
Birazdan vapur gözükür dere ağzından doğru.
Bilir ki herkes iskelede doluşmuştur,
O yüzden ağırdan alır kendini
Bir yandan da ,
Vakur bakışlarla keser sahili…
Uzun uzun öttürür düdüğünü
Sülüklüdekilerde duysun diye!!!
Limanda herkes kıpır kıpır
Kolay mı?
İstanbul’dan geliyor vapur…
Doğduğum toprak,gözümde Karadeniz
Hülyamda hep o yosma İstanbul…
Birden dalarım Uzun Sokağa doğru
Gözlerim Sarayın önünde yayılmış
Çizgi romanlar içinden
Tommiks’in son sayısını arıyor.
Şansını Sına düzenlemiş kardeşim
Akşama o tek çikolata gene bizim yaşadık!!!
Spartaküs’ün afişi süslüyor Konağın;
O her gün parlatılan taş duvarlarını.
Hem Lalenin yazlığı da açılmıştır artık.
Hiç unutmadım Lale çıkışı ,
Şıracıda sildiğim göz yaşlarımı…
Belki annem bu gecede toplar bizi
Uzanırız Kaleye doğru…
Bizimde gönlümüz sarhoş olurdu
Ercan söylerken şarkıyı…
Dönüşte Hacı Kasım fırınından
Aldık mı Francala’yı dumanında
Zor atardık kendimizi bahçeye.
Ekmeğin böğrüne atarken bıçağı
Mis gibi tereyağı kokusu,
Karışırdı Mandali’nin efsunuyla.
Ardından uzanırdım,
Can eriğin altına
Yapraklarıyla yıldızları örtüştürürdüm .
Sonra ağırlaşırdı yeniden göz kapaklarım
Dalardım sıcacık uykularımın içine
Ve oynardım gece boyu
PARTİ GUKKU…
Bu şiiri çocukluğuma,Yeni Cumalılara adıyorum…
Adam Gibi
Kahretsin, sevgiyi kullanıp aşk hırsızlığı yapan.
Sahte gülücükler dağıtıp,kendine bağlayan.
Her şeyi sende gördüm, sende tattım diyen,
Kalbimi çalıp,benimle gönül eğlendiren,
Sevmeyi,sevilmeyi oyun gören,
Böyle kadınlara lanet olsun derim.
Çünkü ben,sevdim mi adam gibi severim
Kırkikindi
Kırkikindi yağmuruydun sen.
Üstüne yağan bu ovanın,
Nisanda,
Nisyan ruhunda,
Oysa gelmeni eğilmiş bir başak gibi
Arzularken,
Bu çorak ova da.
Çatlaklarıyla Açılmış ellerime
Bir merhem gibi,
Çiselemek varken.
Bir çare diye.
Bıraktın yakıcı sıcağına güneşin
Yapayalnız beni.
Bafra Tütünü
Ciğerlerime çekiyorum
Bafra tütünüm usulca seni
Sen yanarken için için
bilsen deli kız, bir bilsen
Döktüğüm yaşlar kim için
Başlı başına bir sanatmış yaşamak
Yaşamak düşmelerle kalkmalarla,
Hakkıyla, layıkıyla icrası için
Kah tufanları beslesin
Kah yangınları söndürsün gözlerim, gözlerin
Hey derdi aşkımdan büyük sevdiğim,
Ağır ağır ciğerime çektiğim Bafra tütünüm,
Ağla sellercesine yangın büyümesin
Sil gözlerin, taneler bağrımı delmesin
Ve yanasın için için, ben de yanarım sen için...
Kör Misali
Anılarım kayboluyor
Sanki fotoğrafların üzerindeki
Kişilerde birer birer yok oluyor
Kör misali
Hatıralarda alay edercesine bize inat yapıyor
Mazimi hatırlayamıyorum
Hiç sevmedim mi ben?
Yada hiç ağlamadım mı?
Neden böyle
Neden her geçen gün
Hepimizden birer parça alıyor
Ve bir daha geri vermiyor
Yaşlanıyoruz işte
Belki saçlarımız ağarmadı
Gözlerimiz bozulmadı
Belki de daha dede,nine olamadık ama
Yüreğimizin yaşlandığı kesin
Kaç sevda gördü kim bilir
Kim bilir ne türlü acılara dayandı
Sanırım artık tükendi
Fotoğrafların üzerindeki kişiler birer birer kayboluyor
Ve ben kör misali her gün o fotoğrafa bakıyorum
Ama hiç bir şey görmüyorum
Solacak Bir Gün
Yükseklerde durup mağrurlanma hiç,
Güzelliğin kalmaz, solacak bir gün.
Bilmez Adem oğlu, bu dünya bir hiç,
Senin de gül yüzün solacak bir gün.
Ay-yıldız parlar mı, güneş olmasa?
Yağmurlar yağar mı, bulut olmasa?
Gül, sümbül açar mı, toprak olmasa?
Senin de gül yüzün solacak bir gün.
Gördün mü gidip de geriye gelen?
Sevip, sevilmemiş bir yüzü gülen?
Görmedim bu derde bir çare bilen,
Senin de gül yüzün solacak bir gün.
Sözlerim boş değil, kulak veresin
Servete, varlığa vicdan diyesin
Engin i yok sayıp hor görmeyesin
Senin de gül yüzün solacak bir gün.
İsminizin Anlamı
Eğlence
İletişim
Etkin siirkolik: 52
Ağustos Çıkmazı
Beni koyup koyup gitme, n'olursun
Durdugun yerde dur
Kendini martilarla bir tutma
Senin kanatlarin yok
Dusersin yorulursun
Beni koyup koyup gitme, n'olursun
Bir deniz kiyisinda otur
Gemiler sensiz gitsin birak
Herkes gibi yasasana sen
Isine gucune baksana
Evlenirsin, cocugun olur
Beni koyup koyup gitme,
akifeker 24.02.2008, 09:20 Sivas sivas
canım yanmış,
özüm yanmış,
saz yanmış...
bir kara bulut,sivas üstünde..
agıt yanmış,
türkü yanmış,
dost yanmış..
bir yarım kalmış sivas ilinde..
isyandır sesim,
çıglıktır.
asidir yürek,
yangın yeridir.
alev alev yanar.
hele temmuzda,
hele temmuzda,
dahada artar..
bir başka dertli söylenir türkü,
bir başka çalar saz,
otuzyedi can söyler agıt'ı
milyonlar aglar..
sivas! ! sivas! ! !
canımı alan
içimi yakan
sana söylüyorum
duyuyormusun! ! ! !
çok güzel şiirler ellerinize sağlık...;)...
cok güzel siirler, paylasim icin cok sagolun.
|| M e L i H || 24.02.2008, 15:00 Güzel Şiirler
________:::::::::::::::
sivaslı yıldız 24.02.2008, 23:43 En yakın deniz kenarına atıyorum kendimi
Her dalga halime üzgün..
Her dudakta bana tebessüm..
ne vardı diyorum 'ah' ne vardı
Şu kaldırımda resmin olsaydı...
Eğilip öperken ben
Görenler, varsın dileniyorum sansaydı...
Hiç kalbin ağrıdı mı sebepsizce,
Hiç için titredi mi sıcak yaz geceleri,
Dolunaya baktığında hissettin mi hiç
Yapayalnız derin bir karanlıkta olduğunu,
Ve acı bir şekilde farkına vardın mı,
Kalabalık içinde sessizce dolaştığını…
Düşündüğün şeyi bilmeden uzaklara takılır gözlerin;
Ellerin bilmediğin elleri tutar sanki,
Tuttuğun el sana huzur verir de;
Sen o huzurla bir türlü rahatlayamazsın…
Boğazında kelimeler düğümlenir, yutkunursun;
Bakışların buğulanır, gözlerini kısarsın,
Tek damla düşmesin diye çabalarsın;
Bilirsin ilk düşen damla habercisidir; sağanakların,
Bilirsin sağanakların ardından körelir; duyguların,
Bilirsin ki içindeki yangınlar büyür sağanaklarda…
Sen bilirsin ama kalbin bilmez bunları,
Yaşadıkça yaşar sevdalar kalbinde,
Büyüdükçe büyür kalbin, her sevdayı saklar içinde,
Gün gelir sığmaz olur kalbin göğsüne,
Taşıyamaz olur bedenini, artık yorulur…
Duyguların ağır gelir; ezilirsin
Bir gün açıklanmamış duygularınla köşende,
Teslim olursun ölüme,
Sessizce...
jakobieen 26.02.2008, 23:27 Ümidim yılların seline düştü,
Saçının en titrek teline düştü,
Kuru bir yaprak gibi eline düştü,
İstersen rüzgâra salıver gitsin!
sivas_kangallı 26.02.2008, 23:50 hepsi birbirinden güsel şiirler...
ZEYTİNBURNU 26.02.2008, 23:53 Adini özlem koydun bu sonsuz sevginin,
Özlemin tek siginagi oldu bu aci dolu yüregin,
Bu bitmeyen özlem kaçinilmazligiydi sensizligin,
Bitmez bu özlem sevgili, bitmeyecek bensizligin...
Ayrildik ve her geçen gün büyüdü bu özlem,
Her iç çekiste bir göz yasi, her göz yasinda bir sitem,
Bitmedi bu hasret, ne yapsam nereye gitsem,
Özlemin gösterdi, kime baksam hep sen...
Yillarim seni beklemekle geçti umutla,
Gelisin seni vazgeçilmez kildi bir anda,
Sensizligin içimi, yüregimi yaktigi anlarda,
Özlemin hep vardi, birakip gittigin zamanlarda...
Adi hep özlem kalacak bu karsiliksiz sevginin,
Özlemek tek çaresi olacak sensizligin,
Bitmez bu tutku, bitmeyecek bensizligin,
Yasadikça vazgeçilmez olacak ismin,
Kaçinilmaz olacak özlemin,
Özlemim...
jakobieen 20.03.2008, 23:54 yağmur yağar akasyalar ıslanır
ben yağmura deli buluta deli
bir büyük oyun bu yaşamak dediğin
beni ya sevmeli ya öldürmeli
jakobieen 28.03.2008, 23:40 Üzülme her hafta gelemem diye
Haftada olmazsa ayda gel canım.
Üç yüz altmış beş'i böl on iki'ye
Sırala otuz'u say da gel canım...
goncabtr 02.04.2008, 13:04 Ben de bu bölüme rahmetli Aşık Veysel Cehdi Kut tarafından dedem Etem Biter'e yazılmış olan bir şiiri eklemek istedim. İkisi de yattığı yerde huzur içinde olsun inşallah.
ETEM BİTER'E DEYİŞ
Kara yazılmış yazım kaderim
Eylemen göçümü bende giderim
Karalı haberim duysun pederim
Ölüm çekti beni geldim bu ile
Salıda vurdular bana neşteri
Çürümüş kalbimde olan bir deri
Ağlıyor Ahmet'im ölmüş pederi
Anlımın yazısı düştüm bir dile
Toplanmış başıma gardaşım bacım
Duyurun Sivas'a öldüğüm acım
Kalbimden başladı bu derde sancım
Sarıldı tabutum siyah bir tüle
Telefonla verin Sivas'a haber
Yolumu bekliyor ihtiyar peder
Burası fanidir gelenler gider
Elif'in gözyaşı dönmesin sele
Tabutum gizlice bagaja kondu
Kefenim biçildi cenazem yundu
Elveda İstanbul gelişim sondu
Gardaşlarımın kanı dur dedi Nil'e
Daha sağ bekliyor Sivas'ta babam
Eştiler kabrimi istiyor abam
Selçuk otobüsü benim arabam
Dünya kalmamış güle bülbüle
Bıraktım geride kuzumla eşim
Vade yetmiş ölüm tutmuştu peşim
Bakide Allah'a kalmıştır işim
Dilerim makberde ak yüzüm güle
Koydular tabuta örtüldü yüzüm
Kopardılar kalbim görmüyor gözüm
Oğullarım oldu bir salkım üzüm
Eşim de varıdı yanımda bile
Açtılar yüzümü koptu bir figan
Eyvah oğlum diyor yüzüme bakan
Derilmiş komşu olmuştur volkan
Böylece düşmüştüm ben de bir göle
Annem bastı toprak ile bağrına
Kimse bilmez çıkılacak yarına
Kader şerbeti sunmuştur bana
Gittiğim uzak yol kim geri gele
Bizden sana helal olsun hakkımız
Gidip bizi ataşlara yaktınız
Veysel derim böyle miydi bahtınız
Demezler mi bana kuzundur mele
Ruhunuz şaadolsun
serrrkan 27.04.2008, 13:26 -SİVASSPOR’A-
Sana olan sevdamızı bilirsin
Bu sezon bir başka can sivasspor
Kırk yıllık dostluk var ordan gelirsin
Al beyaz gülümüz kan sivasspor.
Üç yıldızlar yakışıyor döşüne
Adın yazdık zirvelerin başına
Yiğidolar yine düştü peşine
Bakılırmı sana yan sivasspor
Daha imrenmek yok başka illere
Mazin tertemizdir baktık yıllara
Erimiz pirimiz düştük yollara
İnme tepelerden kon sivasspor
Ne fener ne cimbom nede beşiktaş
Sanadır sevdamız anla arkadaş
Elimizde bayrak dillerde gardaş
Her yöne dağılsın şan sivasspor
Odyakmaz'a Uygun futbolcun usta
Gösterdin gücünü düşmana dosta
Sen bize sevdalı biz sana hasta
Böyle başımızda dön sivasspor
Seçkini der Anadolu beyidir
Bu sevinçler Yiğitlerin payıdır
Yiğidoluk bizce böyle iyidir
Bitermi methiyen son SİVASSPOR.
AŞIK SEÇKİNİ
H.BASRİ GÜNGÖR 21.11.2007SİVAS
EyüphanAydın 11.11.2008, 13:18 Genel olarak baktığımda birbirinden güzel şiirler yer almakta.Hepsi çok güzel teşekkürler.
OoOoPiTiPiTi 14.11.2008, 00:37 Sivas'ta Ulu Camii avlusunda çocuklar
Yalvaran gözlerle etrafa baka baka
Açıyorlar küçük esmer avuçlarını:
-Emmilerim sadaka! Emmilerim sadaka!
Hükümet konağının yanında biri
Bir kemik kalmış bir deri...
'Boya cila yimbeş,boya cila yimbeş' diye ağlıyor
Ve daha fırça bile tutamıyor elleri.
Garipler Pazarı'nda körpe çocuklar
Yorgunluktan güzelim yüzleri al al...
Öldüren bir çığlık dudaklarında:
-Boş hamal!boş hamal!boş hamal!
Nane satan su satan yetim çocuklar
Şarkı söyleyemediler güneşe aya...
Biliyorum ne masal dinlemeye doydular
Ne oyun oynamaya...
Bezirci'de,Yüceyurt'ta Altıntabak'ta...
Çocuklar var incecik yüzleri nurdan
Ama toz toprak içinde elleri ayakları
Oyuncakları çamurdan...
Ve günahkar çocuklar,suçlu çocuklar
Mahkeme salonunda bakarım dizi dizi
Bu suç bizim suçumuz,bu günah bizim
Affedin bizi.
Gökteki yıldızlar kadar sayısız
Ah yurdumun kimsesiz ve yoksul çocukları
Anladım farkınız yok koparılmış başaktan!
Alın bu gözleri benden,alın bu yüreği artık
Utanıyorum yaşamaktan.
Yavuz Bülent Bakiler ...
YARALI_AŞIK 21.11.2008, 10:53 NEDEN UTANAYIM
EDEN UTANSIN...
BENİ BU HALE
SOKAN UTANSIN...
delisivasli 21.11.2008, 11:41 DAIMA MERT OL SASMA YOLUNDAN
SEMALARA KADAR UZANSIN SANIN
BEKLEME KIMSENIN TUTMASINI KOLUNDAN
HEP INSANLIK DOGRULUK ICIN AKSIN KANIN
EyüphanAydın 21.11.2008, 13:39 Anneye Özel
Anne gökte bir ışık, anne parlak bir yıldız
Anne yoklukta bir düş, ayda bir yaldız
Anne tutunulan bir dal, dertlerin garip çizgisi
Anne gözümdeki yaşların bir virane dizgisi
Anne güllerin bezemesi, gülden deste
Anne sözümde tutuklu, tarifsiz beste
Anne yanar yürek, can bitkin kafeste
Anne hasret bağırda, anne içimde aheste
Anne ızdırabın adresi mahzun yüzün
Anne baharda mazlum, hazanda güzün
Anne çilemde dolmuş ağlar gözün
Anne bahtımda yazılı merhamet sözün
Anne ayağı altında cennet dizilmiş
Anne yavruya hasret ekilmiş
Anne gül gözlerin gene üzülmüş
Anne hasretine dağlar çözülmüş
Anne gene üzdüler mı seni boynun bükük
Anne dur gökler ağlayacak halin çökük
Anne ümidimde bahtım yırtık sökük
Anne halinde öyle bir naz ki nazlar dökük
Anne kıymeti bilinmeyen ey kutsal güzel
Anne ey kalbin attığı sevgide özel
Anne saçlarımı okşayan şefkatten bir el
Anne versem ömrümü sana olur mu bedel
Anne zahmetim karnında başladı sana
Anne çocukken neler yaptım anlatır mısın bana
Anne nasıl veririm hakkını beni anlasana
Anne çöl misali susuzum özlemine kalbim nasıl kana
Anne kaç kere aç kaldın biz yiyelim diye
Anne kaç gününü sana zindan ettik
Anne uykunu aldık mı gözlerinden
Anne kaç gece sardın bizi sabahın ışığına
Anne biliyorum saysan bitmez zahmetin şefkatin
Anne gücüm yetmez satsam dünyayı olmaz bedelin
Anne alsam seni taşısam yüreğimde lime lime
Anne hakkın ödenmez tek kelime
Anne vursam prangaları gökkuşağına
Anne dağlar devirsem kucağına
Anne güller diksem ocağına
Anne altınlar dizsem bucağına
Anne yetmez sana yetmez
Anne sen rahmetsin
Anne sen özlemsin
Anne sen en güzelsin
Anne gözümde pınar
Anne içimde damar
Anne acılar yamar
Anne sen var ya bitmeyen dizgi
Anne çatlattın ahengi
Anne sildin güzeli rengi
Anne taçsız sultanım
Anne derdim dermanım
Anne cennet fermanım
Anne lalezar, anne güldeste
Anne en güzel şiir, en güzel beste
Anne kalbimde uhde
Anne dudaklarımda buse
Anne kulak ver bu sese
Anne bak yanan nefese
Anne kuşun çırpınıyor, sığmaz kafese
Anne, anne, gül yüzlüm anne
Anne, anne, canım anne
Kıyamadığım rahmetim anne
Sevgisi bambaşka, benim şefkat denizim anne
EyüphanAydın 21.11.2008, 13:47 Yakındır Kavuşmak
Yıllardır bu sevda yürekte taşar
İnce ince yanar içimde yaşar
Doğudan başlayıp batıya koşar
Kalbimin sönmeyen nurlu yıldızı
Tanımam bir tutku sevdadan öte
Korkutmaz eşkiya yıldırmaz çete
Düşürse de sevda beni gurbete
Döneceğim bekle sabah yıldızı
Sevda dedikleri ateşten gerek
Yıllarca narına yandı bu yürek
Hedef turan eller en büyük erek
Yüceliyor sevgim gönül yıldızı
Beni saran ateş yaktı yürüdü
Dağ taş arasında çekti sürüdü
Hain pusu kurdu düşman ürüdü
Yine de yücelir sabah yıldızı
Doymadım aşkına bırakma sakın
Yürekten yüreğe başladı akın
Az kaldı vuslata zaman çok yakın
Kızıl Elma adlı sabah yıldızı
EyüphanAydın 21.11.2008, 13:47 Kızıl Elma
Sürgünler yaşadık,hala yaşıyoruz..!
Başımız eğilmedi,eğilmeyecek namerde..!
Yüreğimde ateş,yüreğimde sen,
Gözlerimde kızıl elma.
Koşuyorum durmadan,
Koşuyorum yorulmadan,
Koşuyorum yılmadan,
Koşuyorum...koşuyorum....!
Fikirler tutsak,kardeşim tutsak ben tutsak..!
Öz yurdunda Türk'ün zulüm,zulüm üstüne...!
Kırıyorum tüm zincirleri,prangaları..!
Avuçlarım kanıyor,ellerimde kızıl elma.
Koşuyorum durmadan,
Koşuyorum yorulmadan,
Koşuyorum yılmadan,
Koşuyorum...koşuyorum....!
