Orijinalini görmek için tıklayınız : KISSADAN HISSE


Dağcı
22.12.2005, 08:59
3 yaşındaki kızını, çok pahalı bir hediye kaplama kağıdını ziyan ettiği için azarlamıştı. Küçük kız altın yaldızlı kağıdı bir kutuyu eğri büğrü sarmak için kullanmıştı.

Yılbaşı sabahı küçük kızı paketi uzatıp "Bu senin babacığım" dediğinde üzüldü. Acaba gereğinden fazla mı tepki göstermişti kızına? Bir gece önce yaptığından utandı. Ne var ki paketi açınca yeniden öfkelendi. Kutunun içi boştu...

Kızına gene bağırdı;"Birisine bir hediye verdiğinde kutunun içinde bir şey olması lazım. Bunu da mı bilmiyorsun küçük hanım?"

Küçük kız gözünde yaşlarla babasına baktı. "O kutu boş değil ki baba!" dedi. "İçini öpücüklerimle doldurmuştum..."

Adam öyle fena oldu ki. Koştu kızına sarıldı. Beraberce ağladılar. Adam o altın kutuyu ömrünün sonuna kadar yatağının baş ucunda sakladı.

Ne zaman keyfi kaçsa, morali bozulsa, kendini kötü hissetse, kutuya koşar minik kızının hayali öpücüklerinden birini çıkarırdı...

Aslında bütün anne-babalara böyle bir altın kutuyu çocukları hiç bir karşılık beklemeden sevgi ve öpücüklerle doldurup vermişlerdir. Hiç kimsenin bundan daha değerli bir armağana sahip olabilmesi mümkün değil herhalde... !

Kaptan-58
22.12.2005, 09:02
vay be gerçekten çok güzelll...

eren1
22.12.2005, 09:07
okutu boş değilki baba ! "içini öpücüklerimle doldurmuştum......"

bucümleden sonra insan o kutuyu attığı için uzun süre kendine gelemez diye düşünüyorum...

ErdalGüler
22.12.2005, 09:43
Çok derin bir hikayee... İçinde anlayabilener için çok şeyler var...

Serd@r
22.12.2005, 09:55
Hiçbirşeye ön yargılı davranmamamız gerektiğinin açık bir örneği...Önce dinle sonra yargıla,neyseki sonu iyi bitti.

Etem-Murat
22.12.2005, 10:07
okutu boş değilki baba ! "içini öpücüklerimle doldurmuştum......"

bucümleden sonra insan o kutuyu attığı için uzun süre kendine gelemez diye düşünüyorum...
SAĞOL EREN BENDENDE SANA ÖPÜCÜKLER

eren1
22.12.2005, 10:12
SAĞOL EREN BENDENDE SANA ÖPÜCÜKLER


benden de sana saygılar sevgiler .......

1967 dernek serkan20
08.01.2006, 16:13
Sevgi sofrası
Bir gün sormuşlar ermişlerden birine
-sevginin sadece sözünü edenlerle onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?
Bakın göstereyim demiş. Ermiş.
Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış.
Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da “derviş kaşıkları” denilen bir metre boyunda kaşıklar. Ermiş sofradakilere” bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz” diye şart koymuş. “peki” deyip içmeye teşebbüs etmişler. Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar öylece aç kalkmışlar sofradan.
“şimdi” demiş ermiş.
“sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe”
yüxleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen insanlar gelmiş oturmuş sofraya. Buyrun denilince her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp sonra karşısındakine uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükredek kalkmışlar sofradan.
“işte” demiş ermiş ve eklemiş.
-kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır.
Şüphesiz ve şunu unutmayın hayat pazarında alan değil veren kazançtadır edaima. Düşünün siz bu sofradan doyarak mı kalkardınız yoksa aç mı?
Gönlünüzden sevgi eksik olmasın

1967 dernek serkan20
08.01.2006, 16:14
Zengin bir adamın oğluna vasiyeti
Zengin bir adam ölmek üzereyken oğlunu yanına çağırdı ve “oğlum görüyosun ihtiyar bir adamım . ben belki bu hastalıktan kurtulamaz ölürüm beni iyi dinle oğlum sana bir vasiyetim var. Bu vasiyetimi ben ölünce yerine getirmeni istiyorum.” Diye konuştu. Oğlu onu gözyaşları içinde dinledi ve “aman babacım neler sölüyosun. Ölüm hak hepimiz öleceğiz ama Allah geçinden versin” dedi. Babası” bak oğlum ben ölünce beni kabre çoraplarımla gömün” dedi.
Ve zengin ihtiyar bir süre sonra öldü. Cenazeyi yıkadılar.herkes namaz kılmak için toplanmıştı. Oğlu “babamın bir vasiyeti wardı. “Yapalım onu” dedi. Çevredikler nedir o
Diye sorunca genç çocuk babam mezara çoraplarıyla gömülmeyi istedi dedi. Olur mu öyle şey denincede bu babamın vasiyetidir mutlaka yapılmalı diye cevap verdi. Kalabalık arasında anlaşmazlık çıkınca şeyhülislama gidildi. Şeyhülislam ne kadar vasiyeti olsa bile islamiyette böyle şey olmaz dedi. Cenaze kaldırıldı. Rahmetlinin oğlu cenazeden dönerken babasının vasiyetini yerine getirememenin üzüntüsü içindeydi. Yanına yaklaşan bir adam “başın saolsun ben babanın yakın arkadaşıyım. Baban ölmeden bir süre önce ölümünden sonra açılmak üzere sana verilmek için bana mektu bırakmıştı. “ dedi ve koyunundan bir mektup çıkararak çocuğa verdi.
Mektupta adam oğluna şöyle diyordu:
“sevgili oğlum sizleri ne kadar sevdiğimi bilirsin. Ölüm beni sizlerden ayırdı. Sevgili oğlum gördünmü bu kadar mal varlığım bu kadar zenginliğim olmasına rağmen bir çift çorabı bile öbür tarafa götüremedim. Allah geçinden versin her canlı gibi sende bir gün öleceksin bu sebeble mala mülke tapınma haline şükret yardıam ihtiyacı olanlara yardım et. Çünkü öbür tarafa yaptığın sevapları götüreceksin dünya malını değil”.

kadir20
08.01.2006, 16:23
vayy bee eline saglik güzel olmus

Etem-Murat
08.01.2006, 16:37
COK GÜZEL OLMUŞ ELLERİNE SAĞIK CANIM

dj_sado_88
08.01.2006, 16:39
güzel bişey ellerine saglık

1967 dernek serkan20
08.01.2006, 17:08
saolun böle güzel yazıları devamlı yazmaya çalışacağım

1967_Dernek_Ayhan
08.01.2006, 17:38
SÜPERSİN ELİNE SAĞLIK

1967 dernek serkan20
08.01.2006, 17:54
saol ayhan gardaş

Arif Coşkun
08.01.2006, 17:56
Bu yazılar ibret alınması için,güzel örnekler.Hiç bir zaman sevgi ve saygıyı yitirmememiz gerekiyor.Teşekkürler zahmetleriniz için.

drummer
08.01.2006, 18:25
--------yorumsuz-------

drummer
08.01.2006, 19:23
--------yorumsuz-------
--------------------------------------------------------------------------YORUMSUZ

Arif Coşkun
08.01.2006, 19:37
--------------------------------------------------------------------------YORUMSUZ


Keşke fizikler gibi yürekler büyümese,o küçük saf tertemiz kalpler gibi kalsa.Hiç bir kalp kötülük düşünmese,çevresindeki kötülükleri örnek almasa, insanlık hep sevgiden,saygıdan,dürüstlükten yana kalsa.

drummer
08.01.2006, 19:43
Keşke fizikler gibi yürekler büyümese,o küçük saf tertemiz kalpler gibi kalsa.Hiç bir kalp kötülük düşünmese,çevresindeki kötülükleri örnek almasa, insanlık hep sevgiden,saygıdan,dürüstlükten yana kalsa.
NERDE ARİFCİĞİM NERDE,HEMDE BU ZAMANDA,
İNSANLAR ARTIK KENDİ KANINDAN,CANINDAN OLANLARA BİLE YABANCININ ATAMAYACAĞI KAZIKLARI ATIYOR.
BİZ ARTIK BİZ DEĞİLİZ ARİF.
BİZİ BİZ BİLE TANIYAMIYORUZ.

twity_58
16.01.2006, 13:15
hehe cok güzel yazılar yaa insanı etkılıyor herkese tesekkurler.. bende mı babama bos kutu versem ne..?? :D

MERİÇ
16.01.2006, 13:42
wayy be hikayelere bakk.....

