Usta Yiğido
Üyelik Tarihi: 29.05.2007
Mesajlar: 1.389
Thanks: 352
256 Mesajına 464 Kez Teşekkür Edildi.
|
KOLEJ TAKIMI DEĞİLİZ AİLEYİZ
Sivasspor'a menajerken teknik direktör oldu, Süper Lig'de dev bütçeli takımların üzerinde ligin tepesine kuruldu. Oynattığı futbol beğeni toplayan, projeleri ile alkış alan Sivasspor'un başarılı hocası Bülent Uygun Ajansspor.com'un sorularını içtenlikle yanıtladı.
İmkansızlıklara rağmen "Ben ölümden korkmam" diyerek ayakta kalan, takıma otobüs alınması, şehit ailelerine yardım gibi kampanyalarda ön ayak olan Uygun, bir gün Şampiyonlar Ligi kupasını kaldıracağını söyleyerek iddiasını da ortaya koyuyor.
Takımda kendisi dahil herkesin yerinin dolabileceğini söyleyen ve başkan - forma - taraftar hariç herkesin satılık olduğunu belirten Uygun, Mehmet Yıldız transferi için de ilginç yorumlarda bulunuyor.
Şimdi söz sırası Bülent Uygun'da..
Öncelikle Sivas’ta keyifler nasıl diye sormak istiyorum? Liderlik stresiniz var mı, yoksa bulunduğunuz yerde konforlu musunuz?
Şu an liderliğin keyfini yaşıyoruz. Herhangi bir stresimiz veya başka bir düşüncemiz yok. Tabii ki biz bu liderliği arzuladık mı, olabileceğimizi hayal ediyor muyduk dersek, açıkçası bu kadar çok hayal etmiyorduk. Ama sezon başından beri gösterdiğimiz performans, futbol oyun mantalitemiz bizi buralara kadar getirdi. Bir haftalık da olsa, iki haftalık da olsa, bizim için ne kadar sürdürebilirsek bu liderliği o kadar sürdürüp, bu keyfi en iyi şekilde yaşamak istiyoruz. Bu nedenle stresimiz yok. Aksine biz geçen hafta Türkiye’ye ‘birlik beraberlik’ adı altında vereceğimiz mesajın stresini yaşadık. Bir şekilde bunu Sivas halkı olarak Türkiye’ye en iyi şekilde verdiğimizi düşünüyorum. Ama liderliğin keyfini de bununla birlikte çıkartıyoruz.
-“BALİLİ BİLE BİZİMLE AYNI HİSLERİ YAŞIYOR”-
Millet olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Bu açıdan, o maçta verdiğiniz mesaj çok önemliydi. Duygularınıza da hakim olamamıştınız.. Neler söylemek istersiniz?
Biz zaten Türk ulusu olarak birlik ve beraberlik anlamında önemli sınavlar vermiş, mazisi kahramanlıklarla dolu bir ejdatın evlatlarıyız. Dolayısıyla öncelikle biz kendimize olan inancı en iyi şekilde hissetmeliyiz. Sahip olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur. Bizim bu şekilde düşünüp, aynı zamanda da birlik beraberlik adı altında tek yürek olma zorunluluğumuz var. Biz, Mehmetçiğimizin ve ordumuzun ‘hep destek tam destek’ diyerek yanında olacağız. Sonuçta bu ülkede yaşayan her insan, ne milletten olursa olsun bunu içinde hissetmelidir. Bugün bizim takımımızda bir Balili veya diğer yabancılar bu bayrağa ve bu toprağa saygı duyup yaşıyorsa, herkeste buna uyarak birlik ve beraberlik içinde yaşamaya devam edecektir.
Takımınız içinde yabancıların bu olaylara tepkisini elbette ki gözlemlediniz. Bunları paylaşır mısınız?
Takım içinde bu yönde çok büyük bir güzellik var. Dünyanın en büyük gücüne sahip Türk askeri ve onun kanının şekil verdiği Türk bayrağı, çok özel bir bayrak. Ve o bayrağımızla, Yahudi bir arkadaşımız olan Balili, maç sonunda şeref turu atıyor. O bayrağa saygıyla selam veren bir insan. Yani mezhebi falan önemli değil. O, bu bayrağa saygı duyduğu için böyle bir şey yapıyor. Yaşadığımız bu terör olaylarından ötürü o da bizimle aynı hisleri yaşıyor, bizimle birlikte olduğunu gösteriyor, o da bu vahşetin bitmesini istiyor! Dolayısıyla yabancıların da bize bu konuda çok hassas yaklaştığını söyleyebilirim.