EyüphanAydın 21.11.2008, 13:50 KAPIDA BESLEYİP YAL VERMEYİNİZ
Allaha değil de mülke tapanı
Yetimin hakkını beleş kapanı
Bozkurdum diyerek itlik yapanı
Kapıda besleyip yal vermeyiniz
Edebi adabı yırtıp atana
Çakalla tilkiyle birlik yatana
On lafına dokuz haram katana
Zümrüt diyarından dal vermeyiniz
Devletin malını lüp lüp yutana
AB yi ecdaddan üstün tutana
Merkebe der ise bu tay katana
Nalbant dükkanından nal vermeyiniz
Global müslimim diyen zındığa
İçi küflü dışı süslü fındığa
Kuma gelinliğe ceyiz sandığa
Telli duvağına al vermeyiniz
Kafirle oturup iftar yiyene
Camiye giderken frank giyene
Yağmurlu müslüman olur diyene
Boğulacak olsa sal vermeyiniz
Resul düşmanıyla dine sövene
Papanın önünde başın eğene
Peteğe yapışmış yine bu kene
Eşşek arısından bal vermeyiniz
Meydanlara çıkıp davar güdene
Brüksele cuma için gidene
Hazine malını talan edene
Yanılıp şaşıp da kol vermeyiniz
Milletin işine yaramayana
Seçim sonrasında aramayana
Emanet alarak korumayana
Parasıyla bile mal vermeyiniz
Suyun ötesinden emir alanı
Ecadın kabrine domuz salanı
Sizden uzak tutun böyle yılanı
İçi boş fincandan fal vermeyiniz
Allaha değil de mülke tapanı
Yetimin hakkını beleş kapanı
Bozkurdum diyerek itlik yapanı
Kapıda besleyip yal vermeyiniz
EyüphanAydın 21.11.2008, 17:18 KOPARMA GÜLLERİ
Koparma gülleri dalında kalsın
Beni yaktın bir de bülbül yanmasın
Duymuyorsun gönlümde ki feryadı
Bir gün olur sende hasret çekersin
Bir gün olur sende feryat edersin
Bir heves diyorsun aşka sevgiye
Böyle ise dünyada yaşamak niye
Manasızdı sence tüm duygularım
Hayatıma girdin söyle ne diye
Gençliğimi yıktın söyle ne diye
Belki bir gün beni hatırlayınca
Yüreğin burkulur gözlerin dolar
Kapılınca sen de bir vefasıza
Baharı görmeden gençliğin solar
EyüphanAydın 21.11.2008, 17:19 Varsın geçsin yıllarım,
Yalnızlığın kucağında,
Perişan olacaksa,
Senin zalim ocağında.
Susmaya kin'im var,
Heceler dostum benim.
Gündüzlere kin'im var,
Geceler dostum benim.
Bir rüya gibi gelip geçti,
Bu sevda üç günde bitti.
Ayrılık bu sefer bizi seçti,
Yüreğimi toz duman etti.
EyüphanAydın 21.11.2008, 17:24 Sana dokunmak isterdim.
Her yanı başımda oturduğunda,
Anlatmak isterdim,
Sevdamı.
Kaçamak bakışlarında.
Yaşamak isterdim seninle,
Sonsuzluğu.
O sıcacık kucağında.
Narin ellerini, ellerini ellerime almak
Bakışlarını, gülüşlerini
Katardım rüyalarıma.
Ve.. gezdirmek isterdim
Ellerimi,
Tel tel olan saçlarında.
Sana dokunmak isterdim.
Nefesini, nefesime kattığımda.
Kıskanırdı gözlerim
Kıskanırdı dudaklar
Seni anlattığımda.
Darılırdı bana ,
Tüm anlamlı anlamsız kelimeler
Seni her çağırışımda .
Ve..
Sana dokunmak isterdim.
Saniyenin her salisesinde.
Ama
Korkardım sana dokunmaktan.
Dokunsam
Sanki bu büyünün bozulacığından,
Bu rüyadan uyanacağımdan.
Korkardım sana dokunmaktan,
Korkardım.Korkardım..
EyüphanAydın 21.11.2008, 17:26 Nerden Bileceksin..
nereden ayrılık ne demek bilir misin?
gülerken hıçkırıklara boğularak ağlamayı
severken sevginle yalnız kalmayı
kalp sızısının nasıl olduğunu bilir misin?
senin hiç hayallerin kalbinde iflas ettimi?
gecelerin karanlıktan daha karanlık oldu mu?
aşk ateşiyle özlemle yanıp tutuşurken
hasretin hasretlere karışıp yok oldu mu?
senin sevgi dolu bir kalbin varmı?
aşkı bilir misin? sevdayı bilir misin?
sen aşkın için sevdan için savaşırken
aşkın ve sevdan seni sırtından vurdu mu?
nereden bileceksin sen ağlamayı?
nereden bileceksin sen sevda sancısını?
nereden bileceksin sen aşkı sevdayı
sen hiç aşık olmadın ki...
sen hiç sevmedin ki...
Gülten Ünal
mrsivasle 21.11.2008, 19:17 ÇOK GÜZEL OLMUŞ BEYLER ELLERİNİ SAGLIK EMEGE SAYGI
cücü baba 21.11.2008, 20:19 Türk oğluyum Türk olarak ölürüm
Kanım Türktür dilim Türkçe sözüm Türk
Türk olmayı en mukaddes bilirim
Dinim islam içim Türktür özüm Türk
Türk'e karşı kim olursa karşım var
Arş ileri arş ileri marşım var
Bu ülkede Türk İstiklal Marşım var
AYYILDIZ'lı bayrağım Türk tezim Türk
Türkçe yürür her kıtada gezerim
Şiirim Türk,bağlamam Türk,yazım Türk
Türklüğüme zarar görsem ezerim
Avrupa'da iz bıraktım izim Türk
Türk'e karşı kim olursa karşım var
Arş ileri arş ileri marşım var
Bu ülkede Türk İstiklal Marşım var
AYYILDIZ'lı bayrağım Türk tezim Türk
YARALI_AŞIK 25.11.2008, 10:30 Bir mecnun yarattın bak eserine,
Teselli ver desem,verecek misin?
Kimleri oturttun gönül tahtına?
Gözyaşım sel gibi silecek misin?
Her serap görüşte sensin karşımda,
Bir hayal gibi hep kaçacak mısın?
Kadehi kadehe her vuruşumda,
Böyle köpürecek,taşacak mısın?
Bir yürek eriyor aşk ateşiyle,
Bir yudum su desem,bulacak mısın?
Bu ömür sönerse gününü birinde,
Gönül ateşinle yakacak mısın?
sivasın yollarına
çıkayım dağlarına
bırak ben beni vuram
ölüm gitmez zoruma
teyyyyyyyyyyyyyyyyy:D
EyüphanAydın 25.11.2008, 13:06 Senin yüzünden
Senin yüzünden sokaklarin tasi oldum
Kalbime sevgi yerine nefret koydum
Oysa Kalbimde sevginin büyük bir yeri vardi
Gönlüm senin atesinle yanardi
Simdi bu kalbimdeki ates söndü
Ask kalbime girerken yolundan döndü
Gönlüm simdi kim ve nefret dolu
Hesap ver yeminlerin ne oldu?
ARZU DALKOZ
EyüphanAydın 25.11.2008, 13:08 Asena ve Aşk..!!
Erguvani yağmurdu asena sağanak sağanak yağardı
Saçları bahar olana akardı türkü tadında sözdü asena
Masum bir masaldı Türk coğrafyası üstünde her daim
Kavgalara koşardı elleri gül tutana sevgi dolu bakardı.
Yalnızlığın soluğundan sıcak rüzgarları dağlara salardı
Kulaklara aşk fısıldardı at üzerinde delikanlılar coşardı.
Çayır çimen nal sesiyle dolardı toprak bozkurt kokardı.
Gökten aşk yağardı sırılsıklam Türk için ağlardı asena
Gözleri yıldızdı kaşları hilal bir kızdı asena Türk'e aşıktı
Çılgın kurt asena dağlara adını yazdırdı destanlaşarak
Her Türk onu tanırdı ve yüreklerinde onun kanı akardı.
Saçları bayrak olan Türk'ün alın yazısında emeği vardı
sivaslıkamber 25.11.2008, 13:10 NE MUTLU TÜRKÜM VE SİVASLIYIM DİYENE
EyüphanAydın 25.11.2008, 13:19 SEVGİ
Sevgi ışık, sevgi umut
Kâinatın gizi sevgi
Sevgi soyut, sevgi somut
Gönlün gören gözü sevgi
Sevgi huzur, sevgi barış
Sevgi ilmek, sevgi nakış
Sevgi gülüş, sevgi bakış
Gönüllerin közü sevgi
Sevgi bahar, sevgi rahmet
Sevgi kazanç, sevgi servet
Sevgi dostluk, sevgi sohbet
Ömrün tadı, tuzu sevgi
EyüphanAydın 25.11.2008, 13:26 SEVGİ NEDİR
Sevgi doğuş
Sevgi oluş
Sevgi duruş
Sevgi hasret
Sevgi özlemdir
Sevgi umut
Sevgi çare
Sevgi ölüm
Sevgi kalım
Sevgi isyandır
Sevgi barış
Sevgi yarış
Sevgi ermek
Sevgi Yunustur
Sevgi Mevlana
Sevgi Fuzuli
Sevgi Nesimi
Sevgi Ali
Sevgi Osman’dır
Sevgi Leyla
Sevgi Mecnun
Sevgi Ferhat
Sevgi Şirin’dir
Sevgi duygu
Sevgi tutku
Sevgi utku
Sevgi hikemdir
Sevgi insan
Sevgi kan
Sevgi damar
Sevgi fikirdir
Sevgi feda
Sevgi vefa
Sevgi yalnız
Sevgi doğruluktur
Sevgi vuslat
Sevgi hicret
Sevgi gurbet
Sevgi çöl
Sevgi yolculuktur
Sevgi yürek
Sevgi İbrahim
Sevgi yakan
Sevgi ateştir
Sevgi türkü
Sevgi şarkı
Sevgi beste
Sevgi şiirdir
Sevgi kalem
Sevgi selam
Sevgi barış
Sevgi esenliktir
Sevgi çiğdem
Sevgi menekşe
Sevgi sümbül
Sevgi gonca
Sevgi güldür
Sevgi eylül
Sevgi hazan
Sevgi hicran
Sevgi hüzündür
Sevgi diriliş
Sevgi bahar
Sevgi tomurcuk
Sevgi kelebek
Sevgi çiçektir
Sevgi damla
Sevgi su
Sevgi yağmur
Sevgi rahmettir
Sevgi dağ
Sevgi deniz
Sevgi öteler
Sevgi evrendir
SEVGİ HERŞEYDİR.
yigido_ilhan58 25.11.2008, 14:51 başarın dilden dile dolaşır
rakiplerin senden kaçmaya ugraşır
kırmızı beyaz üç yıldızına
gurban olayım sivassporum
cücü baba 25.11.2008, 23:04 TÜRKLERİN TÜRKÜSÜ
Dilek yolunda ölmek Türklere olmaz tasa,
Türk'e boyun eğdirir yalnız türeyle yasa;
Yedi ordu birleşip karşımızda parlasa
Onu kanla söndürüp parçalarız, yeneriz .
Biz Tufanı yarattık uyku uyurken batı,
Nuh doğmadan kişnedi ordularımızın atı.
Sorsan şöyle diyecek gök denilen şu çatı:
Türk gücü bir yıldırım Türk bilgisi bir deniz.
Delinse yer, çökse gök yansa kül olsa dört yan,
Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan.
Yıldırımdan tipiden kasırgadan yılmayan,
Ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türkleriz....
Hüseyin Nihal ATSIZ
EyüphanAydın 26.11.2008, 10:01 En Zor Günüm Böyle Olsun,
Gözlerin Hergün Yaşla Dolsun
Bahçendeki Güller Solsun
Sen Beni Ömrünce UNUTAMASSIN
Gülme Şu Masum Halime
Gelde Sarıl Şu Kırık Belime
Nurlar Sardım Bak Elime
Sen Beni Ömrünce UNUTAMASSIN
Yaşadığın Her Anı
Gel Gör Bakta Tanı
Uzandı Artık Bak Şanı
Sen Beni Ömrünce UNUTAMASSIN
Belki Güzeldi Sözlerin
Beni Etkiledi Gözlerin
O Ne Güzeldi Özverin
Sen Beni Ömrünce UNUTAMASSIN
Hiç Hor Görmedim
Arkandan Hiç Sövmedim
Hiç Bir Zaman Dövmedim
Sen Beni Ömrünce UNUTAMASSIN
Aşkınla Yanıp Tutuştum
Senin İçin Belki Üç Kuruştum
Satılık Değil O Güzel Duruşum
Sen Beni Ömrünce UNUTAMASSIN
HaSiVasLıM58 26.11.2008, 10:30 AYRI DÜŞTÜ YOLUMUZ
NE ARAYIP NE SORDUN
SEN ORDA BEN BURDA
MUTLUMU OLDUN
KAR ÇİÇEĞİ MİSALİ
SARARIP SOLDUM
UNUTAMADIM SENİ UNUTAMIYORUM
YÜREĞİNİ BAŞKASINA VERME KAR ÇİÇEĞİM
KAPILARIN AÇIK OLSUN BİR GÜN GELECEĞİM
SENDEN UZAK OLSAMDA BEN SENSİZ DEĞİLİM
CANIMIN İÇİNDE BİR CAN SENSİZ GÜL ÇİÇEĞİM
SENİ SEVİYORUM CAN YÜREĞİMDEN
İSMİN BİR DUA DÜŞMEZ DİLİMDEN
BU NASIL HASRET BETER ÖLÜMDEN
AVUTAMADIM KENDİMİ AVUTAMIYORUM
YÜREĞİNİ BAŞKASINA VERME KAR ÇİÇEĞİM
KAPILARIN AÇIK OLSUN BİR GÜN GELECEĞİM
SENDEN UZAK OLSAMDA BEN SENSİZ DEĞİLİM
CANIMIN İÇİNDE BİR CAN SENSİN GÜL ÇİÇEĞİM
EyüphanAydın 27.11.2008, 12:26 Bütün ayraçları kaldırdın ama unuttuğun
Bir şey vardı yine de, çiçekleri sulamadın
Gökyüzü sarardı o zaman bulutlar kirlendi
Ve ne kadar az konuşur olduk günboyu
Birden ayrımsadık ki ayrılık orda başlıyor
Tam da susuşların birbirine eklendiği yerde
Ezberlenecek hiçbir şey yok bu dünyada
Kirletilmemiş bir bulut bile yok artık
Böyle diyorsun her yolculuğa çıkışımda
Yaşadığın kent de sana benziyor gitgide
Ne zaman dönmeyi düşünsem yangın çıkıyor
Ya da erteletiyorum biletimi son anda
Uzun bir sessizlik oluyorsun dağlara baksam
Karşılıksız mektuplar kadar burkuluyor kalbin
Yazdığım şiirler de canımı sıkıyor artık
Fotoğraflarımı yırtıp atıyorum tek tek
Ve ben bütün yapraklarımı döküyorken şimdi
Eylül diyorsun, tam da orda başlıyor ayrılık
Üşüyünce ağlıyorsun yalnızım dememek için
Uçaklar gemiler trenler çiziyorsun duvarlara
Kendine bir deniz bul artık bir de rüzgâr
Parçalanacağın bir uçurum bul bu dünyada
Tek tutkun o kenti bırakıp gelmek olmalı
Ve gelirken havaya uçurmak bindiğin otobüsü
Birden ayrımsadık ki ayrılık orda başlıyor
Tam da çiçeklerin sulanmadığı yerde
Konuşacak bir şeyler bulamıyorsak günboyu
Derim ki ayrılık gündemdedir ne yapılsa
Ve sen bütün ayraçları kaldırdığını sanmıştın
Ama unutmuşsun yine de ayrılık ayracını
EyüphanAydın 27.11.2008, 12:26 Aşk bitti ne kaldı geriye demişsin,
Karmaşık duygularım ne desem yar!
Basmışsın, ezmişsin,
Üzerinde gezmişsin, nasıl kalksam yar!
Yüreğim bu aralar,
Bir şeyler getiriyor diline lakin,
Karadeniz kadar çalkantılı, ölüdeniz kadar sakin…
Çıkarıp atılmaz, senle de yapılmaz,
İşledin içime, işledin yar!
Ne senle ne sensiz bahara çıkılmaz
Yüreğimde kışladın yar !
EyüphanAydın 27.11.2008, 12:28 - SEN GELMEZSEN -
Yollarına bakakaldım
Hasretinden her gün yandım
Haberini elden aldım
Ne vefasızmışsın yarim
Bu halimden bilmezsin yar
Akan yaşı simezsin yar
Ben ölsemde gelmezsin yar
Ne vefasızmışsın yarim
Sen gelmezsen bahar gelmez
Sen gelmezsen yüzüm gülmez
Hasretinle yanar kalbim
Sen gelmezsen bu dert bitmez
EyüphanAydın 27.11.2008, 12:28 Acı çekiyorum
Bir garibim bu gün yine farketmiyorsun
Gözlerinin içine bakarken ağlamak geçiyor içimden
Hala anlamıyorsun deyil mi
Nasılda muhtacım sevgine
Nasılda ihtiyacım var gülümsemene
Gölgenin arkasında yer almaktan yoruldum
Elimde olan sadece seyretmek
Bir gün anlatacağın gerçeği dinlemek
Bazı geceler haberin olmaz
Yanında oldugumun birlikte oldugumuzun
Islaktır yastığımın bir köşesi hep
Islaktır ruhum benim coğu geçe üşürüm
Mevsim kış ama senin ayazın daha sert
Daha dondurucu bakısların
Bazen herşeyi bırakıp gitmek istiyorum
Bu dünyayı sana bırakmak sana vermek
Gönlünce yaşa demekistiyorum
Ama yine yapamıyorum
Kahretsin yine sensiz gidemiyorum
Degerim yok belki sende
Sadece insanım karşında o kadar
Bilmeni istediğim bir şey var sevgili
Çok acı çekiyorum
EyüphanAydın 27.11.2008, 12:29 ÇOCUKÇA AŞK
Seni özlemek geldi içimden
Çocukluğumu özler gibi
Babamın eve gelişini gözler gibi
Sobanın üzerinde kızarmış ekmek
Çaydanlıkta tıkırdayan çay
İçmek geldi seni içimden
Oh çekerek yudum yudum
Ağlamak geldi içimden
Hüngür hıçkırık çocukça
Hiç neden olmasa bile
Türlü kaprisler yaparak sana...
Karanlıktan korktum da yine
Yatağında uyumak istedim
Sokulup kedi gibi koynuna
Sıcaklığını duymak istedim
Haydi evcilik oyna benimle
Çamurdan köfteler yap bana
Bu yaramaz bebeğine
Ninniler söyle dizinde
Haydi çocuk gibi davran bana
Hiç olmadığım kadar çocukça
Çocukluğuma ver bütün bunları
Farzet ki -
Çocukça aşık olmak geldi içimden.
EyüphanAydın 27.11.2008, 12:30 Düşen Yar
İçimdeki acılar
Her gün durmadan yanar
Kimselere diyemem
Benim yüreğim sızlar
Hiç biri bende değil
Aşkımdan yare eğil
Yavaş yavaş gelecek
Sevda denilen meyil
Karanlıkta yalnızlık
Bedendeki cansızlık
Birden bire yok oldu
Yüzündeki kansızlık
Bitmek bilmiyor bunlar
Hepsi hatıramda var
Durmadan yara kanar
Benden uzak düşen yar
EyüphanAydın 27.11.2008, 12:31 SEN MAVİYE ÇALAN
Kondu beyaz martılar sayfana
Bir çiçek açtı ucunda kalemimin
rüzgarlar kovdu uykularımızı
Sevgi yağmurlarıyla ıslandı
kelimeler
süzülürken sevinç gözyaşları gözlerinden
Yaşam şiir olup dolmuşsa yüreğine
´´Yazmak´´ yaşamaktır..
yaşamaksa aşk
Alabildiğine mavinin içinde bir şair
Alabildiğine mavinin içinde
Sanki âşık gibiydi,
Ölümüne uçuyordu martılar
Aşkının ölümüne maviliğinde.
Her seferinde haykırdılar aşklarını,
Mavi gözyaşları bile martının...
Geceleri gemilere fener ışıltısıydı
Gündüzleri istanbul´a
aşkını anlattı,
mavisini,
Kayalıklardaki deniz kızlarına...
Seni sevdiğim gibi
martılarda gözlerini seviyorum,
saçlarını, güneşli bakışlarını seviyorum
Bakışların mavi, yeşil, kırmızı,
siyah ya da kahverengi gibi
Hep güzel bakıyor.
Yok mu şu beni sana çaresiz kılan gülüşün,
yalnızlığımı gideren sözlerin
beyaz kuşlar gibi sayfalara
martıların gözleri gibi
Varlığından habersiz yürüyordum
Kadıköy de sahilde
Beyoğlu´nda yaşlı bir kemancının yanında
Gözümde seneler, dudağımda eski şarkılar
Gece limanda yıkılmamak için zorlandım
Şarhoştum yaşamak için sebepler üretiyordum kendimce
Korkarım gözlerine her bakışımda eriyeceğim
Aldığın gibi yüreğimi çoğalacağım
sen maviye çalan
bir martı gibisin.
Dünyanın en hassas,
en tatlı martısı.
süzülüyorsun,kanatlarını çırparken
senle çırpınan sevda dolu yüreğime
EyüphanAydın 27.11.2008, 12:32 Dost Dersin, Candan Öte Seversin
Dost Dersin, Candan Öte Seversin
Dost dersin, candan öte seversin
Arada bir de olsa sohbetini istersin
Gün gelir acı bir kahvesini içersin
Dost dersin, candan öte seversin
Bazen sırlarını sadece ona verirsin
O üzüldüğünde gözyaşını dökersin
Sevincinde ise beraberce gülersin
Dost dersin, candan öte seversin
Üzüldüğü zaman ona teselli olursun
Anasına ana, babasına baba dersin
Gerektiğinde Fizan'a dahi gidersin
Dost dersin, candan öte seversin
Siyahii yine hüzünlü düşünür oldu
Aklına dost bildiği insanları koydu
Derdini dumanla çiğerine doldurdu
Dost dedi ama nafile, nerden bileydi
EyüphanAydın 27.11.2008, 12:33 AŞK
Sen sabahlar ve şafaklar kadar güzelsin
sen ülkemin yaz geceleri gibisin
saadetten haber getiren atlı kapını çaldığında
beni unutma
ah! saklı gülüm
sen hem zor hem güzelsin
şiirlerimin ılıklığında açılmalısın
sana burada veriyorum hayata ayrılan buseyi
sen memleketim kadar güzelsin
ve güzel kal
N.Hikmet
EyüphanAydın 27.11.2008, 12:33 Yaprak Dökümü
elli bin şiir roman filan okudum yaprak dökümünü anlatır
elli bin filim seyrettim yaprakların dökümünü gösterir
elli bin kere gördüm yaprak dökümünü
düşüşlerini sürünüşlerini çürüyüşlerini yaprakların
elli bin kere duydum ölü hışırtılarını kunduramın altında
avucumda ve parmaklarımın ucunda
ama yaprak dökümüne rastlamak yine de burar içimi
hele bulvarlarda yaprak dökümüne
hele kestaneyseler
hele çocuklar geçiyorsa oralardan
hele güneşliyse hava
hele iyi bir haber almışsam o gün dostluk üstüne
hele o gün sancımıyorsa yüreğim
hele sevdiğimin beni sevdiğine inanıyorsam o gün
hele o gün insanlarla ve kendimle aram iyiyse yaprak
dökümüne rastlamak burar içimi
hele bulvarlarla yaprak dökümüne
hele kestaneyseler.