Arif Coşkun
16.01.2006, 14:00
NERDE ARİFCİĞİM NERDE,HEMDE BU ZAMANDA,
İNSANLAR ARTIK KENDİ KANINDAN,CANINDAN OLANLARA BİLE YABANCININ ATAMAYACAĞI KAZIKLARI ATIYOR.
BİZ ARTIK BİZ DEĞİLİZ ARİF.
BİZİ BİZ BİLE TANIYAMIYORUZ.
Cennet gibi, bir coğrafi yapıya sahip ülkemizde mutsuz insanları görmek, insanı ne kadar üzüyor tarifi zor,bu toplumu bu şekilde yozlaştırıp,belli özdeğerleri kaybettiren insanlarımızı bu duruma iten sözüm ona kendine yönetici sıfatını yakıştıran herkesi kınıyorum.

FATIMA
16.01.2006, 21:06
Sokrat Ölüme mahkum edildiğinde, eşi:
- Haksız yere öldürülüyorsun, diye ağlamaya
başlayınca, Sokrat:
- Ne yani, demiş. Birde haklı yere mi
öldürülseydim!
-------------
Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve
felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta
zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla
karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir...
Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: "Ben bir serserinin önünden kenara
çekilmem" der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir:
- Ben çekilirim!!
--------------
Bir şemsiye tamircisi, yazmış olduğu şiirleri
incelemesi için
Sheaksper'a gönderdiğinde, ünlü yazarın cevabı şu olur:
- Dostum siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın,
sadece şemsiye yapın..
--------------
Meşhur bir filozofa:
- Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden
bu kadar fakirsiniz, diye sorulduğunda:
- Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan, demiş.
--------------
Dostlarında biri, Fransız kralı 15. Lui' ye:
- Majesteleri, demiş. Akıl vergisi almayı hiç
düşündünüz mü? Hiç
kimse budalalığı kabul etmeyeceğine göre, herkes böyle
bir vergiyi seve seve öder.
Kral, alaylı alaylı gülerek:
- Hakikatten enteresan bir fikir, cevabını vermiş.
Bu buluşunuza karşılık,sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum.
---------------
Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile' ye
hasımlarından biri:
- Efendim, demiş. Kulaklarınız, bir insan için
biraz büyük değil mi?
Galile:
- Doğru, demiş. Benim kulaklarım bir insan için
biraz büyük ama,
seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?
---------------
Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon' un bir
muharebede tenkide kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek:
- Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini
zaptetmeliydiniz, gibi fikirler belirtmeye başlayınca, Napolyon:
- Evet, demiş. Onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım.
----------------
Bir toplantıda bir genç M. Akif'i küçük düşürmek için:
- Affedersiniz, siz veteriner misiniz? demiş.

M.Akif hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş:
- Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?
-----------------
İdam edilmek üzere olan bir mahkuma:
- Diyeceğin bir şey var mı? diye sorduklarında:
- Bu bana iyi bir ders oldu!!
-----------------
Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi
sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında,
vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona:
- Sen sır saklamayı bilir misin? diye sormuş.
Vezir:
- Evet hünkarım, bilirim dediğinde, Yavuz cevabı yapıştırmış:
- Bende bilirim.
-----------------
Sultan Alparslan 27 bin askeriyle bizans
topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:
- 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der.
Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der:
-Bizde onlara yaklaşıyoruz.
--------------------
Bir filozofa sormuşlar: Şansa inanır mısınız?
Filozof: Evet, yoksa sevmediğim insanların
başarısını neyle açıklardım

MERİÇ
16.01.2006, 21:16
Sokrat Ölüme mahkum edildiğinde, eşi:
- Haksız yere öldürülüyorsun, diye ağlamaya
başlayınca, Sokrat:
- Ne yani, demiş. Birde haklı yere mi
öldürülseydim!
-------------
Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve
felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta
zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla
karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir...
Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: "Ben bir serserinin önünden kenara
çekilmem" der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir:
- Ben çekilirim!!
--------------
Bir şemsiye tamircisi, yazmış olduğu şiirleri
incelemesi için
Sheaksper'a gönderdiğinde, ünlü yazarın cevabı şu olur:
- Dostum siz şemsiye yapın, hep şemsiye yapın,
sadece şemsiye yapın..
--------------
Meşhur bir filozofa:
- Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden
bu kadar fakirsiniz, diye sorulduğunda:
- Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan, demiş.
--------------
Dostlarında biri, Fransız kralı 15. Lui' ye:
- Majesteleri, demiş. Akıl vergisi almayı hiç
düşündünüz mü? Hiç
kimse budalalığı kabul etmeyeceğine göre, herkes böyle
bir vergiyi seve seve öder.
Kral, alaylı alaylı gülerek:
- Hakikatten enteresan bir fikir, cevabını vermiş.
Bu buluşunuza karşılık,sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum.
---------------
Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile' ye
hasımlarından biri:
- Efendim, demiş. Kulaklarınız, bir insan için
biraz büyük değil mi?
Galile:
- Doğru, demiş. Benim kulaklarım bir insan için
biraz büyük ama,
seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?
---------------
Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon' un bir
muharebede tenkide kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek:
- Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini
zaptetmeliydiniz, gibi fikirler belirtmeye başlayınca, Napolyon:
- Evet, demiş. Onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım.
----------------
Bir toplantıda bir genç M. Akif'i küçük düşürmek için:
- Affedersiniz, siz veteriner misiniz? demiş.

M.Akif hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş:
- Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?
-----------------
İdam edilmek üzere olan bir mahkuma:
- Diyeceğin bir şey var mı? diye sorduklarında:
- Bu bana iyi bir ders oldu!!
-----------------
Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi
sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında,
vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona:
- Sen sır saklamayı bilir misin? diye sormuş.
Vezir:
- Evet hünkarım, bilirim dediğinde, Yavuz cevabı yapıştırmış:
- Bende bilirim.
-----------------
Sultan Alparslan 27 bin askeriyle bizans
topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:
- 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der.
Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der:
-Bizde onlara yaklaşıyoruz.
--------------------
Bir filozofa sormuşlar: Şansa inanır mısınız?
Filozof: Evet, yoksa sevmediğim insanların
başarısını neyle açıklardım
GÜZEL HİKAYE ELİNE SAĞLIK ABLA...

