Cevap: Taraftarımız Rahat Olsun
Değerli Arkadaşlar
Roberto Carlos "Tek eksiğimiz gol" demiş. Vallahi Sayın Carlos, o kadarcık da olsun. Belki Carlos bilmez ama atalarımız da "O kadarcık kusur kadı kızında da bulunur" demiş. Hem nazar boncuğu olur...
Vallahi varsın tek eksiğimiz gol olsun. İnsanın maç sonu istatistiklerini görünce inanası gelmiyor. Sanki amatör takımlarla oynamış gibi her konuda bariz bir üstünlüğümüz var: Pas yapma, topla oynama vb. vb...
Ahh, bu istatiklerin bir de ayrıntısı olsa. Mesela, yaptığın pasın yüzde kaçını birinci bölgede, yüzde kaçını da üçüncü bölgede yapmışsın. Ben söyleyeyim neredeyse tamamını biz kendi alanımızda yapıyoruz. Üçüncü bölgede ise sadece bencil Atıf'ın slalomlar var...
Mesela, topun yüzde kaçını birinci bölgede, yüzde kaçını üçüncü bölgede oynamışsın. İlerideki oyuncuların topu ne kadar ayaklarında tutabilmişler. Maalesef topu yine kendi sahamızda oynuyoruz. Üçüncü bölgeye gönderdiğimiz toplar iadeli taahhütlü olarak yine sahamıza dönüyor. Üçüncü bölgede en fazla topla oynayan Atıf, o da kendine...
Yapılan pasları saha üzerinde işaretlesek, kendi sahamız karalama defterine döner. Orta sahada ve ileride ise birkaç çizik görürüz.
İşte üstün olduğumuz istatistikler. Bir teknik direktör nasıl olurda gürleyip de yağmur bırakmayan bulutlara eş böyle bir istatistikten gol bekler. Carlos çok bekler, yağacak yağmur, pardon golleri...
Son iki maçta goller, kimden geldi? Burhan'dan mı, Atıf'tan mı? yoksa siyah inciler Utaka ve Crisantus'tan mı? Maalesef gollerimiz ilerideki siyah veya beyaz incilerden değil, kalemizi gole karşı savunan Da Costa'dan geldi...
Carlos bir baksın maç kasetlerine, sahaya forvet diye çıkan incilerimize kaç top gelmiş ve bu meşhur hasta ayaklar ne yapmış. Demeçlerine bakılırsa Carlos'un hasta olmadığı anlaşılıyor, ama ben hasta oldum değerli arkadaşlar...
Hastalığı teşhis, tedavinin başlangıcıdır. Tek eksiğimiz golün nasıl geleceği de yukarıdaki satırlarda gizlidir. Yoksa "herşey başladığı gibi biter" diye korkuyorum...
|