--->: KURU KURUYA SEVİLMEZ!
İlk 11 haftanın sonunda Sivasspor 25 puanla zirve yarışında... Dokuzuncu hafta da 41 yıllık kulüp tarihinde ilk kez liderlik koltuğuna oturmuştu bu takım... Bütün ülke onlardan bahsediyor... İstanbul'da da bir milyon Sivaslı'nın yaşadığı söyleniyor. Peki siz hiç sokakta Sivasspor formalı birisini gördünüz mü? Ben görmedim... Birkaç tane minibüs arkası solmuş flama dışında, şehirde Sivasspor'u hatırlatan hiçbir şeye rastlamadım doğrusu...
Neyse ben görmedim, siz görmüşsünüzdür belki... Ama gördüyseniz bile, o formayı Boluspor ve Samsunspor formasından ayırt etmeniz kolay olmamıştır herhalde! Çünkü Sivas'ın formasını Bolu'dan, Eskişehir'i Gençlerbirliği'nden, Altay'ı Beşiktaş'tan ayırmanız çok zor. Dört büyükler haricinde bir takımın taraftarısınız, kendinizi özel hissediyorsunuz, ama sizi o takıma ait hissettirecek en önemli detay, forma, bir başka takımın formasıyla neredeyse aynı... Özel bir forması yok sizin takımın... Özel bir bayrağı da yok... Özel bir tezahüratı yok... Şarkısı yok. Hikayesi yok. Filmi yok. Kitabı yok. Aslında pek bir şey yok sizi, berikinden ayıran...
Kulüplerin biri diğerinden farksız olursa, puan cetvelinde sürpriz bir çıkış yapmaktan gayrı, nasıl sadık bir taraftar kitlesi oluşturabilir? 10-11 yaşlarında takım seçme aşamasında olan bir çocuğu nasıl çekebilir kendi renklerine? Tamam üç büyükler cafcaflı ve çekici, medya kabahatli, hakemler kabahatli, sistem de bozuk da, diğer kulüpler ne yapıyor sürüden ayrılmak için?
Ugur Meleke - Milliyet 05.10.2007
Bence desteğe buradan başlamalıyız..!!!
|