1967_Dernek_Ayhan
16.01.2006, 21:25
eline sağlık fatıma abla

CEVIK
16.01.2006, 21:25
JAPONYADA COK ZENGİN ADAMIN BİRİ BİR SUCDAN DOLAYI İDAMA MAHKUM

OLUR ANCAK DEVLET BAŞKANI DERKİ SENİN YERİNE

YA ANNENİ

YA HANIMINI

İKİSİNDEN BİRİNİ TERCİH EDECEKSİN HEMSANA VİJDAN AZABI TATDIRMAK

İSTİYORUM HEMDE CANINI KURTARMIŞ OLURSUN

HERKES MERAKLA BEKLİYOR ACA BA KİMİ TERCİH EDECEK

ANNESİ 70 MİŞ KÜSÜR YAŞINDA ÖLDÜ ÖLECEK

HANIMI İSE GENC GÜZEL VE COCUKLARININ ANNESİ

BAKIN BU MAHKUM KARARINI ACIKLIYOR MEYDANDA TOPLANAN HALK

PÜR DİKKAT MAHKUMUN KARARINI BEKLİYOR

HERKESİN TAHMİNİ YAŞLI ANNESİ

AMA O KARIMI İDAM EDİN DİYOR

HALKDA DERİNBİR ŞAŞKINLIK VE MERAK BU ADAM KAFAYI YEMİŞ

ANNESİ ZATEN ÖLDÜ ÖLECEK HASTA

MAHKUKUMA SORUYORLAR NEDEN HANIMINI İDAMA GÖNDERDİN

MAHKUM UNUTMAYIN KADIN YANİ EŞ BULUNUR

ANA BULUNMAZ ONUN İCİN ANAMI İDAMA GÖNDEREMEZDİM

DEVLET BAŞKANI MAHKUMUN BU ONURLU DAVRANIŞINDAN DOLAYI MAHKUMU

AAF VEDİYOR MEYDANDAN ANNE EŞİ VE KENDİSİ AZAD OLUYOR

erhan5834
16.01.2006, 21:26
3 yaşındaki kızını, çok pahalı bir hediye kaplama kağıdını ziyan ettiği için azarlamıştı. Küçük kız altın yaldızlı kağıdı bir kutuyu eğri büğrü sarmak için kullanmıştı.

Yılbaşı sabahı küçük kızı paketi uzatıp "Bu senin babacığım" dediğinde üzüldü. Acaba gereğinden fazla mı tepki göstermişti kızına? Bir gece önce yaptığından utandı. Ne var ki paketi açınca yeniden öfkelendi. Kutunun içi boştu...

Kızına gene bağırdı;"Birisine bir hediye verdiğinde kutunun içinde bir şey olması lazım. Bunu da mı bilmiyorsun küçük hanım?"

Küçük kız gözünde yaşlarla babasına baktı. "O kutu boş değil ki baba!" dedi. "İçini öpücüklerimle doldurmuştum..."

Adam öyle fena oldu ki. Koştu kızına sarıldı. Beraberce ağladılar. Adam o altın kutuyu ömrünün sonuna kadar yatağının baş ucunda sakladı.

Ne zaman keyfi kaçsa, morali bozulsa, kendini kötü hissetse, kutuya koşar minik kızının hayali öpücüklerinden birini çıkarırdı...

Aslında bütün anne-babalara böyle bir altın kutuyu çocukları hiç bir karşılık beklemeden sevgi ve öpücüklerle doldurup vermişlerdir. Hiç kimsenin bundan daha değerli bir armağana sahip olabilmesi mümkün değil herhalde... !
baba eline sağlık ibret alınacak bişey herkez bişeyler bulur kendine göre umarım içerisinde..

abircan
20.02.2006, 14:45
Vatandaş "Türk Osman"ın bir günü:

Osman Bey, sabah saat 7.00'de Casio masa saatinin alarmıyla gözlerini açtı. Puffy yorganını kaldırdı. Hugo Boss pijamalarını çıkarıp Adidas terliklerini giydi. WC'ye uğradıktan sonra banyoya geçti. Clear şampuan ve Protex sabunuyla duşunu aldı. Colgate ile dişlerini fırçaladı. Rowenta ile saçlarını kuruttu. Bill's gömleğini ve Pierre Cardin takımını giydi. Lipton çayını içti. Sony televizyonda medya özetlerini ve flash haberleri izledi. Citizen kol saatine baktı. Aile fertlerine 'çav' deyip Hyundai otomobiline bindi. Blaupunkt radyosunu açarak, rock müziği buldu. Ağzına bir Polo şeker attı . Şehrin göbeğindeki Mega Center'daki ofisine varınca, Fujitsu-Siemens bilgisayarını çalıştırdı. Microsoft Excel'e girdi. Ofisboy'dan Nescafe'sini istedi. Saat 10.00'a doğru açlığını yatıştırmak için Grissini yedi. Öglen Wimpy's Fast Food kafeteryaya gitti.


Ayaküstü, Coca Cola ve hamburgeri mideye indirdi. Camel sigarasını yakıp Star gazetesini karıştırdı.
Akşamüzeri iş çıkışı Image Bar'a uğrayıp JB'sini yudumladı, sonra köşedeki Shopping Center'a uğradı ... Eşinin sipariş ettiği Persil Supra deterjan, Ace çamaşır suyu, Palmolive şampuan, Gala tuvalet kağıdı , Sprite gazoz ve Johnson kolonyayı alarak kasaya yanaştı. Bonus kartıyla ödemeyi yaptı. Hafta sonu eşi Münevver'le Galleria'ya giden Osman Bey, Showroom'ları dolaşıp Kinetix ayakkabı, Lee Cooper blue jean satın aldı. Akşam evde bir gazetenin verdiği TV Guide'a göz atan Osman Bey, kanallar arasında zapping yaparak, First Class, Top Secret, Paparazzi gibi programlar izledi.


Aynı anda Outdoor dergisini karıştırdı. Saat 22.00'ye doğru Show TV'de Türk dili üzerine bir panel başladı. Uykusu gelen Osman Bey, televizyonu kapatıp yatak odasına geçerken, kendini mutlu hissetti.

"Ne mutlu Türk'üm diyene!" diye gerindi ve uyudu.
Hala da uyuyor. Ne zaman uyanacağı belli değil...

haluk-58
20.02.2006, 15:22
Abi süper olmuş. Bizde bu etiket merakı olduktan sonra daha çok uyuruz.

YatodaSin
20.02.2006, 15:34
Anlayan anlar coh güzel yapmisin abi

casus84
20.02.2006, 15:43
helal olsun bee kıza

1967 dernek serkan20
22.02.2006, 16:21
>Eyfel Kulesi'nin en üst katında, balkonu çevreleyen korkulukların
>zerinde , "Gülü bir gün, seni her gün, gülü solana kadar, seni ölene
>kadar seveceğim" yazıyormuş.

>Notre Dame Kilisesi'ndeki kulenin en tepesinde, doğu tarafına bakan
>duvarda koca koca harflerle "T.C. EMİNE" yazısı varmış.

>Avustralya'daki ünlü Bonde Plajı'nı çevreleyen duvarın bir yerinde
>devasa harflerle, "Nuray, ara beni kuşum" yazıyormuş.

>İsviçre'nin Basel kentindeki en büyük kilisenin duvarında, "İbrahim
>Tatlıses tek tek" yazıyormuş.

>Suudi Arabistan Medine Garı'ndaki istasyonun duvarında, "Tekrar
>geleceğiz"
>yazıyormuş. Altında da, "Osmanlı" imzası varmış.

>Malum, Londra'nın Greenwich kentinden, 0 (sıfır) meridyeni geçer.
>Temsili
>olarak, duvara metalden bir çizgi çekilidir. Tam o çizginin yanında,
>duvarda, "Burayı da gördüm ya, artık ölsem de gam yemem!"
>yazıyormuş.

