Cevap: Maçı Değerlendirelim
Değerli Arkadaşlar
Maçı TV'lerdeki özetleriyle takip eden biri olarak Galatasaray'la oynadığımız maç için bir başlık atmam gerekse "Birinin eli, ikisinin bencilliği, ne hakemden, ne de rakipten, kendindendir Sivasspor'un çektiği" derdim...
Galatasaray'la İstanbul'da oynadığımız maçlarda Sivasspor bir garip nedense. Hani GS oynasa, maçları da oynadığı oyunla alsa diyeceğim bir şey yok! Zira bir bakıyorsun devreye hakemler girmiş, maçı alıp GS'ye hediye etmiş, bir bakıyorsun bizimkiler hakeme bile iş bırakmamış...
Geçen günkü maç ta bizimkilerin hediye ettiklerinden biriydi. Daha ilk on beş dakika içerisinde öne geçebilirmişiz. Ama ne yazık ki öne geçen GS olmuş. Niye forvet diye sahaya sürdüğümüz ayakların son vuruş nedir bilmemesinden...
İlk yarı oyunu oynayan ama golü bulamayan Sivasspor, yılların tecrübesinin eli sayesinde ikinci golü ikram ediyor adeta. Futbolu ayakla karışık elle oynamaya alışık Toraman, beşliği yiyip savrulunca düşmemek için Olcan'ın beline sarılıyor, Olcan da ikramı kaçırmayıp, "ehh, senin yerine ben düşeyim be İbrahim Abi" diye kendini bırakıyor...
Sivasspor 2-0 geride olmasına ve de Atıf'ın topu ayağına bulaştırmasına rağmen golü bulup durumu 2-1'e getiriyor. Ama sadece bu kadar. Daha sonra devreye bizim hasta ayakların, yani Atıf ve Utaka'nın bencillikleri giriyor ve iki veya üç net gol pozisyonunu hediye ediyoruz Galatasaray'a...
Carlos bir taraftan işi öğrenmekle meşgul. Tek tesellimiz takımın iyi oynaması. Zaten Carlos da aynı şeyi söylüyor, her maçtan sonra "memnun ben takımdan" deyip duruyor. Bize de güzel oyundan, bir de GS maçındaki istatistiklerden memnun olmak kalıyor...
Değerli Arkadaşlar
Carlos memnun olabilir, Başkan memnun olabilir, sizler de menün olabilirsiniz, ama ben memnun değilim. Geçtiğimiz senelerde 1. Ligin yolunu tutanlar kötü oynadıkları için değil, puan alamadıkları için göçtüler Süper Ligden...
İlk dört haftada toplanan puan sadece iki. Savunma hataları hala devam ediyor. Orta saha bira hücumda var, savunmada onlar da seyirci. Forvetin işi zaten topu kaybettiğinde bitiyor. Birinci ve ikinci bölgede top dolaştırmamız iyi oyunsa zaten buna rakiplerin de bir şey dedikleri yok, ben ne diyebilirim ki!
Üç puanı hediyenin karşılığı bir de iki gün izin verilirse bu futbolcular savaşmaz sahada eli belinde dolaşır durur. Antrenman diye top kapma çalışması gibi bir ucube ile vakit geçirilirse dar alanda kısa paslaşmalar orta oyununu seyreder dururuz her maçta. Atıf-Ziya, Burhan-Cicinho al gülüm ver gülümleri ile ulaşırız rakip kaleye ama bu seferde ya hasta ayaklar girer devreye, ya da bencillikler eder adamı hasta...
Carlos'un futbolcularla arkadaş olması güzel, ama gerektiğinde görmeli işini yapmayan futbolcu dişlerini Carlos'un. Galibiyet primi alanlar mağlubiyette de madden ve manen karşılığını görmeli...
|