-İKİ ÖNEMLİ PROJE-
Bu konuda oldukça hassas olduğunuzu biliyoruz. Şehit ailelerine ev verilmesi gibi projeler üretiyorsunuz. Bunları biraz açar mısınız?
Biz daha önce Cumhuriyet Kupası’nın tüm gelirini Şehitler Vakfı’na bağışlamıştık. Bu bağışın yanında aslında her zaman onlarla birlikte olmanın mutluluğunu yaşamak istiyorduk. Habertürk kanalı ile Sayın Fatih Terim’in önderliğinde başlayan şehitlerimize destek kampanyasıyla birlikte, biz de durumu iyi olmayan şehit ailelerimizin genelde en büyük sorunu olan ev problemi hakkında çalışma başlattık. Devletimizin elbette verdiği tazminatlar, şehit çocuklarının okuması için bağladığı maaşlar var. Ama biz de bunun yanında ev problemini çözmek amacıyla para toplamayı, bunun sonucunda TOKİ Başkanı sayın Erdoğan Bayraktar ile görüşmeyi, başbakanımızın da önderliğinde “Her şehide bir ev” kampanyası projesini hayata geçirmeyi düşündük. Biz burada 100 – 150 trilyon toplasak bile, bu kampanya daha sonra yine çığ gibi büyüyecek ve bu vatan uğruna canlarını feda eden şehitlerimizin ailelerine birer adet ev verebileceğiz. Bu proje halen devam ediyor. Ben de futbolcu kardeşlerimle birlikte bununla ilgili her türlü girişimleri yapmaya devam ediyorum. Fakat bunun dışında somut bir adım atıldı mı derseniz, hayır atılmadı.
Bunun dışında da projelerimiz var. Antalya Kadriye Belediyesi Başkanı Sayın Hüseyin Kantoz’un Futbol Federasyonu’na bağışladığı 100 dönümlük arazinin 50 dönümünü, Sporcu Tatil Köyü veya Huzur evi şeklinde oluşturmayı düşünüyoruz. Böylece, örneğin Sedat Balkanlı, İsmail Gökçek gibi kendine bakmakta zorluk çeken eski sporcu arkadaşlarımızın tatil yapabileceği bir mekan oluşmuş olacak. Ayrıca, bu arazinin diğer 50 dönümüne ise tam teşekküllü Sporcu Sağlık Hastanesi ve Rehabilitasyon Merkezi kuralım istiyoruz. Buradan da hem gazilerimizin, hem de sporun içinde yer alan 5 bin profesyonel ve amatör futbolcu fayda görsün amacındayız.
Şuan benim derdim bu projeyi bir an önce başlatmak. İnsanlar hayatı boyunca bir başarı elde edebiliyor. Ya da benim gibi 9-10 hafta iyi bir performans gösterip lider olabiliyorsunuz. Ama yaptığınız kalıcı eserler her şeyin önünde geliyor. Sizi daha da mutlu ediyor, yüceltiyor..
Ben bunları başarmak istiyorum. Mesela Profesyonel Futbolcular Derneği Başkanı ile görüştüm ve kendisinden bir ricada bulundum. Masraflarını da gerekirse benim karşılayabileceğimi belirterek, Türkiye’deki bütün antrenör ve kaptanları bir araya getirmeyi ve onlara da bu projelerimizi anlatmak istediğimi ilettim. Bu projelerimizi onlarla da paylaştıktan sonra, Sayın Futbol Federasyonu başkanımızla görüşmek ve bunları hayata geçirmek istiyoruz. İnşallah bu projeyi gerçekleşecek. Kendi başıma olur ya da başka türlü olur bilemem ama bu projeyi kesinlikle gerçekleştireceğim. Bu benim idealim ve bu idealimden de beni kimse döndüremez.
