Cevap: SIVASSPOR TARIHI HAKKINDA BILGI ALISVERISIN
1967 Kayseri-Sivas faciası
Bende bu olaylarda bir yakinimi kaybettim
1967'de yaşanan Kayseri-Sivas faciasını konuşmadan önce, şartları bu seviyeye getiren gelişmelere kısaca değinmek gerek. 1960'ların ortalarında ikinci ligin kurulması ve Futbol Federasyonu başkanı Orhan Şeref Apak'un şehir şehir gezerek il kulüpleri kurulması yolundaki teşvikleri neticesinde Anadolu'da hemen her şehrin bir takımı oldu.
Şimdi geriye dönüp baktığımızda takdirle karşılayabileceğimiz bu hareket, kısa vadede beklenmedik sonuçlara yol açtı. Özellikle gelişmekte olan Türkiye'de rekabet halinde bulunan şehirlerin takımları arasında ummadık sürtüşmeler yaşanmaya başlandı. Bursaspor ve Eskişehirspor maçlarının her birinin büyük olaylara sahne olduğu hala konuşulan hikayelerdendir. Kayseri ve Sivas arasında da meşum olaydan önce, iki küçük hadise yaşanmıştı. İlk olay 1965 yılında gerçekleşmiş, Sivas Sümerspor ile Kayseri Şekerspor arasında oynanan maçta yaralananlar olmuştu. 1966 yılında da Kayseri Havagücü ile Sivas Sümerspor arasındaki maçta meydana gelen olaylarda 1 kişinin ayağı kırılmış, 20'ye yakın kişi ise muhtelif yerlerinden yaralanmıştı.
Türkiye'de futbol gün geçtikçe gelişirken, bu patlamaya hazır olmayan asayiş birimleri olaylar karşısında bocalıyordu.
İki takım kuruluyor
Türkiye şehirlerinin 'takımlaşma' hareketinden Orta Anadolu'nın iki büyük kenti Kayseri ve Sivas'ın da etkilenmemiş olması elbette düşünülemez. 1950'lere ve 60'lara ekonomik patlamasıyla damga vuran Kayseri'de kulüpleşme hareketi 1966'da başladı. 1966 yılı ilkbaharında Erciyes, Sanayispor ve Ortaanadolu kulüplerinin birleşmeleriyle Kayserispor ortaya çıktı. Takım 1966-67 sezonundan itibaren ikinci ligdeki yerini aldı.
Diğer yakada ise çalışmalar 1967'de başladı. Mayıs ayında tüm hazırlıklar tamamlandı ve
İlk Maç - 17 Eylül 1967
Maç günü 40 otobüs, 20 minibüs ve trenle şehre gelen 5 bin Sivaslı taraftar, sabahın dördünden itibaren şehre yayılarak takımları lehinde tezahüratlara başlar. Günün asayiş kayıtlarına göre bazı Sivaslıların şehirde bulunan geneleve gittiği ve burada çıkan kavgada dördünün yaralandığı belirtiliyor. Ayrıca şehrin asayişini bozan 6 Sivaslı da merkez karakolunda tutuklanr.
Bu olayların da etkisiyle polis, stada giren Sivaslı taraftarlar üzerinde aramalar yapmış fakat kayda değer bir şey bulamamıştır. Maçtan sonra en çok tartışılacak konulardan birisi olacak bu durum emniyetin önemli hatalarından biri olarak gösterilir.
Maç saat 16:00'da başlar. Stadyumu dolduran 21 bin kişi tezahüratlarla takımlarına destek olurlar. Maçın 20. dakikasına gelindiğinde Kayserispor forveti Küçük Oktay'ın attığı gol olayları tetikler. Hala çok net olmamasına ragmen Kayserilerinin iddasina göre polis aramasina rağmen olayın tanıklarının ifadelerine göre gole sevinen Kayserili çocuklara karşı Sivas tribünlerinden tepki başlar. Sivaslı taraftarların elma paketlerinin altından çıkardıkları taşları çocuklara atması üzerine panik başlamış ve kaçışmaya başlayan çocuklardan ikisi ezilerek ölmüştür.
Bu olayın ne kadar doğru olduğu konusunda elimizde net bir bilgi yok. Ancak öyle anlaşılıyor ki, doğru ya da yanlış, bu söylentinin yayılması üzerine Kayserispor taraftarları taş, sopa, bıçaklarla Sivaslı taraftarların üzerine yürümeye başlar. Bu hareket üzerine de Sivas tribünlerinde başlayan panik büyük bir faciaya yol açacaktır. Binlerce Sivaslının kapılara yüklenmesi ve stat çıkışındaki düzensizlikler 40 Sivaslı'nın olay yerinde havasızlık ve sıkışmadan ve darp dan ötürü can vermesine yol açar. 600'ü aşkın kişi de taş, sopa ve bıçaklarla yaralanır.
Sivas'ta yaşananlar
İki şehir arasındaki rekabetin etkisiyle başlayıp futbol sahasında en kanlı sonucunu veren bu mücadele, maçtan sonra sokaklarda yankılarını sürdürmüştür. Stadyumda 40 kişinin öldüğü haberi, her yere kısa sürede yayılmış ve özellikte Sivas'ta yaşananlar da en az maçta yaşananlar kadar bu olayın içine girmiştir.
