Usta Yiğido
Üyelik Tarihi: 27.12.2010
Mesajlar: 1.695
Thanks: 58
611 Mesajına 1.051 Kez Teşekkür Edildi.
Tecrübe Puanı: 676
|
Cevap: İşte Federasyonun vereceği karar...
TFF sezon sonunu bekleyecek!
TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, şike soruşturması ile ilgili kararlarını 2011-12 sezonu sonunda açıklamaya karar verdiklerini söyledi!
LİG 18 TAKIM BAŞLAYACAK, 18 TAKIM BİTECEK!
Yani lig bu 18 takımla başlayacak ve 18 takımla tamamlanacak. Şike iddialarına yönelik her türlü karar, sezon sonunda hayata geçirilecek.
KARAR SEZON SONU AÇIKLANACAK VE UYGULANACAK
TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, yeni sezon öncesi mesajından birbirinden önemli açıklamalar yaptı! Aydınların açıklamalarının önemlisi şike soruşturmasına yönelik alacakları kararı sezon sonunda duyuracaklarına dair olanıydı. Aydınlar, "Futbol halkımızın en önemli eğlence kaynağı. Ülkenin en değerli içeriği zarar görüyor" diyerek şike iddialarına yönelik yürüttükleri soruşturmayı sezon sonunda karara bağlayacaklarını ifade etti.
ÇOK SERT MESAJLAR VERDİ!
Konuşmasında çok sert mesajlar da veren ve kulüp yönetimlerine çok ağır yüklenen Aydınlar, "Taraftar baskısı yöneticilerinizi saha dışında çözüm üretmeye itiyor" şeklinde çok çarpıcı bir ifade de kullandı.
İŞTE AYDINLAR'IN KONUŞMASININ TAM METNİ!
"Çok değerli sporseverler, futbol dünyamızın kıymetli fertleri,
Bugün sadece Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı sıfatıyla değil, aynı zamanda bir futbolsever olarak karşınıza çıkmak, içten ve samimi bir şekilde duygu ve hislerimi sizlerle paylaşmak istedim…
Uzun yıllardır, iş hayatımda ülkem adına önemli sorumlulukları yerine getirirken, diğer taraftan Türk sporuna çok büyük bir arzu ve istekle katkıda bulunmaya, ihtiyaç duyulan alanlarda hizmet etmeye çalışıyorum. Sonuçta hepiniz gibi, futbol benim için de sadece bir oyun değil…
Birçok insanın hayatının önemli bir bölümünü ayırdığı, insanları hayatın zorluklarından koparıp, aynı zamanda onlara hayatı da öğreten çok güçlü bir olgu… Yaşantıma büyük değer kattığını düşündüğüm bu müthiş olgu, maalesef ülkem adına aldığım en büyük görevlerden birinin başladığı gün kabusa dönüştü.
"Futbolumuz 2 aydır olağanüstü günler yaşıyor"
Çok üzülerek söylemeliyim ki, futbolla ilgili bütün algılarımız 3 Temmuz 2011 tarihinde yaşanmaya başlayan özel bir süreçle değişikliğe uğradı ve futbol dünyamız olağanüstü günler yaşamaya başladı…
Eskiden; başarılarla, üzüntülerle, sporun içinde yaşanabilecek tüm duygularla, gazetelerin ilk sayfalarına taşınan Türk futbolu, kimsenin istemediği karanlık ve çirkin bir kimlikle anılmaya başlandı…
Kabul etmemiz gerekir ki, futbolumuzun yaşadığı bu ortamda herkesin sorumluluğu var… Tüm sporcularımıza, futbolla ilgilenen herkese, kazanmak dışında hiçbir alternatif bırakmayan, sporun değerlerinden tamamen uzak bir ortamı hep birlikte oluşturduk…
En başta; bu baskıları göğüsleyemeyip, işin kolayına kaçan ve suça yeltenenlerden bahsetmek lazım… Maalesef bu kişileri futbol ailesi olarak hep beraber yarattık… Futbolun bir takım oyunu olduğunu unutup, özündeki yardımlaşma, paylaşma gibi değerleri hiçe sayıp, bütün başarı beklentilerimizi "tek adamların" sırtına yükledik. Başarıyı ve üzüntüleri hep bu "tek adamlarla" simgeleştirdik. Her kararı bu tek adamların almasını bekledik.