-“BEN ÖLÜMDEN KORKMAM”
Bu iki müthiş proje için sizi tebrik ediyorum. Umuyorum hiçbir zorlukla karşılaşmadan bunları gerçekleştirebilirsiniz. Fakat bunun dışında da projelerinizin olduğunu biliyoruz. Mesela Sivasspor’a otobüs alma gibi bir projeniz vardı. Hatta parasını siz verecektiniz? Bunu da biraz açar mısınız?
Sivasspor’un bir otobüse ihtiyacı var. Şuan deplasmanlara kiralık otobüsle gidiyoruz. Bu sorundan kurtulmak için, bir kampanya başlattık. Ben de alınacak bu otobüs için 50 milyarlık bir katkı yapacağımı söyledim. Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Osman Yıldırım da daha sonra böyle bir düşüncede bulunduğum için bana teşekkür etti ve; ‘Bu otobüsü ben almak istiyorum’ dedi. Bir ay içerisinde de bu otobüs alınacak. Bunu da inşallah bu şekilde atlatacağız.
Sonuçta şuan Sivasspor’da yönetici değil, teknik direktörsünüz. Ve bir kampanya için gözünüzü bile kırpmadan 50 milyar vermeyi taahhüt ediyorsunuz. Sivasspor’a bu bağlılığınız nereden geliyor?
Mecnun Otyakmaz ağabeyim, benim çok uzun zamandır tanıdığım, çok sevdiğim bir insan. Şuan Sivasspor’a gelmemdeki, bu durumda olmamdaki en büyük etken. Ama bağlılık aslında bununla da ilgili değil. Bana Allah bir yetenek vermiş, ben ölümden korkmam. Ben varsam ölüm yok, ben öldüysem zaten ölmüşüm ölümün anlamı yok. Benim tek korkum, bana Allah tarafından verilen beyni, insanlık uğruna, vatanım uğruna, yaptığım iş uğruna en iyi şekilde kullanamamaktır. Dolayısıyla bu da benim için bir felsefedir. Buraya geldim, otobüs yok, tesis yok, ya da diğerleri yok diye bir şeyleri yapmamaktansa, ne yapabilirim, ne kadar iyi yapabilirim diye hareket etmemin vermiş olduğu şeyler bunlar. Şimdi otobüs işi de bir aya kadar çözülüyor. Tesislerimiz, Türkiye’nin en iyi beşinci tesisleri durumuna geldi. Takım olarak iyi yoldayız, daha da iyisini yapacağız inşallah.
Elinizden gelenin en iyisini yapmak istediğiniz ve bunun çabası içinde olduğunuz ortada. Takıma bunun gibi başka kaynak yaratma çabalarınız var mı?
Aslında ne kadar uğraşırsanız uğraşın çok fazla kaynak yaratamıyorsunuz. Dolayısıyla kamu kuruluşları, valilik, belediyeler, Sivas’ın önde gelen bazı zengin iş adamlarından para bulabiliyorsanız buluyorsunuz. Devamlı gelir kaynağı için, benzin istasyonları, alış-veriş merkezleri, otoparklar ve benzeri şeyler üretmek gerekiyor. Yani yıllık 1,5 -2 milyon dolarlık
Bu tür bir gelir elde ederseniz, iddaa, havuz ve benzeri gelirlerle birlikte borçsuz bir kulüp yönetilebilir diye düşünüyorum.
-“BAŞKAN, FORMA VE TARAFTAR HARİÇ HERKES SATILIK” -
Futbolda bazen maddi kavramların her şeyin önüne geçtiğini görebiliyoruz. Sivasspor da maddi açıdan çok parlak bir durumda değil. Elinizde de Mehmet Yıldız gibi, Balili gibi çok önemli futbolcular var. İlerleyen dönemde bu isimlerle maddi anlamda yola devam etme sıkıntı yaşayacak mısınız?
Şuan maddi anlamda sıkıntı yaşadığımız bir gerçek. Takım içerisinde peşinatını almayan 4-5 futbolcumuz var. Tabii bu sıkıntıları da yakın zamanda atlatmak istiyoruz. Ama futbolcularımız şunu çok iyi biliyor. Başkanımızın verdiği her söz geldiğinden bu yana harfiyen yerine geliyor. Giden arkadaşımızın da takımda parası kalmadı, gelenin de kalmayacak. Bunu bildikleri için de gönül rahatlığıyla görevlerini en iyi şekilde yerine getiriyorlar. Mehmet Yıldız, Balili, başkası veya ben dahil olmak üzere, burada satılmayacak tek şey başkanımız, formamız ve taraftarımızdır. Geriye kalan hepimiz ben de dahil satılığız.
