Bir dönem Fenerbahçe’de top koşturan efsane futbolcu Roberto Carlos’u şimdilerde görev yaptığı Sivasspor tesislerinde ziyaret ettik. Carlos ile antrenörlük macerasından forma giydiği eski takımlara, anılarından hedeflerine kadar birçok konuda konuştuk.
Peru’dan aldığınız diploma ile Türkiye’de antrenörlük yapmanız tartışmalara yol açtı. Rusya’da benzer tepkilerle karşılaşmış mıydınız?
Rusya’da böyle bir problem yaşamadım. Her şey çok çabuk çözüldü. UEFA’nın istediği bütün belgeleri, kursları zaten tamamlamıştım. Burada da halletmek üzereyiz.
Geçtiğimiz günlerde sorunun çözüldüğüne dair haberler yansıdı basına. Mevzuat değişikliğine mi gidildi?
Türkiye’ye gelişim federasyonun bugüne kadar koymuş olduğu talimatlarda belki de tamamlanmamış bir noktaya parmak bastı ve benimle birlikte bu nokta biraz daha göz önüne geldi. Federasyonumuz da bu yönde bir çözüm ortaya koydu ve gerekli yardımı gösterdi.
Neden Brezilya’dan değil de Peru’dan aldınız diplomayı?
Brezilya Federasyonu’nda bazı çekememezlikler oluyor. Peru Federasyonu bana kollarını açtı. Hem ülkeme yakın olması hem de bana bu şekilde bir kolaylık göstermelerinden dolayı Peru’yu tercih ettim.
Türkiye’de böylesi tepkiler alabileceğini öngörmüş müydünüz peki?
Hayır, hiç aklıma gelmezdi. Ama diplomam gerçek ve istenen koşulların hepsini sağlıyor. Bu yüzden tepkilerle kendimi çok fazla meşgul etmedim.
Yılmaz Vural’ın sizinle ilgili yaptığı açıklamalar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Benim durumum aslında diğer hocaların da faydasına. Çünkü konuya ilişkin bir boşluk vardı ve bu doldurulmaya çalışılıyor. Ama ben yine de televizyona çıkıp aynı sektörde olduğum, aynı işi yaptığım biri hakkında bu şekilde konuşmaya cesaret edemez, en azından utanırdım. İmajımı bu tarz polemiklerle zedelemek istemezdim.
Açıklamaları kırdı mı, kızgın mısınız kendisine?
Ben onu tanımıyorum.
Geçtiğimiz hafta antrenör olarak ilk maçınıza çıktınız. Hangisi daha stresliymiş, oyunculuk mu antrenörlük mü?
Antrenörlük daha stresli.
İlk maçı tribünden seyretmek nasıl bir duyguydu? Bunun Kayseri maçını kaybetmesinde etkisi olabilir mi?
Her şey yukarıdan harika görünüyordu. (gülüyor) Maçı rakibin oyunundan dolayı değil, kendimiz kaybettik. Daha iyiydik, sadece gol atamadık.
Göreve başlar başlamaz yenilgi almak demoralize etti mi?
Mağlubiyet moralimi bozup da çalışma şeklimi profesyonelliğimi değiştirmedi, değiştirmeyecek.
Teknik direktörler her maç sonrası ciddi eleştirilere maruz kalıyor. Medyanın olaylara yaklaşımı sizde her an ‘gönderilebilirim’ baskısı oluşturuyor mu?
Meslektaşlarıma yönelik bir baskı oldu mu ben de kendimi tabii ki rahatsız hissederim. Dünyanın her yerinde böyle bir baskı var, yalnızca Türkiye’de değil.
Peki Aykut Kocaman ve Abdullah Avcı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Aykut Kocaman benim dönemimde de Fenerbahçe’deydi, sportif direktördü. Çok iyi çalışıyordu aynı zamanda çok iyi bir insandı. İşinizi ne kadar iyi yaparsanız yapın bazen iyi sonuçlar alamayabiliyorsunuz. Abdullah Avcı’nın doğru parçaları seçip galibiyete gitmesi gerekiyordu. Başarısız demiyorum ama alınan sonuçlar Avcı’nın kalitesinde sonuçlar değildi.