Son iki aydır Türk futbolu adına yaşanan olumsuzlukları ilk kez yaşıyoruz. Herkes için yeni ve bilinmez olan bu sürecin etkileri de futbolumuzu derinden etkiliyor. Biz, henüz göreve gelmiş bir federasyon olmamıza rağmen, elimizden geldiğince Türk futbolunun bu süreci en az zararla atlatması için çalıştık. Bu süreçte tabi ki hatalarımız olmuştur. Bu hatalar doğal olarak belirli tepkiler yaratmıştır.
"Kararlarımızın haklılığı zamanla anlaşılacak"
Ancak şunu belirtmeliyim ki; Türkiye Futbol Federasyonu olarak, hepimizin karşısına bu boyutta ilk kez çıkan bir konu hakkında tamamen iyi niyet ve sağduyu ile kararlar almaya çalıştık. Hep Türk futbolunun geleceğini düşündük, kararları hep bir adım sonrasını düşünerek aldık. Kısa vadede eleştirilen kararlarımızın doğruluğunun, orta vadede futbol ortamımızdaki toz duman bulutu dağıldığında, anlaşılacağını düşünüyoruz.
Bu noktada altını çizmek isterim ki, 3 Temmuz öncesinde yaşanan süreçlerde hiçbir şekilde yer almamış olmama, hiçbir noktasında sorumluluğum olmamasına rağmen, bugün temsil ettiğim makam adına, ben de yaşanan bu tabloyla ilgili Türk halkından özür diliyorum.
Ortada Cumhuriyet tarihimizin en büyük toplumsal sorunlarından biri var ve bizler henüz iki aylık bir yönetim olmamıza rağmen, çalışmaya başladığımızın neredeyse ilk gününde bu sorunla karşılaşmak zorunda kaldık. Tüm yaşananlar ve gelişmeler, bu sorunun bugünden yarına oluşmuş bir sorun olmadığını, Türk futbolunun kanayan önemli yaralarından biri olduğunu, son derece de önemli bir geçmişe sahip olduğunu açıkça gösteriyor.
Burada, özellikle dikkatinizi çekmek isterim ki; bugünlerde tepki gösterilen Şiddet Yasası'nın, 3 Temmuz'dan beri yaşananların ortaya çıkmasını sağladığı asla unutulmamalıdır.
Tüm kamuoyunun bilmesini isterim ki; normal şartlar altında, Türkiye Futbol Federasyonu, kurum ve yapılanma olarak böyle bir olayı ortaya çıkartabilecek ne teknik donanıma, ne de kadrolara sahiptir. Geçmişte de hiçbir zaman sahip olmamıştır.
Yani bu operasyon, böylesi büyük bir uzmanlık ve teknik donanımla emniyet güçleri tarafından yapılmamış olsa, Federasyonumuzun böyle bir operasyonu yapabilecek en ufak bir donanımı yoktur. Emniyet güçlerinin de bu operasyonu yapabilme güçleri Nisan ayında çıkan yasa nedeniyle oluşmuştur. Nisan ayından önce hayata geçmiş eylemler, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre suç bile teşkil etmemektedir.
"Şiddet Yasası'nın sağladığı tüm olanakları kullanacağız"
Şunu altını çizerek söylemek istiyorum…
Biz, ülkemiz futbolunu bu noktalara getiren bu musibetin ve kirliliğin arkasında asla durmayacağız…
Bu olayların bir daha yaşanmaması için yasanın bize tanıdığı tüm olanakları kullanacağız. Yeni çıkan yasa ve getirmiş olduğu yaptırımların sonuna kadar arkasında durup, bu pisliğin ülke futbolundan temizlenmesini sağlamak adına, var gücümüzle çalışmaya kararlıyız.
Federasyon olarak ilk görevimiz, bize anayasamızın emrettiği şekilde; durum her ne olursa olsun, futbol gündemimizde neler yaşanırsa yaşansın, futbolun gençlerimizin geleceği için var olduğunu unutmamamız olacaktır… Bunun için çaba göstermeli, umutlarımızı her zaman korumalı, en zor durumda bile bu hedefleri hatırlamalıyız…
Türkiye Futbol Federasyonu Genel Kurulu'nun, bana ve çalışma arkadaşlarıma görev verdiği ilk gün yaptığımız açıklamalarda "Futbolumuzun geleceği adına umutlu olduğumuzu, büyük hedeflerimiz olduğunu" belirtmiştik.