Ama ben şunu iddia ediyorum. Mehmet’i devre arasında alan takım şampiyon olur. Mehmet Türkiye’de futbol adına yeni bir ekol yaratmıştır. Bir takımın diğer 10 kişisini daha peşinden sürükleyecek kadar yüreğe sahiptir. Hem mücadelesi, hem top saklaması, hem gol atması, hem asistleri ile bir takım için çok önemli bir futbolcudur. Dolayısıyla onu alan takım şampiyon olacaktır. Tabii Mehmet’in de bonservisinin 5 milyon dolarcık olduğunu da belirteyim.. (Gülüyor)
5 milyon dolar diyorsunuz ama ülkemize belki de daha büyük paralara gelen bir çok futbolcudan daha değerli olduğu kesin..
Evet, değeri daha da fazladır belki. Ama biz bir kıyak olsun diye 5 milyon dolara bağladık. (Gülüyor)
Peki “keşke Mehmet şu takıma gitse” diye içinizden geçiriyor musunuz?
Tekrarlıyorum, Mehmet’i alan şampiyon olur. Bunu Ankaraspor alsın, o da olur. Şimdi, peki siz neden olmuyorsunuz diyeceksin; benim param yok.. (Gülüyor)
-“ KOLEJ TAKIMI DEĞİLİZ, AİLEYİZ”-
Peki. Bahsettiğiniz ekonomik bir takım zorluklara karşın Sivasspor ligin zirvesinde. Bu motivasyonu nasıl sağlıyorsunuz? Sizin söyledikleriniz mi yeterli oluyor?
Tabii yeterli oluyor. Onlar çok uzun zamandan beri Bülent ağabeylerini çok iyi tanıyorlar. Ben hocaları dışında onların birer ağabeyim. Daha önce menajerliklerini yaptım. Onların hayatlarını nasıl yönlendireceklerinden, yatırımlarına, başları derde düştüğünde ne yapmaları gerektiğine kadar yardımcı olmuş bir insanım. Başka bir takımda bile olsalar, beni fikir alma anlamında hep aramışlardır. Dolayısıyla birbirimize karşı bir özgüvenimiz var. Başkanımızı ben 20 seneden beri tanıyorum ve onlar da tanıyınca, benim onun hakkında az bile söylediğimin farkına varıyorlar. Dolayısıyla bizim birbirimize hep bir güven ortamımız, hep bir sevgi ortamımız, hep bir arkadaşlık ortamımız var. Biz kolej takımı değiliz, biz bir aileyiz. Dolayısıyla ailemizin içerisinde birine bir şey olduğunda hep beraber aynı üzüntüyü yaşıyoruz. Bizden ayrılan futbolcuları bile aileden biri olarak kabul edip, kontağımızı hiçbir şekilde kesmiyoruz.
-“ŞAMPİYONLAR LİGİ KUPASINI KALDIRACAĞIM”-
Sivasspor’da bu şekilde mükemmel bir ortam yarattınız ve yolunuza emin adımlarla ilerliyorsunuz. Peki kişisel hedefleriniz arasında neler var? Örneğin Fenerbahçe’yi Şampiyonlar Ligi şampiyonu yaparım diye bir iddianız olmuştu. Bu doğru mudur?
Benim doğrum şu; Anadolu’dan bir takımı Türkiye şampiyonu yapacağım, Sivasspor’u Allah’ın izniyle UEFA Kupası’na götüreceğim. Ve Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu isteyen bir takımın başında, ben teknik direktör olarak o kupayı Allah’ın izniyle kaldırıracağım!
Yani buna hazırım diyorsunuz?
O yönde kendimi hazırlamış durumdayım. Ama hazırlanmaya da devam ediyorum. Gerek antrenörlük, gerek antrenman bilimlerinde kendimizi en iyi şekilde geliştirip, dilimizi ilerletip, belirlediğimiz strateji ve antrenman metotlarıyla daha da iyi olmak için en iyi şekilde çalışıyoruz. İyi bir ekibim var ve bu ekibimle birlikte bu başarıları Allah’ın izniyle başaracağım, bunları da hep beraber göreceğiz.
