"Bana 'Messi' dediklerinde utanıyordum"
Süper Lig'de herkesi şaşırtan performansıyla şampiyonluk play-off'una katılma mücadelesi veren Sivasspor'un yıldız ismi Erman Kılıç,
Sporx'e konuştu. İşte o çok keyifli sohbet...
Son haftaların en çok konuşulan oyuncularından biri Sivassporlu Erman Kılıç. Sadece Beşiktaş'a attığı harika gol değil onu gündeme taşıyan. Başarılı futbolcu sezon başından beri ortaya koyduğu performansla Yiğidolar'ın play-off kovalar hale gelmesini sağlayanların başında...
İlginç bir kariyeri var Erman'ın... 22 yaşına kadar 3. Lig'de oynamış. Bergama Belediyespor'da başladığı futbol kariyerinde aynı kulüpte profesyonel olmuş. Sonrasında takım küme düşünce yine 3. Lig'deki Aliağa Belediyespor'da iki sezon geçirmiş.
Erman ilk önemli transferini o dönemki adı Türk Telekom Lig A olan günümüzün Bank Asya 1. Ligi'nde Elazığspor forması giymeye başlayarak yaptı.
Abdullah Avcı, İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u Süper Lig'e çıkardığında, bir önceki sezon alt ligdeki performansını yakından takip ettiği Erman'ı transfer etti.
Erman burada geçirdiği iki sezonun sonunda Herve Tum ve Kanfory Sylla karşılığında Sivas'ın yolunu tuttu. Bülent Uygun'un ekibinden görmeyi çok istediği oyuncu Sivas'taki ilk dönemlerinde sıkıntılar yaşadı ama artık milli takım konuşulduğunda ismi gündeme gelen futbolculardan biri. İşte Erman Kılıç'la gerçekleştirdiğimiz keyifli röportaj...
- Sivasspor'a büyük ümitlerle transfer edilmiştin ama ilk dönemlerin biraz sıkıntılı geçti...
"Kulüp ben gelmeden önceki yılları çok iyi geçirmişti. Ama o yaz taşların yerinden fazla oynatıldığını düşünüyorum. Takımda bir uyuşmazlık vardı. Gerek Avrupa'da gerekse ligde takım halinde çok kötüydük. Zaten küme düşmekten son anda kurtulduk. Benim de performansım bu doğrultuda iyi değildi. Eski sakatlığımın nüksetmesi de bunda etkendi. Eğer takımdaki taşlar oynatılmadan gelmiş olsaydım daha farklı şeyler olabilirdi diye düşünüyorum. Zaten sonrasında gördüğünüz üzere süreç daha farklı işleyince gerçek kimliğime kavuştum."
- İstanbul Büyükşehir Belediyespor'a alt ligden transfer edildiğinde uyum süreci nasıl olmuştu?
"İstanbul Büyükşehir Belediyespor'a transfer olduğumda çok toydum, neredeyse hiçbir şey bilmiyordum diyebilirim. Ama Abdullah Hoca bana çok inanıyordu. Takıma ilk katıldığımda kötü oynuyordum. Süper Lig'e ısınmakta zorluk çekiyordum. O bana hep olumlu yaklaşıp, "Devam, devam, bir süre sonra ritmini yakalayacaksın" diyordu. Zaten çalışmayı çok seven bir oyuncuyum. O da çalışan futbolcuyu çok seviyor. O bakış açışı sonrası hep çalışmaya devam ettim ve toparlanıp kendimi gösterdim."
"ABDULLAH AVCI TÜRKİYE'NİN BAŞINA GEÇİNCE TÜYLERİM DİKEN DİKEN OLDU, MİLLİ FORMA İÇİN 'NEDEN OLMASIN' DEDİM"
- Ne gibi sorunlar yaşıyor Süper Lig'e alt ligden gelen bir oyuncu?
"Bir alt ligde iki sezon boyunca çok iyi oynamıştım ama Süper Lig'e transfer olup da antrenmanlara çıkmaya başladığımda ilk bir ay kendimi tanıyamadım. Süper Lig'in havası gerçekten çok başka. Yeni geldiğinizde sudan çıkmış balık gibi oluyorsunuz. Kendi kendime "Erman, ne oldu sana!" diyordum. Abdullah Hoca'nın ve İstanbul Büyükşehir Belediyespor takımının o dönemi atlatıp isminden söz ettirecek bir futbolcu haline gelmemde payı çok büyük."