Her ne olursa olsun bu umudumuzda hiçbir azalma yaşanmadı…
Bugün burada, Spor Toto Süper Lig, Bank Asya 1.Lig ve Spor Toto 2.Lig'de 2011-2012 sezonunun başlangıcı öncesinde, yine umutla konuşmakta olduğumuzu belirtmek isterim… Bu umudu hiç kaybetmemeliyiz… Ancak böyle yeniden güzel, parlak günlere ulaşabiliriz…
"Zihinlerde de temizlik harekatı başlatmalıyız"
Futbol ailesinin tüm paydaşları olarak ilk yapmamız gerekenin, içinde bulunduğumuz futbol sistemini gözden geçirmek olmalı düşüncesindeyim.
Başarıya endeksli, sporun içinde kazanmak kadar kaybetmenin de olduğu gerçeğini görmezden gelen bu ortamı değiştirmek zorundayız. Bu ortamdan nemalananların ve haksız kazanç elde edenlerin, futboldan uzaklaşmasını sağlamalıyız. Taraftarların futbola olan sevgisini, Türk halkının ilgisini sömürerek kazanç ve itibar elde edenleri, bu sahneden yok etmeliyiz. Futbolda sadece fiili olarak değil, zihinsel olarak da bir temizlik harekatı başlatmalıyız.
Türkiye Futbol Federasyonu olarak, her türlü önlemi alsak da, zihinler değişmedikçe futbol ortamımızın normale dönmesine imkan yok. Herkes bu konuda sorumluluğunun farkına varmak zorunda…
Türk futbolu adına bir dip noktası yaşadığımızı herkes kabul etmeli. Bu noktada yapabileceğimiz en doğru hareket, yeniden zirveye odaklanmak olmalıdır.
Bu yüzden, futbolumuzun tüm paydaşlarına teker teker açık bir çağrı yapmak ihtiyacı doğduğuna inanıyorum. Ve buradan, hepinizin huzurunda açık bir çağrıda bulunuyorum.
Futbol yöneticilerine çağrı
İlk olarak, Türk futbolunu yönlendiren futbol yöneticilerimize seslenmek istiyorum…
Bugün, Türk sporunun en önemli ve en değerli görevlerini icra ediyorsunuz. Şunu unutmayın ki, almış olduğunuz bu görevler ülke adına çok büyük sorumluluklar gerektiriyor. Toplumsal huzur ve mutluluğun önemli bir parçasını yerine getiriyor, ülkenin en büyük sivil toplum örgütlerine liderlik ediyorsunuz.
Aranızda, bunun hassasiyet ve önemini unutup kendi kişisel egoları için bu büyük toplumsal güçleri kullananlar var. Bu durum Türk futbolu için yıllardır çok büyük bir tehlike oluşturuyor. Futbol ailesi olarak, bu konuda çok daha dikkatli olmalı ve otokontrol mekanizmalarımızı çalıştırmalıyız.
Tüm idarecilere hatırlatmak isterim ki, yönettiğiniz bu güçler size ait değil. Tarihi on yılı, yüz yılı bulan, büyük emekler sonucunda oluşmuş bu büyük güçleri, kişisel hırslarınız ve egolarınız için kullandığınızda; toplumsal şiddeti körüklüyor, huzuru bozuyor ve insanları mutsuz ediyorsunuz. Bunu yapmaya hiçbir hakkınız yok.
Biz, bu ülke futbolunun çatı kuruluşu olarak; rengi, konumu ve pozisyonu ne olursa olsun bu tip yaklaşımlara müsamaha göstermeyeceğiz. Kurallar çerçevesinde gerekli tüm önlemleri alacağız ve bu güçlerin kötü amaçlar için kullanımına izin vermeyeceğiz.
"Camialarda tek adam devri sona ermeli"
İkinci olarak, futbol kamuoyunu var eden camialara seslenmek istiyorum…
Yaşadığımız dönem, maalesef camialarımızın köklerini en çok unuttuğu ve sportif değerlerden en uzak kaldığı süreçler olarak hatırlanacak.