EyüphanAydın 27.11.2008, 12:34 Bir Sevgili ARIYORUM
Gercekten sevecek
Yalan nedir bilmeyecek
Umutlarimi yikmayacak
Bir sevgili ariyorum
Ümitlerimi verebilecegim
Derdimi anlatabilecegim
Ondan baskasini sevemiyecegim
Bir Sevgili ariyorum
Bir gün olsun umutlarimi kirmayacak
Her an beni düsünüp anacak
Gercekten beni sevip özleyecek
Bir Sevgili ariyorum
SENI ARIYORUM ASKIM
SENI ARIYORUM BIRTANEM
SENI ARIYORUM _ _ _ _ _ !!!!!!
EyüphanAydın 27.11.2008, 12:35 ANLATTIKCA KIS VURUYOR SATIRLARIMA,
ANLATTIKCA USUYOR ;ANLATIKCA ISINIYOR YUREGIM.
BUGUN SARDUNYALARIMDA ACMADI..
BELKIDE KUSKUN RENKLERE
ELLERIMDE GUNAH GIBI YASAYAMADIKLARIM
SENSIZ SOLUYORUM ANLIYACAGIN
MAVI MAVI ÖLUYORUM
DUYUYORMUSUN ORADAMISIN
SEVDIM BEN SENI SEVDIM
YANARAK YIKILARAK AKLIMA HERGILDIGINDE AGLAYARAK....
ÖLUMUNE SEVDIM BEN ÖLUMUNE...................
EyüphanAydın 27.11.2008, 12:35 GÜNAYDIN her seher açan al gülüm
GÜNAYDIN visale yürünen yolum,
GÜNAYDIN ağzımda en tatlı
Mukaddes üç harfli hecem
GÜNAYDIN vatanım kentim bucağım
GÜNAYDIN şefkatli ana kucağım
GÜNAYDIN sevgiyle yanan ocağım
Sevdamı tüttüren bacam
GÜNAYDIN şiryanda her an atanım
GÜNAYDIN aşk ile doğup batanım
GÜNAYDIN saflığı mesken tutanım
Karlı dağlardaki yücem
GÜNAYDIN sevincim kederde vayım
GÜNAYDIN şelale besleyen çayım
GÜNAYDIN buluta girmeyen Ay’ım
En parlakyıldızlı gecem
GÜNAYDIN baharım şimşek çakışlım
GÜNAYDIN yüreği sevda nakışlım
GÜNAYDIN can parem kahve
Gönül ülkemdeki racam GÜNAYDIN
GÜNAYDIN dünyanın en melek yüzü
GÜNAYDIN içimde dinmeyen sızı,
GÜNAYDIN Derviş’in yemyeşil gözü,
Gönlümün sultanı benim GÜNAYDIN
EyüphanAydın 27.11.2008, 12:36 Yine seni siirlerle anlatmaya calisdim
Yine beceremedim
Yine seni anlatacak sözleri bulamadim
Yine seni anlatacak sözleri ararken
Yine hayallerde kendimi buldum
Yine o hayallerde seninle bulusurken
Yine senin sevdigin gibi gülümsedim
Yine hayallerde sana elimi uzattim
Yine elimi uzattigim anda kayboldun
Yine sadece hayallerde kaldin
Yine gözlerim doldu ve basimi egdim
Yine sensiz caresiz bir haldeyim
Yine seni delicesine özlemekteyim
EyüphanAydın 27.11.2008, 12:38 BEN SANA VURGUNDUM SEN BİLMİYORDUN
Sen beni üzüyor, incitiyordun,
Ben sana kırgındım, sen bilmiyordun.
Kalbimi kırıyor, acıtıyordun,
Ben sana dargındım, sen bilmiyordun.
Gitmek istiyordum, gitme diyordun,
Beni karanlığa itme diyordun,
Eşkıya kalbime hükmediyordun,
Herkesten farkındım, sen bilmiyordun.
Bir yavuz hırsızdın, dikleniyordun,
Sustukça, sabrıma yükleniyordun,
Sen hiç beklemiyor, bekleniyordun,
Ben sana yorgundum, sen bilmiyordun.
Sen yangın çıkarır, ben söndürürdüm,
Sevmesem, dünyanı ters döndürürdüm;
Seni sürüm sürüm süründürürdüm,
Ben senin korkundum, sen bilmiyordun.
Sen bana günahtın, sen bana yasak,
Helale uzaktı düştüğüm tuzak;
Ben sana tutkundum, ben sana tutsak,
Ben sana sürgündüm, sen bilmiyordun.
Sen benim uykumu kahreden korkum,
Sen zehir zemberek, sen zehir zakkum;
Sen benim cezamdın, ben sana mahkûm,
Ben sana vurgundum, sen bilmiyordun…
Cemal SAFİ
EyüphanAydın 27.11.2008, 12:40 MERHABA İSTANBUL'UM
Bu benim dünyaya ilk gelişim,
Yıkarak saltanatını koca Fatih’in.
Kundakla kefen arasında bir gün,
İstanbul, İstanbul deyişim.
Merhaba Kızkulesi, merhaba Eyüp Sultan,
Kanlıca, Şehremini merhaba...
Bir İstanbul esiyor çocukluğumdan,
Ekşi bozalı, Arnavut kaldırımları lâpâ lâpâ.
Yuşa’dan mı okunur o ezanlar, Hırka-i Şerif’ten mi?
Komşularımız kaptanlar, malta taşlı ikindilerden kalan.
Hâlâ o beyaz gergeflerde mi?
Bir tarihi gömmüşler Karacaahmet’inde Üsküdar’ın,
Sanki çarşaflı kadınlar mercan terliklerinde unutulan.
Duyûn-u Umumiye emeklisi faytonlar,
Hâlâ bir sonbahar Acıbadem’de,
Cuma selamlıklarından beri saraylılar.
Merhaba Beylerbeyi, merhaba Sultan Selim,
Merhaba iki gözüm İstanbul’um, merhaba...
Aşı boyası sokaklarında ne mevsimler eskimiş,
Sakalsız saçlar kestirdiğim ince boncuklu berber dükkanları.
Kapalıçarşı Bakırcılar, lâcivert mayıslarda köprü altları,
Ve Boğaziçi’nde Şirket-i Hayriye duman duman..
Nerdesin o İstanbul, nerdesin...
Hani çıkrık seslerinde mehtapları dinlediğim,
Mediha teyzelerin leylâk bahçeleri,
Büyükbabamın Kuvay-ı Milliye hikâyeleri.
Hani tahta tekerlekli arabalarım.
Hani bayram yerlerinde unutulan asude çocukluğum.
Gene bir başka İstanbul’du bir zamanlar kafesli ıtırlarıyla,
Beyaz başörtülerin lâvanta çiçekli öğleden sonralarında ıslanan.
Açılır kapanır iskemlelerinde uzun çarşının,
İstanbul’u taşırdı bakır siniler.
Sultaniyegâhtan bir hıdrellez mesiresi,
Sessiz sadâkat şarkıları söylerdi.
Haliç vapurlarında söz kesilmiş tazeler.
Hey yavrum hey...
Burunbahçe dalyanında İstanbul’u çekerlerdi denizden,
Islatmadan...
Kaç bayram mendili geçmişti elimden çeyiz sandıklarının.
Bütün uykularını koynuma alıp uyurdum İstanbul’un.
Rüyalarımda hâlâ o günahlar uyanır,
Hiç geçemediğim sokaklarında işlenen.
Merhaba Sultanahmet, Yerebatan merhaba...
Merhaba iki gözüm İstanbul’um merhaba,
Merhaba efendim, merhaba...
Sadri Alışık
konartr58 27.11.2008, 14:50 KIZILIRMAK GÜZELLEMESİ
Kızılırmak benim canımsın canım
Kızıldağ’dan çıkan kanımsın kanım
Nice canları da kattın canına
Sivas yaylasında can Kızılırmak
Kızılırmak aşar dağları aşar
Sığmaz yatağına sel olur taşar
Birçok güzellikler vardır sinende
Sivas tarihinde şan Kızılırmak
Kızılırmak kar suyuyla beslenir
Yaz gelende biraz olsun uslanır
Köprüler yıktın köyler göçürdün
Sivas gibi sen de yan Kızılırmak
Kızılırmak çoktur senin kolların
Uğramaz yâd ele senin yolların
Türkü olup söylenirsin dillerde
Sivas aşığına han Kızılırmak İsmail H.Konar
EyüphanAydın 27.11.2008, 15:03 Yiğidolar
Parlasın yıldızın, doğ güneş gibi
Isıt süper ligi, yak sivas spor
Futbol oyna sana hayran kalsınlar
Golleri kaleye, çak sivas spor
Kükre arslan gibi,sesin duyulsun
İnlesin süper lig,stad çınlasın
Öyle baski topa hep sende kalsın
Gollerle hattirik yap sivas spor
Hedef galibiyet ama kardeşçe
Yenilsende destan yaz sivas spor
Futbol üç skorlu spor unutma
Kalplerin lideri ol sivas spor
İbrahim Tamer
EyüphanAydın 27.11.2008, 15:11 Her Sey Sende Gizli
yerin seni çektigi kadar agirsin
kanatlarin çirpindigi kadar hafif..
kalbinin attigi kadar canlisin
gözlerinin uzagi gördügü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
nefret ettiklerin kadar kötü..
ne renk olursa olsun kasin gözün
karsindakinin gördügüdür rengin..
yasadiklarini kar sayma:
yasadigin kadar yakinsin sonuna; ne kadar yasarsan
yasa,
sevdigin kadardir ömrün..
gülebildigin kadar mutlusun
üzülme bil ki agladigin kadar güleceksin
sakin bitti sanma her seyi,sevdigin kadar
sevileceksin.
günesin dogusundadir doganin sana verdigi deger
ve karsindakine deger verdigin kadar insansin
bir gün yalan söyleyeceksen eger
birak karsindaki sana güvendigi kadar inansin.
ay isigindadir sevgiliye duyulan hasret
ve sevgiline hasret kaldigin kadar ona yakinsin
unutma yagmurun yagdigi kadar islaksin
günesin seni isittigi kadar sicak.
kendini yalniz hissetigin kadar yalnizsin
ve güçlü hissettigin kadar güçlü.
kendini güzel hissettigin kadar güzelsin.. iste budur
hayat!
iste budur yasamak bunu hatirladigin kadar yasarsin
bunu unuttugunda aldigin her nefes kadar üsürsün
ve karsindakini unuttugun kadar çabuk unutulursun
çiçek sulandigi kadar güzeldir
kuslar ötebildigi kadar sevimli
bebek agladigi kadar bebektir
ve herseyi ögrendigin kadar bilirsin bunu da ögren,
SEVDIGIN KADAR SEVILIRSIN...
Can Yücel
YigidoGenclik38 27.11.2008, 16:30 27.11
2008
Söyle Ne???
Şeyda Aydoğdu
Hangi deniz söndürür şimdi,içimdeki ateşi
Birgün doldurur belki biri,kalbimdeki yerini
Hangi oyun güldürür söylesene şimdi beni
Senle oynasam nolur,bence üzmez bu sen
Hangi yağmur sırdaş olur gözyaşlarıma şimdi
Belki boğar denizim seni,birgün beni boğduğu gibi
Hangi üzüntü vardı benimkine bedel olsun
Unut ben,zaten hiç hatırlamadın bırakalım öle kalsın....i
Şeyda Aydoğdu
YigidoGenclik38 27.11.2008, 16:31 Aşka inanmayana aşıksanız,siz çakılı mecnunda;o ise en ucuz ciğeri aramaktadır tezgahlarda..dur! diyemezsiniz.durmaya niyeti yoktur.git!diyemezsiniz içinizden gelmez.ne dur ne git.kalırsınız arasında.bir düğüm boğazınızda.bitmeli..zaten hiç başlamadı ki yeter artık bitsin derken...bir an gelir aklınıza..bir an..aklınızı donduran.o anı anımsadınız ya..hani o birlikteyken görürken yüzünü henüz yok olmamışken o an..bir an canlanır gözlerde..o anın yaşandığı anda henüz duman çökmemişti,henüz kar basmamıştı dağlarınızı,henüz deli yağmamıştı yağmurlar üzerinize.ve siz henüz sırılsıklam değildiniz aşkından başka..güzeldi pencereniz o zaman manzaranıza doyulmazdı.umutsuzluk yoktu sözlüğünüzde.ve hep heyecan vardı yeni bir güne.bir istek yaşamaya dair..çığ hazırlanıyordu meğer arkanızdaki en rakımlı tepede.haberiniz yoktu,siz sevmekle meşguldünüz.kördünüz..an'ları kazıyordunuz beyninize.nerden bilecektiniz,o ilk haliyle mutluluk veren anların daha sonra bir "anı" olunca ağlatacağını.hem de yer mekan tanımadan.hem de burnunuzun direğini sızlata sızlata.pervasızca ağlatan bu anılar o anlar mıydı gerçekten.olabilir miydi bu!
Gülücükleriniz en içteniydi o zaman..ama acınız da en harbi o anın üstüne şimdi.nasıl olur?aynı olay değil mi..gülücük&acı=aynı an..nasıl olurdu?akıl almaz geliyor değil mi..bu orantı ne ters bir orantıydı böyle..ve ne şirindi öksürdüğünde ve çok güldüğünde kızaran ve sulanan gözlerin..bir hiçmiş meğer kulağına hiç unutmayasın diye taktığımız küpe..kocaman bir yalan oluveriyor demek bir gün gerçekler.zaman tatlıyı acı yapabiliyor.inandığın en adi bir yalan,güvenin oynak bir kahpeye dönüverebiliyor.5 para etmez ciğerler dikiliyor gözlerinin önüne.ellerini kapatsan yüzüne nafile..gene o!ondan bi şey gene..kahkahada ellerini yüzüne kapatırdı ya hani..düğüm boğazındadır hala..ilk gördüğün an atılmış ve halen çözülememiştir.tek değişmeyende oydu galiba..o düğüm sanki bilmişti her şeyi..ve şimdi minibüs camlarında ağlayan yüzüne bakarken en çok ta o anlıyordu seni.o hep seninleydi.anılar diyordun ahhh anılar!ne tatlıydınız.ve ne acıtıyorsunuz şimdi.ona yaptığın bir şeyi eğer o her gün geçtiğin yolda yapmışsan yanmışsındır her geçişte...eyvah...hem de 1.dereceden..hem de izi kalıcı..geri dönebilmek mümkün olsa en çok o yollardakileri söküp atarsın.çünkü geçmek zorundasın.geçerken ezilmek zorundasın.e her gün yolda ağlayamazsın..gittiğin yerlere de taşıyamazsın.kırk kere kazılsa da yollardadır gene anılar..kırk tane üstüne eklense de yüreğindedir gene anılar..yak buyur burdan, buyur burdan yak..
Biraz geçti gibi olur.açar minibüs şoförü radyoyu. yapmaaaa!...işte ve yine ve ısrarla o şarkılardan biri.o usul usul söylediği..o kuş cıvıltısı uyandıran o zamandaki o melodi,şimdi birer kızgın demirdir kulaklarında..tıksan nafile,hoparlör beyninde..inersin biraz yürüyeyim biraz açılırım dersin..karşıdan bir anne oğul yaklaşır,gülümsersin.ne tatlı dersin..çocuğa bakıp,dağılır bir salise aklın.bağırır anne çocuğuna ismini..duyarsın.oğul duymaz ama anne gene bağırır o ismi..efendim diyesi gelir kalbinin.o isim kalbindeydi ya ne zamandır.oğul gene duymaz,anne gene bağırır umarsızca..adımların koşmaktan öte olur..kaçıp kurtulmak istersin tutsağı olduğun o isimden..durur soluklanırsın önünde durduğun dükkanın adı ilişir gözüne..balyozdur ardı ardına inenler..ama hani ya zevkti o isim bir aralar sana.söylemesi ve de duyması.anmak her an..şimdi zehirdi,zemberekti..değişen neydi.her şey an'da güzeldi..anı'da berbattı. Bir tesellin vardır.her şeye inat..hayata inat..ucuz ciğer hayranına inat..bir tesellin yalnızca.."ben çok güzel sevmiştim" ..ister an olsun ister anı..bir tebessüm yüzünde,bir acı kalbinde aynı anda..an ve anı iki düşman birbirine..yüz güldüren ve burun direği sızlatarak yüreği burkarak ağlatan aynı ama tıpatıp aynı sahne..nasıl olurdu bu ?? ..nasıl..
"okyanus tadında yazılar"
yigido genclik kayseri<<
YigidoGenclik38 27.11.2008, 16:32 Ders inkılaptı.Sonuçta tarih kimse sevmez ama derse giren hocamız çok iyiydi.Sadece inkılap degil hayat dersi verirdi.O günde öyle yaptı.Sevinçle girdiği sınıfta yoklamayı alıp defteri
imzaladıktan sonra kitapları kapatın ve konuşalım demişti.Bu söyleyiş ifadesi biraz yabancıydı. Dakikalar geçiyordu konuşmasına daha başlamamıştı
çünkü hepimizin suratını tek tek inceliyordu.Nihayet kelimeler ağzından çıkmaya ve cümlerleri oluşmaya başlamıştı hepimiz pür dikkat onu dinliyorduk.Bir hedef olmazsa başarıda olmaz başarının yarısı hedeftir. Hedeflerinizde sizin gözlerinizdeki ışık gibi ileride ışık saçan güzel bir hedef olmalıdır.Hepinizden tek bir şey istiyorum doktor, öğretmen, polis, asker, mühendis gibi yüksek hedefleriniz olsun ve görevini en iyi şekilde yerine gtirmek için çabalayan insanlar olup imkanları düşük olan sizler gibi ellerinin altında internet olmayan,okuyabilmek için metrelerce karın altından kilometrelerce yol yürüyen, okurken ısınabilmek için sırtlarında okullarına odun taşıyan kardeşlerinize,ülkemize ve dünyaya yararlı birer yetişkin olmanızdır.Bunu bana çok görmeyin.Sizinde bildiğiniz gibi ülkemizde terör pisliği var.Bu terörü yok etmek sizin elinizde.Yoksuzluktan ve çaresizlikten pkklılara inanan yada mecbur kalan ülkemizi bölmeye çalışan bu pisliklere katılan insanlarımıza ancak sizler engel olabilirsiniz.Bunun için hepinizin Doğuda ve Güneydoğuda görev yapmasını istiyorum.orada görev yapınki engel olun buda sizden tek dileğimdir.Zil sesiyle irkilmiştik ilk defa zil çalmasın diye dua ettiğimi hatırlıyorum.Gözlerimin dolduğunu ve ağlamaklı olduğumu hissettiğimde arkadaşlarımda aynı şekildeydi.Tenefüse çıktığımızda konuşmak için hocanın yanına gittiğimizde gülüyordu. Bu sözlerimi dikkate alın dedi.Arkadaşlarımdan biri hocam bu ne hal sürekli gülüyorsunuz hayırdır cennetten müjdecimi geldi dedi. Hepimiz çok kızdık ama hocamız sadece güldü.
Ertesi gün cumartesiydi ablamla beraber o gece halamda kalıcaktık ve öyle yaptık.Sabah saat 10:00 civarlarındaydı telefon sesiyle uyandım.Aldığım haber beni adeta yıkmıştı dün bize hayat dersi veren yanımızda olan iyi akşamlar pazartesi görüşmez üzere dediğimiz hocamız artık hayatta yoktu.ilk başlarda şaka olarak algılamıştım arkadaşımı fakat gerçekti.Yıkılmıştım.olmazdı böyle bişey olamazdı ama olmuştu yaşlar gözümden damla damla akıyordu sol tarafımda bişey bir kez daha alev alev oldu.Gözyaşlarım durmadan akıyordu neden nasıl oldu peki, dediğimde arkadaşımında ağlamaklı bir sesle cevap verdi kalp krizi dedi.Daha 25 yaşında nasıl olur dediğimde arkadaşım meğer gizli kalp varmış futbol oynarken ölmüş dedi.Demekki ecel onu futbol oynarken bulmuştu.Pazartesi günü bütün okul ağlıyordu sadece ağlıyordu kimsede ses çıkmıyordu.Ama pazartesi günü öğrendiğimizde o hafta girdiği bütün sınıflarda bize yaptığı gibi benzer bir konuşma yapmıştı.Son konuşması olduğunu ölüceğini biliyordu adeta.Mekanın cennet olsun hocam emanet ettiğin herşeyin sahibiyiz.Yaptığın konuşma dün gibi aklımızda seni asla unutmayacağız.
(Tamamen gerçektir.Sizinle paylaşmak istedim.)