>Meksi ka'daki Maya Tapınakları'nda, en büyük piramitin bir odasının
>duvarına, "Ne mutlu Türküm diyene!" yazısı kazınmış

keşke dünyaya başka yollarla da adımızı kazıyabilsek...

http://1967sivassporge.dernegi.com

LORDKRAL
22.02.2006, 16:28
way bee desenize türkler dünya yı fethetmiş:):):))

1967 dernek serkan20
22.02.2006, 16:48
Kahramanımız 'Seda SAYAN' yine bi sabah elleri belinde, programını
sunuyor. O sırada bi canlı bağlantı olur ve...

Seda SAYAN:

- AAloooğğğ kiminle görüşüyoruz ?
- Ben Mustafa
- Naber lan Mustafa ? Nerden arıyosun bizi Mustafa ?
- Şişli'den.
- Ne iş yapıyon lan Mustafa?
- Belediye başkanıyım... (Mustafa SARIGÜL)

----------------------------

İsmet Badem bir basketbol maçında seyircilerin arasına çıkar ve bir kızla
röportaja başlar.
Badem: Sizin gibi güzel bayanları salonlarda görmekten çok mutlu oluyorum.
Basketbola bu ilgi nereden?

Kız: ben Efes kızlarından biriyim zaten.

Badem: Aaa öyle mi çıplak değilsin ya tanıyamadım.

Bu diyalogdan sonra anlatım masasında olan Murat Murathanoğlu kopmuştur ve
ekranları başında izleyen milyonların söylemek
istediklerine tercüman olmuştur.

Murathanoğlu: Ya İsmet bi de sana bu iş için para veriyorlar değil mi?

-------------------

Esra Ceyhan'ın programında da böle anlardan çok yaşanmıştır şöyle ki, yeni
piyasaya çıkmış birini konuk etmiştir Esra hanım, sohbet ederler,
Esra hanım her zamanki gibi başlar yalakalıklarına, kasetiniz çok güzel
olmuş geçen hafta aldım evde arabada her yerde dinliyorum demesi
üzerine yeni yetmenin kasetim daha çıkmadı haftaya çıkacak demesi.

--------------------
Müslüm Gürses filminden bir sahne; Müslüm Gürses kadını kollarından tutmuş
sarsa sarsa sormaktadır;

Müslüm: Seviyor musun?

Kadın: Hayır!!

Müslüm: Seviyor musun?!!!!

Kadın: Hayırrr!!!!!!

Müslüm: Seviyor muusuunnnnn!!!!!!!!

Kadın: Eveett!!

Müslüm: Yalannnnn!!! (deyip kadına bir tokat atmıştır)

--------------------------

Sokakta kurban kesen insanlarla röportaj yapan NTV muhabirinin bir
vatandaşımızla yaşadığı diyalog:

- Burada sağlık açısından elverişsiz koşullarda beklettiğiniz bu etleri
yemeyi düşünüyor musunuz?
- Yok, bacım, eşe dosta dağıtacağız.

-------------------------------
Mustafa Denizli'nin ATV de bizim stadyumu sunduğu dönemdeki hakemliği yeni
bırakan Erman Toroğlu'nu anons ederken

"tartışmasız Türkiye'nin en büyük düdüğü" demesi Erman Toroğlu'nun
afallaması.
----------------------------

Bir Cevizkabuğu programı, konuk Zekeriya Beyaz

ZB: Şimdi, sayın cevizkabuğu...

HC: Cevizoğlu efendim.

-------------------------------

Reha muhtar telefondaki adama fırça atıyor.

-Bütün bunları nasıl yaptın ha? cevap ver??

-Bakın efendim şöyle izah edeyim...

-Sus konuşma, hala utanmadan izah ediyorsun.. cevap versene??!

-......??

--------------------------------

Arena'da Uğur Dündar'ın fırın sahibine;

"Bakın beyefendi tavanı yok buranın, pislik götürüyor burayı, bu böcekler
nereden geliyor peki temizse?" diye sorduğunda

"bu böcek nerden geliyor biliyor musunuz Uğur Bey, siz eğitimli
insanlarsınız. Bu böcek ülkemize ilk kez Afrika'dan muzun içinde geldi"
diye
cevap verdiği an.

---------------------------

Reha Muhtar: kaza nasıl oldu anlatır mısınız?

Mağdur (kaza sonrası yatakta yatmaktadır ) : kamyon karşı yoldan bizim
taraf
geçti ve kafadan çarptı.

RM: Peki o sırada ne düşündünüz?

Mağdur: Valla pek bir şey düşünemedik Reha Bey.

RM: Anlıyorum ama o sırada düşündüğünüz ilk şey neydi?

Mağdur: Bir şey düşünemedik, zaten çok kısa sürede oldu.

RM: yani efendim, o orta şeridi aşıp üstünüze gelirken, aklınıza ne geldi?

Mağdur: Hatırlamıyorum.

RM: Peki efendim.

------------------------------------

Acun firarda programında, Acun'un yurtdışında bir barda önüne gelen kıza
sarkıntılık yapıp yılışan bir tipi gösterip,
"görüyorsunuz sayın seyirciler magandalık sadece Türklere özgü değil,
Avrupa'da da magandalar var" demesi, ardından o kişinin gelip,
"abi nasılsın? Ben de türküm" demesi.
http://1967sivassporge.dernegi.com

Yigido58_NL
22.02.2006, 17:07
BEN HOLLANDA`NIN LEIDEN SEHRINDE YASIYORUM.BURDA CARSIDA V&D ADINDA BUYUK BIR MAGAZA VAR.MAGAZANIN BULUNDUGU BINANIN UZERINDE BARBAROS HAYRETTIN PASA`NIN BUSTU VAR VE BUSTUN UZERINDE ESKI HOLLANDACA ILE ALTIN TURK YAZIYOR.BUNU ILK GORDUGUMDE GOZYASLARIMI TUTAMADIM.OYLE GURURLANIYORKI INSAN.
NASIP OLURSA BIRGUN FOTOGRAFINI CEKIP,EKLERIM FORUMA...

yerliturkuaz
22.02.2006, 17:31
adimimizi atmadigimiz turkun isminin gecmedigi bir yer war mi ya ne mutlu turkum diyene

NAUGHTYBOY58
22.02.2006, 18:23
yaw heryerde adımız var yaw biz büyük bir milletiz....

NAUGHTYBOY58
22.02.2006, 18:55
biz türk milleti heryerdeyiz...

twity_58
23.02.2006, 17:44
seda sayan olayı cok komik yaa :D :D

apolat
23.02.2006, 18:43
[QUOTE=1967 dernek serkan20][B]>Eyfel Kulesi'nin en üst katında, balkonu çevreleyen korkulukların
>zerinde , "Gülü bir gün, seni her gün, gülü solana kadar, seni ölene
>kadar seveceğim" yazıyormuş.

>Notre Dame Kilisesi'ndeki kulenin en tepesinde, doğu tarafına bakan
>duvarda koca koca harflerle "T.C. EMİNE" yazısı varmış.

>Avustralya'daki ünlü Bonde Plajı'nı çevreleyen duvarın bir yerinde
>devasa harflerle, "Nuray, ara beni kuşum" yazıyormuş.

>İsviçre'nin Basel kentindeki en büyük kilisenin duvarında, "İbrahim
>Tatlıses tek tek" yazıyormuş.