Renklere, takımınıza olan sevginizi, hangi takımı tutarsanız tutun, kişilere indirgemeyin. Bu durum, en başta hizmet için öne çıkan, yönetici olmayı seçen kişilerin üzerinde büyük bir psikolojik baskı yaratıyor. Başarı baskısı, beklentilerin büyüklüğü yöneticilerimizi saha dışında çözümler bulmaya itiyor.
Tek adamların devri tüm dünyada sona eriyor. Camialarımızın da bundan hızla uzaklaşması, kendi içlerinde muhalefete, farklı seslere, şeffaf yönetim anlayışlarına destek vermeleri gerekiyor.
Tüm seyircilerden özel rica
Taraftarlarımız ise tüm bu olaylardan en çok etkilenen kitle…
Aylardır uyku uyumadıklarını, hangi takımı tutarlarsa tutsunlar, tüm yaşananların hepsini mutsuz ettiğinin farkındayız. Taraftarlardan ricamız, yaşadıkları ruh halini şiddetle dışa vurmamaları. Provokasyonlara karşı çok dikkatli davranmaları… Çünkü federasyonumuz şiddeti tribünlerden yok etme konusunda çok büyük bir kararlılık taşıyor olacak.
Futbolculara çağrı
Futbolun olmazsa olmazlarının başında gelen sporcularımıza da seslenmek istiyorum…
Bu sürecin bize göstermiş olduğu en önemli şeylerin başında, sizlerin alın terinizin önemi geliyor. Çocukluğunuzdan beri emek verdiğiniz, birçok zorluğa katlandığınız, sizleri bugünlerinize getiren bu oyunda, baş aktör sizlersiniz.
"Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim'' sözünü aklınızdan çıkarmadan, formanıza, oyununuza ve camialarınıza sahip çıkın.
Türk futbolunun bu süreçte kaybettiği değer, sizin yeteneklerinizle, hırsınızla, güzel oyununuzla, fair play ile yerine gelecek. Yaptığımız tüm düzenlemelerle, sizlerin daha güvenli, şiddetten ve gereksiz baskıdan uzak bir ortamda işinizi yapabilmenizi sağlamaya çalışacağız. Sahada futbolunuzu konuşturun, tüm çatlak sesleri susturup, yeniden futbolun ve ona ait güzelliklerin konuşulmasını sağlayın…
"Teknik adamları her hafta milyonlar dinliyor"
Bu sıkıntılı süreçte, bizlere köstek olmaya çalışmadıkları, bize olan güvenlerini dile getirdikleri için teknik direktör camiasına teşekkür ederken, aynı zamanda onlardan bir ricamız var:
Sizler, her hafta sahada futbolcularınızla birlikte mücadele eden, futbolcularınızın alın terinde, emeğinde en çok pay sahibi olan kitlesiniz. Her hafta sonu bütün kamuoyu, sizlerin maç öncesi ve sonrası verdiğiniz, vereceğiniz demeçleri dinliyor. Taraftar ile iletişimi en yoğun olan insanlar olarak sizlere de büyük görevler düşüyor. Bu uzun maraton boyunca, mutlaka bazı hatalar karşısında canınız yanacaktır.
Sizlerden ricamız, içinde bulunduğumuz durumun hassasiyetini göz önünde bulundurarak, sükunetle demeçler vermeniz ve kışkırtıcı, provoke edici söylemlerden uzak durmanızdır. Türk futbolunu layık olduğu yere geri döndürürken, herkese olduğu gibi sizlere de ihtiyacımız var. Güzel oyunun tüm güzelliklerini yeniden ortaya çıkaracak olan sizlersiniz…
"Hakemlere büyük sorumluluk düşüyor"
Yeni sezon öncesi tüm hakemlerimize de seslenmek istiyoruz.
Tartışmasız her sezon, yöneticilerin başarısızlıklarının kalkanı olarak, görevinizi idame ettirmeye çalışmanıza rağmen, bu kaosun içinde yer almayarak bir nevi ne kadar haksızlığa uğradığınız bir kez daha ortaya çıktı.
Türk hakemliğinin her geçen yıl daha da ileri gittiği bu dönemde, yeni sezonda dilediğimiz sağduyulu ortamın da oluşmasıyla birlikte; bu sezon daha da başarılı olacağınıza inancım sonsuz.