YigidoGenclik38 27.11.2008, 16:33 bir pencere var ay ısığında nöbette
sayfalar dizilmiş gecede saf saf
bir daha görmek isterim elbette
okumak isterim geceyi harf harf
düşlerin aynası masallar sokağı
kandırıyor mısralar aldatıyor beni
düşlerin ülkesi kapıda tokmağı
sarıyor havası gül kokulu teni
hayallerde tepeler gömülmüş beyne
çıkmaz sokalarda acı kokulu yağ
rüzgarın kavalından inleyen nağme
bir rahmet gibi üstüme,boşalda yağ
sonra gecede bir kabus matinesi
lambalar gecede nöbet bekler
bu rüyada beynim bir düş makinesi
iki ilerlerken birde geri tekler
YigidoGenclik38 27.11.2008, 16:33 Aykut Hakan isminde bir genç. Henüz Lise üçüncü sınıfa gidiyordu. Çok harika arkadaşları vardı ve aralarında asla büyük olaylar patlak vermezdi.
Aykut aşkla ve aşık olanlarla dalga geçerdi; muzipti. Ama genel olarak iyi bir çocuktu. Sevildiğinden olmalı ki istemediği halde sınıf başkanı oldu. Belkide hayatını değiştirdi bu durum.
Henüz okullar yeni açılmıştı ikinci haftaydı. Müdür yardımcısı bütün sınıf başkanlarını yanına çağırmıştı. Toplantı yapacaktı başkanlarla. Aykut'ta gitti. Arkadaşı Sami'nin yanına geçti ve tüm başkanların gelmesini beklediler. En son içeriye bir başkan girdi ki. İşte o anda Aykut tamamen hayattan koptu. Sami yi şöyle bir dürttü, sonra vazgeçti birşey söylemek istemedi. Son giren başkan bir kız dı. Henüz liseye yeni başlamış bir kız. Sarışın mavi gözleri olan hoş bir kız. Aykut ilk gördüğünde aşık olmuştu ona, bu yüzden Sami ye söylemek istedi ama sonra dalga geçer diye vazgeçti.
Aykut değişmeye başlamıştı. Bir gün öğrenmek istedi o başkanın kim olduğunu. Bir arkadaşına sordu. 'dokuzuncu sınıflardan bir kız sarışın mavi gözlü tanıyormusun' dedi arkadaşı Öznur'a. Öznur döndü ve 'şu başkan olanımı evet tanıyorum, ismi Nurdan Zeynep' dedi. 'ne oldu hoşunamı gitti,
pek iyi duymadık biz onu, erkeklerle pek içli dışlıymış' diye ekledi. Aykut sustu.
Aradan pek zaman geçmemişti. En yakın arkadaşı Okan'a bahsetti bu durumdan Okan da haylazlığından bütün erkeklere haber verdi ve tam dokuz arkadaşı gidip Nurdan'a arkadaşımız senden hoşlanıyor dediler. Aykut birazda başarılı bir öğrenciydi. Hemen okuldaki tablodan resmini gösterdiler. 'işte bu' dediler. Nurdan umursamadı. Aykut çok kızdı bu duruma ' neden böyle bir şey yaptınız ' dedi. Üzgündü...
Birgün bir derste içinden birşeyler geçmeye başladı. Çünkü Nurdan'ı çok sık görmeye başlamıştı. Müdür yardımcıları toplantı yaptığında karşılaşıyordu. Artık tamamen aşık olmuştu. Bir ders önünde duran kağıda şöyle bir baktı ve ucu tam açılmamış kalemiyle ufak bir şiir yazdı. Çok hoşuna gitti. Yazmaya devam etti, bir haftada tam yüz otuz beş kıta şiir yazdı. Engellenemez duyguları olduğunu herkes anlamıştı. Aşkla dalga geçen Aykut resmen aşık olmuştu. Yaptıklarını buluyordu. Artık Onunla dalga geçiyorlardı.
AŞKINI İLAN ETMEYE BAŞLADI...
Aykut artık dayanamıyordu. Nurdan'ı yanında görmek istiyordu. Tüm sınıfa söyledi bu durumu ve şiirlerin hepsini arkadaşlarına okuttu. Biraz rahatlamıştı sanki ama bilmediği durumlar vardı. Bir başka sınıfdan arkadaşı Nurdan'la çıkmaya başlamıştı.
Sınıf arkdaşlarında Nezibe onu tanıdığını söyledi istersen senin için konuşabilirim dedi. Aykut çok sevinmişti. Konuşmasını istedi Nezibe' den. Nezibe konuştu ve Aykuta sevineceği bir haber getirdi. Nurdan Aykutla konuşmak istiyordu. Aykut çok mutlu oldu...
İLK DAKİKALAR....
Kantinde buluştular. Aykut hep gözlerine baktı Nurdan'ın. Titriyordu, ve ilk sözü ' sana aşığım Nurdan' oldu. Nurdan da şaşırdı sanırım beklemiyordu böyle bir sözü. Hiç tanımadığı birisi ona direk sana aşığım demişti. Gerçekden ilginçdi. Sonra tanıştılar. En son olarak Aykut onunla sevgili olmak istediğini söyledi ve cevabı direkt aldı. 'bir hafta kendimize süre verelim birbirimizi tanıyalım, daha sonra karar verelim' dedi Nurdan. Aykut kantinden çıktı. Yanına en iyi arkadaşlarından Hale geldi.
'ne oldu ne konuştunuz?' dedi. Aykutun cevabı netti 'gözleri çok güzeldi Hale' dedi Halede şaşırdı Aykut kendini kaybetmişti. Mutluydu. Aradan bir hafta geçti güzel sayılabilecek bir hafta. Aykut aşkla ilgili söylenebilecek ne kadar cümle varsa söylemişti Nurdan'a. Fakat etkileyememiş olmalı. Çünkü Nurdan arkadaş kalmak istedi. Aykut yıkıldı. Arkadaşları bir kez defa dalga geçti bu durumla.
BİR KAÇ HAFTA SONRA
Aradan geçen zaman Aykut'un sevgisini dahada ateşledi. Seviyordu. Bunu gören Nurdan, Aykut üzülmesin diye ona, çıkma teklifini kabul ettiğini söyledi. Bu defada Aykut 'biliyorum bu defada ilki gibi olucak ben bu yüzden seninle çıkmak istemiyorum dediğinde' Nurdan pekde umursamadı. 'o zaman arkadaş olalım' dedi. Ne olsa umurunda değildi zaten. Aykut istemedi.
Aşkla bağlandığı biri ile arkadaş olamazdı.
Nurdan Aykut'un bir arkadaşı ile çıkıyordu. Aykut her gün bahçede onları yanyana görünce içi sızlıyor, canı yanıyordu. Tenefüslerde Aykut ve arkadaşları basket oynuyorlardı, ama Aykut sürekli gözlerini Nurdan'a çeviriyordu.
Aradan aylar geçti bir hafta sonu Aykut internet kafeye gitti. Belki Nurdan denk gelirde bir kez daha şansımı denerim ümidiyle. Nurdan ile Aykut için konuşan arkadaşı o gün sohbet programında idi. Hal hatır sordular. Nezibe kamerayı açarsa ona burda kimin olduğunu göstereceğini söyledi. Ayku ümitlendi ve hemen kamerayı açtı fakat; Nezibe dalga geçiyordu Aykutla ona maydonoz gösterdi, oysa Aykut Nurdan'ın orda olduğunu sanmıştı. Nezibe özür diledi ve yarım saat sonra Nurdan'ı sohbete çağıracağını söyledi. Tam yarım saat sonra Nurdan geldi. Aykut sanal sohbette, sadece Nezibe'ye teşekkür ediyordu başka konuşmadı. Sonra Nezibe çıkacağını söylediği anda Aykut içinden geçenleri, yazıverdi. Pazartesi günü için Nezibenin istediklerini alma sözü verdi.
Pazartesi günü okulda Aykut sözünde durdu ve Nezibe'nin istediği abur cuburu aldı. Nurdan'ın da şekerden hoşlandığını biliyordu, onada şeker vermek istedi ama şeker bu ne kadar değeri olabilirki dedi, hem bir kıza şeker nasıl verilirdi? Ne diyecekti? Al bu şeker senin! Komik duruma düşerdi. Ama sevdiği için yaptı ve şekeri Nurdan'a verdi. Nurdan da ona bir mektup verdi o anda. Kimseye göstermemesini söyledi. Aykut çıktı okulun lavabosunda okudu mektubu.
NURDAN'IN MEKTUBU
Aykut
Ben nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama galiba senden hoşlanmaya başladım. Önceki çıktığımıda sevmemiştim zaten, zorla çıktım onunla arkadaşlarım çok istedi.
Sana bunları neden yazdığımı bilmiyorum ama galiba kalbimin sesini dinliyorum
Bundan sonra istersen mektubla cevap ver istersen yüzüme söyle...
Ama aradan biraz zaman geçsin arkadaşın hala çıkmak istiyor.
NURDAN
Bu mektuba karşılık Aykut içinden geçenleri yazdı. O mektubdan bahsetmeye gerek yok aşk mektubu her aşık bilir zaten. Ama önemli bir şey vardı mektupda. Şöyle demiş Aykut
'Benim için dünyanın en değerli parçasısın seni ucuz bir oyuncak yerine koyanların yanına gitme...'
Aykut dayanamadı. Perşembe günü onunla konuştu. ' Ben fazla söylenecek söz bulmuyorum benimle çıkarmısın' dediği anda 'Evet' i duydu. Artık sevgili olmuşlardı. Cuma günü Aykut'un doğum günüydü.
28 MART CUMA
Aykut ile Nurdan bahçede oturmuş konuşurlarken iki arkadaşı geldi ve Okan ile Birkan'ın içeride kavga ettiklerini söyledi. Aykut içeri yönelirken Okan'ı gördü ve inanmasada bir sürprizin onu beklediğini anladı. Sınıfın kapısını açtı ve 'iyiki doğdun Aykut' seslerini duydu. Mutluydu. Bu partiyi kim yapmıştı? Merak etti ve öğrendi. Partiyi Nurdan yapmıştı. Aykut'un hayatının en güzel günüydü. Aykut çekingendi Nurdan'ı kırmakdan korkuyordu. Pastayı keserken beraber kesmelerini istedi arkadaşları ve Aykut sadece Nurdan'ın eline dokunarak kesti pastayı. Bir kaçda fotoğraf çekindiler ama Aykut çekingendi ve sadece elini Nurdan'ın omzuna koymuştu. Korkuyordu Nurdan'ı kırmakdan.
PİKNİK
23 Nisan Çarşamba günü piknik kararı almıştı Aykut ve arkadaşları. Aykut Nurdan'ı da davet etti. İlk defa dışarıya çıkıcaklardı. Aykut Nurdan'a tabiri caizse sınırlı sayıda sarılmıştı. Öpmemişti hiç ve elini belkide ilk defa tutmuştu. Piknik günü ise Nurdan gelir gelmez sarıldı ona elini o gün hiç bırakmadı öptü ama Nurdan onu hiç öpmedi. Aykut çok seviyordu. Kıyamıyordu üzülür diye düşünüyordu öpüşmek istiyordu belkide ama denemedi bile. Mutluydu Aykut bütün gün yanında sevdiği kız vardı.
Sonraki hafta cuma günü Aykut, Nurdan'ı otobüs durağında bekledi. Okula gidiyorlardı. Aykut Nurdan'ın elinden tutmak istedi. Nurdan elini kaçırdı. Bir de eskilerden bir örnek verince Aykut çok sinirlendi. O gün moralsizdi. Öznur'dan Nurdan'ın ağzını aratmasını ve laf almasını istedi. Öznur'un kuzeni Ezgi ile Nurdan aynı sınıftaydılar. Ezgi Nurdan'ın Aykut'u sevmediğini ayrılmayı düşündüğünü söyleyince, Aykut için dünya yıkıldı. Aykut bu durumda gururua yenildi ve üçüncü tenefüsde ayrılmak istediğini söyledi. Nurdan'ın gözlerine bakmadı konuşurken,çünkü baksa ayrılamazdı kopamazdı. Ayrılırken' sen geçmişinde yaşa ben hayatımı yaşamaya devam edeyim dedi' Nurdan ayrılmak istememişti ama gururu elvermedi ikisininde bazı şeyleri söylemeye. Bir tenefüs sonra Nurdan'ın ona sevgisi söyleyeceği gibi dedikodular arttı. Fakat Aykut inanmadı. Sonraki gün ise Nurdan eski sevgilisiyle aynı ortamda bulundu. Pazartesi yanına koştu eski sevgilisinin Aykut gördü.
Unutmaya çalıştı yapamadı. Aradan tam dört ay geçti başaramadı. Okullar yeniden açıldığında Aykut'un her zamankinden daha fazla ihtiyacı vardı Nurdan'a. Çünkü hem okula hem staja hemde öss ye hazırlık için dersaneye gidiyordu. Nurdan'la konuştu. Ama olmadı, arkadaş oldular. Tekrar eski sevgilisiyle çıkmaya başladı. Oysa o çocuk onu onlarca defa aldatmıştı. Aykut'un haberi yoktu, seve seve arkadaşlık etmeye çalışırken öğrendi ve o gün ayrılmışlardı Nurdan ile o çocuk. Aykut bunları duyduğunda şok olmuştu yeniden. Ama alışmıştı. İçinden Nurdan'a küfürler etmek geçiyordu. Ama Nurdan ile konuştuğunda gözlerine baktığında ve Nurdan bu durumu inkar ettiğinde birşey söyleyemedi. Seviyordu. Bir kaç hafta sonra Aykut bu defa son kez deniyeceğini söyledi Okan'a ve okul çıkışında konuştu Nurdan'la.
11 KASIM 2008
Nurdan ondan özür diledi. İlk defa bir erkekden özür dilediğini söyledi. Titriyordu sanki Nurdan. Aykut ona tüm gerçekleri söyledi. Hayatının ilkiydi Nurdan. Tekrar sevgili olmak istediğini söyledi ve Nurdan öyleyse olalım dedi. Ama benim arkadaşlarıma ben daha sonra söyleyeceğim dedi. Aykut için buda süphe uyandırı oldu. O gün bu gündür görüşmediler. Hala çıkıyorlar. Ama Aykut'un değişik şeylere yöneldiğinin farkındayım. İçi yana yana...
Devamı Yaşandıkça gelicek....
okuyunnnn...sivaslı ömerrr
YigidoGenclik38 27.11.2008, 16:34 Fakir.
Anıl Bekmezci
Onca yakarışından sonra dünyaya gelmişti. En başından biliyordu hayata acıyla,kırık bir dala tutunarak devam edeceğini.. Öyle de oldu. Fakirlik içerisinde bir aile, en kötüsünden bir babası vardı. Ölümü yaşarken tatmak buna denir ya. Uçan kuşa borcu olan bir aile ferdi,hemde temiz kalpli.. Fakat acı çekiyor her nefes alışında. Bu küçüğün günahı nedir.. Ne ile sınanıyor böyle. Onca yoksulluk fakirlik içerisinde büyüyen bu ferd bir hayat felsefesiydi.. Kim bilir ondan kötü nice iyi çocuklar dünyaya gelmişti. Ama hiçbiri devletinin verdiği onca sorun karşısında asker olmak istememişti. O hiçbirşeyden habersiz değildi. Herşeyi biliyordu fakat yansıtmıyordu ailesine. Onca zorluğa rağmen nasıl bu kadar rahat olabilirdi ki?..Büyüyene kadar aklının ermediğine inanmışlardı, ama artık 15 yaşındaydı. Nasıl değişmezdi fikirleri?. Merak edip sorduklarında aldıkları tek cevap "Allahın rahmeti üzerimde oldukca ben hep aç kalsamda tok hissederim, ki Allah kimseyi merhametinden eksik etmez" olmuştu.Büyüdükce fikirleri sabit kalmış, tutunduğu kırık dalı kendi eliyle sağlamlaştırmıştı, çünkü o gerçek bir sevgiye inanıyordu.Ailesine bakacak yaşa geldiğinde hem okuyup hem ailesine bakmıştı.
Herkes yıkılsa da bir o ayakta kalacaktı
Çünkü inandığı şey maddiyat değil maneviyattı ve gerçek bir aşk ile bağlıydı.
cücü baba 27.11.2008, 22:38 KAHRAMANLIK
Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;
Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir.
Sızlasa da gönüller düşenlerin yasından
Koşar adım gitmeli onların arkasından.
Kahramanlık; içerek acı ölüm tasından
İleriye atılmak ve sonra dönmemektir.
Yırtıcılar az yaşar... Uzun sürmez doğanlık...
Her ışığın ardında gizlidir bir karanlık.
Adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık;
Göz kırpmadan saldırıp bir daha dönmemektir.
Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
Bunun için ölüme bir atılış gerekir.
Atıldıktan sonra bir daha dönmemektir...
Hüseyin Nihal ATSIZ
EyüphanAydın 28.11.2008, 17:57 şehla gözlerin esrari
şehla gözlerin
beş vakit namaza divan durdugum
eyilip secdeye alın vurdugum
hilal kaşlarına kurban oldugum
kalbimin kıblesi şehla gözlerin
aşkını ruhuma mabet yaptıgım
o har kor rengine nara yandıgım
allah ımdan sonra inan taptıgım
gönlümün kabesi şehla gözlerin
kılıçtan keskin ve ince sırattan
ibadetim var düşsem de kırattan
bilirim durgundur deli fırattan
bir ırmak hevesi şehla gözlerin
ceylan bakışlım içimin uktesi
acem aşiran buselik bestesi
hüseyni makamı neva perdesi
notamda la sesi şehla gözlerin
o her hasretim vuslat a gidiştir
murada ermeyiş bende bitiştir
o nur cemalinde bir raks ediştir
tanrı mucizesi şehla gözlerin
esrariyim taptım günah sa günah
yar bende afrodit ilah sa ilah
vururum kendimi silah sa silah
bir ölüm mermisi şehla gözlerin
EyüphanAydın 28.11.2008, 17:58 Ve Ben Sensiz Karşılarım Yüreğime Yağan Yağmuru...
Yalnızlığımın Rengi Solar Gecenin Karanlığında..
Gece Suskun..
Yüreğime Dokunur Hüzün Rüzgarı..
İçimde Eser de Durur..
Sevdamın Derinliğine Çöktü Hasretin Közü..
Alevi Durgun..
Kanar Yalnızlığım..Damarlarımda..
Kanar İçime Vurur...
Gülmeyi Unuttu Bakışlarım..Unuttu Aynalar..
Süzülür Gece Gözlerimde..
Süzülür Simsiyah ve Sakin
İçime Volkanlar Patlar..Kuşatır Hislerimi..Sarar Yüreğimi Lavlar..
Yağmur..Hüzün Yağdırır Üzerime..
Hüzün Yağar Yüreğime...
Yükselen Çığlıklarımı Duyan Olmaz..Gece de..
Çözemez Zaman..Karanlığa Gömülen Kaderimi..
Gece...Acı Kokan Rüzgarını Estirir Gözlerime..
Katran Sızar..Sızdıkça Sızar Yanan Yüreğime..
Hüzünle Bakar Gözlerim..
Hüznü Konuşur Gayrı Dilim..
Kim Anlar ki?"
Sessizliğe Boğulan Hıçkırıklarımı..
Susmalıyım..
Konuşmak Fayda Etmez..Acze Düşerken Hecelerim..
Yaşayan Var mı? Sorsam..Anlatsam Benim Yaşadıklarımı...
Ve Bedenim Düşer..Yıkılıverir Öylece Yere..
Toprak Hüznümü Çeker Alır Yüreğimden..Hasretini Unutur Yüreğim..
Dalar Toprağımın..Derinlinğe.. En Derine
Ve Ben Sensiz Karşılarım Yağmurun Yüreğime Yağışını...
asisusehrili 28.11.2008, 22:42 Sinemde bir ateş, hatırımda sen varsın.
Neme şüphe etmek, hak yolunda taşarsın.
Ey talihine küskün, garip ve yalnız şehir!
Sen coşkun tarihin ve sevdanla yaşarsın.
Sivassss
EyüphanAydın 28.11.2008, 23:05 Ben aşkı hiç yaşamadım ki,
Sevdayı martı kanatlarına takıp
Uçsuz bucaksız göklere saldım
Ben aşkı hiç yaşamadım ki,
Sevgiyi munzur dağında
Soğuk ve beyaz karların altında bıraktım
Ben aşkı hiç yaşamadım ki,
Kalemime mürekkep diye koyup
Dize dize mısra mısra şiirime akıttım
Ben aşkı hiç yaşamadım ki,
Yangını sönsün diye yüreğimi
Karadenizde denize attım
Ben aşkı hiç yaşamadım ki,
Ben onu sazın teline
Yunus'un tatlı diline bıraktım
Ben aşkı hiç yaşamadım ki,
Sevdayı ezan vakti denize açılmış
Balıkçının ellerine bıraktım
Ben aşkı hiç yaşamadım ki,
Bu dünyanın çatısı çökmüş
Ben aşkı yaşamak için
Mahşere bıraktım...
EyüphanAydın 28.11.2008, 23:05 Bir Mekan arıyorum
Güzelliklerin saklı olduğu
Ama biliyorum da çok zor arayışlarda olduğumu,
Ben deli değilim,
Bana öyle bakmayın
Çaresizlik yıprattı beni
Bir sigara kağıdı gibi çöpe attı,
Hep yollarda gezdim kaldırımlara çıktım
uçan martıların sesleri duyuluyordu Haliçten,
Ne vakit tren geçse, hep o mendil..