-“ARSENAL EKOLÜNÜ TAKİP EDİYORUM”-
Bu hedeflerinize bir Türk takımı ile birlikte ulaşmayı mı hedefliyorsunuz, yoksa bir Avrupa takımının başına geçme gibi bir hedefiniz de var mı?
İlerleyen yıllarda elbette ki Avrupa’yı düşüneceğim. Ama öncelikle hedefleri Türkiye’de başarmak zorundasınız ki, daha sonra size Avrupa’da gerekli değeri gösterip bu görevlerin başına getirsinler. Türkiye’deki hedefleri başarırsam, onlar da sırasıyla gelecektir. Ben kafamda 3,5 – 4 seneden beri Arsenal ekolünü takip ediyorum ve iddia ediyorum 2 sene içerisinde Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu’nu Arsenal kazanacaktır. Benim Arsenal’i izlememdeki neden; takımın genç yapısını kullanması, sistemi, oyuncu seçim tarzları.. Bunların hepsini bir araya getirip incelediğimizde, başarının nedeni görülüyor.
Mesela “Henry gidince Arsenal bitti” deniyordu ama şimdi Şampiyonlar Ligi’nde rakibine 7 gol atan bir takım oldular.
Elbette. Çünkü giden adamın yerine squadlar en iyi şekilde takım içerisine oturacak adamı izleyip buluyor. Yani takım içinde eksik neyse yerine konuyor.
Yani aslında sistemin futbolcu bazlı olmaması gerekiyor değil mi?
Bizim yaptığımız iş takım oyunu. Bireysel yetenekler elbette önemli, ama takım halinde bireysel yeteneklerini herkes bir araya getirebilirse bu daha önemli bir hale geliyor. Bizim gibi takımlarda Balili gibi, Mehmet gibi oyuncular olmayınca bazen dikişler patlayabiliyor. Bu tür oyuncuların alternatifinin olmamasından kaynaklı handikaplar yaşanabiliyor. Aslında Anadolu takımlarının bir sorunu da bu, bundan ötürü uzun vadeli düşünülüp şampiyonluk yaşamak anlamında başarılar elde edilemiyor.
-“HIRVAT MİLLİ OYUN KURUCU İLE ANLAŞTIM” -
Ara transfer döneminde bu bahsettiğiniz “alternatif futbolcular” anlamında bir takviye yapacak mısınız?
Transferde mali imkanların verdiği ölçülerde değişiklikler yapabiliyorsunuz. Şu an bu tür oyuncuların yerini doldurmak açıkçası çok zor. Ama Hırvat Milli takımı oyun kurucularından biriyle anlaştım. Fakat isim veremem.
Peki gidecekler olacak mı?
Tabii ki devre arasında gidecek olanlar olacaktır. Hatta ikinci yarı itibariyle gidecek olanlar var. Zamanı geldiğinde, Sivasspor’un şartlarına uyuyor ve futbolcunun mutluluğu da sağlanıyorsa, elbette ki herkesi verebiliriz. Takımda herkesin alternatifi vardır. Benim de olduğum gibi, herkesin yeri dolar.
Az önce de “ben dahil herkes gidebilir” demiştiniz. Sizin açınızdan bir transfer söz konusu olabilir mi?
O lafı profesyonelliğin gereğini belirtmek için söylemiştim. Hayır, benim kimseyle bir temasım yok.
-“ERTUĞRUL SAĞLAM İÇİN DUA EDİYORUM”-
Peki, Sivasspor’a ara verip biraz da diğer takımları yorumlasak. Mesela hafta içinde takımlarımızın Avrupa’da gösterdiği performanstan memnun kaldınız mı?
