![]() |
GERİ SAYIM BASLADI GEL BAKALIM2006 SENİDE GÖRELİM TÜM İNSANLARA
HAYIRLAR GETİRMESİNİ DELİYOM |
[B]2006 YILI INSALLAH TÜRKIYEME VE DÜNYA ALEMINE HAYIRLI VE UĞURLU OLUR.[/B]
|
Yılbaşı üzerine çarpıcı iki yazı
[B]ÖNCELİKLE TÜM SİVASSPORLU VE SİVASLI HEMŞERİLERİMİN YENİ YILINI KUTLARIM.... ANCAK ALTINI ÇİZMEMİZ GEREKEN ÖNEMLİ ŞEYLER VAR... ZAMAN GAZETESİNDE OKUDUĞUM YORUM ÇOK ÇARPICIYDI... LÜTFEN BU HUSUSLARA DİKKAT EDELİM....[/B]
[B] İsmail Güneş 31.12.2005 CUMARTESİ [Yorum] Yılbaşı üzerine çarpıcı iki yazı[/B] Milâdî yılbaşı, Hıristiyan olmayan başka birçok ülke gibi bizim ülkemizde de, Hıristiyan Batı ülkelerindeki gibi karşılanıyor, bu vesileyle benzer etkinliklerde bulunuluyor. Milâdî yılbaşı, sıra dışı (ulü'l-azm) bir peygamber olan Hz. İsa (as)'nın doğum yıldönümüdür. Böyle bir yıldönümü için tercih edilen, sergilenen etkinlikler, davranışlar hiçbir şekilde bir peygamberin saygınlığı ile bağdaşmıyor. Çünkü bu etkinlikler, yılbaşı dolayısıyla içine girilen bu psikoloji; yeni bir yılı idrak etme sebebiyle gülmek, eğlenmek; beklentilerin gerçekleşmesini ümit etmek; ziyaretler yapmak, hediye alıp vermek gibi masum duygu ve çabaları çok aşıyor. Ölçüsüz ve sınırsız alkol tüketildiği, kumar tutkusunun zirveleri aştığı, bunlara bağlı, bunların sonucu olan olumsuzlukların doruklara tırmandığı bir zamanı simgeliyor. Zamanımızda yılbaşı dolayısıyla yaşanan bu olumsuzlukları eleştirmek, "gericilikle", "çağdışılıkla" yaftalanmayı göze almayı gerektiriyor. Bu nedenle biz aradan çekilelim; sözü tanınmış iki Türk aydınına bırakalım. Bunlardan biri yazar ve devlet adamı Hasan Âli Yücel; diğeri şair, yazar, öğretmen Arif Nihat Asya'dır. Noel üzerine iki çarpıcı yazı Edebiyatımızdan Unutulmaz Yazılar adıyla hazırladığımız, yayınevinin 'Nar' üst başlığını vererek yayımladığı kitabımızda, Hasan Âli Yücel'in Noel ve Yılbaşı, Arif Nihat Asya'nın Noel Baba isimli yazıları da yer alıyor. "Noel ve Yılbaşı" 1940'larda, "Noel Baba" 1960'larda kaleme alınmıştır. Aktüalitesini ve tazeliğini bugün bile koruyan bu iki yazıyı okuyucularımızın dikkatine sunuyoruz: Hemen bütün dünyanın kullandığı milâdî tarih, bundan birkaç yıl önce, tamamıyla pratik hayat bakımından kabul edildikten sonra, kânunusaninin (Ocak ayının) biri, hafızalarımızda iz tutan bir gün olmaya başladı. Şehirlerimizde birçok aileler, yeni yılı kutlamak için evlerde, dışarıda güzel toplanmalar yapıyorlar. Yiyerek, içerek, gülerek, eğlenerek hayatlarının bir senesini bitirip yeni yıla giriyorlar. Bu eğlencelerin ne Hazreti İsa ile, onun doğuşu ile, ne de Noel baba ile hiçbir alâka ve münasebeti yoktur. Bunlar, sadece yeni yıla neşeli girme arzusuyla ve eski yılın aynı şekilde geçirilmesi dolayısıyla yapılmış birer eğlenceden başka bir şey değildir. Yılbaşının Türkün layık ruhunda kendi geçirdiği bir yılın geçireceği bir yıla girişinden başka hiçbir manası olamaz. Gazetelerde bazı müesseselerimizin yaptıkları çocuk müsamerelerinde Noel babayı, başında kürklü külahı, sırtında gocuğu, elinde değneğiyle temsil ettiklerini gördüm. Bizim an'anelerimizde Noel baba diye bir şahsiyet bilmiyorum. En eski bir tarihin sahibi olmakla beraber, Türk'ün her yılı, bir evvelkinden daha genç olarak Türk yavrusunun hayaline