Kenarı nakışlı ve başharflerimizin olduğu köşesi
Bütün bunlar yaşadıklarımın daha çeğreği
Ben düşünmek istiyorum,
Bir mekan arıyorum
hayatımı sığdıracağım bir mekan
Sevgilerin dolup taştığı, yürekler de saklı olan
Bir mekan arıyorum,
Belki inanmayacaksın ama
Aslında ben seni arıyorum...
konartr58 28.11.2008, 23:51 "Belki inanmayacaksın ama
Aslında ben seni arıyorum"
bu dizenle aslında eyuphan kendini arıyorsun.birde kendini gösterecek aynanı.
EyüphanAydın 29.11.2008, 14:08 Karanlık gecemizin aydınlık yarının da
Hani bir güneş doğacaktı ufuklarımız da
Mutluluk tohumları ekecektik bulutlara
Hepsi birer düş, birer hayalmiş unutma...
EyüphanAydın 29.11.2008, 14:09 Sevgi;
katlanmak
ilgilenmek
beslemek
cesaretle yaklaşmak
ödün
ve
özveride bulunmak
bir de paylaşmak ise eğer
ben sevmenin de ötesinde seviyorum o zaman…!
Aşk;
yalnızlık
sensizlik
çaresizlik
yetersizlik
acizlik
tutkuya tutsak olmak
ve
bir de acı çekmek ise eğer
ben aşık olmaktan da öte aşığım o zaman…!
Sevda;
çekmek
taşımak
aramak
bulamamak
ulaşamamak
ve
bir de karanlıkta gezmek ise eğer
sevdadan da öte, ben KARA SEVDALIYIM o zaman…!
EyüphanAydın 29.11.2008, 18:52 Bulutsuz bir gökyüzüdür güzelliğin
Yıldızların en parlak olduğu zamansın
Denizlerim senin kıyılarında sakin
Bırak ellerini avuçlarımda kalsın
EyüphanAydın 29.11.2008, 18:52 Şiir Gibi
Şiir tadında,
Berrak,
Dupduru,
Samimi,
Su gibi...
Çıkarsız..
Yalansız...
Sevgimi verip,
Karşılığında yine
Sevgi istiyorum
Bu hayattan ve
Senden...
Yaşamı
Güzelleştiren ,
Kar beyazı
Düşlerime sahip,
Çkacak,
Cesaretin ve
İç rahatlığın var mı ?
Evet ise cevabın, hiç durma !!
Bu yüreğin özlemleri öyle çok ki...
Aşkın kanadında uçmak,
İnandığın doğrulara
Cevap olmak için
Gel.
Her şeyimizi
Kaybettiğimiz bu hayatta,
Birbirimizi bularak
Yeniden
Başlamak için
Gel !
Şiir yüreğim sana !
Şarkı gözlerim sana !
Bir ışık ol,
Karartılıp kapatılan iç dünyama !
Gel !
Er’ isen
Yar isen
ve de yalnız
Benim isen
Gel...
El ele, gönül gönüle
Şarkıdan
Türkülere
Türküden
Şiirlere
Ne varsa bize dair
Yaşadığımız ve
Yaşayacağımız her değere
Göğsümüzü gere gere
Hakkın huzurunda
Duracak
İç rahatlağın varsa !
GEL...
GEL..
Ya da
Sen çağır ben gelirim....
EyüphanAydın 30.11.2008, 19:49 Dedikodu
Dedikodu
yapanın yanına kar
dinleyene zarar
bitirir dostlukları
sevindirir düşmanları
çamur at izi kalsın
çıngırak gibi boynuna
dolansın
iftiradır adı
çıkarıp atamazsın
hele sanal ortamda
bir fincan kahve yoktur ki
hatırı kalsın
sanal ortamda dost aramak
buz üstüne yazı yazmak
ordan burdan derlenir
Seninmiş gibi gösterilir
sadece rakipleri sevindirir
kırılınca kalpler
yitirilince güvenler
bulunur belki yeniler
yıkılınca sırça saraylar
bir daha yapılmaz ki
o kırılan gönüller
sevgidir betonu harcı
yıktın bir söz ile
onca yaşanmışlığı
sevmek yetmez
inanmak gerek
anladım ki
bu sanal ortamda
sevgi sadece
klavyede bir yazıdan ibaret
gidiyorum gerçek aleme
atın iftiraları
yapın dedikoduları
tıkadım kulaklarımı
kalbimi bir daha kıramazsınız
çünkü,çünkü
paramparça oldu bu yürek
Fulya Aydın
EyüphanAydın 30.11.2008, 19:51 AĞLADIM
Hüzün yıldızları parlıyor bugün gökyüzünde,
Bu gece yine için için yanıyorum,
Oturmuş seni düşünüp ağlıyorum,
Seni, gidişini, sevişini, herşeyini...
Unutamıyor işte seni şu yaralı kalbim,
Yaptıklarını hatırlayıp, pişman oluyor...
Seni düşünüyorum bu gece, karanlık gökyüzünde...
Simsiyah gökyüzünde parlayan yıldızları seyrediyorum,
Onları sana benzetiyorum,
Kararmış kalbimin bir kenarında yanan meşale misali...
Dedim ya, seni düşünüyorum bu gece,
Beni sevdiğini, bana nasıl baktığını, bana nasıl güldüğünü,
Ellerimi nasıl tuttuğunu, ellerini nasıl tuttuğumu,
Büyüyen bir ateş gibi sevgimizin nasıl çoğaldığını
Ve birgün ansızın bırakıp gidişini...
Son vedanı hatırlıyorum, gözlerime ağlarcasına baktığını,
Gözlerini kalbime gömdüğünü hatırlıyorum,
Bir daha çıkamasın diye...
Çıkamadılar zaten kalbimden gözlerin,
Ölüler dirilirler mi ki gömülenler çıksın, gitsin?
Gittin son bir veda ile gözü yaşlı,
Elimde kolyen, ardından dakikalarca baktım, ağlamaklı,
Sıkıldım, üzüldüm, perişan oldum ama ağlamadım...
Ağlayamadım, engel oldu gururum, engel oldu aşkım,
Uzaklara gittin, belki birdaha asla geri dönmemecesine,
Özledim seni deliler gibi, özlüyorum hala...
Sen bir yerde ben bir yerde, yinede sönmedi sevgimiz,
Aksine çoğaldı dağlar gibi oldu hasretimiz...
Hep seni hayal eder, hep seni düşünürdüm,
Sesini duyunca yaşar, duyamayınca ölürdüm,
Aradın beni aylarca bir sevgi uğruna,
Ne yazık ki, ihmal edildin bir hata uğruna,
Kırıldın, ağladın, affettin ama hep sevdin,
Beni sevdin gülüm beni, kalbi kırık bir vefasızı,
Yine ihmal edildin yine unutuldun bir hiç uğruna,
Yine kırıldın, yine ağladın, yine affettin...
Bir daha unutuldun, sevdanla başbaşa bırakıldın,
Yine kırıldın, yine ağladın ama bu sefer affetmedin...
Sevdiğini en mutlu gününde öldürdün,
Ve ardına bakmadan gittin...
Beni benle başbaşa bıraktın, yıkıldım, üzüldüm, kırıldım...
Senden ayrılınca kaldım çaresiz, sevgisiz ve birde sensiz,
Hep sensizdim zaten ama şimdiki kadar asla değil...
Parçalanmış bir kalbe sahip oldun mu sen hiç?
Parça parça edilmiş, yıkık ve virane,
Bir o kadarda vefasız...
Önceleri üzüldüm, yıkıldım ama asla ağlamadım...
Geldi geçti deyip senide gözlerin gibi kalbime gömdüm...
Unuttum dedim, unutacağım dedim,
Unutamıyorum dedim, UNUTMAM dedim...
Önce gözlerin sonra sen çıktın kalbimden,
Bir vicdan azabıdır başladı ölü yüreğimde,
Hiçbir şey kalmadı, senden başka kalbimde,
Hatıraların, gözlerin ve sözlerin...
Şiirlerini getirdiler bana,
Beni öldüren şiirlerini...
Vefasız dediğini duydum, yıkıldım,
Düşündüm seni gecelerce daima tek başıma,
Şiirlerin öldürdü, hasretin yaktı yüreğimi,
Kırıldım, üzüldüm, yıkıldım ve en sonunda ağladım...
3 kişi ağladık sana ben, kalbim ve gözlerim...
Sana yandım, seni sevdim, seni hatırladım heryerde...
Belki birgün sesini duyarım umuduyla
Telefon bekledim günlerce,
Telefon gelmeyip sesine hasret kalınca
Ağladım ağladım,
Sana yaptıklarımı ancak o zaman anladım...
Duydum ki kalbini vermemişsin kimseye,
Olurda içinde görürler beni diye...
Benim kalbimide istediler, ama vermedim kimseye,
Olurda içinde seni görürler diye...
Gökyüzü yıldızlar ile doluydu, ben hep seni düşünürken,
Hüzün yıldızları koydum adlarını, seni hatırlatıyorlar diye,
Aynı onlar gibi sende benden çok uzaklardaydın,
Hep göz kırpardın uzaktan, sessizce,
Bense hep seni bekledim kırık kalbim, yaşlı gözlerimle...
Bazen hayallere dalıyorum, seni düşünüp ağlıyorum,
Seni ve sevgini arıyorum hep kalbimde...
Düşmüyor adın hiç dilimden,
Öleceğim gülüm bir gün ben,
Senin sevginden, senin derdinden...
Bir gün göreceğim yine belki seni,
Seni, beni unutmuş, benim olmayan seni...
İşte o an aşkımın gözyaşlarını hatırlayacağım,
Ve yine bir köşeye oturup ağlayacağım...
Yemin ettim senin üstüne sevmeyim başkasını diye,
Ve heryerde, her zaman tekrarlıyorum yeminimi
Seni unutmam için öldürseler bile,
Karşılık olarak dünyayı verseler bile,
Darağacı kurup idam etseler bile,
Senden başkasını asla sevmeyeceğim...
Ekleyen/Kaynak: Erol İDEM (BAKÜ-AZERBAYCAN
YARALI_AŞIK 01.12.2008, 11:57 Seni seven öldü
Başın sağolsun
Ordu'lu Fatma'ya
EyüphanAydın 01.12.2008, 12:20 Dostluk
Dost dediğin yaren ile yoldaştır
Belki arkadaştır belki kardeştir
Belki ana baba belki de eştir
Dostluk öyle kolay kurulmuyor ki
Dostluk yaren ile gönül bağıdır
Dostluk duyguların olgun çağıdır
Dostluk bir yemeğin belki yağıdır
Dostluk öyle kolay kurulmuyor ki
Dostluk para ile alıp satılmaz
Elinin tersiyle hemen itilmez
Dostluk bozulursa rahat yatılmaz
Dostluk öyle kolay kurulmuyor ki
Dost olmak özüyle belki barışmak
Sevgiyle güvenle aşkla karışmak
Kendine güvenmek belki konuşmak
Dostluk öyle kolay kurulmuyor ki
Elemde kederde güzel şeylerde
Dağlarda şehir de belki köylerde
Yaşamın sürdüğü her türlü yerde
Dostun olmaz ise yaşanmıyor ki
Dostların yanında rahat edersin
Çok rahat konuşur her şeyi dersin
Dostluk çok önemli sen de bilirsin
Dostluk öyle kolay kurulmuyor ki
Erol Duran
EyüphanAydın 01.12.2008, 12:21 Aklından geçenleri bilebilseydim, ne çok şey kolaylaşacaktı hayatımda.
Senin bu kapalı kutu halin, bağlıyor elimi kolumu benim de...
Cesaretimi kırıyor gözlerindeki deniz aşırı pırıltı...
Bana baktığında ne gördüğünü bilsem,
Karşında nasıl durmam gerektiğini de bileceğim...
Sözlerindeki derin esrarı çözebilsem,
Hangi sözcüğün içine taşınmam gerektiğini de kestirebileceğim...
Hayallerinin nerede kırıldığını bulabilsem,
Tam oraya süreceğim heyecanımın tutkalını...
Bilinmezliğin bir dalgakıran gibi kırıyor sana bütün yeltenmelerimi...
Öyle çok yerde aramak zorun da kalıyorum ki seni,
Tükeniyor ruhumun birikmiş özgüveni...
Ama bilebilseydim aklından geçenleri,
Elimle koymuş gibi bulabilicektim durduğun yeri..
Bütün seferlere çıkmaya hazır olacaktı ruhum,
Varlığının dokunduğu o uzak denizlerde...
Sesimin bütün yankısını yükleyebilecektim zincirlerinden boşanmış sözcüklerime...
Senin bu belirsizliğin, belirsizleştiriyor beni de,
Senin bu kapalı kutu halin, kapatıyor beni de kendi içime...
Senin aklının neresinden geçirdiğini bilmeden beni,
Bilemiyorum aklımın neresinden geçireceğimi seni
Bir versen sırrını bana,
Kafa tutacağım sanki bütün sırlarını biliyormuş gibi cihana...
Bir görsem senin gözlerimle kendimi,
Bir daha kaptırmayacağım sele çamura cesaretimi...
Bir bilebilsem sendeki beni,
İçimin bütün odalarına buyur edeceğim bendeki seni...
Bir duyabilsem kendine söylediklerini,
Sökeceğim ardından en ucrasındaki kuşdillerini...
Bir kerecik açık bıraksan ruhunun penceresini,
Sızıp dolduracağım ruhuna sevdalı bir rüzgar gibi kırmadan hevesini .....
Arif Coşkun 01.12.2008, 12:32 Al işte
Ne anlatmaya çalışır
Esmer siyahı saçların
Ne güller konduğum
Yüreğinden dökülen sözler
Filizlenmedikçe gözlerinde tebessümler
Neye yarar sendeki benler
Seni bir şiire sığdıramayışım
Ondandır belki sevgili
EyüphanAydın 01.12.2008, 13:04 EY NEFSIM
Ey nefsim Ramazan diye, niye feryat edersin
Bakiyorum mideyle birlik olup, isyan edersin
On bir ay boyunca, hiç dinlemedin sen beni
Ramazan boyunca, ben de dinlemiyorum seni
Baska türlü islah olacaginiz yoktu zaten sizin
Istek ve arzunuzun esiri olmustum sanki sizin
Çogu kere birlik olup, maglup etmistiniz beni
Ramazanda maglup etme sirasi bendedir seni
Ne kadar feryad-u figan etseniz de dinlemeyecegim
Ben Allah'in emrine uydum, hep O'nu dinleyecegim
Ah edip aglasaniz bile, hiç gözyasinizi silmeyecegim
Ramazan boyunca, kalbimin namesini dinleyecegim
cücü baba 01.12.2008, 19:15 Kılıç Arslan öldü sanma, yaşıyor bizde!
Atila'nın ateşi var içimizde!
Kanije'nin gazileri daha dipdiri!
sınırdadır Pilevne'nin kırk bin askeri!
Edirne'de Şükrü Paşa bekliyor nöbet!
Dumlupınar denen şeyi bilirsin elbet!
Şehitlerden elli milyon bekcisi olan
Aşılmaz bir kayadır bu ebedi Vatan!
Hüseyin Nihal ATSIZ
EyüphanAydın 01.12.2008, 19:46 BENİ YARA DEGİL O YARALAR
Yaralarım derin acı vermiyor
Beni yara degil o yar yaralar
Ne desemde yine halden bilmiyor
Beni yara degil o yar yaralar
Böyle vicdansızsın bileydim baştan
Kesildi iştahım ekmekten aştan
Sanki mevlam seni yaratmış taştan
Beni yara değil o yar yaralar
Merhem olamazsın geçdi zamanı
Allah nasip etsin dini imanı
Demiyorum senin versin belanı
Beni yara değil o yar yaralar
ORHAN KIZLARKAYASI
EyüphanAydın 01.12.2008, 19:47 Seni Seviyorum De
Sadece sevgilim, sadece seni seviyorum de..
ıssız sokaklarda yankılansın sevgi sözlerin,
karanlık gecenin aydınlığı olsun aşkımız,
kalbim duyuyor sesini,
kulaklarımda duysun bitanem,
sedece seni seviyorum de ve gözlerini kilitle gözlerime,
ellerimi tut bırakmamacasına,
yanaklarına öpücük konduran dudaklarım senin tenini ararken,
yüreğim sensizliğin acısında kavrulurken
ve sessiz kaldırımlar senin adını bana fısıldarken sen sadece bana
seni seviyorum de bitanem.
SENİ SEVİYORUM de...
Çünkü ben Seni Çok Seviyorum...
Erdal Güler
EyüphanAydın 01.12.2008, 19:47 Elimde olsa gözlerine
Gözlerine boyardım gökleri
Tenine yakardım toprağı
Buğday mı başak mı belirsiz...
O bal gözlerin arkasında
Kömür karası bir sevda
Alacakaranlık bir renk
Mavi mi yeşil mi belirsiz...
Ben kendimi feda ediyorum
Herşeyimden vazgeçiyorum
Sadece seni seviyorum
Ölümüne mi değil mi belirsiz...
Heryerde hırçın ela gözlerin
Denizlermi göklermi benzerin
Sana uzanıyor ellerim
Tutar mı tutmaz mı belirsiz...
Bir garip sıcak sanki tenin
Hasretle yakmasını beklediğim
İçimdeki arsız yangın sensin
Yakar mı yakmaz mı belirsiz...
Dudaklarımda sırılsıklam ismin
Ruhumda hapis fısıltılı sesin
Öksüz kalır sensiz yüreğim
Yaşar mı yaşamaz mı belirsiz...
Fırat Çandır
EyüphanAydın 06.12.2008, 09:32 DUSSUZ SEVGİLİM;
MUTLULUKLARIN EN DOYULMAZI SENİNLE BAŞLADI
SEVGİLERİN EN TÜKENMEZİ DOLDU İÇİME
SENİNLE VAR OLDU ÖZLEMLER, KAVUŞMALAR
SENİNLE YAŞIYORUM AŞKLARIN EN EKSİLMEZİNİ
ANILARIN EN UNUTULMAZINI..
O YÜZDEN DİORUM Kİ;
SEN FARKLISIN...
CANIMDAN BİRİSİN
HAYATA DAİR TEK UMUDUMSUN
SENİNLE YAŞAYIP SENİNLE HAYATA BAKABİLMEK
DÜŞÜNDÜKÇE SENİ AKLIMDA BÜYÜYO BU SEVDAN
HER DİZEDE SENİ YAZIP SENİ YAŞIYORUM
SEN NEFES ALDIKÇA BEN MUTLUYUM BURALARDA
SENİ SEWİYORUM
HER NEFESİM SANA ARMAĞAN OLSUN
HAYATIMDAKİ EN BÜYÜK AŞKSIN
VE SON SEVDAMSIN YARINLARA DAİR
SEWİYORUM AYKUT ŞEN SENİ İŞTE...
HEMDE CANIMDA ÖTE....
NE OLUR HİÇ BENİ SENSİZ BIRAKMA....
EyüphanAydın 06.12.2008, 09:32 En acıtanı ne biliyor musun dedi biri...
... hani o gidişlerin var ya... sessizce... suskun ...
... kırılan sen olduğun halde... kendisiymis gibi... hani o arkasına dahi bakmadan gidişleri...
hani senin "o an" "oracıkta" "ancak" arkasından baka kaldığın... anın durması için yalvardığın, tutup ucundan geri çevirmeye çalıştığı an varya, hani yapabilsen o merdiveni, hani yapabilsen o kapıyı, hani yapabilsen o sokağı tutup ucundan geri çevirmeye canını bile verebileceğin o an...
...o işte...en acıtanı o...
...ama senin orda oldugunu hep bildiğin ...
...ama senin hep hissettiğin...
...ama bir dahası olmayan...
...ama zaten hiç senin olmayan...
...ama senin hep bildiğin...
...ama senin hep hissettiğin...
...ama bir daha sana geri gelmeyecek olan...
...ama buna rağmen
...gelmeyeceğini bile bile senin beklediğin...
...o işte...en acıtanı o...
... sonra o kocaman kocaman, akıp gitmek bilmeyen zaman...
... o durduramadığın an' ın karmaşası tezatlığı...
...kördüğüm oluşu...
... o "acabalarla" , "keşkelerle" dolu soruların ...
... içindeki kısır döngülerin...
... ve o an ...
... hiç bir şey yapamamanın çaresizliği...
... o işte...en acıtanı o...
...belki de sadece çaresizliğin...
aLınTı
EyüphanAydın 08.12.2008, 12:03 Sevmek İçin Geç Ölmek İçin Erken
Akşamın acı su karanlığı içinden
soğuk kadife teması yalnızlığın
şuh bir kahkaha balkonun birinden
gizli işareti midir bir başlangıcın
sevmek için geç ölmek için erken
başbaşa çay elele yürümek derken
boğaz vapurları mı iskele sancak
telefonda kaybolmak sesini beklerken
insan insanı yeniler doğrudur ancak
sevmek için geç ölmek için erken
içimdeki gökkuşağı besbelli neden
bulutların içinden kuşlar yağıyor
bir şiire başlarsın birini bitirmeden
hiç kimse gözlerine inanamıyor
sevmek için geç ölmek için erken
sevmek sevildiğini bile farketmeden
yaklaştıkça ölüm soğuk bir yağmur gibi
sevmek zehir zemberek ve yürekten
gecikerek de olsa vuruşur gibi
sevmek için geç ölmek için erken
Atilla İlhan
EyüphanAydın 17.12.2008, 15:23 Aşk !..