>Suudi Arabistan Medine Garı'ndaki istasyonun duvarında, "Tekrar
>geleceğiz"
>yazıyormuş. Altında da, "Osmanlı" imzası varmış.

>Malum, Londra'nın Greenwich kentinden, 0 (sıfır) meridyeni geçer.
>Temsili
>olarak, duvara metalden bir çizgi çekilidir. Tam o çizginin yanında,
>duvarda, "Burayı da gördüm ya, artık ölsem de gam yemem!"
>yazıyormuş.

>Meksi ka'daki Maya Tapınakları'nda, en büyük piramitin bir odasının
>duvarına, "Ne mutlu Türküm diyene!" yazısı kazınmış

keşke dünyaya başka yollarla da adımızı kazıyabilsek...

abı o gun de gelecek bırzamanlar kazımıstık zaten sılemıyorlar halaa ....ama bızler tekrar dan o yazıyı netleştirecegizz....NE MUTLU TÜRKÜM DİYENEE...DİYEBİLENEE..Selamet le....

OFS58
20.03.2006, 11:38
ALLAH RIZASI İÇİN BU MESAJI TÜM BİLDİKLERİNİZE ULAŞTIRIN!

Okan Sönmez 20 yasinda
lösemi (kan kanseri);hastasi,
gata tip fakültesinde
yatiyor,hayatta kalmak
icin hergün en iki
ünite trombosite ihtiyaci var.
Ama kan grubu
B rh (-) (negatif)
oldugu icin ailesi kan (daha dogrusu
trombosit) verecek donör
bulmakta
zorlaniyor. Babasi
Hayrettin Sönmez insanlarin
ilgisizliginden yakiniyor. Isyeri olan
İstanbul
Büyüksehir Belediyesine
yaptiği basvuruya 30 bin çalisan
arasindan
sadece 3 kisi cevap
vermis.
Oglunu yasatabilmek icin
varini yogunu
ortaya koyuyor. Eger siz
veya bir tanidiğiniz B rh (-)
negatif); kana sahipse Lutfen Hayrettin Sönmez'e ait 0535 744 87 10
numarali telefonu arayin.
Yok ben böyle islerle ilgilenmem? diyorsaniz. En azindan mouseunuzu
birkac
kez tiklatarak bu mesaji adres defterinizdeki kisilere
yollayin.Ordayatan
sizin cocugunuz veya kardesiniz olabilirdi.Not: Trombosit kanin
pihtilasmasina yol acan bir ;maddedir. Kisi trombosit verdikten 3
gün sonra
yeniden trombositve rebilir.Saglikli bir insan yilda 24 kez
trombosit
verebilir.

Kandaki trombosit ayristirilmasi islemi yaklasik 50 ile 70 dakika
arasinda
surmektedir...

SONMEZ
20.03.2006, 14:06
ALLAH RIZASI İÇİN BU MESAJI TÜM BİLDİKLERİNİZE ULAŞTIRIN!

Okan Sönmez 20 yasinda
lösemi (kan kanseri);hastasi,
gata tip fakültesinde
yatiyor,hayatta kalmak
icin hergün en iki
ünite trombosite ihtiyaci var.
Ama kan grubu
B rh (-) (negatif)
oldugu icin ailesi kan (daha dogrusu
trombosit) verecek donör
bulmakta
zorlaniyor. Babasi
Hayrettin Sönmez insanlarin
ilgisizliginden yakiniyor. Isyeri olan
İstanbul
Büyüksehir Belediyesine
yaptiği basvuruya 30 bin çalisan
arasindan
sadece 3 kisi cevap
vermis.
Oglunu yasatabilmek icin
varini yogunu
ortaya koyuyor. Eger siz
veya bir tanidiğiniz B rh (-)
negatif); kana sahipse Lutfen Hayrettin Sönmez'e ait 0535 744 87 10
numarali telefonu arayin.
Yok ben böyle islerle ilgilenmem? diyorsaniz. En azindan mouseunuzu
birkac
kez tiklatarak bu mesaji adres defterinizdeki kisilere
yollayin.Ordayatan
sizin cocugunuz veya kardesiniz olabilirdi.Not: Trombosit kanin
pihtilasmasina yol acan bir ;maddedir. Kisi trombosit verdikten 3
gün sonra
yeniden trombositve rebilir.Saglikli bir insan yilda 24 kez
trombosit
verebilir.

Kandaki trombosit ayristirilmasi islemi yaklasik 50 ile 70 dakika
arasinda
surmektedir...



GARDAŞ;

DUYARLILIĞINA TEŞEKKÜR EDERİZ AMA;
BAHSETTİĞİN HASTA MAALESEF 1 YIL
KADAR ÖNCE VEFAT ETMİŞTİR.

SANIRIM SANA DA BU MAİL GECİKMELİ GELMİŞ.

erhan5834
23.03.2006, 17:21
eren gardaşım yazıların süper gardaş eline sağlık devamınıda bekleriz....

1967_Dernek_Serkan
23.03.2006, 17:47
anlayana çok güzel bi hikaye ama dedğim gibi anlayana

TeSTeRe
23.03.2006, 18:35
BEN HOLLANDA`NIN LEIDEN SEHRINDE YASIYORUM.BURDA CARSIDA V&D ADINDA BUYUK BIR MAGAZA VAR.MAGAZANIN BULUNDUGU BINANIN UZERINDE BARBAROS HAYRETTIN PASA`NIN BUSTU VAR VE BUSTUN UZERINDE ESKI HOLLANDACA ILE ALTIN TURK YAZIYOR.BUNU ILK GORDUGUMDE GOZYASLARIMI TUTAMADIM.OYLE GURURLANIYORKI INSAN.
NASIP OLURSA BIRGUN FOTOGRAFINI CEKIP,EKLERIM FORUMA...bende amsterdam da yasiyorum oraya gelip o bustu gormek isterdim

yerliturkuaz
24.03.2006, 11:42
Mutlu yaşamın 10 anahtarı
Her ülkenin binlerce atasözü var, özdeyişi var. Bunlar birikimlerin hap halinde ifade edilmiş şekli. Ünlülerin, toplumları etkileyen kişilerin özdeyişleri var, çoğu zaman yazarlar anlatmak istedikleri konuya giriş yaparken "ufuk açma" niyetine alıntı yaparlar.

Philip E. Humbert adlı bir psikiyatri profesörü, "İnsanlara mutlu yaşamın anahtarını 10 kuralda toplayacak olsam, hangi deyişleri seçerdim" diye kapsamlı bir çalışma sonrası bir liste çıkartmış.