Bu açıdan bakarsak Fenerbahçe teknik direktör konusunda ‘şanssız’ mı yoksa medya yenilgiye çok mu tahammülsüz?
Benim dönemimde böyle bir problem yoktu, sadece coşku ve mutluluk vardı. Şampiyonlar Ligi’ne de gittik, şampiyonluk da aldık.
Madem Fener’de mutluluk vardı o halde neden ayrıldınız?
Ayrılmam biraz ailevi sebeplere dayanıyordu. 22 yıldır Brezilya’nın dışında oynuyordum, bu yüzden ülkeme geri dönmek istedim.
Şimdi yine ülkenizden ayrısınız.
En azından bir süreliğine de olsa ülkemde olmak istedim, diyelim. (gülüşmeler)
Kulüpten kaynaklanan sıkıntıdan dolayı değil yani?
Hayır. (gülüyor)
Gözleriniz öyle söylemiyor ama...
Olabilir… Eskiden daha rahat konuşuyordum, şimdi bazı sırların bende ya da kulüp içinde kalmasını tercih ediyorum.
Politik davranıyorum diyorsunuz yani…
Gazetede benim resmim ve üzerinde Fenerbahçe’yle ilgili kötü bir söz… Böyle bir Roberto Carlos imajı vermek istemem diyorum.
Tüm bu söylediklerinizden sıkıntılı ayrıldığınız anlaşılıyor.
Ufak tefek problemler olmuştur.
Ayrıldıktan sonra keşke bir yıl daha kalsaydım yönünde bir açıklamanız olmuştu.
Aslında bir sene daha kalabilirdim. Ama son dönemler hoşuma gitmeyen birkaç şey yaşandı. Real Madrid’de oyna, sonra Fenerbahçe gibi büyük bir kulübe gel ve böyle ufak tefek problemlerle karşılaş. Bunlar da etkiledi tabii.
Real Madrid’de altı ay bedava oynama önerinize kulüpten ret cevabı gelmişti. Neden böyle bir şey teklif ettiniz?
İspanyol basınına verdiğim bir röportajda Real Madrid gibi bir kulüpte insanlar bedava bile oynamak ister gibi bir söylemde bulunmuştum. Onlar da bu lafı oraya çekti.
Futbolu neden bıraktınız?
Aslında oynayabilirdim ama Anzhi’nin başkanı futbolu bırakmamı, takımı dışarıdan yönetmemi ve bir hoca gibi takıma destek vermem gibi bir teklifte bulundu. Hoşuma gitti, kabul ettim.
İklim, ortam ve kültürel anlamda birbirinden çok farklı ülkelerde futbol oynadınız. Bu ülkelere gitme kararı verirken çekinceleriniz olmadı mı?
Brezilya’da şöyle bir söz vardır: ‘Bir Brezilyalı hiçbir şeyden korkmaz, çekinmez.’
Rusya’da iklim açısından bir hayli zorlanmış olmalısınız…
Evet. -35’lere varan bir soğuk vardı. Antrenman sahasına gittiğimde boyum kadar karla karşılaştığım oluyordu. Ruslardan çok şey öğrendim. Çok sert ve fazla gülmeyen insanlar.
Bu durum olumsuz etkiledi mi sizi?
Tabii biraz şaşırdım. Brezilyalılar daha eğlenceli, daha sempatik insanlar. Alışmak biraz zor oldu haliyle.
Eşiniz Sivas’a gelme kararınızı nasıl karşıladı?
Eşim Moskova’da bile yaşadı. Ülke değiştirmek zor olmuyor. Ayrıca Türkiye’yi çok seviyor. Şu an burada değil ama bir aya kadar gelecekler.
Oğlunuz da futbolcuymuş, bir teknik direktör olarak nasıl buluyorsunuz kendisini?
Bilmediğim bir oğlum mu var?
Oğlunuz mu yok, futbolcu mu değil?
Oğlum var da futbol oynamıyor.
