1967 yılından beri eski adı 1.lig şimdiki adı süperlig olan kategoride yer almak için mücadele eden ve sahip olduğu potansiyeli,ne yazık ki,bu yıla kadar hakkıyla kullanamayan takımımız artık süperlig'e adım atmak,Türkiye ve dünyanın dört bir tarafına dağılmış olan muazzam bir kitlesel nüfus yogunluğunun sağladığı taraftar avantajıyla merhaba demek üzere...Hatta hiç mübalağasız Üç Büyüklerden sonra sahip olduğu bu müstesna konum ve avantaj ile süperlig'e yeni ve taze bir güç,tatlı bir heyecan ve rekabet getireceği de aşikar Sivassporumuz'un...
O,süperlig için "yeni bir yüz",..
"yeni bir heyecan",..
"taze ve güçlü bir rekabetin Anadolu merkezli ayağı"...
Hani Köroğlu'nun mamert Bolubeyi'ne bir serzenişi vardı;..
"Tüfek icat oldu,mertlik bozuldu,
Eğri kılıç kında paslanmalıdır",diye...
Artık çağdaş futbolun normları da değişti;takım ve forma aşkı,amatör ruh ve mücadele gibi mazide tanık olduğumuz kavramlar yerini Batı Avrupa'dan ortaya çıkan ve esmeye başlayan ve sonra tüm Latin Amerika'yı esir alan "endüstriel futbol"un rüzgarına bıraktı,şimdi yeşil sahalarda yürekler sadece forma aşkı için değil o formanın kendisine lutfettiği imkanlar için çarpıyor,ingilizce adından aldığı ilhamla "ayak oyunları" yeşil dolarlar ve onların karşılığı olan diğer paralar için sergileniyor...
Çocukluğumdan bilirim Sivassporumuz'un bu amansız mücadelesini,bu hasret koşusunu...Bir yürek törpüsü etmiştir bu şehrin insanı bu hasreti ama her defasında çocuklarını kendilerinden koparıp alan ve uzak diyarlara atan o "tek dişi kalmış medeniyet"in endüstri ayağına mağlup olmuştur,hasretleri hep o endüstrinin acımasız dişlileri arasında kaybolup gitmiştir;her defa doğrulmak ve kaldıkları yerden devam etmek istediklerinde ise o makus talih yakalarını bırakmamaıştır,bırakmamıştır ki,sahip olduğu o futbol potansiyeli ve sevgisini ulusal sınırlara yaysınlar ve göstersinler...
Şimdi rüzgarı arkasına alan bir şehir,bir takım ve bir taraftar var;hedefe varmak,zirveye tırmanmak üzereler ama ya sonrası?..
Asıl zor olan zirveye varmak kadar orada kalıcı olabilmek;"endüstriel futbol"un acımasız dişlileri arasında yokolup gitmemek,tıpkı diğerleri gibi...
Buna hazır mıyız?..
Yoksa bir "mevsimlik aşklar" gibi gelip geçici ve unutulmaya yüz tutmuş kısa bir macera ile mi yetineceğiz?..
İşte Sivaslı'nın;yöneticisiyle,spor cucuyla ve taraftarıyla cevap vermesi ve üzerinde odaklanması gereken konu bu!!..
Önümüzdeki ağustos ayından itibaren bizi bekliyen "endüstriel futbolun kurtlar sofrası"nda mücadele etmeye ne kadar hazırız?..
Bütçemizle,tesislerimizle,alty apımızla ve taraftar organizasyonları ile buna hazır mıyız?..
Eğer bu organları harekete geçiremez ve çağdaş futbol normları doğrultusunda dizayn edemezsek o takdirde sahip olduğumuz potansiyelin
hiçbir anlamı kalmayacaktır!..
Bugün ulusal ligimizde Daum'un 3 milyon $,Anelka'nın yıllık 2 milyon euro aldığı bir ortamda ayakta kalabilmemiz,rekabet edebilmemiz için "hamasi nutuklar"a değil aksine bilinçli bir organizasyona ihtiyaç vardır;hem de sadece Sivas sınırları dahilinde değil,sınırlar ötesinde!!..İşte Sivas'ın hiçbir kulübün sahip olamadığı ve Trabzon'un yerine gerçekten 4.büyük olarak kendini yazdırabileceği en büyük avantajı budur ama harekete geçirebilirse...
Bugün şampiyonluğa giden yolda kendi evinde,hem de çok mütevazi bilet fiatları karşılığında,arkasında sadece 3-5 bin seyirciye oynaması,oynayabilmesi bizim yukarıda saydığımız o muazzam potansiyeli adeta inkar eden bir görüntü çizmektedir!..Süperlig'de mücadele edecek,daha çok maddi-manevi desteğe ihtiyaç duyacak olan bir takımın şimdiden kendine yakışan bir "profil" çizmesi gerekmektedir...
Bu "profil"de;..
-Sivas dışında yaşayan ve şehrini seven varlıklı işadamlarını "Sivas'ı seven gönül elçileri konseyi" adı altında toplamayı amaç edinen ve bu konuda harekete geçen bir yönetim,..
-takımdaki arkadaşlık ve uyumu devam ettiren,takımın eksiklerini gören ve bu eksikleri süperlig mücadelesine göre kafasında dizayn eden ve çalışan bir teknik ekip,..
-Sivas'ı kendileri ve Sivaslılar için bir "medar-ı iftihar apoleti" olarak yakalarında taşımak isteyen ve bunun için tesisleşme ve altyapı çalışmalarını başlatan yerel yöneticiler,..
-ve hepsinden önemlisi takımlarını uzun yıllar süperlig'de izlemek ve kırmızı-beyaz flamaları tribünlerde gururla dalgalandırmak için her türlü maddi ve manevi desteği kendileri açısısından bir "hemşehrilik beratı" olarak algılayan taraftarlar...
İşte "endüstriel futbol"un kapsama alanına giren Sivasspor ve onun dinamikleri bu olmalıdır;bu olmalıdır ki,Sivassporumuz'u huzur-i kalp ve gururla uzun yıllar başarı burçlarında izleyebilelim...
4.büyük olarak Türk Futbolu'na unutulmaz hatıralar bıraksın,silinmez mühürler vursun...
Evet,sadece süperlig'e çıkmakla herşey bitmiyor;..
HERŞEY YENİ BAŞLIYOR,SİVASLI,..
HAZIR MISIN?..
selamlar,
|