Usta Yiğido
Üyelik Tarihi: 03.08.2005
Mesajlar: 5.292
Thanks: 5.934
2.819 Mesajına 8.169 Kez Teşekkür Edildi.
|
Altın Çağ
Sporx.com yazarlarından Alper Kaya bu yazısında bizlere "Bank Asya 1. Lig Altın Çağ'ı"nı anlatıyor.
Altın Çağ" veya uluslararası lugattaki bilinen haliyle "Golden Era"; bir ulusun veya bir bölgenin veya sadece bir devletin üst düzeyde refaha kavuştuğu, bilim ve sanat gibi dallarda da döneminin en iyisi olduğu çağa tekabül eder. Bazı inanışlara göre ise, Mesih'in geleceği çağa Altın Çağ denilmiştir. Veya, Woody Allen'ın son filmi "Paris'te Bir Gece Yarısı"nda olduğu gibi, salt bazı sanat akımlarının meraklılarına göre o akımın oluştuğu, zirveye yükseldiği döneme "Altın Çağ" denir.
Ümit Karan bir röportajında, "Oğlunuzun futbolcu olmasını ister misiniz?" sorusuna "Futbolcu olmasını tabii ki isterim ama başka sanat dallarında da çaba gösterebilir..." cevabını vermişti. Futbol dünyanın en geniş ağlarından birisi, çağ çağ; dönem dönem incelense bile çoğu zaman ömrünüzün bu incelemeye vefa etmeyeceği de aşikar. Ben, dilim döndüğünce kendi gönlümdeki "Bank Asya 1. Lig Altın Çağ'ı"nı anlatmaya çalışacağım bu girizgahtan sonra...
Futbol üç ögeden ibarettir aslında; emekçisi, takipçisi ve stadı. Bu üç ögeden birisi bile yoksa ağzınıza limoni bir tat gelir. Zevkinize gölge düşer. Bank Asya 1. Lig'in 2004-2005 sezonunu ele aldığımızda bir alt ligde aranılan hemen hemen her şeyi sağladığını görebiliyoruz!
* Gerçek bir lider
Liglere kuşbakışı baktığınızda, iki ayrı şart vardır zirvede olmak isteyen için: Ya fark atacaktır ya da kılpayı liderliği kucaklayacaktır. Bank Asya'nın Altın Çağ'ında fark yaratan bir lider vardı. Otuz dört maçının sadece altısını kaybetmiş olan, ligin en az gol yemiş kadrosu sayesinde ikinciyle arasında altı puan fark olan Sivasspor.
Yasir Elmacı, Timur Yanyalı, Mehmet Yıldız, Akın Vardar, Mohamed Ali Kurtuluş, Hayrettin Yerlikaya gibi; o dönem için bulunduğu statünün üzerinde bir kadrosu olmasının ödülünü alan kırmızı beyazlılar, hepinizin hatırlayacağı üzere, iki sene sonra Süper Lig'de de zirve mücadelesi vermişti. Üstelik ilk devre bitiminde de ikinciyle aralarında yedi puan vardı. Yani, kazanacaklarını bilerek, kazanmayı isteyerek mücadele ediyorlardı.
* Taraftar
Kocaelispor, Bursaspor, Elazığspor, Karşıyaka, Altay, Çanakkale Dardanel gibi köklü geçmişi olan ve oturmuş, net bir taraftar kitlesine sahip takımlar 2004-2005 sezonunda Bank Asya 1. Lig'de kıran kırana mücadele etmişti. Bunun en büyük semeresini puan tablosu gördü: Ligde ilk devre bittiğinde "Kesin düşer" diyebileceğiniz sadece tek takım vardı. O da bir üstündekiyle arasında yedi puan fark olan, kendisi de yedi puan toplayabilmiş, Adanaspor. Tabii, Adana'nın düşmesinin sebepleri saha dışı faktörlerdi. Malum, Cem Uzan'ın ortada bırakmak zorunda kaldığı bir takım olarak ekonomik bir çöküntüye girmek zor değildi.
* Dağılım
Ligde öyle bir dağılım vardı ki, TRT "Gezelim Görelim" programını düzenli deplasmana giden taraftar gruplarına hazırlatabilirdi. Mardin'den Yozgat'a; Bursa'dan Antalya'ya; Elazığ'dan Çanakkale'ye kadar Türkiye'nin çoğu köşesi futbola doydu o sezon. Öyle ki, İstanbul hegemonyasından bıkanlar bile ligdeki üç İstanbul takımından sadece birisine odaklardı nefretini. Diğer ikisi Sarıyer ve Karagümrük gibi geçmişten bir hoş seda getiren kulüplerimizdi. Ne kadar ironik, ayakta kalabilen belediyenin sentetik kulübü oldu; Sarıyer ve Karagümrük bir daha çıkamamak üzere küme düşerken İBB sadece iki sezon sonra ligi ikinci bitirip Süper Lig'e yükselecekti.
* Geleceğin Tecellisi
Türk futbolunu avucunun içine alacak olan şirketleşme daha o günlerden kendisini göstermişti. Adanaspor, Antalyaspor, Yimpaş Yozgat ve Dardanelspor olmak üzere dört takım "anonim şirket" bünyesindeydi. Amatör ruhu yaşatmaya çalışan Sarıyer, Karagümrük, Karşıyaka ve Altay gibi takımlar ise bu "şirket"lerle mücadele etmek zorunda kalıyordu...
* Takımların Altın Çağ'ı
Sonradan Süper Lig'e çıkacak olan Mersin İdman Yurdu, Kocaelispor, Bursaspor gibi takımların yanı sıra; kendi tarihlerinin Altın Çağ'ını icra eden, o günlerde battıkları bataklıktan hiç çıkamayacak olan Mardinspor, Yozgatspor, Dardanelspor, Türk Telekomspor gibi takımlar aynı ligin havasını soluyordu 2004-2005'te. Tam bir futbol mozaiğiydi kısacası.
Ancak, bu tabloya bir daha erişemememizin sebebi, gene futbolu oluşturan ögelerdir. Futbol kulüplerinin taraftarları yeşil sahalardan koparacak gelişmelere gebe oluşu; futbolu yöneten fakat futbolun içinden gelmemiş olduğu için aslında yönetemeyen takım elbise ve kartvizit sevdalısı koltuk bekçilerinin varlığı; federasyonun futbolda genç futbolculara destek olmaya çalışan takımların önünü kesen hameleleri bizi güzel günlere ulaştırmadan futbol izlemeye mahkum etti.
Artık öyle günler yaşıyoruz ki, Kayseri Erciyes ve Dardanelspor altı güzel golle 2-4 bitirince maçı "Ulan alt liglerde böyle maçlar mı oluyor" diye ana haber bültenlerine konu oluyor Bank Asya 1. Lig. Bugünlere getirenlerin ise, dillerinde o meşhur şarkının dizeleri olsa gerek: "Şimdi bana yeniden ister misin deseler / Tek bir söz bile söylemeye hakkım yok"
|