HAMZA YERLIKAYA KIMDIR...
İstanbul-Kadıköy (3 Haziran 1976) doğumluyum, ailem aslen Sivaslıdır. Mart 1976’da 3 kardeşimle birlikte İstanbul'a yerleşmişler ve yaklaşık 3 ay sonra doğmuşum. Babam Mustafa YERLİKAYA da eski bir güreşçidir. İstanbul'a geldikten sonra bir süre güreşmiş ancak, yaşam koşullarının zorluğu nedeni ile güreşi bırakmak zorunda kalmış. Babamda güreşten ayrılık müthiş bir burukluk yaratmış. Ancak güreş sevgisiniden ve idealleriniden asla vazgeçmemiş ve ilk uygulamayı ağabeyim Muttalip YERLİKAYA'yı İstanbul Demirspor Klübünde güreşe başlatmakla yapmıştır. Ailede artık iki güreşçi olmuştur.Üçüncü güreşçi, yani ben HAMZA YERLİKAYA’da bu kervana bir yıl sonra (1986) katılmış oldum. Babamın, annemin ve kardeşlerimin maddi ve manevi destekleri ağabeyimin ve benim her geçen gün güreşe olan sevgimizi ve çalışma isteğimizi daha büyük ufuklara ulaşmamızı sağlayacak şekilde arttırmıştır. Ağabeyimin, 1988-1989 ve 1990 yıllarında Yıldızlar, Gençler Avrupa ve Dünya Şampiyonalarında ard arda aldığı başarılar benim başarılarımın ilk motivasyon kaynaği olmuştur.
Babamın teşviki ile başlayan ağabeyimle omuz omuza verdiğimiz mücadelenin ilk uluslararası hedefi 1991 Yıldızlar (-16yaş grubu) Dünya Şampiyonasına (Québec-Kanada) rastlar. Bu müsabakada elde ettiğim derece dördüncülüktür. Bugüne kadar kazandığım başarılarımı ''Başarılar'' kısmında vermeme rağmen, özellikle burada Yıldızlar Dünya 4. lüğünü vurgulamamın nedeni; güreş sporunda teşvik, azim ve çalışmak gibi unsurların yerine getirilmesine rağmen başarıya ulaşmanın ne kadar meşakkatli ve uzun ince bir yol olduğunu ifade etmektir.
Yaşımın küçük olması (17) nedeni ile Büyükler 1993 Türkiye Şampiyonasına alınmadım. Ancak, aynı yıl Uluslararası Vehbi Emre Güreş Turnuvasında gösterdiğim başarılı müsabakalar büyükler kategorisinde’ de Milli Takıma girebileceğimin ilk sinyallerini vermişti. Hatta, sezgilerim bunun ululararası platforma kadar gidebileceğini hissettiriyordu.
İlk defa Büyükler Avrupa Şampiyonasında (1993-İstanbul) her türlü olumsuzluklara ve muhalefete rağmen dönemin Federasyon Başkanı Sn.Sadettin TANTAN'ın kararlı ve cesur tutumu ile katıldım ve ikincilik kürsüsüne çıktım. Bazı çevreler bu başarımın tamamen tesadüfi olduğu kanısındaydı. Ancak, aynı yıl 1993 Dünya Şampiyonasında (Stockholm) Avrupa, Dünya ve Olimpiyat şampiyonu olmuş rakiplerimi yenerek şampiyon oldum. Bu sonuç, İstanbul'daki ikinciliğimin tesadüf olmadığını kanıtladı. Başarımın diğer yüzünde ise bir başka tanım yapıldı. ''Uluslararası Güreş Federasyonları Birliği-FILA'' modern güreşin tarihinde dünya minderlerinde ilk kez 17 yaşında bir güreşçinin şampiyon olduğunu açıkladı ve ASRIN GÜREŞÇİSİ ünvanı ile ödüllendirildim. Yaşımın küçük olması nedeni ile aynı yıl gençler, ümitler ve büyükler kategorisinde mücadeleme devam ederek başarılarıma yenilerini ekledim.
1986-1996 yılları arasında ilk kulübüm İstanbul Demirspor' da güreştim. Değerli Antrenörlerim Salih BORA ve Muzaffer AYDIN başarılarımın mimarları olarak katkıları büyüktür. 1996-1997
Silahlı Kuvvetlerde(Ankara) vatani görevim devam ederken Türk Askeri olarak sivil bir olimpiyatta altın madalya alarak Türk Spor tarihinde bir ilke imza atmış oldum. 1998-1999 yıllarında Emlakbank Kulübünde güreştim, halen İstanbul Büyükşehir Belediyesinde sporculuğuma devam etmekteyim.
Bugüne kadar edindiğim yaşama ilişkin tecrübelerim, Bayrağı taşımak ve bir ulusu temsil etmek hiç şüphesiz ki çok zor, fakat bir o kadar haz ve şereftir. Buna layık olmak için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadan başarılarımın devamını sürdürebilmek en yüce idealimdir. Ülkemin ve halkımın şan ve şerefine layık olarak ilklere imza atmaya devam edeceğim. Gücümün kaynağının Türk Halkı ve Devletidir, bu gücün kaynaklarına her zaman minettarım, bu vesile ile bir kez daha bunu vurgulamak benim için büyük bir onurdur. Sonsuza kadar yaşa TÜRKİYEM...
__________________
Babadan Emanet Biliriz
Evladımıza Miras Ederiz
Ölürüzde Vazgeçmeyiz
|