1. Kendini tanı. (Sokrat)
Kendi içinde yolculuk yap. Günlük tut. Kalbin, gönlün, vicdanın ne diyor? Neyi öne çıkartıyor? Dünyaya bilinçli bakmanın yolu başta bu iç yolculuktan geçiyor.
2. Olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol. (Mevlâna)
Dürüst ol, adil ol, hakça düşün. İçinden gelen sesin öne çıkardığı değerleri koru. Hayatta birşeyleri korumak için ayakta kalmazsan her şey seni düşürür.
3. En yukarda aşk var. (Aziz Paul)
Sesi müziğe dönüştüren aşktır. Aşk olmazsa, sevgi ilişkileri yoksa, ihtimam eksikse hayatın kuru bir daldan farkı kalmaz.
4. Dünyayı hayal gücü döndürür. (Albert Einstein)
Yaptığımız her şey hayal kurarak başlar. Hayat -herkes için- hayalleri gerçekleştirmek ve yapabileceğinin en iyisi, olabileceğinin en güzeli peşinde gitmektir. Bobby Kennedy'nin sözü gibi: Diğerleri dünyaya bakıyor ve "Neden" diye soruyor. Ben bambaşka bir dünya düşünüyor ve "Neden olmasın" diye soruyorum
5. Fazla güzellik göz çıkarmaz. (Mae West)
Güzel hayat doya doya yaşanır. Mutluluk paylaşılır, hayatı sevme hissi coşkuyla beraber gelir. Ruhun müziğinde "Haydi bastır, göster kendini" temposu vardır. Kibir değil, çoşku!
6. Fırsatlar yakalandıkça çoğalır. (Sun Tzu)
Başarı cesaret ister, başlangıçtaki cesaret sonradan inanca dönüşür. İnanç insanlığa daha iyi hizmet arzusuna dönüştüğünde fırsatlar yelpazesi yukarı bir seviyede tekrar açılır.
7. Ya yap ya yapma. Denemek yok! (Yoda - Yıldıa Savaşları)
Hayat seri hareket, karar ve kararlılık gerektirir. Tereddütte kalanlar geride kalır. Hayatın üstüne gitmezseniz hayat sizin üstünüze gelir.
8. Mükemmellik, ekleyecek bir şey kalmadığında değil, alınacak bir şey kalmadığında oluşur. (Antoine de St.Exupery)
Hayatınızı basitleştirin. Basite indirge, indirge, bir kere daha indirge... O zaman ne kalıyor, ona bak. İstekler listenizi kısa tutun. Kısa tutun ki fokus edebilesiniz. Güneş ışığına büyüteç tutmak gibi, odaklamazsanız hayatı yakamazsınız.
9. Kabiliyet yoksa sanatçı olmaz, ama çalışılmadıkça kabiliyet hiç bir işe yaramaz. (Emile Zola)
Ancak akıllı, bilinçli ve odağı şaşmayan çabalar sonrası olası potansiyelin yapabilecekleri gerçekleşir. Elması yontmadıkça elinizde sadece bir taş parçası vardır.
10. Hayatı yaşamanın iki yolu var. Biri hiçbir şey mucize değilmiş gibi yaşamak... Diğeri herşey mucizeymiş gibi yaşamak. (Albert Einstein)
Şükretmeyi unutmamak gerek!

1967_CLUB_ÖZGÜR
24.03.2006, 11:44
Mutlu yaşamın 10 anahtarı
Her ülkenin binlerce atasözü var, özdeyişi var. Bunlar birikimlerin hap halinde ifade edilmiş şekli. Ünlülerin, toplumları etkileyen kişilerin özdeyişleri var, çoğu zaman yazarlar anlatmak istedikleri konuya giriş yaparken "ufuk açma" niyetine alıntı yaparlar.

Philip E. Humbert adlı bir psikiyatri profesörü, "İnsanlara mutlu yaşamın anahtarını 10 kuralda toplayacak olsam, hangi deyişleri seçerdim" diye kapsamlı bir çalışma sonrası bir liste çıkartmış.

1. Kendini tanı. (Sokrat)
Kendi içinde yolculuk yap. Günlük tut. Kalbin, gönlün, vicdanın ne diyor? Neyi öne çıkartıyor? Dünyaya bilinçli bakmanın yolu başta bu iç yolculuktan geçiyor.
2. Olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol. (Mevlâna)
Dürüst ol, adil ol, hakça düşün. İçinden gelen sesin öne çıkardığı değerleri koru. Hayatta birşeyleri korumak için ayakta kalmazsan her şey seni düşürür.
3. En yukarda aşk var. (Aziz Paul)
Sesi müziğe dönüştüren aşktır. Aşk olmazsa, sevgi ilişkileri yoksa, ihtimam eksikse hayatın kuru bir daldan farkı kalmaz.
4. Dünyayı hayal gücü döndürür. (Albert Einstein)
Yaptığımız her şey hayal kurarak başlar. Hayat -herkes için- hayalleri gerçekleştirmek ve yapabileceğinin en iyisi, olabileceğinin en güzeli peşinde gitmektir. Bobby Kennedy'nin sözü gibi: Diğerleri dünyaya bakıyor ve "Neden" diye soruyor. Ben bambaşka bir dünya düşünüyor ve "Neden olmasın" diye soruyorum
5. Fazla güzellik göz çıkarmaz. (Mae West)
Güzel hayat doya doya yaşanır. Mutluluk paylaşılır, hayatı sevme hissi coşkuyla beraber gelir. Ruhun müziğinde "Haydi bastır, göster kendini" temposu vardır. Kibir değil, çoşku!
6. Fırsatlar yakalandıkça çoğalır. (Sun Tzu)
Başarı cesaret ister, başlangıçtaki cesaret sonradan inanca dönüşür. İnanç insanlığa daha iyi hizmet arzusuna dönüştüğünde fırsatlar yelpazesi yukarı bir seviyede tekrar açılır.
7. Ya yap ya yapma. Denemek yok! (Yoda - Yıldıa Savaşları)
Hayat seri hareket, karar ve kararlılık gerektirir. Tereddütte kalanlar geride kalır. Hayatın üstüne gitmezseniz hayat sizin üstünüze gelir.
8. Mükemmellik, ekleyecek bir şey kalmadığında değil, alınacak bir şey kalmadığında oluşur. (Antoine de St.Exupery)
Hayatınızı basitleştirin. Basite indirge, indirge, bir kere daha indirge... O zaman ne kalıyor, ona bak. İstekler listenizi kısa tutun. Kısa tutun ki fokus edebilesiniz. Güneş ışığına büyüteç tutmak gibi, odaklamazsanız hayatı yakamazsınız.
9. Kabiliyet yoksa sanatçı olmaz, ama çalışılmadıkça kabiliyet hiç bir işe yaramaz. (Emile Zola)
Ancak akıllı, bilinçli ve odağı şaşmayan çabalar sonrası olası potansiyelin yapabilecekleri gerçekleşir. Elması yontmadıkça elinizde sadece bir taş parçası vardır.
10. Hayatı yaşamanın iki yolu var. Biri hiçbir şey mucize değilmiş gibi yaşamak... Diğeri herşey mucizeymiş gibi yaşamak. (Albert Einstein)
Şükretmeyi unutmamak gerek!


ASLINDA MUTLULUĞUN FORMÜLÜ ÇOK AÇIK :D

LiS67_Uğur
24.03.2006, 11:58
ASLINDA MUTLULUĞUN FORMÜLÜ ÇOK AÇIK :D


bir sen bir ben birde sivas lisesi :D

1967_CLUB_ÖZGÜR
24.03.2006, 12:00
bir sen bir ben birde sivas lisesi :D


O ZAMAN EBEDİİ BİR MUTLULUK OLUYOR....:D

abircan
24.03.2006, 12:27
http://www.time.com/time/80days/231029.html
dünyayı değiştiren 80 önemli gün bakın kimi göreceksiniz

osman_58_1967
05.06.2006, 15:41
Vatandaş "Türk Osman"ın bir günü:

Osman Bey, sabah saat 7.00'de Casio masa saatinin alarmıyla gözlerini açtı. Puffy yorganını kaldırdı. Hugo Boss pijamalarını çıkarıp Adidas terliklerini giydi. WC'ye uğradıktan sonra banyoya geçti. Clear şampuan ve Protex sabunuyla duşunu aldı. Colgate ile dişlerini fırçaladı. Rowenta ile saçlarını kuruttu. Bill's gömleğini ve Pierre Cardin takımını giydi. Lipton çayını içti. Sony televizyonda medya özetlerini ve flash haberleri izledi. Citizen kol saatine baktı. Aile fertlerine 'çav' deyip Hyundai otomobiline bindi. Blaupunkt radyosunu açarak, rock müziği buldu. Ağzına bir Polo şeker attı . Şehrin göbeğindeki Mega Center'daki ofisine varınca, Fujitsu-Siemens bilgisayarını çalıştırdı. Microsoft Excel'e girdi. Ofisboy'dan Nescafe'sini istedi. Saat 10.00'a doğru açlığını yatıştırmak için Grissini yedi. Öglen Wimpy's Fast Food kafeteryaya gitti.