Aşk dediğin nedir ki
Tenden bedenden sıyrık
Çocukların içinde
Yaşadığı bir çığlık
Aşk dediğin nedir ki
Histen nefesten varlık
Umutsuzluk içinde
Karanlığa son ıslık
Ahmet Hamdi Tanpınar
EyüphanAydın 17.12.2008, 15:24 BENİM SEVDAM
Erciyes dağı gibi heybetli
Akdeniz gibi kıymetli
Anadolu gibi değerlidir benim sevdam
Okyanus gibi derindir
Bulutlar gibi Beyaz;Ana sütü gibi Ak
Yıldızlar kadar parlaktır benim sevdam
EyüphanAydın 17.12.2008, 15:24 BEN SENİ SEVDİM Mİ?
Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne
Tuttum, ta içime oturttum seni
Aldım, okşadım saçlarını, öptüm
İçtim yudum yudum güzelliğini
Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette
Bendeydi özlemlerin en korkuncu
Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan,
Aşk değil, hiç doymayan bir şeydi bu
Ben seni sevdim mi? Sevdim doğrusu
Sevdikçe tamamlandım, bütünlendim
Biri vardı ağlayan gecelerce
Biri vardı sana tutkun; o bendim
Ben seni sevdim mi? Sevdim en büyük
En solmayan güller açtı içimde
Ömrümü değerli kılan bir şeydin
Sen benim bozbulanık gençliğimde
Ben seni sevdim mi? Sevdim, öyle ya
Bir çizgiye vardım seninle beraber
Ve bir gün orada yitirdim seni
Ben seni sevdim mi? Sevdim, ya sen beni
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
EyüphanAydın 17.12.2008, 16:34 SEN BENİM HİÇBİR ŞEYİMSİN
Sen benim hiçbir şeyimsin
Yazdıklarımdan çok daha az
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Lüzumundan fazla beyaz
Sen benim hiçbir şeyimsin
Varlığın yokluğun anlaşılmaz
Galiba eski liman üzerindesin
Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
Dudaklarınla cama çizdiğin
En fazla sonbahar otellerinde
Üniversiteli bir kız uykusu bulmak
Yalnızlığı öldüresiye çirkin
Sabaha karşı öldüresiye korkak
Kulağı çabucak telefon zillerinde
Sen benim hiçbir şeyimsin
Hiçbir sevişmek yaşamışlığım
Henüz boş bir roman sahifesinde
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Ne çok çığlıkların silemediği
Zaten yok bir tren penceresinde
Sen benim hiçbir şeyimsin
Yabancı bir şarkı gibi yarım
Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Uykumun arasında çağırdığım
Çocukluk sesimle ağlayarak
Sen benim hiçbir şeyimsin
ATİLLA İLHAN
EyüphanAydın 17.12.2008, 16:34 HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM
Seni anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara.
Akan yıldıza.
Bir kibrit çöpüne varana.
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamdan,
Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...
Ahmed ARİF
jakobieen 31.12.2008, 23:18 Elini tutsam, dünyanın öbür ucuna benimle birlikte gelir misin? bekle desem, dünyanın bir ucunda beni bekler misin?
denizimde fırtınalar çıktığında limanım olur musun? karanlık bastırdığında deniz fenerim, hava açınca yıldızlarım olur musun; bulutlar göğü kapladığında pusulam?
mihengim, turnusol kağıdım olur musun? yüreğimin suyu bulandıkça onu durultacak iksirim?
kapılar kapandığında kapım, yollar aşındığı vakit yolum, saklanmak istesem duvarım olur musun? özgürlüğüm ve mapusanem?
üşürsem evim olur musun? yorganım, ana kucağım? çölümde vaha olur musun? vahamda hurma ağacım?
dağın tavşanı, çölün ceylanı, gecenin hayalleri bağrına bastığı gibi beni bağrına basar mısın? şak şak yarılsa bile gökten umudunu kesmeyen kıraç tarlalar gibi umut bağlar mısın bana? gitmek istersem kanatlarım olur musun? kalmak istersem ayağımda prangam?
hurilerim olur musun? kudret helvam ve bıldırcınım? soğanda sarımsakta gözüm yok, tih çölü sürgününde gözüm yok. ateş almaya gidersem, kırk vakit sonra dönsem bile aynı yerde beni bekliyor olur musun?
kavmim beni terk ederse ve ben kavmimden kaçarsam, bir kez arkana bakmadan arkamdan gelir misin?
ot bitmeyen bir vadide yalnızca Allah’a emanet edip gidersem, sen de beni kınamaksızın O’na güvenir ve sa’y eder misin?
ümidimi kaybettiğim anda ümidim, neş’emi kaybettiğim zamanlarda coşkum, kalbim işgale uğrarsa halaskârım ve rehberim olur musun?
arkadaşım, yoldaşım, sırdaşım, enîsim, huzûrum, sürûrum, nûrum, zînetim, nîmetim, cennetim olur musun?
zaralı ulkucu 01.01.2009, 16:00 Emrindeyiz
Vatanın, milletin sahibi biziz.
Başbuğ`um emrinde, emrindeyiz biz.
Bu yolda bir ölür bin diriliriz.
Başbuğ`um emrinde, emrindeyiz biz.
Dinin ve devletin bekâsı için,
İslâmın mubarek gazâsı için,
Cenab-ı Allah`ın rızâsı için,
Başbuğ`um emrinde, emrindeyiz biz.
Bu yol ki, hayatı bu yolda bulduk,
Bu şuur, bu azmi biz senden aldık.
Tek kafa, tek yürek, tek bilek olduk.
Başbuğ`um emrinde, emrindeyiz biz.
Köy, şehir, kasaba, milli iradem,
Antepli şahin`im, Maraş`lı edem,
Yediden yetmişe gardaşım, dedem,
Başbuğ`um emrinde, emrindeyiz biz.
Başbuğ`um olmasan her şey bitmişti.
Türkiye komünist olup gitmişti.
Sen sağ ol sayende gençlik yetişti.
Başbuğ`um emrinde, emrindeyiz biz.
Bu kervan gidecek ürsün köpekler.
Analar, babalar, doğan bebekler,
Bozkurtlar hep senden işaret bekler.
Başbuğ`um emrinde, emrindeyiz biz.
Korkaklar gelmesin, geriye dönsün.
Dışarı çıkmasın evinde sinsin,
Dün sendin, bugün de liderim sensin.
Başbuğ`um emrinde, emrindeyiz biz.
Sen emret her engel az gelir bize,
Aşılmaz dağ olsa düz gelir bize,
Zindanmış urganmış vız gelir bize,
Başbuğ`um emrinde, emrindeyiz biz.
Sabrımız memleket için biline,
Dileriz akıllar başa alına,
Bir değil bin Arif feda yoluna,
Başbuğ`um emrinde, emrindeyiz biz.
Ozan Arif
S1vasLee 13.01.2009, 08:51 ellerine yüreğine sağlık Sİvaslı olmanın ayrıcalıkları :)
gizemliömerr 26.01.2009, 17:02 taraftar arkada bekler
gönlüm sivasta sesver
sevginle dolduk hakkını ver
yiğidosun coşuver
gol atınca aşık olurum
kötü oynayınca mahçup olurum
yen rakibi sev kalbimi
kırmızı kanlar dökülür
beyaz yalan söylenir
sırf senin için yapılır
anla sevgimizi diye
:)
by_hunter 26.01.2009, 17:07 adın gibi şiirinde gizemli... :D
ünal torundan mükemmel şiir sen yürüyeceksin
http://www.izlesene.com/video/amator-unal-torun-yuruyeceksin/1095823
Sen ağlayacaksın,belki horlanacaksın, belki dışlanacaksın ama, sen yürüyeceksin...
Kimi zaman nefsin karşına çıkacak,kimi zaman çevren, kimi zaman ailen,
kimi zaman gücü elinde tutanlar.. Ama sen yürüyeceksin...
Belki anlamak istemeyecekler seni Belki anlamazlıktan gelecekler
Belki gülecekler, belki küçümseyecekler ama, sen Allaha dayanacak ve yürüyeceksin...
Belki güvendiğin dağlara kar yağacak, belki belki tuttuğun dallar kopuverecek ama sen Rabbine güvenip yürüyeceksin...
Belki sürüleceksin, belki taşlanacaksın,belki dışlancaksın, belki yalnız bırakılacaksın ama sen Rabbinin birlikteliğini bilip yürüyeceksin...
Kimi zaman düşeceksin,kimi zaman çelme atacaklar ayağına, kimi zaman set çekecekler,yorulacaksın kimi zaman fakat, yoluyun yüceliğini bilecek, bismillah diyecek ve yürüyeceksin...
Kırılacaksın belki, kıracaklar kimi zaman seni,için belki kan ağlayacak ama sen hasbinAllah diyecek ve yürüyeceksin...
Duranlar olacak, yolu terk edenler, belki yoldan çıkanlar, belki yolda saraylar yapanlar, belki geri dönenler ama sen yürüyeceksin...
Ağlayacaksın belki, belki ağlatacaklar seni ama sen gözyaşını azığın yapıp yürüyeceksin...
Belki kıymetin bilinmeyecek, belki kadir kıymet bilmezler kıymet bilmeyecek, belki halin sorulmayacak,
belki vefasızlar seni unutacak ama, sen en vefalı dostun yolunda yürüyeceksin...
Eğilenler olacak, belki yolu satanlar ama, sen dimdik yürüyeceksin...
Yolda yalnızım sanma, yürüdüğün yollu sakın başa kakma bil ki bu yolun yolcularının dostu Allahtır...
Tarkan ÇeLik 18.08.2009, 17:10 Vay be ben bu konuyu ta 2005 Te açmı$ım :D :D Hatırlamıyorum vaLLa :confused::confused:
subasi29 22.08.2009, 02:25 Besbelli
Besbelli ölümüm sabahleyindir.
İlk ışık korkuyla girerken camdan,
Uzan,başucumda perdeyi indir,
Mum olduğu gibi kalsın akşamdan.
Sonra koş terlikle haber vermeye,
'Kiracım bu sabah can verdi' diye,
Üç beş kişi duysun ve Belediye,
Beni kaldırmaya gelsin odamdan,
Evden çıkar çıkmaz omuzda tabut,
Sen de eller gibi adımı unut,
Kapımı birkaç gün için açık tut,
Eşyam bakakalsın diye arkamdan.
Ahmet Kutsi Tecer
subasi29 22.08.2009, 02:27 ellerimize doğacak
çocuk çığlıkları
al rengini alacak karanfiller
kokusu sinecek ellerimize sümbüllerin
gidip gelecek ıspatula
kazırken hece artıklarını tekneden
sonra çok uzaklardan kara bir zindanın sesi duyulacak
"başın öne eğilmesin"
"aldırma gönül aldırma"diyecek Sabahattin Âli
hey benim bağrı yanık Anadolu'm
şimdi sözüm sana
tezene uçlarında demlenecek Ozanlar
Cemler bağlanacak musâip köyneği'nden
dağlarda çağlayacak heceler
hüzün vadisinde turna sekişleri
delinecek umut geçirilecek kovuklardan
aşka şaşıracak Destanlar
Zühre Tahir'ine yazacak kelâmları
Fuzulî çeşmesinden nar akacak
Dadaloğlu çayıra salacak kıratını
şiir sepetleri dolacak
aşkla sevgiyle murâdla
kitaplar dillenecek
Fâ-i-lâ-tün de
biçerek heceleri geldik bugüne
unutacak insan suretleri hayatı
şiir yerleşecek yürekte bir yerlere
hevesinden parmak uçları terleyecek
gazeller dökülecek yürekler ekilecek
geriye raflar dolusu kuyu hikayeleri
ve gergefinde iğne oyalı heceleriyle
sevda kokulu mazi gülümseyecek
Ali Ekber Hirlak
subasi29 22.08.2009, 02:28 12.11
2008
Sevgin Bir Kumarmış...
Mehmet Akif Aksel
Senle oynadım aşk için kumar.
Sana düşeş bana hep yek geldi.
Seni çok sevdim amma...
Bu sevda da sana az geldi...
Mehmet Akif Aksel
subasi29 22.08.2009, 02:29 Güneş elbet doğacak yine
Ama bu sefer bensiz
Yüreğimde
Belki de sensiz
Kör kuyulara kilitlediğim
Hüznümün anahtarını
Tekrardan arayışım yersiz..
Yine fırına gideceğim
Her sabah ki gibi.
Sokakları karış karış
Gezeceğim kuş cıvıltılarıyla
Ama eksik ama renksiz.
Bir yemeğin tuzu olmayışı gibi
Yavan kalacağım sensiz
Yine de düştüğüm yerden
Kalkmaya çalışacağım
Ama bu sefer
Biliyorum ki
Kalkamayacağım sensiz..
Çaresiz,
Yetersiz,
Hissiz...
Bizsiz kalacağım.
Bilmem hayatın,
Kaçıncı metresinde
Vurgun yiyişlerim son bulacak.
Ne kalp dayanır sensizliğe
Ne de ben..
Bağlanmamın sebebi açık ve net
Dedim her zaman ben
Seni sevdirense Rabbim
Sual etmem.
Ben silmişken senden öncesini
Hala geçmişte kalmışsın sen..
Sen silmişken izlerimi
Takibindeyim yine ben.
Kal yâda git
Umarsız kalmasın yaren!
Çözüm arama fil tarihine,
Sorunlar yatsın mabedinde.
Sevgili...
...den önce ...den sonra
Ben yine buradayım,
Ömrümüm yettiği kadarıyla.
Hamit Aydoğmuş
subasi29 22.08.2009, 02:31 Seni sevmek başka bir şey
/Seni görüp de sevmemek deliliktir/
Takvimlerden kopartılan bir yaprak gibi
Hiç bıkmadan
Hiç usanmadan
Seni sevdiğimi
Her gün yeniden yazmak gibi..
Yokluğunda
Zevk-i sefasını sürerken tatlı hüzünlerim..
O çocuksu bakışlarını cebime doldurdum.
Yalnızlığımda
Denize düşen yılana sarılır misali
Yanımdan hiç ayırmadım hayalini
İşte bu nedenle
Ben seni hep içimde tuttum.
Her gece sarıp, sarmalalayıp
Düşlerimde bile
Seni kollarımda uyuttum
Seni sevmek başka bir şey
/Seni görüp de sevmemek deliliktir/
Komşu olmuş taşınmışsın gözlerime
İçimdeki ateşi uyandırmışsın bir kere
Beni sensiz bırakmak
Haksızlık olur yüreğime..
Ayıp olur
İşte bu nedenle
Ben seni hep içimde tuttum.
Ben seni sevdikten sonra
Bütün dertlerimi unuttum
Seni sevmek başka bir şey.....
Necdet Göknil
subasi29 22.08.2009, 02:40 Ey her gece uykularımı yoklayan ayrılık
Hani söz vermiştin, gelmeyecektin geri
Şimdi tut kanatlarından düşlerimin de
Koyalım zaman denen utanmazı bir heybeye
Saçalım itin önüne, ya da at sürüsüne
Hangisi yer seni, bilemem ama
Ömrüm heder oldu senin elinde
Saklı kentimin sarnıçlarında şırıldayan
Gün sıyrığı dallarda konaklardı serçelerim
İnada inat, şarkılar söylerdi güllerime
Elinde teli kırık bir sazla
Boynu bükük bir ozan
Sen Mayıs olacaktın hatırlasana
Koşacaktık kışa inat, yollarda
Koy gitsin demiştin bir zamanlar
Koydun beni, iflah olmaz bir hazana...
Oysa Eylül
Kanadı kırık serçelerin mirasına oturmuş
Höllük eliyordu, bebek belemek için
Saçlarında kar yangını ışıltılar saklarken
Kirpiklerinden topluyordu uykuların en kesifini
Titrek ellerinden mi çıkmıştı kırgın yemiş mısralar
Yoksa dilinde mi kilitlenmişti
Seni seviyorum diyen soluklar
Bilmiyorum
Kederin al yaşmağını örtmüş de yüzüne
Davullu zurnalı bir düğüne gidiyordu
Sırtında beyaz kefenle
Hiç olmadığı kadar değerliydi şimdi
Bir zamanlar ona kahredip, sövenlerin
Elleri üzerinde...
Eylül Gökdemir
subasi29 22.08.2009, 02:44 Seni sakladım sevdiğim
Ömrüm kadar zamanda
Gönlüm kadar mekanda
Hiç durmayan kanımda sakladım
Seni sakladım sevdiğim
Bir kıtanın arasına
Uçan kuşun kanadına
Şu sokağın çıkmazına sakladım
Gün gelmiş sevdiceğim
Ömür denen zaman bitmiş
Gönül denen mekan yitmiş
Şu kanımda damarımdan akıp gitmiş
Dahasıysa sevdiceğim
Kıtalarım kurumuş
Ormanlarım sükun bulmuş
Çıkmaz sokak yıkılmış
Yine sakladım sevdiğim seni
Mezar taşımın yazısında
Yeşeren gülümün dalında
Ve sakladım yine seni =yarim= kara toprakta
Karar verdim sevdiğim bende
Seni; hesap günüde saklayıp yok sayacağım
İşte burda deselerde bakmayaccağım
Seni öyle sevdim ki sevdiceğim gözümden bile saklayacağım
İbrahim Şenol
subasi29 22.08.2009, 02:46 Ben ve varla yok arası dünyam
Birde seni bilirdim yanımda sevdam
Güzel günler, rengarenk gelecek vardı rüyam
Beni yalnızlığımla baş başa bırakmadan önce
Kendimi atasım gelir her zaman
Her hangi binadan, bir uçurumdan
Olmuyor sensiz dönmüyor devran
Uyumayı unutmadan, acıyı hissetmeden önce
Gittin yine yaptın her zamankinden
Tam da hayattan keyif alabilecekken
Kaçan sendin bıraktım hep ben kovalayacakken
Işığım körelmeden, sokağa vuran sessizliği duymadan önce
Hani nerede verdiğin sözler
Yalanmıydı sevişmeler, sıcak öpücükler
Zamanla kayboldu gitti sevgiler
Gideni görmeden, sana yenik düşmeden önce
Tek yapabildiğim düşünmek, hep düşünmek
Varolduğum geçmişi düşlemek
Ve zor da olsa bunu kabullenmek
Yüksek dozu vurmadan, gözlerimi kapatmadan önce..
Cem Birgi
subasi29 22.08.2009, 02:46 seni ben
düşündükçe özlüyordum ya
şimdi
yine seni düşünüyorum.
karanlık bir şehrin
uykudaki sessizliğini dinlerken
sessizce
aklıma düştün yine bu gece
dün geceki hatıralarım
canlandı gözümde.
nedense,
özlemlerim isyan etti birden
düşüncelerime
gece hırçınlaştı sessizliğe
huzursuz oldu sokaklar
daha bir karanlık oldu gece.
sessizliğe inat
karanlığa bir feryat
ıstıraplarımın içindeki ben
öyle bir bağırıyorum ki,
tanıyamıyorum sesimi.
oysa,
özlemlerim
düşüncelerim
ben dün gece böyle değildim.
mazimiz bir girdap
farkettirmeden içine çekiyor beni
oysa yaşamam gereken
şu an.
girdabından
kurtarmalıyım artık kendimi.
o anda
gece de
öyle bir yağmur ki..
yağmur sonrası
toprak kokusuydu soluduğum
ağaç diplerinden bir nefes.
bir de,
düşüncelerimdeki özlemlerimden
ayrılığın sızısıydı duyduğum
yüreğimdeki son ses.
gözümden akan iki damla ise
son gözyaşlarım.
dün gece,
son gecemdeydin sen
artık seni özlemiyorum.
sabahın serinliğinde
güneşin ilk ışıklarına gülümseyen
ilk papatya...
yaprakları,
ayak altı ezilmelerine
fal bakacak ellere uzakta.
işte ben buradayım
papatyanın hemen yanı başında.
Nurhan Ergün
DELİ GÖNÜL
Daha Senden Gayri Aşık Mı Yoktur
Nedir Bu Telaşın Vay Deli Gönül
Hele Düşün Devr-i Adem’den Beri
Neler Gelmiş Geçmiş, Say Deli Gönül
Şu Fani Dünyada Umudunu Yüz
İnanmazsan Var Kitaba Yüz Be Yüz
Evin Mezaristan, Malın Bir Top Bez
Daha Duymadınsa Duy Deli Gönül
Günde Bir Yol Duman Çöker Serime
Elim Ermez Gidem Kisbü Karıma
Kendi Bildiğine Doğrudur Deme
Var İki Kamile Sor Deli Gönül
Gördüm İki Kişi Mezar Eşiyor
Gam Gasavet Gelmiş , Boydan Aşıyor
Çok Yaşayan Yüze Kadar Yaşıyor
Gel de Bu Dünyayı Yor Deli Gönül
Mevlam Kanat Vermiş Uçamıyorsun
Bu Nefsin Elinden Kaçamıyorsun
Ruhsati Dünyadan Geçemiyorsun
Topraklar Başına Vay Deli Gönül
AŞIK RUHSATİ
subasi29 06.09.2009, 07:32 S£vGiLim..
senı sevmıştım
deyer vermıstım
ben senı gercekten ama gercekten
sevmıstım sevgılım..
canımın parcasıydın
goz bebegım gıbıydın
askım derıdın
nerdesın sımdı sevgılım ?.
sevıyordun ya benı hanı !