Bu yıl sizlere her zamankinden daha büyük iş düşüyor. Gerilimden beslenen çevreler hatalarınızı çok daha ağır şekilde eleştirecekler. İsteğimiz, bu eleştirilere kulak asmadan işinizi en iyi şekilde yapmaya çalışmanız olacak.
"Medya sadece futboldan taraf olmalı"
Medya kuruluşlarımıza ve fikir lideri yazarlarımıza da buradan seslenmek istiyorum.
Maalesef 3 Temmuz'dan bu yana yaşanan süreçte, medyamızın alışkanlıklarını terk etmekte direndiğine şahit olduk. Sürecin sağlıklı işlemesine katkıda bulunanlar yanında, bilgi kirliliğinin oluşumuna destek olanları gördük. Bu his ve yaklaşımlarını, gelinen sürecin nelere mal olduğunu görüyor olmalarına rağmen, ne yazık ki sürdürmeye devam ediyorlar. Oysa bu tür toplumsal süreçlerde, doğru ve sağduyulu bir sonuca ulaşılmasını sağlayan en önemli kurumun medya olması gerektiğini düşünüyorum.
Tüm Türkiye'yi etkileyen bu süreçte, medyanın attığı her adım büyük bir önem teşkil ediyor. Bu yüzden, en büyük görevlerden biri medya mensuplarına düşüyor. Gün itibariyle, liglerin başlamasıyla açılan bu beyaz sayfada, sizi sadece futboldan taraf olmaya davet ediyorum.
Kısa vadede yaşanan bu süreçte, bilgi kirliliğinin getirdiği sanılan "reyting", uzun vadede hepimiz adına çok büyük kayıplar yaşamamıza neden olacak. Hepimiz aynı gemideyiz ve bu geminin aldığı büyük hasarı hep birlikte gidermeliyiz.
Bu bakımdan; tüm medya kuruluşlarını, futbolseverleri bu oyunun güzelliğini ve heyecanını hatırlatma konusunda destek vermeye davet ediyorum. Futbolun kirli yönleri kadar, güzel yönlerini de ortaya çıkartmalıyız. İçinde bulunduğumuz sıkıntılı futbol ortamından ancak böyle kurtulabiliriz.
Siyasete açık çağrı
Siyasilere de bir mesajımız var…
Bir süre, futbola; tüm Türkiye'yi, tüm Türk gençliğini göz önüne alarak bakmaya ihtiyacımız var…
Futbolumuzun sorunlarını, kulüplerden bağımsız olarak bir bütün olarak değerlendirmeliyiz. Herkes gibi siyasilerimizin de tuttuğu, desteklediği takımlar var. Ancak bugünlerde, olaylara kulüplerin değil, tüm Türk futbolun sorunları olarak bakmamızda yarar var. Yapılması gerekebilecek yeni yasal düzenlemelerde, futbolda her türlü kirliliği ve şiddeti engellemek için desteğinizi istiyoruz.
En önemli çağrımız ise gençlere…
Bu oyun sizin için oynanıyor… Futbol bir endüstri gibi görünse de aslında tüm toplumun sizlere ulaşmak, sizlerin geleceğini iyileştirmek için kullandığı bir olgu…
Dünyada, düzenli olarak statlardaki yerlerini alan gençler, sahadaki güzel oyundan keyif almaya, iyi vakit geçirmeye gidiyorlar. Türkiye'nin genç nüfusu göz önüne alındığında, yeniden toparlanmamızda bizlerin en büyük destekçisi siz gençler olacaksınız.
Sporda hiçbir odağın; sizin enerjinizi, gücünüzü, geleceğinizi ipotek altına almasına izin vermeyin. Statlardan şiddeti uzaklaştırıp, sadece yeşil zemin üzerindeki oyuna önem vermek adına çıktığımız bu yolda, hedefimize ulaşmak için sizlerin yardımları, bize en büyük katkı olacaktır. Statlara gelin, güzel oyuna ortak olun.
9 Eylül tarihi gerçek bir milat olacaktır
Şimdi burada, bu günün tarihinin tüm kamuoyu tarafından özel olarak not düşülmesini istiyorum.
Ben, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar ve Yönetim Kurulu'ndaki arkadaşlarım olarak, tüm halkımıza buradan söz veriyoruz.
