''Ben ülkeyi 3 F ile yönetiyorum.. Futbol, Fiesta (Eğlence) ve Fado (Din)''İspanya’nın ünlü Diktatörü Franco
Bu satırları kaleme almadan önce epeyce bekledim. Görmeden,alel acele birşeyler yazarak ilerde pişman olmuyayım diye düşündüm. Ancak bugün itibari ile görüyorum ki gerçekleşenler tahmin ettiklerimden farklı değil.
Hepimizin bildiği bir atasözüdür: “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.” Ateşin olduğu kesin olmasına kesinde, ateşin dumanı gözleri kör ediyor anlaşılan. Dünyayı sarstı Wikileaks belgeleri...Türkiye gündeminede düştü. ABD yetkilileri yalanlamadı. İlginçtir Türkiye belgelerinde birde Süperlig takımının adı geçiyordu. Peki hangi takım ve konunu bizi ilgilendiren tarafı nedir?
Önce haberi aynen aktarayım.
“08/06/2005 tarihli Edelman'ın siyasi işler danışmanı John Kunstadter tarafından kaleme alınan,"gizli" ibareli notun 7. maddesinde, Devlet Bakanı Faruk Nafiz ÖZAK, milli görüş kökenli bir Trabzon'lu olarak rapor ediliyor ve sakin, itaatkar, ağırbaşlı olarak nitelendiriliyor.
Raporun devamında AKP'nin ve Başbakan Erdoğan'ın mevcut popüleritesini korumak adına sporun da kullanıldığı ve bu çerçevede 2004 yerel seçimlerinde AKP'nin Trabzon'da yaşadığı bozgunun tekrarlanmaması adına Devlet Bakanı ÖZAK'ın Trabzonspor seçimlerine müdahil olarak uzun süre kendisinin de yönetiminde görev aldığı ve 1996 yılına kadar 2.5 yıl başkanlığını da yaptığı Trabzonspor'un başına AKP çizgisine yakın bir başkan seçilmesini sağladığı ve aynı zamanda Trabzonspor'a Başbakanlığın örtülü ödeneğinden karşılanarak futbolcu alımında kullanılmak üzere milyonlarca dolar ayırıldığını ifade ediyor.”(
www.milliyet.com.tr)
Bu ülkede futbolun siyasi emeller için kullanıldığını biliyorduk. Ama bu seferki diğerleri kadar masum değil diye düşünüyorum. Konuyla ilgili bir aydır ilk günlerki haberler dışında en ufak bir aksiyon yok. Kimse konu hakkında konuşmuyor. Trabzonspor’un parlak sezonundan bahsedenler bu konuyu teğet bile geçmiyorlar. Futbol Federeasyonu veya devletin denetleme kurumları konuyu irdelediler mi bilmiyorum. Gerçi Başbakan’ın örtülü ödenek yetkisi vardır. Ancak ortada büyük bir adaletsizlik var.
Aslında yapbozun parçalarını birleştirdiğimizde olay apaçık orata çıkıyor. Başbakan’ın 2004 yılı seçimlerinde ülke genelinde kazandığı zafere Trabzon’da yaşanılan hezimet dolayısıyla sevinemediğini ve bunu annesiyle paylaştığı o zaman medyaya yansımıştı. Bu seçimler spor-siyaset ilişkisinde düğmeye basılma tarihidir kanımca. Bu tarihten sonra bakan F.Nafız Özak konuyla ilgili çalışmalara başlamış ve fikir ayrılıkları olduğu için Nuri Albayrak yönetimini Sadri Şener’i destekelyerek safdışı bırakmıştır. Sonrasında Trabzonspor için refah dönemi başladı malumuz. Sadri Şener’i ne zaman ekranda görsem “kaynak yaratma(!)” başarısını anlattığına şahit oluyordum hep. Bakınız HES ihalesinin Trabozunspor’a peşkeş çekilmesinin ardından Sadri Şener yorumu:
Başkan Şener, projenin yıllık 12 milyon YTL cirosu olacağını belirterek, "Bazı değişkenler olmakla beraber tamamına yakını kardır. Elde edilecek gelir 10-12 milyon YTL'den aşağı düşmez" diye konuştu.
