Golü Manisa da atsaydı asker selamı verecektim

[ErdalGüler]

Golü Manisa da atsaydı asker selamı verecektim


Önceki akşam Sivas'ta bir milli maç heyecanı vardı adeta. 15 bin kişilik stadyum Ay-Yıldızlı bayraklara bürünmüştü. Teröre kurban verdiğimiz şehitlere yürekten bir saygı duruşuydu bu.

Oyun çok duygusal bir atmosferde başladı. Sivasspor için maçın anlamı büyüktü. Çünkü kazanmak, liderlik demekti. Ve ev sahibi takım 13. dakikada golü buldu. Sivaslı futbolcular, bu golden sonra tribünlere asker selamı verdi.

Teknik Direktör Bülent Uygun, çok heyecanlıydı, yerinde duramıyordu. Takımını ve tribünleri bu karşılaşmaya bambaşka duygularla hazırladığı belliydi. Son düdük çaldığında ise sahadaki sevinç karnavalına katılmayıp başını önüne eğerek soyunma odasının yolunu tuttu.

Süper Lig liderliği, uzun süre gazetemizde köşe yazarlığı yapan iki teknik adam arasında el değiştirmişti. Feldkamp, koltuğu Uygun'a devrediyordu. Bu bizim açımızdan ayrı bir gurur kaynağıydı. Bülent hocayı, dün sabah telefonla arayarak bu söyleşiyi gerçekleştirdim. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim, liderlikten çok tribünlerdeki atmosfer kendisini mutlu etmişti.

Bu maçı futbolculuk ve teknik adamlık hayatındaki diğer 90 dakikalardan farklı kılan neydi?

Bir sevgi gecesi yaşadık. Kazanıp kaybetmekten çok rakip takımla birlikte teröre karşı vereceğimiz mesaj önemliydi. 15 bin Sivaslı taraftarın bayraklarla İstiklal Marşı'nı söylemeleri beni çok duygulandırdı. O esnada kendiliğinden gözlerimden yaşlar aktı. Bu, coşkunun gözyaşlarıydı.

Musa golü attıktan sonra bütün takım yedek kulübesinin önüne gelerek senin o meşhur asker selamınla tribünleri selamladı. O esnada neler hissettin?

Çok farklı bir duyguydu. Ama şunu da belirtmeliyim, şayet Vestel takımı da gol atsaydı biz takım olarak onlara da asker selamı verecektik.

Televizyondan maçı izlerken zaman zaman havalara sıçradığını gördük. İlk defa liderliği yakalama heyecanının getirdiği bir stres miydi bu?

Elbette liderlik stresinin de rolü vardı. Ancak bu maçta 35. dakikadan sonra takımım geri çekildi. Bu benim anlayışımda yok. Ben takımı ileri çıkarmak için bu davranışları yaptım. Şunu da belirtmeliyim. Savunmada kalmamıza rağmen rakibe pozisyon vermedik.

Maç bittikten sonra başını önüne eğip sakin bir şekilde soyunma odasının yolunu tuttun. Neden yalnız kalmayı tercih ettin?

Bu maçın anlamı büyüktü. Sivas şehri olarak güzel bir mesaj vermeliydik. Bunu da taraftarımız ve futbolcularımızla en iyi şekilde yerine getirdik. Bu organizasyonu yapan kişi olarak odamda yalnız kalmayı tercih ettim. Orada yaşadıklarım bende kalsın. Onu anlatamam.

Maçtan sonra Orgeneral Yaşar Büyükanıt seni aramış. Nasıl bir konuşma geçti aranızda?

Yaşar Paşa, maçtan önce de aradı ve başarılar diledi. Maçtan sonra ise Sivas halkının Mehmetçiğe gösterdiği saygıdan dolayı teşekkür etti ve herkesi tebrik etti. Bu telefon bizi çok mutlu etti.