9 Eylül 2011 tarihi, bu ülkenin futbol tarihindeki gerçek milat olacaktır. Bunu, tüm Türk halkının huzurunda açıklıyor ve söz veriyorum. Almış olduğumuz yeni ve radikal kararlarla, futbolun karanlık günlerini tüm toplumumuza unutturup ülke futbolunu parlak bir geleceğe hazırlayacağız.
Hedefimizi 2020 olarak koyduk... 2020 yılında Türk futbolunu, Avrupa'nın zirvesine yerleştirmeye kararlıyız.
Buradan; Türk toplumuna kurumsal yapılanmasıyla, saha sonuçlarıyla, şiddeti tribünlerinden temizlemiş, dürüst, adil ve saygı duyulan bir futbol ortamını yaratmış Türk futbolu taahhüt ediyoruz.
Bugün itibarıyla çalışmalarımızı başlattık.
"Karar sezon sonunda açıklanacak"
Öncelikle yarın başlayacak olan Spor Toto Süper Ligimizle ilgili almış olduğumuz kararı açıklamak istiyorum;
Bu ülkenin en değerli spor ürünü, tartışmasız Spor Toto Süper Lig'dir. Ligimiz, 9 ay boyunca ülkenin gündeminde yer alan en önemli sosyal olgulardan biri, halkımızın en önemli eğlence kaynağıdır. Böylesi uzun bir süreye yayılarak yaşanan toplumsal bir olgunun, üzerinde soru işaretleri ve algı karmaşası ile sürdürülmesi mümkün değildir. Geçmişe dönük sorunlarla ilgili geçilmesi gereken hukuki süreçler ve bu sürede oluşacak spekülasyon ortamının, ülkenin en değerli içeriğine zarar vermesi kaçınılmazdır.
Tüm bu rasyoneller ışığında, federasyonumuz sürmekte olan hukuki süreç ardından ortaya çıkacak sonuca ait kararı, 2011 - 2012 futbol sezonunun sonunda almaya karar vermiştir. Dolayısıyla, ülkemizin en değerli spor ürünü olan Spor Toto Süper Lig, en ufak bir tartışmaya ve probleme mahal vermeksizin en son etabına kadar, tüm takımlarımızın katılımı ile oynanarak sonuçlandırılacaktır.
"Kadın ve çocukların biletini TFF karşılayacak"
Yasal düzenlemelerini kısa sürede tamamlayarak, son derece önemli olduğunu düşündüğümüz iki önemli yeniliği Türk futboluna getirmeye karar verdik.
İlk yeniliğimiz; ülke futbolunu güzelleştirmek ve futbol dünyamıza renk katmak üzere kadınlarımıza sorumluluk vermek olacak.
Kadınlarımızı ve 16 yaş altındaki çocuklarımızı statlarımıza davet ediyoruz. Kısa sürede tamamlayacağımız düzenlemeyle, kadın ve çocuklarımızı statlara ücretsiz alacak, oluşacak ekonomik yükü de Türkiye Futbol Federasyonu olarak karşılayıp kulüplerimizin gelir hanesine yazacağız. Böylelikle kadınlarımız ve çocuklarımız, tuttukları takıma destek verip renk katarken aynı zamanda gelirlerinin artmasına da katkıda bulunuyor olacaklar.
İkinci yeniliğimiz "Fair-Play" ile ilgili olacak. Güzel futbolu, dürüst oyunu sadece cezalar ve kurallarla sağlayamazsınız. Doğru yapanı, dürüst oynayanı, futbolun güzelliklerini, sporun değerlerini öne çıkaranları ödüllendirmeyi amaçlıyoruz. Bu amaçla, tüm dünyaya da örnek olacak şekilde büyük bir Fair-Play fonu oluşturacağız. Ülkemizde Fair-Play sıralamasında öne çıkanlar, puan sıralamasında şampiyon kadar para ödülü kazanıyor olacaklar.
Önümüzdeki günlerde, Türk futbolunu bu ülkenin sevgisini hak edecek seviyeye nasıl getireceğimize dair gelişmeleri hep birlikte görüyor olacağız...
Sizden de, bu güzel oyuna sırtınızı geri çevirmemenizi, tekrar aynı heyecanla futbola sahip çıkmanızı rica ediyorum.
Mesajımızın altını çizerek konuşmamı tamamlamak istiyorum.
GÜZEL OYUN GÜZEL KALACAK,
Bunu da ancak hep birlikte başarabileceğimize inanıyorum…
|