Ayaküstü, Coca Cola ve hamburgeri mideye indirdi. Camel sigarasını yakıp Star gazetesini karıştırdı.
Akşamüzeri iş çıkışı Image Bar'a uğrayıp JB'sini yudumladı, sonra köşedeki Shopping Center'a uğradı ... Eşinin sipariş ettiği Persil Supra deterjan, Ace çamaşır suyu, Palmolive şampuan, Gala tuvalet kağıdı , Sprite gazoz ve Johnson kolonyayı alarak kasaya yanaştı. Bonus kartıyla ödemeyi yaptı. Hafta sonu eşi Münevver'le Galleria'ya giden Osman Bey, Showroom'ları dolaşıp Kinetix ayakkabı, Lee Cooper blue jean satın aldı. Akşam evde bir gazetenin verdiği TV Guide'a göz atan Osman Bey, kanallar arasında zapping yaparak, First Class, Top Secret, Paparazzi gibi programlar izledi.


Aynı anda Outdoor dergisini karıştırdı. Saat 22.00'ye doğru Show TV'de Türk dili üzerine bir panel başladı. Uykusu gelen Osman Bey, televizyonu kapatıp yatak odasına geçerken, kendini mutlu hissetti.

"Ne mutlu Türk'üm diyene!" diye gerindi ve uyudu.
Hala da uyuyor. Ne zaman uyanacağı belli değil..

albina58
06.06.2006, 03:41
Vatandaş "Türk Osman"ın bir günü:

Osman Bey, sabah saat 7.00'de Casio masa saatinin alarmıyla gözlerini açtı. Puffy yorganını kaldırdı. Hugo Boss pijamalarını çıkarıp Adidas terliklerini giydi. WC'ye uğradıktan sonra banyoya geçti. Clear şampuan ve Protex sabunuyla duşunu aldı. Colgate ile dişlerini fırçaladı. Rowenta ile saçlarını kuruttu. Bill's gömleğini ve Pierre Cardin takımını giydi. Lipton çayını içti. Sony televizyonda medya özetlerini ve flash haberleri izledi. Citizen kol saatine baktı. Aile fertlerine 'çav' deyip Hyundai otomobiline bindi. Blaupunkt radyosunu açarak, rock müziği buldu. Ağzına bir Polo şeker attı . Şehrin göbeğindeki Mega Center'daki ofisine varınca, Fujitsu-Siemens bilgisayarını çalıştırdı. Microsoft Excel'e girdi. Ofisboy'dan Nescafe'sini istedi. Saat 10.00'a doğru açlığını yatıştırmak için Grissini yedi. Öglen Wimpy's Fast Food kafeteryaya gitti.


Ayaküstü, Coca Cola ve hamburgeri mideye indirdi. Camel sigarasını yakıp Star gazetesini karıştırdı.
Akşamüzeri iş çıkışı Image Bar'a uğrayıp JB'sini yudumladı, sonra köşedeki Shopping Center'a uğradı ... Eşinin sipariş ettiği Persil Supra deterjan, Ace çamaşır suyu, Palmolive şampuan, Gala tuvalet kağıdı , Sprite gazoz ve Johnson kolonyayı alarak kasaya yanaştı. Bonus kartıyla ödemeyi yaptı. Hafta sonu eşi Münevver'le Galleria'ya giden Osman Bey, Showroom'ları dolaşıp Kinetix ayakkabı, Lee Cooper blue jean satın aldı. Akşam evde bir gazetenin verdiği TV Guide'a göz atan Osman Bey, kanallar arasında zapping yaparak, First Class, Top Secret, Paparazzi gibi programlar izledi.


Aynı anda Outdoor dergisini karıştırdı. Saat 22.00'ye doğru Show TV'de Türk dili üzerine bir panel başladı. Uykusu gelen Osman Bey, televizyonu kapatıp yatak odasına geçerken, kendini mutlu hissetti.

"Ne mutlu Türk'üm diyene!" diye gerindi ve uyudu.
Hala da uyuyor. Ne zaman uyanacağı belli değil..
______________________________ ______________________________ ______________________________ ______________________________ __________
Sitede geziyorum stresden uzak memleket havamın olduğu bir ortamda,gün içerisinde yaşadığım yoğun tempodan sakin ; tamda huzuru bulmuştum.
Karşıma bu yazın çıktı arkadaşım,tekrardan beynimde uğultular,stresin verdiği kaşıntılar, yani sonuçta üstüne bir cigara daha yakmak.
Anladım demek istiyon ki; hayır rahat yerinizde oturmak yok,ne oluyoruz,nereye gidiyoruz,farkındamısınız.
Tamam arkadaşım,sana katılıyorum.Gün içi kavgalarımı,memleket düşlerimi,çocuklarımıza bırakacağımız yarınları geceleride düşüneceğim.
Eline sağlık arkadaşım,inşallah başkalarıda uyumuyordur.

SONMEZ
07.06.2006, 15:33
Vatandaş "Türk Osman"ın bir günü:

Osman Bey, sabah saat 7.00'de Casio masa saatinin alarmıyla gözlerini açtı. Puffy yorganını kaldırdı. Hugo Boss pijamalarını çıkarıp Adidas terliklerini giydi. WC'ye uğradıktan sonra banyoya geçti. Clear şampuan ve Protex sabunuyla duşunu aldı. Colgate ile dişlerini fırçaladı. Rowenta ile saçlarını kuruttu. Bill's gömleğini ve Pierre Cardin takımını giydi. Lipton çayını içti. Sony televizyonda medya özetlerini ve flash haberleri izledi. Citizen kol saatine baktı. Aile fertlerine 'çav' deyip Hyundai otomobiline bindi. Blaupunkt radyosunu açarak, rock müziği buldu. Ağzına bir Polo şeker attı . Şehrin göbeğindeki Mega Center'daki ofisine varınca, Fujitsu-Siemens bilgisayarını çalıştırdı. Microsoft Excel'e girdi. Ofisboy'dan Nescafe'sini istedi. Saat 10.00'a doğru açlığını yatıştırmak için Grissini yedi. Öglen Wimpy's Fast Food kafeteryaya gitti.


Ayaküstü, Coca Cola ve hamburgeri mideye indirdi. Camel sigarasını yakıp Star gazetesini karıştırdı.
Akşamüzeri iş çıkışı Image Bar'a uğrayıp JB'sini yudumladı, sonra köşedeki Shopping Center'a uğradı ... Eşinin sipariş ettiği Persil Supra deterjan, Ace çamaşır suyu, Palmolive şampuan, Gala tuvalet kağıdı , Sprite gazoz ve Johnson kolonyayı alarak kasaya yanaştı. Bonus kartıyla ödemeyi yaptı. Hafta sonu eşi Münevver'le Galleria'ya giden Osman Bey, Showroom'ları dolaşıp Kinetix ayakkabı, Lee Cooper blue jean satın aldı. Akşam evde bir gazetenin verdiği TV Guide'a göz atan Osman Bey, kanallar arasında zapping yaparak, First Class, Top Secret, Paparazzi gibi programlar izledi.