İddialı konuşmuyorsun. Bu bir duruş tercihi mi, yoksa mevcut kadro ile zirve mücadelesini sürdürebileceğine inanmıyor musun?

Bir defa duruşumuz böyle. En sevinçli günümüzde bile rakibi rencide edecek tavırların içine girmeyiz. İkincisi kadro itibarıyla şampiyonluk zor. İddialı konuşmaktansa her maça özenle hazırlanıyoruz. Rakip tarafından alkışlanmayı tercih ediyoruz.

Takımın genel menajeri iken geçen sezon Karol Pecze'nin ayrılmasıyla eşofmanları giydin. Sivasspor umutsuz bir vaka olarak görünüyordu o zaman. Bu denli başarılı olabileceğini hayal ediyor muydun?

Ben Parreira, Osieck ve Fatih Terim gibi hocalarla çalıştım ve onların hep iyi yönlerini örnek aldım. Kolları sıvadığımda başarılı olacağıma inanıyordum.

Beslendiğin kaynakları bizimle paylaşır mısın?

Göreve başladığımda Fatih Terim'le görüştüm. Antrenman tekniklerini uzun uzun kendisiyle konuşarak hazırladık. Ayrıca federasyonun antrenörlük kurslarında çok şey öğrendim. Bunun yanı sıra İngiliz futbolunu yakından takip ediyorum. Özellikle Arsenal'i inceliyorum ve örnek alıyorum. Göreceksiniz iki yıl sonra Şampiyonlar Ligi Kupası'nı kaldıracaklar.

Peki Bülent Uygun, teknik adam olarak kısa sürede yakaladığı bu başarıyı en çok neye borçlu?

Ben top oynarken de kendimi teknik direktör olarak görüyordum. Maçları hep böyle yaşadım ve kendimi geliştirdim. Ayrıca futbolcularımla güvene dayalı, arkadaşça bir ilişki kurdum. Modern futbolu çok iyi takip ediyorum. Sistem ve mantalite olarak hep ileri hamleler düşünüyorum. Sanıyorum başarımı bunlara borçluyum.

Kısaca hedeflerini anlatır mısın?

Anadolu'dan bir takımı şampiyon yapmayı, Sivas'ı UEFA Kupası'na taşımayı ve Şampiyonlar Ligi Kupası'nı kaldırmayı hayal ediyorum.

Peki yeni bir teknik direktör jenerasyonu mu geliyor?

Ertuğrul Sağlam, Tolunay Kafkas ve Abdullah Avcı gibi isimlerin başarılı olması yeni bir ekolün önünü açar. Takımlar daha az imkânlara sahip olmalarına rağmen geçen sezondan daha aktif, daha agresif futbol oynanıyor. Bunda bizim rolümüz çok büyük.

Herkes Mehmet Yıldız'ı konuşuyor. Sence Milli Takım'da oynamayı hak etmiyor mu?

Hakan Şükür bir çığır açmıştı. Aynı şekilde Mehmet Yıldız da yeni bir çığır açıyor. Ben onu Milli Takım'da oynamaya layık görüyorum.

Başınızı ağrıtmayan çok centilmen bir taraftarınız var. Bu güzel ortamı nasıl oluşturdunuz?

Öncelikle başkanımızın duruşu aynen seyircimize de yansıyor. Kayseri maçında 5-0 yenilmemize rağmen rakibi alkışlarla gönderdik. Ancak bizim 15 bin seyircimiz var, ama henüz taraftarımız yok. 5-6 yıl sonra taraftarımız oluşacaktır.

Şehitlerimiz için bazı faaliyetlerin içinde olduğunu biliyoruz. Neler yapmaya çalışıyorsunuz?

Fatih hocanın başlattığı 5 bin şehide ev projesi var. TOKİ başkanımız da bu projeye destek veriyor. Ve bu konuda spor camiasının desteğini bekliyoruz.

Hayri Beşer
24 Ekim 2007, Çarşamba

KAYNAK:ZAMAN GAZETESİ