Yaratılan kaynakla sarsıcı transferlerde yapılmıştı. Galatasaray’ın çokca peşinde koştuğu Gökhan Ünal’ı Trabzonspor transfer etmişti. Hatta Wolfsburg’dan alınan Marcelinho o sezon Avrupa’da devre arasında yapılan en pahalı 8. Transfer olarak kayıtlara geçmişti.
Bu yazdıklarım azçok medyada ve azçok futbolla ilgilenenler tarafından bilinenlerdi. Ancak Wikileaks belgelerinde gördük ki Trabzonspor bununla da yetinmemiş. Örtülü ödenekten- ki bu ödenekte sizin benim,Bursalının,İzmirlinin,Si irtlinin ..vs. payı vardır- aldıklarıyla yolunu bulmuş.
Bu noktada ben kendi takımım adına ne kadar isyan ediyorsam diğer Anadolu takımları adınada isyan ediyorum. Parasızlıktan ligden çekilen Erzurumsporluların devletin gözünde Trabzonsporlulardan farkı olmamalı. Futbolu holiganizm sınırlarında yaşamadıkları için Erzurumlular bir sonraki seçimde siyasi kararlarına futbolu alet etmeyecekler büyük ihtimalle. Bunu bilen iktidarın Erzurumspor’u görmezden gelmesini anlayabiliriz. Ama sonuçta kabul edemesekte,adalet anlayışımıza uymasada holigan olan,tehditkâr Trabzonlular bu çirkeflikleriyle takalarını yürütmüş oluyorlar. Yani bu takım başarılı olmazsa, Fenerbahçeli başbakandan hesap sorulur tehdidine boyun eğmiş iktidar. Trabzonlular daha çok övünebilirler. Onlara heryer Trabzon cidden,Tüm Türkiye genelinde vergiler onlara akıyor zira.
Yıllardır üç İstanbul sosyetesinin yanında besleme olarak gerek basından, gerek Federasyondan nemalanan Trabzonspora çekilen bu peşkeşler için hesap sorulmalıdır. Sorulmayacağını bildiğim halde,sorulmalıdır diyorum,temenni ediyorum ve bu satıları okuyanları düşündürmek adına şu soruları soruyorum:
-Konya,Sivas,Kayseri,..vs. takımlar iktidarı destekledikleri için cezalandırılmış mı oluyorlar? -Trabzonspor devletten destek alıyorsa,halkın vergilerinden örtülü haraç alıyorsa, Trabzonspor için Trabzon PEŞKEŞSPOR diyelim mi?
-Yattara’nın parasını devlet ödediyse, gelecek yıllarda bu topçu iktidara muhalif diğer illere mi gönderilecek? Misal Eskişehirspor,misal Antalyaspor,misal İzmir takımları mı ilerde desteklenecek futbolla ülke yönetmek için? Yoksa Trabzon’a has bir güzellik mi bu yapılanlar?
-Bize Her Yer Trabzon kitaplarında görecek miyiz örtülü cukkaları?
-Maç sonrasında kolbastı oynayan Trabzonspor topçularına ekstradan prim verilecek mi örtülü ödenekten? Adına örtülü prim diyebiliriz.
-Bu sene şampiyon olursa hazmedebilecek mi Trabzon camiası? Şampiyonluğu geçtim bu ligde ceza almadan, örtülü ödenek destekleri yanına kâr kalacak şekilde devam etmeyi hazmedebilecek mi?
Son olarak diyorum ki;
Sivasspor’lu cefakar gençlerin,Yiğidoların deplasmana gitmek için harçlıklarıyla aldıkları mazottan kesilen vergiyi örtülü ödenek olarak Trabzonspor’a peşkeş çekenleri babam dahi olsa AFFETMEM,HAKKIMI HELAL ETMEM..!!!