Aynı anda Outdoor dergisini karıştırdı. Saat 22.00'ye doğru Show TV'de Türk dili üzerine bir panel başladı. Uykusu gelen Osman Bey, televizyonu kapatıp yatak odasına geçerken, kendini mutlu hissetti.

"Ne mutlu Türk'üm diyene!" diye gerindi ve uyudu.
Hala da uyuyor. Ne zaman uyanacağı belli değil..


MEGA CENTER'DE OFİSLERİ OLANLAR, SHOPPİNG CENTER'DA
ALIŞVERİŞ YAPANLAR, AĞIZLARINDA JB, KIÇLARINDA GALA
TUVALET KAĞITLARINI DOLAŞTIRANLAR...VS VS...
BUNLARI YAPARKEN...

KEMERBURGAZ ÇÖPLÜĞÜNDE RIZIKLARINI ARAYANLAR,
EVİNE EKMEK GÖTÜRMEK DERDİNDEKİ MEMUR İHSAN BEY,
İŞÇİ HASAN USTA, EMEKLİ MEHMED EFENDİ,
DUL REYHAN ABLA,NİŞANLI NURAN KARDEŞ,
EVDE KALMIŞ CAVİDE HANIM, SOKAKLARDA
KALAN HÜSAMETTİN FAKİRİ, KİRACI SÖNMEZ GARİBİ... VS..VS...

BUNLARIN AĞIZLARINDA VE ALTLARINDA
NELER DOLAŞTIRIYORLAR ACABAAAAA....???

BEYİNLERİMİZDE NELER DOLAŞIYOR...???
ELLERİMİZDE NELER DOLAŞIYOR...???
MİDELERİMİZDE NELER DOLAŞIYOR...???
KALPLERİMİZDE NELER DOLAŞIYOR...???
.
.
PROJE Mİ... PUSHTLUK MU...???
MAHARET Mİ... ŞAK ŞAK MI...???
HELAL Mİ... HARAM MI...???
SEVGİ Mİ... HASET Mİ...???

Ertugrul
18.06.2006, 19:21
SU, ATES VE AHLAK


Su, ateş ve ahlak dostluk kurmuslar; dolasirlarken birbirlerini meraketmeye baslamışlar.

Suya sormuslar, "Kaybolursan seni nasıl bulacagız?"

Yanıt, "Nerede bir şırıltı duyarsaniz ben oradayım."

Ateşe, "Seni yitirirsek ne yapalım?"

Ates, "Bir duman gördügünüz yerde ben varim.

"Sıra ahlaka gelince, yanıt şu olmus:"Beni kaybederseniz, bir daha kesinlikle bulamazsınız!"

SEMİH-58
23.06.2006, 21:46
80'lik nine, İstanbul'dan, Sivas'daki

65'lik âşığına kaçırıldı. Oğlu, TGRT'ye

çıktı, ''Anneciğim dön'' dedi. Muhtar,

Serap Ezgü'ye söz verdi: ''Nikâh cüzdanını

göndereceğim''
İSTANBUL 17.02.2005 TSI 19:00İstanbul Alibeyköy'de oğlunun yanında oturan 80 yaşındaki Zeliha Yılmaz adlı nine, Sivas'daki bir adama kaçırıldı. Annesinin para karşılığı tutulan adamlar tarafından götürüldüğünü ve 1 aydır nikâhsız tutulduğunu söyleyen oğlu Ahmet Yılmaz, TGRT'de Serap Ezgü'nün Sizin Sesiniz programına çıkarak yardım istedi, Zeliha Yılmaz'a, ''Anneciğim yanımıza dön'' çağrısında bulundu.
Ahmet Yılmaz, canlı yayında Serap Ezgü'ye derdini anlatırken; annesinin Sivas, Hafik'deki Nurettin Koçak'a kaçırıldığını söyledi. Ahmet Yılmaz'ın, Sizin Sesiniz programında anlattıkları şöyle,
''Bizden gelip istemediler. Bakkala giden annemi kaçırıp, adamın koynuna veriyorlar. Kız kardeşime, yakında yaşlılık maaşını alacağını, o zamana kadar Nurettin Koçak kendisini nikâhlamazsa, İstanbul'a döneceğini bildirdi. Köyümüzün muhtarı İsmet Koçak, köye gelirsem beni jandarmaya yakalattıracağını iddia ediyor. Annemi aradım, Nurettin Koçak çıktı. Annemin İstanbul'a götürülmesine karşı, 'bizden kız kaçıranın, karısını kaçırırız' diye tehdid etti.''.
TGRT'de Serap Ezgü'nün programına canlı yayında telefonla katılan Sivas, Hafik Alçören Köyü Muhtarı Muhtarı İsmet Koçak'a, sunucu Serap Ezgü,
''77 yaşındaki bir kadın, nasıl kaçırılabilir?'' diye sordu.
Muhtar İsmet Koçak, Zeliha Yılmaz'ın; kendi köylüleri olduğunu, yaz boyu köyde bulunduğunu belirterek, Nurettin Koçak ile anlaştıklarını iddia etti. Yılmaz'ın, Sivas'a kendisinin geldiğini ileri süren İsmet Koçak'a, Ahmet Koçak, muhtara
''Bizim sizlerle bir kötülüğümüz yok. Niye annem kaçırılınca bir telefon etmiyorsunuz?'' diye sordu.
İsmet Koçak, programdaki iddialarına devam ederken, Ahmet'in ağabeyi Mehmet ile görüştüğünü, annesinin resmî nikâhlı olmasını istediklerini anlattı.
Ahmet Yılmaz'ın ısrarla yayına çıkmasını istediği annesi Zeliha Yılmaz, oğluna cevap verirken, çocuklarına yük olmamak için Nurettin Yılmaz'ın yanına gittiğini, kendisine Sivas/Hafik'de nikâh kıyılacağını bildirdi.
Ahmet Yılmaz'ın söylediklerine cevap veren Nurettin Koçak da, Zeliha Yılmaz'ı zorla kaçırmadığını, Sivas'a kendisinin geldiğini iddia etti.
Programda, Serap Ezgü, Zeliha Yılmaz'a,
''Mâdem onlar iyi niyetli, getirsinler seni İstanbul'a, burada size nikâh kıyacağım. '' teklifinde bulundu. Bu sözlere, Nurettin Koçak,
''Beni İstanbul'da öldürürler.'' karşılığını verdi.
Ahmet Yılmaz, annesine seslenirken,
''Anneciğim, yarın öbür gün Nurettin Koçak ölünce, sine kolundan tutup dışarı atarlar. Ne olursun gel'' diye yalvardı.
Serap Ezgü de, İsmet Koçak'ı kast ederek,
''Muhtar, nikâhsız berâberliğe nasıl müsaade eder?'' diye sordu.
Canlı yayındaki bu pazarlık ve bazan sertleşen konuşmalardan sonra, Alçören Köyü Muhtarı İsmet Koçak,, Serap Ezgü'ye şu taahhütte bulundu,
''Serap Hanım, ben Zeliha Hanım ile Nurettin Koçak'ın nikâhını kıydırıp, nikâh cüzdanının sûretini size faksla göndereceğim. Söz veriyorum'' dedi.

çılgın-sedat
23.06.2006, 21:53
ELLERİNE SAGLIK ÇOK GÜZEL OLMUŞ

FurkaN
23.06.2006, 22:05
ELLERİNE SAĞLIK GARDAŞ BİZİM İNSANIMIZ BİR ACAYİP