Cevap: Maçı Değerlendirelim
Değerli Arkadaşlar
Felaket tellallığı yapmamak için kazandığımız maçlardan sonra yazdım ve iyi oynamadığımızı söyledim. Kasımpaşa maçı sonrası da aynı şeyleri söyleyeceğim. Oynamak şöyle dursun her maçta ne yaptığını bilmeyen kör döğüşü yapan bir takımımız var.
Futbol bir ayak oyunudur ama kafayla oynanır. Yani beyni olan kazanır. Öncelikle saha kenarında bir beyin olacak, sonrada sahada onbir beyin daha. Beyin olmayınca sahada yirmi iki kişi de olsanız oynayacağınız oyun, beş maçta ortaya konulandan farklı olmayacaktır.
Süper ligde oynayan takımın başına adı Carlos diye hayatında antrenörlük yapmamış birini getirdik. Evet 34 hafta sonunda Carlos belki bir şeyler öğrenmiş olacak, tabi biz de. Korkarım ki o da süperliğe veda etmek olacak.
Geçtiğimiz hafta Sivas'taydım. Perşembe günü günde çift antrenman yapılıyor zannıyla sabah antrenman vardır diye tesislere gittim. Eskişehirspor gibi bir takımla oynayacağız. Fenerbahçe maçından sonra dört gün yatmışız. O sabah da yatıyormuşuz meğer. Antrenman akşam altıdaymış. Neyse ki o maçı kazandık. Bu haftanın antrenman programına bakıyorsun, yine aynı şey, günde tek antrenman.
Sahaya ilk onbirde çıkanlara, oyuna sonradan dahil olanlara bakıyorsun hiçbiri hazır değil. Oyuncuların çoğu neredeyse üç aydır birlikte antrenmana çıkıyor. Ama ne birbirlerine alışabilmişler ne de Carlos bir oyun düzeni oturtabilmiş. Çok sahaya kafana göre oyna.
Bizimkiler de zaten bunu yapıyor. Oyun düzeni olmayınca taktik bulunmayınca, maçta topu ayağına alınca bol bol beşe iki kısa pas denemeleri yap, oyunu kördüğüme çevir.
Carlos ne demişti sezon başında, topa basan rakibi yıldıran bir oyun oynayacağız. Topa basanı görmediğim gibi rakibi incitmekten korkan nazendeler var sahada. Rakip, bizimkilere kene gibi yapışıp, kırmızı görmüş boğa gibi saldırırken, bizimkiler rakibin önüne bostan korkuluğu gibi dikilmeyi müdafaa yapmak zannediyorlar.
Borjan'ı beğenmiyorduk, bu maçta kaleye Korcan'ı koymuş Carlos. Yıllardır bu takımda oynayan biri değil de mahalleden seçilmiş biri gibi acemiydi. Bu keleciler bizde iken maç başına iki golü biz haydi haydi yeriz.
Gelelim müdafaa hattımıza. Müdafaa hattı diyorum da öyle bir hattımız yok. Öyle bir dörtlü ki topu alan rakibin arkasından koşacak mecali bile yok. On-onbeş metre arkadan rakibi seyretmekle meşguller. Eğer hakem ilk golü ofsayta saymasa ve biraz da becerikli olsalardı daha ilk yarıda bizi beşlemişlerdi.
Sahada isimler değil, cisimler mücadele eder. İsmi olup da cismi olmayanların başında, Brezilyalı, Real Madrid'te de oynamış, milli gibi süslü tanımlamaları bulunan Cicinho beyefendi var. gördünüz değil mi rakip kalecimizle karşı karşıya, beyefendi orta sahadan kaleye doğru ağır çekim geliyor. Daha doğru ne gerek var şimdi koşup da yorulmaya diyor. Eskişehir maçında hakemi aldattı ama bu maçta yaklandı. Rakibine attığı tekne nedeniyle kırmızıyı yiyebilirdi. Kimin böyle laubaliliğe hakkı var? Bu oyunu ve zihniyeti ile Cicinho beyefendi sağ bek olamaz. Yerine Elazığ maçında Abdurrahman oynamalı. Abdurrahman öyle ahım şahım bir oyuncu değil ama, laubali olmayan biri.
Madafaa hattının içler acısı durumu ortada, yedeklere bakıyorsun sadece bir kişi yedek kulübesinde. Sakatlık olsa, biri oyundan atılsa, sağa, sola ya da ortaya sadece Murat var. Belki evinde oynadığın maçta müdafaa hattına çok iş düşmeyeceğini düşünmüştür Carlos. Ama bu düpedüz acemilik. Dişli bir rakiple oynuyorsun ama kulubede lazım olacak oyuncular yerine oyuna almayacağın oyuncuları oturtuyorsun. Bunu nerden biliyorsun dersen, geçmişte Rıza Çalımbay'ın gibi Carlos'un da yaptığı değişiklikler hep aynı.
Orta sahada oynayan oyunculardan geçtiğimiz maçta oynayanlar da bu maçta dökülünce ne oyun kurabildik, ne de hücuma kalkabildik. Ve Carlos, üç ayda Rengifo'yu hazır edemeyince, Refik'i deseksen dakika kenarda unutunca çalışkan ama bir o kadar da savruk Atıf'tan forvet çıkarma gibi bir hamleye sarıldı ne yazık ki.
Yazık, yazık, yazık. Evet, yazık olan bir şey varsa, yokluklar içinde bir takım kurup otakımı süper lige çıkaran, yokluklar içinde süper ligde tutan Mecnun Odyakmaz'ın çabalarıdır. Bu takımdan bir şeyler bekleyen bizlerin cılızda olsa verdiğimiz desteklerdir.
Yazıklar olsun, sahada uyuz eşek gibi dolaşanlara, yazıklar olsun kenardan bu uyuzları seyreden anlı şanlı birilerine...
|