ölum olsa ucuda ayılmazdın ya hanı !
etten tırak ayrılmak kadar zordu hanı !
hepsi yalanmıydı ha sevgılım!?...
yanımda kalacaktın
askım bırz naz yapacaktın
ama ne olursa olsun
benden ayrılmıcaktın ya hanı sevgılım !?...
subasi29 06.09.2009, 07:33 Ağladın mı Sen
Bir gece yarısı uyanıp uykudan
Göz yaşlarını sildin mi sen
Rüyalarında beni görüp
Benim için ağladın mı sen
Bir gece yarısı kalkıp sıcak yatağından
Benim yokluğuma ağladın mı sen
Pencerenin önünde oturup
Yağmurla birlikde benim için ağladın mı sen
Bir gece yarısı bırakıp tatlı uykunu
Oflar çekerek bensizliğe isyan ettin mi sen
Yanaklarından yaşlar süzülüp
Sensizim deyip göz yaşlarına boğuldun mu sen
Yanarken ben hasretinle
Düşündün mü beni bir kere
Sevdiğim askerde diye
İki damla gözyaşı dökdün mü günler uzun diye
subasi29 06.09.2009, 07:34 ADIM ADIM AŞK
bir gizemdi bakışların
soru işaretleri yüklenmiş
kırılmış köprünün ayağı
yol kapanmış belki
iyot kokusu takıldı
soru işareti çengeline
düştü suya
bir rüzgar öpüşü
bir dalga teninde
kanatlandı sözcüklerim
deniz feneri ışığı ayaklandı
kıpırdadı süt limanlığı
dinginliğimin,ağırdan
elin eridi elimde
uyuştum soluk alışlarında
gözlerinde şiirsellik
mutlu gemiler yanaştı limana
anlamlı imgeler aktı
dudaklarının kıvrımından bana
kahve gözlerin kısıldı
bir köz düştü bahtiyarlığıma
pembelere büründü ağaçlar
köpük köpüktü
bir hırka,bir çatal çaldı beni
art arda vuruldum
çoğaldın tümcelerimde
sarmalandım an be an
hırsızlar çaldı uykularımı
ben yıldızları sayarken
en parlağı sendin
kayboldum sende
yok oldum
tükendim
şafakla
yavaş
ya
va
ş
subasi29 06.09.2009, 07:34 Sevme Diyorsun
Neyin içine düştüm bilmiyorum
Hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım
Beni bu kadar sevme diyorsun
Ben seni unutmaya çalışmadım mı sanıyorsun?
Olmuyor gülüm yapamıyorum
Yüreğime söz geçiremiyorum
Seni neden bu kadar sevdim bilmiyorum
Nefret etmek istedim
Unutmuşum nefretinde aşk olduğunu
Damarlarımda kan akarken seni hissediyor
Bana gülüyorsan akmaya devam ediyor
Gülmüyorsan donuyor
Sana bakınca sarılmak istiyorum
Öpmek istiyorum
Çok şey mi istiyorum gülüm
Ama bunu yapma diyorsun
Korkuyor musun sana sarıldığımda
Bu kadar sıcak bir yüreği hissedip
Kendini kaybetmekten
Kalbim zayıfladı artık sancılanıyor
Anlamıyor musun bu kalp duracak
Bana kısa bir süreyi bile çok görüyorsun
Sen bencilsin!
Bilmiyorsun ki
Bu kalp beklide son bir istek yaptı sana
Ukbaya gidecek bu ruh
Ne cevap verecek orda
Orda da acı var
Orda seni beklemek istiyorum
Bu bile mümkün değil
Ahımı almaktan korkuyorsun
Gülüm seni nasıl sevdiğimi göremedin mi?
Ben sana nasıl beddua ederim
Ahımı almadan yaşayacaksın
İçin rahat olsun
Başkasını seversin diyorsun
Ah gülüm ah içimdesin ama göremiyorsun
Bir kurbanın bir celladı olur
Benim celladım sensin
Sevgiye açsın sen
Seni sevgiye doyuracak birilerini arıyorsun
Ama sevgiyi ezip üzüntüye koşuyorsun
Seni benim gibi seven olmayacak
Bende seni sevdiğim kadar başka birini sevmeyeceğim
Bir gün aklına gelir miyim bilmiyorum
Eğer gelirsem
Bil ki o kalbe bağlı olan zincir hala kopmadı
Ucu avuçlarında duruyor
Belki o zinciri görürsün
Gördüğünde ise artık senin için atan bir yürek olmayabilir
Ben eridikten sonra sen beni sevsen ne olur
Hayır hayır
Eğer seversen beni, erisem de sev
Ama mezarıma gel bir gün
Beni bekle de bana
O zaman seni orda acısız beklerim…
Erdal EKİNCİ
subasi29 06.09.2009, 07:35 ADINI SEN KOY
SIMSICAK BİR YAZGÜNÜ YOLDA İLERLERKEN
KİM BİLİR BELKİ GEÇ BELKİ DAHA ERKEN
KARŞIMA SEN ÇIKTIN ŞAŞIRDIM BİRDEN
ÖYLECE KALAKALDIM OLAN OLDU ANİDEN
KOŞTUM HEMEN YANINA AÇ KEDİLER GİBİ
İSMİNİ SORDUM ONA AH DELİLER GİBİ
MİS GİBİ GÜL KOKUYORDU AYNI İSMİ GİBİ
TUTTU ELLERİMİ BAKTI GÖZLERİME SEVGİLİLER GİBİ
ADINI SEN KOY BU SEVDANIN
SENLE GEÇEN BU YILLARIN
TEK SAYFAYA SIĞDIRALIM
BİZ AŞKIMIZI
ADINI SEN KOY BU SEVDANIN
HİÇBİR ZAMAN UNUTMAYALIM
ÖLENE DEK SEVEREK YAŞAYALIM
BİZ AŞKIMIZI
subasi29 06.09.2009, 07:36 BABAM GURBETTE
Gurbet eller aldı babamı
Kader yine ayırdı bizi
Ben bakarım
Gözümden yaş akar
Ah gurbet eller aldı ah
İnsan tek edemez
Kimseyi göremez
Sevgi tadı alamaz
Ah gurbet eller ah
subasi29 06.09.2009, 07:36 MEMLEKET ÖZLEMİ
Terk ettim sılayı gurbete düştüm
Elini özledim memleketimin
İl, ilçe, bucak, köy demeyip geçtim
İlini özledim memleketimin.
Nasibimiz oldu bu koca şehir
Kaderde ne varsa edilmez tehir
Burada da var Derya, Deniz ve Nehir
Gölünü özledim memleketimin.
Nakletmek bizlere oldu anane
Can kavuşmak ister her an canane
Elin yeşil bahçesinden banane
Çölünü özledim memleketimin.
İstanbul isterse altınla dolsun
Her şey sahibine mübarek olsun
Kutnusu kuması kendine kalsın
Çulunu özledim memleketimin.
Tarlasını çayırını otunu
Peynirini yoğurdunu sütünü
Yayla kuzusunun leziz etini
Külünü özledim memleketimin.
Erkeği cesurdur kadını nazlı
Bir çoğu şairdir elleri sazlı
Çevreye uzanan topraklı tozlu
Yolunu özledim memleketimin
subasi29 06.09.2009, 07:37 Gurbet Akşamları
Hiç istemem yine gelir,
Çatar gurbet akşamları
Yüreğime hançer olur,
Batar gurbet akşamları.
Öldürecek beni dertler,
Bende geçti bini dertler,
Dertlerime yeni dertler
Katar gurbet akşamları.
Bilmiyorum dertten gamdan,
Zevk mi alır intikamdan?
Kanlım gibi şu yakamdan,
Tutar gurbet akşamları
Şimdi akşam bak şu anda,
Zindandayım ben zindanda,
Zindan ne ki zindandan da
Beter gurbet akşamları
Acılara beler beni,
Kesip doğrar diler beni,
Parça parça böler beni,
Yutar gurbet akşamları.
Memleketim ilim obam,
Kavim, gardaş, dost, akrabam,
Gözlerimde anam, babam,
Tüter gurbet akşamları.
Kadir Mevla’m yardım etsin
Ozan Arif yurda gitsin
Bitsin artık bitsin bitsin...
Yeter gurbet akşamları.
subasi29 06.09.2009, 07:37 mahkum
Hüzünlü bir gecenin akşamından sabahına kalan artıklar misali
Depremlere uğramış duygulardan arda kalan enkazlar misali
Gözlerden boşalan selllere kapılmış aşıklar misali
Yenik düşürülmüş yenik düşürülmeye mahkum ben
Savaşlardan arda kalan enkazlar misali
çıkarlar uğruna tetiklenmiş kör kurşunlar misali
Göz boyamak için söylenmiş adi yalanlar misali
Yalanlanmış yalanlara mahkum ben
subasi29 06.09.2009, 07:38 geldim sana
Kara kışın oradan geliyorum ben sana
Gelirken kollarımda kayıp bembeyaz karlar
Güneşle buluşmuştu yüzündeki bulutlar
Ben yağmurlara hasret, bak işte geldim sana
Kutuplardan gelip de cehenneme düşmüştüm
Ateşler içinde yanmak nedir senden gördüm
Şimdi kurtar beni bu kara azaptan
Ben yağmurlara hasret, bak işte geldim sana
subasi29 06.09.2009, 07:39 Gönlümdeki gurbet
Dost ülkeler duman duman önümde
Dağların alnında gurbet yazılı.
Göv göcekler firez oldu gönlümde
Çamların dalında gurbet yazılı.
Ilgıt ılgıt yeller eser ovadan
Kuşlar tüm tedirgin kalkar yuvadan
Özümüz gövünür yanık havadan
Sazların telinde gurbet yazılı.
Gene yanar oldu bağrımın başı
Nasıl söner bu sevginin ateşi?
Oğuzlar soyunun savaş yoldaşı
Atların nalında gurbet yazılı.
Bir canım olsa da yurt için versem
Ufka nakış nakış kanımı sersem
Kalk gardaş sılaya gidelim desem
ÖTÜKEN yolunda gurbet yazılı.
subasi29 06.09.2009, 07:40 ====EŞE DOSTA====
Ramazan demir babama,
canım kadar sevdiğim anama,
kapı komşu dost akrabalara,
selamlar olsun bremenden oraya.
Rahmetli kardeşim ismet ailesıne,
oğulları izzetin abdullah muhammede,
omuzunda ağır yüklü yengeme,
selamım var hepinize bil cümle.
Sabuncu yasin amcama,
çoğu işsiz aile efradına,
balcalıda hasta karısına,
geçmiş olsun bulsun şifa.
Çevir etleri ciğerleri yanmasın,
doyur etrafta kimse aç kalmasın,
yiğenin beşir e hatırın kalmasın,
kebapçı amcam ahmete selam salın.
Amcam salih alemle dalga geçer,
en güzel elbiseyide kendine biçer,
hüseyin veysiyide artık ever,
beşir de size selam eder.
Konuşuyorsun avukat gibi,
yaptığında derler deli işi,
görmedin başındaki musibeti,
sanada bir çift sözüm var görmeyeli.
Satalitçi hikmet ustaya,
oğlu memoş kızı hülyaya,
altın kalpli bacım nezihaya,
derim kalın hepiniz sağlıcakla.
Ömrün gurbette geçti çalıştın yıllarca,
onbir çocuk yemek ister selim tek tabanca,
ALLAH rızkını veriyor yürekten inanınca,
sizede selamım var kalın sağlıcakla.
Kafası calışıyor dersin bilgisayar,
çok güzel konuşuyor hemde nüktedar,
tutmludur ailece fenikleri sayar,
sizede ulaştırılacak selamlarım var.
Gurbette savrulduk ta uzaklara,
bir selam telefon bekleriz arasıra,
sitemimdir eşe dosta amcaoğllarına,
bunuda onlara acaba kim duyura.
Yazdım üç beş kelime eşe dosta,
üzdüm ise kimseyi şimdiden af ola,
beşir demir,kastım yoktur şuna buna,
selamlar size yermeyin beni nola.
Şair etti beni eş dost sevgisi,
dayanılmıyor almanyada akraba hasreti,
mardinli şair beşir demir tek isteği,
vatanımda vereyim şu son nefesi.
subasi29 06.09.2009, 07:41 SOĞUK SUYLA YUYAR SENİ BU GURBET
Gülmez gurbet elde garibin yüzü!
Daima yaşlıdır kurumaz gözü!
Gönül yaralıdır çekilir sızı!
İnsanı yârensiz koyar bu gurbet! ...
Nedir hâlin diye soranın olmaz!
Ağlarsın gözyaşı silenin olmaz!
Can bedenden uçar bilenin olmaz!
Soğuk suyla yuyar seni bu gurbet!
Gurbet elde yitip kaldın be İrfan!
Artık anan yok ki gözyaşı döksün!
Üstelik kabrine yok bir taş diken!
Geçmişini hiçe sayar bu gurbet!
subasi29 06.09.2009, 07:41 GURBET BİTER
Kolay değil arkadaşım,memleketinden koptun
Annenden,Babandan,kardeşlerind en,
Yaşadığın alıştığın yerinden...
Arkadaşlarından,sevdiklerinden
Kolay değil kardeşim,memleketinden koptun...
Valizini hazırladı titrek elleriyle Annen,
Sürpriz hediyeler aldı hep koşuşturan Baban
Saçlarını kokladı gözleri dolan Ninen
Uzun uzun dua etti seccadesinde Deden,
Ve veda ettin onlara el öpüp yollandın sen...
Sana el salladılar,su serptiler,ağladılar
Dalıp gittin koltuğunda,bulutları seyrettin
Bir bir uzaklaştığın kınalı tepeleri...
Anadolu'yu seyrettin,sürüleri,çobanları
Kızgın güneşin altında çırpınan köylüleri...
Çocukluğunu seyrettin,gözünde hemen canlanan
Ve çocukları seyrettin,el sallayan,taş atan
Memleketini seyrettin,hem sıla hem gurbet olan
Renk renk kırçiçeklerini,kimi açan kimi solan,
Göçmen kuşları gözledin,bir çırpıda kaybolan...
Gündüz bitmişti gece dakikaları saydın
Muavin çocuk bağırdı 'millet gözünüz aydın'
Kimse kalmasın diye kükredi çilli cocuk
Valizini alıp indin,isteksizce sevindin
Dolu dolu gözlerle bu koca kente baktın,
Öyle ki dokunsalar hemen ağlayacaktın...
Gurbet caddesine girdin,yorgun...uykusuz...ürke k...
Aklında Annen,Baban,kardeşlerin vardı hep
İlk gün bir sade otelde aile albümünü,
Karıştırdın ve öptün resimlerin tümünü...
Sabah okulunu gördün,yazılıp yurda girdin
Önce mesaj sonra mektup,ilk işini bitirdin...
Yurda baktın o yurt ki her koğuşu bir bölge,
İki katlı ranzaların herbiri birer şehir;
Şu Bursa,şu Osmaniye,şu Muş,şu Diyarbekir...
Ve okudun yıllar geçti,nasıl geçti bilmedin,
Birgün telefon açtın'Heeyyy Geliyorum'dedin...
subasi29 06.09.2009, 07:42 Sanayi Çarşısı
Sanayi Çarşısı
Ankara Sanayi Çarşısı.
Bir elimde piston , birde kırılan şaftın parçası.
Yol boyu,
Tornacılar , frezeciler , yedek parça dükkanları.
On , on bir yaşında çocuklar,
Elde anahtar , çekiç , işkence.
Yağdan kararmış tulumlar.
Hep beraber yürüyoruz.
Bir gül bahçesinde gezer gibi ferahladım.
Çarklar dönüyor ,planyalar ileri geri.
Yaşlı bir usta kan ter içinde motor indiriyor.
Yol kenarı,
Pideciler , işkembeci , kebapçılar.
İki çırak çorba içiyor.
Ekmek dilimlerinde gres yağının karası,
Tereyağını katık etmişçesine mutlu , özgür.
Acıktım diyorum.
İşkembe çekti canım.
Ama motorsikletciyi aramam lazım.
İki sokak ötede dedi bir cıvatacı , somuncu.
Kandilmiş bu akşam.
Oysa canım içki çekiyor.
Büfenin birinde soğuk meşrubat , helva ekmek ve gobit.
Anadolu işi , küçük , şişkin pideler.
Yuvarlak ve gevrek.
Karnım gurulduyor habire.
Akşam börek yaparsın.
Bende Kandil simidi getiririm.
Motorcuda altmışlık bir sıhhiyeci.
Doğu Alman malı bir motorun,
Debriyaj ayarını yapıyor.
Küçük kendi halinde bir atölye.
Aklıma geldi de Kadri ağabeyin zeytin imalathanesi,
İttirirken benim motoru,
Kafamı nasıl çarptığım,
Bırakmadım .
İttik beraber motoru.
Sıhhiyeci , motorcu ve ben.
Anlatıyor usta.
Hacettepeli Mehmet’in BMW sini,
Nasıl rektifiye ettiğini.
Şimdi 160 vuruyor.
Suratımda yersiz bir sırıtışla dinliyorum.
Gülüyorum kendi kendime.
Bir elimde piston ,
Bir elimde şaft,
Dışkapıya yürüyorum.
subasi29 06.09.2009, 07:43 ANADOLU
Ben cöller firtinasi,
Ben analarin yasi,
Ben tarihlerin yoluyum.
Vurulmus saldirmisim,
Düseni kaldirmisi,
Gariplerin sag koluyum..
Türkü söyler dillerim,
Nasirlidir ellerim,
Ben sögütlerin daliyim.
Ben dünlerin yarini,
Köroglunun torunu,
Ben camlibel ben doluyum.
Yüregim catalcadir,
Bakisim kartalcadir,
Ufuklara sevdaliyim...
Türkü söyler dillerim,
Nasirlidir ellerim,
Ben sögütlerin daliyim.
Ben gönüller bekcisi,
Dertlerin emekcisi,
BEN ANADOLU DOLUYUM
subasi29 06.09.2009, 07:43 SU GİBİ
Su gibi
Su gibi
Kim saf
Hangimiz berrak
Kim tertemiz
Kim yalansız,
Hangimiz,apak
Su gibi
Özlermisin sen
Geçmiş günleri
Ugrarmısın ara sıra
Buhar olup bulutlara
Yagarmısın sonra
Damla damla
Su gibi
Özledim ben
Tek çeşmeli
Uzunca bir borusu olan
Ah o köy çeşmeleri
Açsam avuçlarımı
Dolsa içine
Doya,doya içsem
Su gibi
Hayat mı?
Uzunça bir dere
Akıyor kendinçe
Ve hepimiz
Döküleçegiz
Gün gelecek
Bir bir denize
Su gibi
Hasret Güvercini
Yadellerde yuvasiz kalmis
Acmadan solan bir gülmüs
Bir anda hayata küsmüs
Artik ucmaz olmus hasret güvercini
Nereye gitse bir yabanci olmus
Kendine bir dost aramis bulamamis
Birde dönüpardina bakmis
Yurdunu cok uzakata birakmis hasret güvercini
Hayalleri ümidi kaybolmus
Anilarini bir bir yitirmis
Yüregini yakarcasina bir "Ah" cekmis
Kanadi kirilmis hasret güvercini
Dostluk sevgi onu unutmus
Yeniden silanin yolunu tutumus
Özgürce ucmusta, ucmus
Vatanina dogru hasret güvercini
Özlemi bitmis fakat yasadiklarini unutmamis
Mazi onu derinden etkilemis
Iste buda benim yasadiklarim demis
Sonra burukca tebbüssüm etmis hasret güvercini
Insanlar unutur zamanla anilari
Onun icin tekrar yaparlar hatalari
Düsünmezler kirdiklari hassas kalpleri
Duyun bu feryadi insanlar diyor hasret güvercini
subasi29 06.09.2009, 07:44 Benim Babam
Benim babam fakir ama yiğit ve merttir
Haksızlık karşısınnda aslan gibi gözü pektir
Benim babam ben yaşadıkça
Nazarımda erkek oğlu erkektir
Benim babam şeref abidesidir
Özü sözü bir olanların simgesidir
Göründüğü gibi olmayanlara
Maneviyatın en manidar sillesidir
Benim babam su misali azizdir
Kazandıkları helal ve de o kadar lezizdir
Benim babam benim gözümde
Gönülleri onure etmekte daima mahirdir
Benim babam sözünün eridir
Çirkinliklerden her daim beridir
Cennetlik olacağından şüphem yok
Zira en büyük delili helal alın teridir
Benim babam kötü gün dostudur
Bu fani dünya gözünde koyun postudur
Müdavimidir rahmani yolların
Samimi ve muhabbetli insanların coşkusudur
Benim babam ya göründüğü gibi yada olduğu gibidir
Bu özelliği mağduriyetinin birinci sebebidir
Onu anlatmak o kadar kolay değildir
O mercanları gizleyen berrak suların dibidir
Benim babam misafir perverdir yemez yedirir
Feleğin sillesini yemişleri sevindirir
Kendini bildi bileli mazlumun yanında olmuştur
Onu tanıyan herkes buna canı gönülden şahittir
subasi29 06.09.2009, 07:45 Babam'a
Gel, seninle anacığım, maziyi yadedelim,
Analım babamızı, ruhunu şadedelim,
O, bu masum yuvanın oldu aziz şehidi,
Bu günleri görmeden kara toprağa gitti.
Öttürse borusunu İsrafil bir an için,
Mezarı kıpırdasa, oynasa için için.
Halimize bir baksa, kaldırsa bir başını,
Silse gözlerindeki ıstırabın yaşını,
Kafasında yer alan istifhamlar çözülse,
Bizim için yaptığı bütün gamlar çözülse.
Sükunla toprakları çekse bir üzerine,
Halinden memnun olsa, yatsa tekrar yerine.
Sana şefkat gösterdi masum bir evlat gibi,
Sonra Azrail geldi korkunç bir feryat gibi,
Kasıp kavurdu gitti, onu beraber aldı,
Arkasında hatıra iki zavallı kaldı.
Bürüdü gözlerini korkunç hırçın bir korku,
Gözleri açık gitti, kaderin cilvesi bu.
Bazı ufka dalarım, gözlerini görürüm,
O gözler ki sahibi mezarda bir kötürüm,
Yerinden kıpırdamaz, kolunu kaldıramaz,
Yolumuzda durana vurmak ister vuramaz.