Öyle olduğu yazılmıştı…
Basın işte…
Sivasspor taraftarının ‘şampiyon yap bizi Roberto Carlos!’ tezahüratlarına ‘yapacağım’ şeklinde cevap verdiniz. Bu ne kadar gerçekçi bir hedef? Sportif direktörünüz Murat Erdoğan bile böyle bir hedefin ulaşılabilir olmadığı yönünde bir açıklama yaptı.
Aralık ayında hangi noktaya geleceğimizi göreceksiniz. Sportif direktörümüz farklı düşünebilir, saygı duyuyorum. Ama futbolcularla daha yakın olan, hoca olan benim.
Takımdaki oyuncuların neredeyse tamamı değişti. Yeni bir kadro, yeni bir teknik direktör. Bu koşullarda fazla iddialı konuşmuyor musunuz?
Neredeyse üç aydır bu takımla çalışıyorum. Geçtiğimiz senelerde nasıl olduğunu ve bu sene kamp dönemini biliyorum. Böylesine kaliteli futbolcular olduğu bir takımın neler yapabileceğini de bildiğimden böylesine iddialı konuşuyorum.
Bu akşam Torku Konyaspor ile karşılaşacaksınız. Geçtiğimiz hafta Fenerbahçe’yi yendiler. Ne olur maç?
Şu anda aklımdaki tek düşünce Sivasspor’u lider yapmak.
Tüm zamanların en iyi sol beklerinden biri olarak geçiyor adınız. Siz kendinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hiçbir zaman en iyisi olduğumu düşünmedim.
O zaman şöyle soralım sizin favoriniz kim?
Maldini.
Futbol oynadığınız dönemde ayak kaslarınız ile ilgili espriler yapılırdı. Başarınızda etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
(gülüyor) Hepsinden haberdarım. Hatta kimileri gerçek mi yorumlarında bulunmuştu. Hiçbir ameliyat olmadım, tamamen doğal. Başarımda etkisi var mıdır bilemiyorum ama sakatlanmamamda etkisi olduğunu düşünüyorum.
Hakeme bilinçli olarak su attığım doğru!
Fransa’ya frikikten attığınız gol hâlâ hafızalarda. Fizik kurallarına aykırıydı bu gol...
Fizik kurallarına aykırı mıdır değil midir bilemiyorum gözlerimi kapattım ve vurdum. Tanrım her zaman beni en iyi yerlere götürdü. Şu anda Sivas’tayım ve bundan sonrası için de çok iyi yerlere götüreceğine inanıyorum.
2007’de oynanan Fenerbahçe-Kayserispor maçında yan hakeme sinirlenip su fırlatmıştınız. Neydi sizi o kadar sinirlendiren?
Tam olarak ne olduğunu hatırlamıyorum ama hakemlerin göz önüne çıkma çabalarına çok sinirleniyor ve stres oluyorum. Sahada birileri göz önüne çıkacaksa bunlar futbolcudur. O gün de buna benzer bir durum olmuştu, çok sinirlendim.
Hep başkalarını eleştirdik. Biraz da sizi eleştirelim. Nasıl bir baba, antrenör, eşsiniz?
Neredeyse mükemmel. (gülüşmeler)
Bir hayli eleştirdiniz kendinizi maşallah!
Eleştirmesem mükemmel derdim.
Yok mu hiç hoşunuza gitmeyen bir huyunuz?
Tırnak yemek.
Tedavi oldunuz mu?
Her yolu denedim ama ne yaptıysam bırakamadım. Psikolojik bir durum, stresten kaynaklanıyormuş.
Neyi stres yapıyorsunuz bu kadar?
Yaşadığım problemleri içine atan biriyim. Bu da stres olarak geri dönüyor.
Alex’in takımdan gönderilmesiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
O dönem takımda olmadığım için konuşmam doğru olmaz.
Politik ve yüzeysel bir cevap daha… Görüşüyor musunuz peki?
(gülüyor) Çok yakın arkadaşım değildi ama sürekli irtibat halindeyiz.
Kankanız kimdi?
Hepsiyle aram iyiydi. Gökhan, Volkan, Semih... ama David’le daha yakındık.
40 yaşındasınız, ben de yaşlandım diyor musunuz?
Yaşlanmadım, en güzel çağımdayım. (gülüşmeler)