girmelidir. Kamburu çıkmış, soğuktan donmamak için deriden elbiseler giymiş, süpürge sakallı semboller bizde yoktur. Bizim Ay dedemiz ne kadar güler yüzlüdür; neşesinden yanakları elma gibi tortop olmuş, onun kadar taze ve canlıdır. Biz böyle tanıdık çehreler isteriz ve çocuklarımızın böyle güler yüzler görmeye alıştırılmasını bekleriz. Esasen Avrupalılar, Hıristiyanların peygamberi olan Hazreti İsa'nın doğumunu, doğduğundan dört asır sonra kutlamaya başladıkları zaman, mahiyeti tamamıyla dinî olan bu törene kendi an'anelerini sokmaktan geri durmamışlardır. Noel babanın giyinişi, soğuk ülkelerin, karlı buzlu diyarların hatırasını taşır. Hıristiyanlığın çıktığı yerlerde kürke ihtiyaç olabilir miydi? Eğer dediğimiz gibi, putperest an'aneler bu işe karışmasaydı, Noel ağacı, zeytinden olmalı idi. Noel baba ve onun telli pullu ağacı, bir cenuplu (güneyli) hayalinin mahsulü değildir, ancak bir şimallinin (kuzeylinin) yarattığı sembol olabilir. Halbuki Türk muhayyilesi (hayal gücü) böyle şeylere alışık değildir. Türk gerçekçidir. Hayallerinde bile hakikat gizlenir. Uydurma şeylere inanma alışkanlığı onda yoktur. Her şeyi olduğu gibi görür ve öyle görmek ister. Onun bu alışkanlığını bozacak her şey yanlıştır, fenadır. Türk çocuğuna şeker, oyuncak ve yemiş getiren, Noel baba değil, kendi öz babasıdır. Onun doğru bildiği şeyi yanlış öğretmeye kalkamayız. Noel Baba -Yılbaşı neyimiz olur? diye soruyorum. Fakat, -29 Ekim'imiz midir, 30 Ağustos'umuz mudur, Şeker Bayramı'mız mı, Kandilimiz mi, Kurban Bayramı'mız mı? diye sual açmak da yersiz olmazdı. Biz muharremlerle, martlarla başlayan yıllar da biliriz... ki, hiçbiri böyle şımarıklıkla, böyle ayyaşlıkla, böyle kumarbazlıkla açılmazdı. Hepsi efendi yıllardı. Memleketimize, herhalde, Beyoğlu'ndan giren, Haliç'i atlayarak Fatih'lere, Aksaray'lara, sonra Rumeli'ye ve Boğaz'ı aşarak önce Kadıköy'lere, Moda'lara ve sonra Üsküdar'lara ve oradan Anadolu'ya geçen bu bunak neyimiz olur: Babamız mı, dedemiz mi, amcamız mı, yoksa Avrupalılıktan pirimiz mi? İstanbul'un Tepebaşı'ndan Adana'nın Tepebağı'na kadar her yeri bilen, her yere uğrayan bu moruk kimdir, necidir? Bir resmine bakarsanız Havarilere, öteki resmine bakarsanız Rasputin'e benzeyen bu iskambil papazı, aramızda nenin nesidir... bunu hiç merak ettiniz mi? Siz bırakın da ben söyleyeyim onun kim olduğunu: O Haçlı Seferlerinden kalma bir kılınç artığıdır. O zaman silahla giremediği yerlere, şimdi beyaz sakalıyla saygılar ve sevgiler toplayarak girebiliyor. O evimize girerken eşeğini kapımızın halkasına bağlayan bir Piyer Lermit'tir... Kardeşlerini Mukaddes savaşa hazırlamaktan geliyor. O, adıyla sanıyla bir misyonerdir ki, şu memlekette ocağına incir dikildikten sonra, kılığını değiştirmiş... ve bizi avlamaya, kucağında getirdiği oyuncaklarla en can alıcı noktamızdan; çocuklarımızdan başlamıştır. Bu cömertliğinin karşılığını istemeyecek mi sanıyorsunuz, fedakârlığının sebebini düşünmediniz mi? Bırakın onun hakkından ben gelirim: İşte sakalını çekince gördünüz... sakalı elimde kaldı ve altından Lüsifer çıktı. Bilirsiniz ki casuslar da kıyafetlerini ekseriya böyle değiştirirler. Bu, mezar beğenmeyen hortlağa ya mezarını gösterin, yahut bırakın: Haç'ında çarmıha gereyim onu. Tehlikeyi sezer de kendiliğinden gitmeye kalkarsa çıkarken ceplerini yoklamayı unutmayınız: Muhakkak bir şeyimizi çalmıştır. KAYNAK:[url]http://www.zaman.com.tr/?bl=yorumlar&alt=&trh=20051231&hn=242648[/url] |