Maçtan hemen sonra Sivas'ta Kayserililer'e karşı herhangi bir taşkınlık gösterilmemesi için önlemler alınır. Özellikle Sivas'a 10 kilometre uzaklıktaki Kayseri köprüsü ile ildeki Kayserililere ait dükkan ve binaların önünde jandarma ve polis görevlileri tutulur.
Fakat önlemler yetersiz kalır. Olayın akşam saatlerinde duyulması üzerine halk sokaklara dökülmüş ve Kayseri istikametinden gelen araçlardan maça giden 5 bin Sivaslı'nın akıbetini öğrenmeye çalışır. Halk geceyi vilayetin önü ve Kayseri yolu üzerinde geçirir. Ölü sayısı hakkındaki birbirini tutmaz ifadeler ise halkı iyiden iyiye çileden çıkarır.
Sabah saatlerinden itibaren Sivas'ta oturan Kayserililer'e karşı galeyan başlar. 10'dan fazla dükkan talan edilir ve ateşe verilir. Cumhuriyet Caddesi'nde bulunan ve bir Kayserili'nin işletmekte olduğu Büyük Belediye Oteli'nin yatak ve karyolaları da caddeye atılıp yakılır. Olayı etraftaki onbinlerce Sivaslı izler, halkın tepkisinden çekinen emniyet mensupları olaylara müdahale edemez.
Sivaslılar itfaiyenin müdahalesine de engel olur ve ancak bütün her şey yakılıp yıkıldıktan sonra emniyet görevlileri tedbir alabilir. Olaylar sırasında tanınmış avukatlardan Ali Yeke, halkı teskin edici bir konuşma yapmak istese de halkın hücumuna uğrayarak yaralanır ve halkın elinden güçlükle kurtarılır.
Tahrip olayları sırasında ölen ve yaralanan olmasa da, birçok Kayserili Sivas'tan kaçar ve şehirdeki birçok işyeri kapalı kalır.
Olaydan sadece iş yerleri etkilenmez. Şehir merkezinde başlayan olaylar şehrin içlerine yayılır ve Kayserililer'e ait 3 ev ile 2 genelevin eşyaları dışarı çıkarılıp ateşe verilir.
Sorumlular aranıyor
Olaylardan sonra ise herkes bir sorumlu bulmak için arayışa geçer. İki şehrin yöneticileri birbirini suçlar. Zaten ülkedeki siyasi istikrarsızlıklar ve çatışmalar, zemini daha yumuşak hale getirmiştir. İstanbul'dan getirilen 3 kişilik Adli Tıp Heyeti ise ölüm sebeplerini inceler. Yapılan inceleme sonucu 40 kişinin sıkışma ve ezilme (Asfiks) sonucu hayatını kaybettiği belirtilir. Ölen diğer iki kişinin ise kalp rahatsızlıklarının olduğu tespit edilir. Ayrıca otopsi sonucunda ölülerin hiçbirinde bıçak ve kurşun yaralarına rastlanmadığı, birkaç kişide taş izi görüldüğü ancak bunların da ölüme sebebiyet verebilecek büyüklükte olmadığı açıklanır.Sivas'taki cenaze töreni de gövde gösterisine dönüşür. Uçakla Sivas'a nakledilen cenazeler, hastaneden topluca kaldırılmak istenir, ancak cenaze sahiplerinin ısrarı üzerine ailelere teslim edilir. 37 Yiğido'nun cenazesi binlerce Sivaslı'nın önünde bayrağa sarılmış şekilde kaldırılır ve özel olarak hazırlanan mezarlığa defnedilir. Cenaze töreni sessiz geçer. Diğer 3 cenaze ise köylerine gönderilir.
Bu arada suçlayıcı açıklamalar bitmez. Sivas senatörü Rıfat Öçten, olaylardan Kayseri yöneticilerini sorumlu tutar. Öçten yaptığı açıklamada Kayseri Vali'sinin olayların bitmek üzere olduğu sırada Kayseri'ye geldiğini belirtir.
Kayserispor ve Sivasspor sonraki 5 ay boyunca maçlarını rakiplerinin sahasında oynadılar. O sezonun ikinci maçı Ankara'da oynandı. Ülkenin İkinci Lig'e henüz hazır olmadığı konuşuldu, liglerin tatil edilmesi üzerine talepler yapıldı. Hala ısrarla kimse stadyumların giriş çıkış güvensizliklerini, iç düzensizlikleri gündeme getirmedi.
İki takım 23 yıl boyunca karşı karşıya getirilmedi. 43'e varan ölü sayısının üstünün bu şekilde örtüleceği düşünüldü. 9 Aralık 1990 tarihinde ise barışma vakti geldi. 23 yıl aradan sonra Türkiye 3. Ligi 4. Grup'ta karşılaştı iki takım. Maç Sivas 4 Eylül Stadı'nda oynandı. Bol bol barış mesajı verilen bu maçla iki takım arasındaki buzlar eritildi ve bundan sonraki yıllarda da her şey yine 'sadece' futbol ekseninde dönmeye devam etti. Şimdi iki takım da Türkcell Süper Lig'de karşılaşıyorlar ve herkes bu olayların ne kadar uzağında olduğumuzun farkında.
|