Fazlasıyla memnun kaldım. Güvenildiği zaman neler yapabileceklerini herkes gösterdi. Başta çok genç yaştaki Ertuğrul hoca, bizim jenerasyonumuzun en başarılı hocalarının başında geliyor. Dolayısıyla kendimize ettiğimiz gibi ona da başarılı olsun diye dua ediyoruz. Liverpool maçında oynattığı futbol gerçekten taktire şayandı. Onun dışında Fenerbahçe Avrupa’da gerçekten çok iyi bir futbol oynama mantalitesine büründü. Özellikle Inter maçındaki performansı, PSV maçındaki oyun anlayışı ve sistemi, ayrıca mücadele anlamında da çok başarılı. Galatasaray kaybetti ama dört büyük takımın Avrupa’daki futbol mantalitesi gayet iyi ve yerinde. Dolayısıyla Avrupa’daki futbol anlamında iyiye gidiyoruz. Sadece bizim Anadolu ve İstanbul takımları arasındaki maddi uçurum biraz dengeyi bozuyor. İlerleyen zamanlarda bu daha da büyüyecek gibi duruyor. İnşallah Anadolu takımları da bu maddi imkansızlıkları düzeltir ve rekabet ortamı daha iyiye gider.
-“KENDİ İÇ ÇEKİŞMELERİ İLE BU DURUMA GELİNDİ”-
Dört büyüklere değinmişken, şuan Avrupa’da olmayan Trabzonspor’a da geçelim istiyorum. Trabzon’da istenmeyen olayların yaşandığı bir maç yaptınız. Sonuçta Sivasspor şuan lider ama Trabzonspor’da Ziya Doğan görevinden ayrıldı. Ziya hoca her açıklamasında da, “Sivas maçındaki olaylar yaşanmasaydı şuan bu durumda olmazdık” dedi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz. Bu ayrılışta Sivasspor maçının etkisi nedir sizce?
Ben Ziya hocamın durumuna üzülüyorum. Hepimiz hocayız ve bu hepimizin başına gelebilir. Hocama hak verdiğim taraflar var. Doğru da söylüyor. Ziya hocam o maçta 3 puan alsa takımı daha iyi durumda olacaktı, moral motivasyonu da daha iyi olacaktı. Bu açıdan haklı ama biz de o 3 puanı kurallar ve kanunlar doğrultusunda aldık. Biz o zaman da söyledik, sahada alın teriyle alacağımız bir puan, bu şekilde alınacak yüzlerce puandan daha değerlidir. Fakat bu konuyu bu duruma getirenler, o zaman bu olayları yapanlardır! Burada ne Sivasspor’un, ne Bülent hocanın, ne başkanımızın suçu vardır. Bunu buraya sürükleyenler, oradaki sistem ya da kendi aralarındaki iç çekişmelerdir! Bunun da sorumlusu ne biziz ne de bizim takımımızdır!
Peki Ziya Doğan’ın yerine Ersun Yanal göreve geldi. Ersun hoca hakkındaki yorumunuz nedir?
Ersun hocamız, şimdiye kadar belli bir başarıyı yakalamış, kendisini kanıtlamış bir hocamız. Biz her Türk hocamızın başarılı olmasını istiyoruz. İnşallah o da başarılı olur. İnsanlara futbolun içindeki bilimi tanıtan insanlardan birisi olduğu için bunun güzelliğini yaşıyor. Trabzonspor camiası şampiyonluk bekliyor ve Ersun hocada da bu potansiyel var. Herkesin gönlüne göre olsun diyorum.
Son olarak, yurdun her yanında çok fazla taraftarı olan camianıza ve bu bağlamda futbol kamuoyuna bir mesajınız var mı?
Öncelikle herkesin birlik beraberlik içinde davranarak, futbolun bir bütün olduğunu, Türkiye içindeki her maçta aynı Milli duyguları taşıyan insanların karşılaştığını bilmelerini, insanların birbirine sevgiyle yaklaşmalarını, rakiplerin birbirine saygı duymasını diliyorum. Futbol camiasından dünyaya verilen imajın çok önemli olduğunu herkesin bilmesi gerekiyor. Dolayısıyla herkesin, verdiği mesajlar ve yaptığı beyanatlarla daha dikkatli davranması gerekli. Herkesin daha sağduyulu, daha sevecen, daha sevgi ortamı yarattığı bir futbol diliyorum. Çünkü ülkemizin buna ihtiyacı var. Bütün herkesi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz, başarılarınızın devamını diliyoruz.
Teşekkür ederim. İyi çalışmalar diliyorum.
Özel Röportaj: Can BİRSAY
|