Seneler önümüze ıstıraplar yığardı,
Küçük kalplerimize kasırgalar sığardı.
O göklerden bakardı, bize ilham verirdi,
Biz muvaffak oldukça, güler selam verirdi,
Bugün, hayatımızda mustarip bir sükun var,
Ne kadar ferahlasak, onsuz bize dünya dar.
Ufuktaki gözlerin tahassürü bir sönse,
Ne olurdu Allah' ım, gidenler geri dönse
subasi29 06.09.2009, 07:47 KIYAMET GUNU
kıyemet
GUNES DOGAR BATIDAN
INSAN KAPİLIR HATADAN
AGLAR AMA NE FAYDA
DUSUNME GEL KURANI KERIME
ALLAH 1 DIR BUNU BILEMYEN KAFIRDIR
SENDE BILKI O GUN KURTULA BILESIN
HZ ISA DIYE IMAN EDENLER
MUSLAMANA SALAK DİYENLER
AYETLEMIZLE ALAY EDENLER
KIYAMET GELINCE CEKCEK CEZALARINI
MUSLUMANLARIN RUHU ALINCAK
HERKEZ BUNA SASIRICAK
GUNES SONERKEN
MUSLUMANLAR CENNNETE SEVINECEK ...
KAFIRLER ELERENINE BAKCAK
KESEKE KUM OLSAYDIM DICEK
ALLHA DICEK
YARDIM ET DICEK
SEN ONU YALANMADINMI KAFIR
MUSLANMALARLA ALAY ETMEDINMI KAFIR
SIMDI NE YUZLE YARIDM DILOYORSUN KAFIR
OLUM YOK BURDA SONSUZA KADAR CEK CEZANI KAFIR...
subasi29 06.09.2009, 07:48 BU AY RAMAZAN AYI
Kuran-ı Kerim, yeni inzal olunmuş gibi;
Heyacanla okunur, bu ay Ramazan ayı.
Her müslüman yeniden bir eğitime tabi,
İlk gününden son güne bu ay Ramazan ayı.
Recep, Şaban ayları, Allah’ın Peygamberin,
Üç aylardan Ramazan Muhammed Ümmetinin,
Bütün müslümanların, milyarlarca müminin.
Ayların en üstünü, bu ay Ramazan ayı.
Türk-İslâm kültüründe önemli ki o kadar,
Üç hilal biçiminde alemleşmiş üç aylar.,
Lâftan öte pekişir iman açığa çıkar,
Bütün haşmeti ile bu ay Ramazan ayı.
Gündüzler oruç, namaz, dua, niyazla dolu,
Geceleri teravih, sahurlarla dopdolu,
Beş kıtada müminler yaşarlar dolu-dolu,
Saygı duyduğumuz ay, bu ay Ramazan ayı.
İslâm’ın bir diriliş hamlesi berrak tarzda,
Güzel sesli hafızlar rahleleri başında,
Vâizlerle hatipler bir azim yarışında,
“Onbir ayın sultanı”, bu ay Ramazan ayı.
Ezanlar, tekbirlerle davete çıkar iman,
Belirgin hale gelir, kalpleri yakar iman,
Evlerde camilerde açıkta akar iman,
Oruç müminlere farz, bu ay Ramazan ayı.
Yüce Allah indinde büyük bir yeri vardır,
Sevaplar ve günahlar katlarıyla yazılır,
Orucun üç yasağı yemek, içmek, cimadır,
Diğer aylardan farklı, bu ay ramazan ayı.
Kardeşlik dayanışma duyguları devleşir,
Şu mübarek günlerde gönüllere yerleşir,
Renk renk, ırk ırk insanlar kaynaşarak birleşir,
Huzur ibadet ayı, bu ay Ramazan ayı.
Yerden tövbe fışkırır, gökten merhamet yağar,
Yerden dua fışkırır, gökten kabuller yağar,
Yerden şükür fışkırır, gökten bereket yağar.
Ademler hidayetli, bu ay Ramazan ayı.
subasi29 06.09.2009, 07:49 AÇ KAPILARINI KABE
Bir at üstünde kanatlanmış geliyor sanki,
Ümmetin efendisi.
Suruşunda bir asalet, ve gözlerinde tebessüm.
Ağlamaya alışkın gözler bu defa gülüyor.
Sultanlar sultanı geliyor,
Alemlerin peygamberi geliyor.
Muhammed Geliyor...
Sırtında sanki dağlar taşıyor.
Gözlerinden sanki ummanlar akıyor.
Gülüyor nurlu yüzü,tebessümü ashabı'na cesaret veriyor.
Başlar önde,Kabe kollarını açmış bekliyor.
kabe yarini bekliyor,kabe sahiplerini bekliyor.
Ashab'ın yüzünde bir heyecan.
Ve Muhammed Gülüyor.Aç kapılarını kabe,
Çünkü sevdalın geliyor.
Mekke'nin kapısından asırlık bir devir için
bütün ihtişamıyla,gökleri bile ağlatan peygamber giriyor.
İşte zeyd,kalabalığın içinde gizlice ağlıyor.
Cafer ellerini yüzüne götürmeye utanıyor.
Yasir Rasullullahın yüzüne sanki aşık olmuş,
Nasıl da hayranlıkla bakıyor.
Ve bütün ağızlarda salavat
Gökler Allah sesiyle inliyor.
Bütün ihtişamıyla bir devri aydınlatmaya
Aşka susamış insanlığa aşkı sunmaya
Muhammed geliyor.
Çamurdan putların üzerine yağmur düşüyor.
Kabenin önü kirli su Muhammedim,
Senin nur'unla arınıyor.
Sırtında sarı elbisesiyle,Gülen nurlu yüzüyle,
Bir devenin üzerinde Rasullullah geliyor.
Nasılda belli sırtındaki yük,çektiğin çile,
Halid bin velid ellerini semaya kaldırıyor.
Ne müthiş bir andır bu,gökler senin isminle yankılanıyor.
Lailahe illallah Muhameden Rasullullah.
Aç kapılarını kabe,senin tek sevdalın geliyor.
Muhammed geliyor.
Hz.Hamzanın savaşını vermeye yemin etmişçesine,
Gözlerini tutamıyor kusam-bin Abbas.
Seni korumak için Uhud'da kendini siper ederken habeşi
Allah dedi,tekbir Allah.
Muhammedi yaradan ve bizlere Rahmet yollayan
Allah için savaşın dedi.
Haykırırken dili bu anlatılmaz sevdayı,
Yüreği sanki ondört yürek oldu aşkından.
Kab'bin Malik kabenin kapısında el pençe,
Sana divan duruyor,
Deven sanki üzerinde bir asrı taşıyor.
Herkes deven olmak istemişti orda.
Seni omuzlarda taşımak ve salavatlar sunmak için sana.
Kabe hiç bu kadar dile gelmemişti.
Aç şimdi kapılarını kabe.
Sultanlar sultanı geliyor.
Efendiler efendisi geliyor.
Aç kapılarını kabe...Muhammed geliyor...
Mekke'nin kapısından bir ihtişamla,
İnsanlığın önderi giriyor.
Babasızlığın acısını yaşayıp yıllardır,
İçinde sakladığı sevdayı sunmaya geliyor.
Bilal-i habeşi ezan okuyor kabenin tepesinde.
Bütün gözler göğe bakıyor.
Rahmet iniyor gökyüzünden.
Sultanımın gözlerinde bir tebessüm,
Sanki omuzunda bir dağı taşıyor.
aç şimdi kapılarını mekke,
Aç kapılarını kabe,
Çünkü Rasullullah geliyor,Muhammed geliyor,Muhammed geliyor...
subasi29 06.09.2009, 07:51 GÖNÜL
Aşkı arzulayıp erişmek lazım,
Ağla gönül ağla Hu diye diye!...
Hakk´ı destekleyip savaşmak lazım,
Ağla gönül ağla Hu diye diye!...
Şu sendeki kibri atıver hele,
Gaflete, zillete çatıver hele,
Dünyayı ukbaya katıver hele,
Ağla gönül ağla Hu diye diye!...
Görüneni görmek hüner değildir,
Kahkahayla gülmek huzur değildir,
Zikretmeyen kalp özgür değildir,
Ağla gönül ağla Hu diye diye!...
Nefsini ateşte yak ta uslansın!
Seherlere kadar amansız yansın!
Ruhun bu kazanda güzel arınsın!
Ağla gönül ağla Hu diye diye!...
Hayat seni hiçe itmeden evvel,
Güz gelip te sana çatmadan evvel,
Can teninden uçup gitmeden evvel,
Ağla gönül ağla Hu diye diye!...
subasi29 06.09.2009, 07:56 ZİNDAN GİBİ KARANLIK
Çek git demenin vakti, gelmişse tez zamandan,
Çoğu ulu orta gezenlerden, sevmiş yalandan,
Gör ki, ayrılanı bekler çok, kapan kapana,
Bir çoğunun içle dış, boğulmuş ya yalana.
Sevdalar günü günlük, gerdek yeri ortalık,
Yol geçen hanı gönüllar, çok namus hurdalık,
Yalnız bana bak der gibi bir çoğun kuşamı,
Görücüye çıkmış gibi, cıbıl her aksamı.
Pek seveninm bağrı, çok geniş olmalı ki,
Pek zata ait anılar, bir kaç fasıl belki,
Her nasıl sevgiyse bu, çoğu ters evlilikten,
El ele kenetli çok, düpedüz yok yürekten.
Ayrılığa mehilli, bir çoğun halı hazır,
Çok gönül, yalama kapıdır cazır cazır,
Sevenle sevilen ardında yığın kuyrukki,
Bir anda ayrılana tetikte kurt ya tilki.
Tükenmişse umut, azalmışsa güven, Yazık!
Ayaklar altındaysa ar, körelmiş kıskançlık,
Bir alemki, çoğunda gölge, vurdum duymazlık,
Kim kimin namusundur, ZİNDAN GİBİ KARANLIK.
subasi29 06.09.2009, 07:56 siyah gözlerine beni de götür
Daha dokunmadan kurudu irem
çöllere bir türlü yağamıyorum
yeni bir koşunun başlangıcında
biraz deprem sonrası
biraz şehir hülyası
bir kalp yangınından geriye kalan
siyah gözlerine beni de götür
artık bu yerlere sığamıyorum.
Pembe uçurtmalar yolladığından beri
sarardı tiryaki menekşeleri
sonbaharın tozlu kafeslerinde
sevgi turnaları yakalıyorum
turnalar gidiyor;ben kalıyorum
avareyim,asudeyim,yorgunum
bilmiyorum neden sana vurgunum
Erzurum garında banklar üstünde
uyku tutmuyor karanlıkları
yitik düşlerimi kovalıyorum
gölgeler gidiyor;ben kalıyorum.
Binbir türlü kokuyorsa yaylalar
siyah gözlerine beni de götür
baharın koynundan koparıp sana
ipek bir mendile sardığım yüreğimle
şehzade gülleri gönderiyorum
umutlar kalıyor;ben gidiyorum.
Bütün yelkenlileri,deniz fenerlerini
kaptanları sorgulayan
yanından geçen küheylanların
korku tufanına yakalandığı
siyah gözlerine beni de götür
güneş ülkesinden gelen yiğitler
benzeri olmayan bir dünya kursun
cellat,ayrılığın boynunu vursun.
Usul usul intizarı çürüten
bu hercai diken,bu çılgın arzu
sürüklüyor imkansız muştuların
eşiğine gönül vadilerini
bir ağaçtan düşen yapraklar gibi
düşüyorum tanyerine
ya topla yaralı kırlangıçları
ya da bu vefasız şarkıyı bitir
özgürlüğe giden tutsaklar gibi
siyah gözlerine beni de götür
subasi29 06.09.2009, 07:58 Türkiyem
Memleketler içinde,
Beneziyorsun cennete.
Karadeniz,Akdeniz,
Güzelsin sen Türkiye'm.
İstanbul tarih gibi,
Sokakları evleri.
Dolmabahçe Sarayı,
Atatürk'ün eseri.
Doğusu başka servet,
Batısında bin nimet.
Bütün dünyadan elbet,
Özelsin sen Türkiye'm.
subasi29 06.09.2009, 07:59 GECE VE BEN
Gecelerle paylaştım yalnızlığımı
Bilir o sırlarımı
Kaç kere görmüştür karanlıklar
Ağladığımı
Uyandım bu gece yine
İçimde bir sıkıntı
Uykularım kaçtı, kalktım
Saate baktım, gecenin yarısı
Dışarısı zifir karası
Yüreğimde yalnızlığın
Yüreğimde hasretin acısı
Salonun camını açtım
Rüzgar vurdu yüzüme
İçimde bir sıkıntı
Karanlıklara baktım kaldım
Gece çok sessizdi, ürperdim
İçimde bir sıkıntı
Duvarlar üstüme geliyor sandım
Ev bomboş, çok sessizdi, ürperdim
Mutfağa geçtim, çay demledim
Oturdum, sabahı bekledim
İçimde bir sıkıntı
Üst katta bir tıkırtı
Komşu kalktı, su içti yine yattı
Yine sessizlik çöktü, tüm ağırlığıyla
Yürüdüm, boş odalara baktım
Hani o oturduğumuz salonla
Hayali canlandı gözlerimde o günlerin
Sen ve oğlumla
Bir çocuk gibi ağladım
ve oynadım
Kalan birkaç kırık oyuncağıyla
Dili olsa da konuşsa bu ev
Ve anlatsa bana yaptıklarını
En sonunda her şey bitti ya
Kendini de düşürüp dile
Seni kullar değil, affetmeyecek Allah bile
Sonunda arkadaş ettin ya beni geceyle
Yolluğumuz bile duruyor, öylece serili
Gözlerimde canlandı o günlerin hayali
Sen ve oğlumla
Öptüm, kokladım, avundum
Kalan birkaç kırık oyuncağıyla
Biliyorum az kaldı sabaha
Sen baş başa kalacaksın, yaptıklarınla
Ben yoluma devam edeceğim oğlumla
İçimde bir sıkıntı
Çayımı yudumladım
Bir kitap aldım, sayfalarını karıştırdım
Saatime baktım
Çayım bitti
Tekrar demledim
Oturdum yine, sabahı bekledim…
subasi29 06.09.2009, 08:00 derdi büyük yüreğim
Umutsuz sevda, dermansız dert benimk;
Derdim sevdadır, umudum aşk,
Derdi büyük yüreğimin.
Umudum gözlerinde, derdin yüreğimde;
Umut sende, dert bende.
Umudum sen derdim sensizlik
Derdi büyük yüreğimin.
Derdim umudumdur umudum derdim.
Derdim sevda, umudum aşk.
Sevdamda sensin, aşKta sen
Umudu büyük yüreğimin.
Sensizlik çare mi seni unutmaya,
Vazgecer miyim sandın sen olmayınca.
Ben seni bugün senle sevmedim ki unutayım,
Ben seni dün sensizken sevdim.
SENSİZLİK ÇARE Mİ DERDİ BÜYÜK YÜREĞİME.
subasi29 06.09.2009, 08:01 GECE VE BEN (2)
Öyle yalnızdım dün gece
Uyku bile uğramadı yanıma
Balkonda oturdum sabaha kadar
Anılar canlandı gözlerimde
Mazi olan o yıllar, anılar
Balkonda oturdum sabaha kadar
Karşıdaki sokak lambasının önünde
Birkaç gece kelebeği ve sinekler uçuştu
Gece ilerledi
El ayak çekildi
Issızlaştı yollar, boşaldı sokaklar
Bir yıldız kaydı gecenin yarısında
Bir bebek ağladı yan apartmanda
Gece hüzünlüydü
Yudum yudum içime çektim geceyi
Soludum yavaş yavaş
Ne bir dost ne bir arkadaş
Öyle yalnızdım dün gece
Balkonda oturdum sabaha kadar
Hani bir zaman beraberdik ya
Ben biramı yudumlar
Sen çekirdek yerdin
Dantel işlerdin
Gelecekten yana konuşurduk
Hayal kurardık
Şimdi ne kuracak bir hayal
Ne bir gelecek bıraktın ikimiz için
Şimdi ben o balkonda bir başıma
Karanlığı seyrediyorum
Pişmansın biliyorum
Ama son pişmanlık fayda etmez
Bilmem sen onu biliyor musun
Öyle yalnızdım dün gece
Tövbe edip, yere vurmasaydım son kadehi
Boşaltırdım belki de
Sabaha kadar birkaç şişeyi
Soludum, yudum yudum içime çektim geceyi
Bir ambulans geçti yoldan
Silenini çala çala
Her kimse yardımcısı olsun Yüce Allah
Yaşamayan bilmez bunları
Biz yaşamıştık, hatırlıyor musun
Ve bilmem
Şimdi yaptıklarından
Hiç utanıyor musun
Öyle onursuzlaştın ki
Şükürler olsun
Artık hayatımda yoksun
Pişmansın biliyorum
Ama son pişmanlık kar etmez
Bilmem sen onu biliyor musun
Oturdum sabaha kadar balkonda
Sabaha karşı ayaz oldu üşüdüm
Seni düşündüm, üzülmedim
Çünkü sen mahkum ettin
Eğik gezmeye o başı
Diliyorum Allahımdan
Eksik etmesin gözlerinden yaşı
İşte gün doğdu
Bir uykusuz geceyi daha yazdım deftere
Şimdi
Sen yoluna ben yoluma
Ben bu canı adadım
Bundan sonra oğluma
Bir uykusuz geceyi daha ekledim deftere
Ben yoluma sen yoluna
Kızgın değilim artık kadere...
subasi29 06.09.2009, 08:02 ANLAT BE ALİ
Anlat be dostum Ali!
İnsanları daha tanımadığım belli
Anlat bana şu insanları dostum, anlat
Ne yapsam, vazgeçemiyorum, sevmekten
Kurtulamadım, aşk ile çarpan şu yürekten
Anlat be Ali anlat!
Suç mu sevmek gerçekten
Ne kara günler gördüm ben, ne acılar
Bir başıma yaşadım, aylar, yıllar
İyi günde çoktur dostlar
İnsanı çok severler
Ah be Ali!
Düşmeye gör, bırakır gider ********ler
Ama göğsümüzü germek kalır bize yine, gururla
Övünürüz, şahlanırız, yıkılmadığımız acılarla
Anlat be dostum Ali
Bugünlere geldim ne zorluklarla
Kalbimdeki her acı
Alnımdaki her çizgi
Bir madalyadır, hayattaki savaşlarla
Anlat be dostum Ali
İnsan sevince en büyük yanlışı mı yapıyor sence
Ah be dostum Ali ah!
Oysa sevmek en güzel, en hoş duygu bence
Canım dostum, Ali’m
Nefretten vazgeçelim, gel yine sevelim
Anlat demiyorum bak aşkı, sevgiyi
Onlar anlatılmaz, yürekte yaşanır
Sevdiğin yanın da olmasa da
Ömür boyu aranır
İnsanın bir dert ortağı, sırdaşı
Kalbinde biri olmalı
Yoksa bu hayata nasıl katlanır
Anlat be dostum Ali anlat
Sevmeyi ben biliyorum
Sen bana insanları anlat
İkiyüzlüleri, yalancıları anlat
Benim yüreğim sevgi dolu
Sen bana vicdansızları anlat
Madem, çok insanlar gördüm, diyorsun
Madem ki biliyorsun
Anlat be dostum
Anlat be Ali anlat...
subasi29 06.09.2009, 08:02 UNUTABİLİRMİYİM SENİ
Sen yazmışşın okudum
Bana veda mektubunu
Hıçkırarak ağladım
Son cevabın bumuydu
***********************
Bırakıp gideceksin
Beni terkedeceksin
Ben ağlarken buralarda
Sen nasıl güleceksin
***********************
Dur biraz beni dinle
Söylediğim son cümle
Unut diyorsun
Mümkünmü sen söyle
subasi29 06.09.2009, 08:03 MANALI GÖZLER
HAYATTA EN ACI ŞEY YANLIZLIK
EN KORKUNÇ ŞEY AYRILIK
EN ÜZÜCÜ ŞEY UNUTULMAK
EN FECİ ŞEY ÖLÜM
FAKAT EN MUHTEŞEM ŞEY ÖZLEMDİR
DÖRT DUVAR DERİN YAVRULAR VE YAR
ZİNCİRE MAHKUM ACI DUYGULAR
NEYİM KALMIŞ Kİ BENİ HAYATTA BAĞLAR
İKİ DAMLA YAŞ MUTLULUĞU ARA
DUYGULARLA ÇEVRİLMİŞ HALİM YAMAN
SİGARA İÇERKEN ACI GELİYOR DUMAN
TATLI BİR SÖZE HASRETİM İNAAN
AĞLAMAK İSTERİM ZAMAN ZAMAN
GECE OTURUR SİGARA İÇER
UYKU GİRMEZ GÖZÜME SABAHI BEKLER
İÇİMİ SARMIŞ SIKINTI DERTLER
AKLIMDA DAİMA MANALI GÖZLER
subasi29 06.09.2009, 08:04 AĞLAMAKTAYIM
adını koydum artık yalnızlık,
ben ağlıoyrum şimdi,
sen mutlumusun?
gittin sebebi yokken,
şimdi neyin intikamını alıyorsun?
yoruldum heryere sen diye bakmaktan,
ben bıktım sen bıkmadınmı,
beni ağlatmaktan,
nezaman bitecek,
ne zaman çıkaracağım hayatımdan seni
blemiyorum.
bir zaman seninle çok güzeldi,
şimdi kabusa döndü,
neyin kaldıki bende,
niye beni üzüyo
|
|