AÇIKLAMA
İki gün önce bazı internet sitelerine düşen haberin içeriğiyle ilgili açıklama yapmam zorunluluğu doğdu. Keşke bana sorulsaydı, keşke ilk kaynak olarak benden bilgi alınsaydı. Kimileri geçmişte kalan hınçlarını almak için “Bu adam daha beterini bile söyler, bundan her şey beklenir” önyargısıyla acımasızca saldırırken, kimileri de bana göre daha sağduyulu davranıp “ Sanmam bunu demek istememiştir,” yada “dememiştir” karşı teziyle savunmaya geçmiş. Öncelikle şunun bilinmesini isterim ki, tek korkum vardır, o da haksızlığın karşısında susmak ve bizleri yaratan Yüce Rabbim’in karşısına, onun bizlere bahşettiği sevgi ve saygısından noksan bir sıfatla çıkmak. Bunların dışında her şey gündelik dünyanın gelip geçici zevkleridir. Bugün varız, yarın yokuz. Ne kalp kırmaya, ne incitmeye değer. Konuya gelince; Beni arayan bir delikanlı, Bursa'da öğrenci olduğunu, Sivaslı olduğunu, Sivasspor’a verdiğim hizmetlerden dolayı hem teşekkür etmek istediğini hem de tanışıp konuşmak istediğini söyledi. Kendisini tanımam bilmem, şimdi aynı kişi gelse inanın belki çıkaramam, “Buyurun gelin” dedim. Geldi oturduk konuşmaya başladık. Ancak bir süre sonra bana sordukları sorular karşısında “bir şeyler dedirtmeye çalışıyor bu” demedim dersem yalan olur. Kısaca şu mealde geçen konuşmalar oldu. Kendisinin iddia ettiği gibi konuşmaları bırakın benim konuşmamı, beni tanıdığını sanan kişilerden konuşabileceğime ihtimal veren varsa bile üzülürüm. Bu konuda hukuki yollar bile önümde açıkken, kendi bile bu kadar sansasyon yapcağını düşünmeden, beni ve yazının iddia ettiği muhataplarını düşünmeyen o Sivaslı öğrenci arkadaşa da sadece acıyorum, üzülüyorum. İddia ettiği konulara gelince, başarısızlığın ve transferin tek sorumlusu olarak sayın Fikret Ünsalı göstermiş olduğumu iddia etmesi, kendimi inkar etmem olur, başarısızlığın tek sorumlusu olduğumu her yerde ve her zaman söyledim, kabul ettim Transfer listem yönetime verildi, sıralamaya konuldu, kısıtlı imkanlar ve bütçemiz ölçüsünde değerlendirmeye tabi tutuldu. Listede olan bazı futbolcuların alınamadığını, bazılarının gelip kamptan ayrıldığını, bazılarının ise maça çıkıp bir saat sonra nasıl dönüş yaptıklarını hepimiz biliyorsunuz. Elimizde olanların ise büyük bir şekilde hayal kırıklığı yaratmadıklarına inanıyorum. Sezon başında yaşanan sakatlıkların sistemi ne kadar hırpaladığını gördük, Sedat’ın, Musa’nın, Abdurrahman’ın, Sezer’in, Hayrettin’in ve Mehmet’in uzun süre sakatlıkları peşpeşe geldi. Petkoviç’in omuzu uzun süre düzelmedi. Takım kurgusu ciddi anlamda zarar gördü. Ama her zaman söyledim, başarısızlığın tek sorumlusu benim. Kamanan’ın nasıl alındığını öğrendiğinde alkış tutan eller, aynı şekilde Bilica gelince homurdanmaya başladılar. Aynı oyun kurgusu içinde başarılı olan Bilica hem Sivas’a hem Sivasspor’a değer kattı. Satılması konusunda yaşı önündeki en büyük handikaptı, satılan her futbolcuda yönetim ve teknik heyetin onayı gerekir. Ben kulübün menfaatini gördüm ve onay verdim. Ciddi bir anlamda kazanç sağladığımız bu transferde zarar gördüğümüz tek kısım Yasin’in adaptasyon sorunu yaşaması ve takıma katkı sağlayamamasıdır. Tum’un satılması, bizim talip olduğumuz Erman’ın şartlarına bağlı olarak gelişti, ısrarlı bir şekilde bu futbolcuyu kadrosuna atmak isteyen Büyükşehir Belediyesi ile bu şekilde anlaşabildik. Üstelik üstüne de bir miktar para alınmıştır. Kanfory satılması konusunda ben ısrar ettim, bana maça çıkmadan önce “sakat değilim” diyen bir futbolcunun maç içerisinde söylediğiyle paralel gitmeyen durumu, kadro kurgusundaki teknik heyete ciddi zarar verir ve ben bu zararı gördüm, satılmasını istedim. Bu futbolcunun gittiği takımda kaç maç oynadığına bakarak haklı olduğumu söyleyebilrim. Sivasspor’dan ayrılırken her zaman ağabey olarak gördüğüm kulüp başkanımız Sayın Mecnun Odyakmaz’ın Fikret ağabeyide ziyaret et demesine rağmen gitmedim. Tamamen şahsi duygularla yaptığım bu davranışımın nedenleri bende saklı kalacaktır. Sayın başkanın sadece bu konuda sitemi olmuştur. Ancak Sayın Fikret Ünsal’ın söylemleri ne olursa olsun, Sivasspor’un başarısı için mücadele eden, dürüst, samimi ve mümtaz bir şahsiyettir. Kadronun bozulmasında birinci derece o sorumlu olmuştur gibi lafı söylemek benim boyumu aşar, riyaya kaçar. Kırgınlığım sadece bir şekilde hizmet etmiş bir insanın bir şehirden ayrılırken, yalnız bırakılmasıdır. Yine aynı şekilde Sivas’tan ayrılırken yolcu etmeye gelmeyen düşünce sahibi insanlar benim Sivas ve Sivaslı hakkında ki görüşlerimi hiçbir zaman değiştiremeyeceklerdir. Konuşmam içerisinde sıklıkla vurguladığım başarı için bir araya gelmek gerekiyor, geçmişten ders çıkarmak gerekiyor derken, bunu Sivasspor başarısız olarak vurgulamak insaf ölçüleriyle bağdaşmaz. Bugün bile bana, şu senin hakkında böyle konuşmuş, bu şöyle demiş” diyenlere gülüp geçiyorum. Sivasspor artık halka mal olmuş bir kulüptür, hep başarıları ile anılacaktır. Her takımın indiği çıktığı dönemler olur. Bu futbolun doğasında var. Aynı teknik yönetim sizi dünya şampiyonu da yapar sıradan bir kupa’ya katılmanızda da engel teşkil eder. Bunun nice örnekleri vardır. Her gelen hoca başarı için çalışır çaba sarfeder. Kimse başarısızlığı ile anılmak istemez. Son olarak söylemek istediğim şudur ki, ben bir takımın başındayım, o takımın başarısı için mücadele ediyorum, böylesine haksız, maksadını aşmış, hayal mahsülü şeylerle gündeme gelmek beni de, sevenlerimi de, her zaman sevip saydığım büyüklerimi de, ağabeylerimi de kardeşlerimi de üzer. Kimseye gönül koymadım, koyamam. Yaradılanı severiz, Yaradandan ötürü. Bülent UYGUN
30.09.2010
http://www.bulentuygun.com.tr/haberd...=147 &goster=E