Geçen yıl unutulmaz bir performansa imza attılar. Takım ligi beşinci sırada bitirmesine rağmen göze hoş gelen hücum karakteriyle hemen her hafta fark yaratmıştı.
Cicinho sadece asist kralı olmamış, takımın atak karakterinin sembolü olarak isim yapmıştı. Hatta tüm şampiyon olmuş takımların kadrosunda görmek istediği, imrenilen adamdı. Milyon dolarlık ayakların içinde Atıf gol kralıydı. Takımın iskeleti oturmuş, tüm mevkilerin oyuna katkısı bakımından Sivasspor örnek bir takıma dönüşmüştü.
Roberto Carlos teknik adamlık kariyerinde büyük bir adım atmıştı. Geldiğimiz noktada bugün Carlos yok! Takım ligin dibinde. Kadroda büyük bir değişim olmadı. Hatta gelenlerle gidenler dengesine dikkatle bakınca göz ardı bile edebilirsiniz. Peki ne oldu?
Ligin bu kadar iyi hücum iştahı olan takımı geçen sezona göre en büyük düşüşü yaşayan takıma dönüştü. Cevabını bulmak kolay değil! Bazen kadrolar fena halde yorulabiliyor. Motivasyon zor zanaat!
Muhtemelen Carlos başta olmak üzere takım, psikolojik yorgunluğa teslim oldu. İyi oynayıp kaybettikleri maçlar yok mu? Tabii ki var. Genel görüntüyü değişteremediler. Sivas’ta ne olduğunu Sergen Yalçın günlerindeki duruma göre ancak analiz edebiliriz.
Ne var ki Carlos’un gidişi caddenin en işlek yerindeki sevilen dükkânların kapanması gibi bir eksiklik yaratmadı değil!
Okay Karacan / Zaman