Ermenilerin öldürdüğü Türklere site
20. yüzyılda Ermeni çeteleri tarafından 1 milyon Türk'ün öldürüldüğünü belirten bir internet sitesi, herkesi sanal anıta bir sanal karanfil koymaya davet ediliyor. 31 Aralık 2005 11:54 "Bir asırlık sessizlik', 'Unutulan 1 milyon' ve 'Ermeniler cinayetlerini hala inkar ediyor' başlıkları atılan "http://memorial.imprescriptible.us/index.php" adresindeki sitede, "Doğu Anadolu'dan (1914-1922) Azerbaycan'a (1988-1994) Ermeniler toplu katliamlar gerçekleştirdiler. Bir milyondan fazla kişinin ölümüne sebep oldular. Bu inkar edilen soykırımların mezarsız ve unutulan mağdurları için bu Sanal Anıtı onların anısına gerçekleştirdik. Bu anıt ayrıca Ermeni terörizminin (1975-1985) bütün mağdurlarına da ithaf ediliyor. Ermeni terörizminde Avrupa ve ABD'de masum insanların kanı döküldü" ifadelerine yer veriliyor. İngilizce, Fransızca ve İspanyolca olarak hazırlanan internet sitesinde ayrıca "Adınızı yazın ve unutulan mağdurların anısına siz de bir çiçek bırakın. Hep birlikte haydi sessizliği bozalım. Böylece hatıralar canlı kalır" çağrısı yapılıyor. BİR KARANFİLDE BİZ KOYALIM !!!!!!!!! [url]http://memorial.imprescriptible.us/index.php[/url] |
yazmistim ama birdaha yazayim turm sivaslilarin tum turkiyenin tum dunyanin 2006 sevgi dostluk baris ve guzel gunlere baslasin diyorum
|
ELVEDA 2005 ! ! !
[COLOR="Blue"]ÖNCELİKLE HERKEZE SELAM VE SEVGİLERİMİ SUNARIM...ACISIYLA TATLISIYLA KOSKOCAMAN BİR YILIN SONUNA GELDİK...KİMİLERİ İÇİN SEVİNÇ KİMİLERİ İÇİN ÜZÜNTÜ DERT DOLU KOCAMANNN BİR YIL DAHA BİTTİ...ASLINDA SADECE YILMI BİTTİ ? HAYIR ÖMRÜMÜZDEN BİR YIL DAHA BİTTİ ...YILBAŞLARI BENİ HEP HÜZÜNLENDİRMİŞTİR...ÇÜNKİ ÖLÜME BİR ADIM DAHA YAKLAŞTIĞIMI HİSSETTİRİYO BANA...NEYSE ÇOK UZATIP DA KAFA ÜTÜLEMEK İSTEMİYORUM...SİZDEN BU GEÇEN YILDA KAZANDIKLARINIZ VE KAYBETTİKLERİNİZİ BİZLERLE PAYLAŞMANIZI RİCA EDİYORUM...İLK BEN YAPAYIM AÇILIŞI...KAZANDIĞIM TEK ŞEY SİVASSPORUMUN SÜPER LİGE ÇIKMASI...KAYBETTİĞİM İSE ÇOK SEVDİĞİM DEĞER VERDİĞİM UĞRUNDA ÖLECEK KADAR SEVDİĞİM BİRİCİK İSTANBUL GÜZELİ...EVET AŞKIMI KAYBETTİM VE 2006 DA O ARTIK YOK...SİZLERDE YAZARSANIZ SEVİNİRİM...BU VESİLEYLE BAŞTA SİVASSPOR COM. YÖNETİCİLERİ SAYIN: RÜŞTÜ ELMAS, SAYIN: MEHMET ÇAĞLAYAN, SAYIN: AYHAN BAYRAK BEYEFENDİLERİN VE TÜM SİVAS VE SİVASSPOR COM ÜYELERİNİN YENİ YILINI KUTLAR SEVDİKLERİYLE MUTLU BİR YIL DİLERİM...SAYGILARIMLA.. [/COLOR]
[B]BİRTEK SENİ SEVDİM GERİSİ YALAN GÜZEL GÖZLÜM[/B] |
Bİ YAŞ DAHA YAŞLANACAZ
|
2006 HERKESE HAYIRLI UGURLU OLSUN.SAGLIK VE MUTLULUK GETIRSIN.
SİVASSPORUMUADA BASARILAR GETIREN BIR YIL OLUR INSALLAH... |
SON 7 SAAT ONDAN SONRA ELVEDA 2005 HOŞGELDİN 2006 BİRDE UYARI: ELİNİZDE TL KALDIYSA SAKIN KORKMAYIN MERKEZ VE ZİRAAT BANKALARI YIL SONUNA DEK TL LERİ ALACAK
|
Yıllar ve anılar,birer birer geçiyor yıllar, geçen yıl bu vakitlerde 2005 i karşılamaya hazırlanıyorduk.:) Nice,mutlu,güzel yıllara
|
WEZ Format +2. Şuan Saat: 20:59. |
Powered by: vBulletin. Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
Copyright © 2005