- Seni Süper Lig'e çıkaran isim olan Abdullah Avcı artık Milli Takım'ın başında. Bu kez de Ay-Yıldızlı formayı verir mi?
"Abdullah Hoca Milli Takım'la anlaştığında tüylerim diken diken oldu. Milli forma için artık en azından şansım var diye düşünmeye başladım. "Performansımı daha da yükseltirsem neden olmasın?" sorusunu sordum kendime kendime."
"TÜRKİYE'NİN ÜCRA BİR KÖŞESİNDE OYNAYINCA KEŞFEDİLEMEDİM"
- 22 yaşına kadar 3. Lig'de oynadın. "Keşke daha erken keşfedilseydim" diyor musun?
"İstanbul Büyükşehir Belediyespor'a daha erken gelmek isterdim. Eğer o adımı daha erken atsaydım, geçtiğimiz zaman zarfında yaşadığım sıkıntıları daha rahat atlatabilirdim diye düşünüyorum. Futbola Bergamaspor'da başladım, orada profesyonel oldum. Bergama için Türkiye'nin ücra bir yeri diyebiliriz. İzmir'e bağlı ama şehir merkezine çok uzak. Balıkesir'e daha yakın ama arada kalıyor. Orada oynarken 3. Lig'de üst düzey bir performansım vardı. Hocam Mehmet Çakmak da hep oyunumu övüyordu ama ne yazık ki geç keşfedildim diye düşünüyorum."
- Peki 20'li yaşlarını geçince profesyonel futbolcu olamamaktan korktun mu?
"22 yaşıma kadar 3. Lig'de oynamış olmama rağmen hiçbir zaman futbolculuk dışında bir şey düşünmedim. Yapacağım başka iş yoktu. Mutlaka bu işi yapmalıydım. Bunun için de çıtayı yükseltmeliydim. Onu da yapıp 2. Lig'e transfer oldum. Elazığspor'da da bir ivme yakalayıp yükselişimi devam ettirdim."
"İSMİN OKAN, SUAT, EMRE OLMAYINCA KISA BOYLU OLMAK FUTBOLCU İÇİN BÜYÜK SIKINTI YARATIYOR"
- Geç keşfedilmeden kısa boylu olmanın etkisi var mı?
"Elazığspor'a transfer olmadan önce Konyaspor'dan izlemeye gelmişlerdi. Ama gelen hoca menajerime "Fiziği yetersiz. Olmaz" demiş. Kısa boylu oluşum kariyerimi gerçekten çok etkiledi. Zamanında daha üst seviyelere gelemememin nedeni olarak görüyorum. Galatasaray'ın UEFA Kupası'nı kazanan kadrosunda Okan'ı, Suat'ı, Emre'si vardı ama işte, isim olamadığınız zaman büyük sıkıntı yaşıyorsunuz."
- Sana "Messi" lakabını ilk olarak Bülent Uygun mu taktı?
"Bülent Hoca beni transfer ettikten sonra "Türkiye'nin Messisini aldım" demişti. Sonrasında antrenmanları izlemeye gelen taraftarlar "Messi Erman" diye bağırınca çok utanıyordum. "Bunlar ne diyor ya, hiç futbol izlemiyorlar mı!" diyordum. Ama şükürler olsun ki, biz de performansımızı artırarak iyi şeyler yaptık."
"ARİF ERDEM BENİM İÇİN 'BİZ BUNDAN MI KORKUYORDUK YA! SANDALYEYE OTURUNCA AYAĞI YERE DEĞMİYOR' DEDİ"
- Başka lakabın var mı?
"İstanbul Büyükşehir Belediyespor'da
Arif (Erdem) Hoca 'Speedy Gonzales', 'Fındık Faresi' filan diyordu. Arif Hoca bana çok takılırdı. İstanbul Büyükşehir Belediyespor'a imza attığım gün tesislerde sohbet ederken oturduğumuz sandalye biraz uzundu, ayaklarım yere değmiyordu. Önceki sezon Elazığspor formasıyla İBB'ye rakip olmuştum. Arif Hoca o durumuma bakıp, "Biz bundan mı korkuyorduk ya geçen sene! Bunun ayakları yere değmiyor" demişti."
- Rıza Çalımbay ile pozisyonun değişti. Daha önce kanatta oynarken, artık seni forvet arkasında izliyoruz...
"Daha önce hep sol kanatta oynuyordum. Rıza Hoca geldikten sonra beni forvet arkasında oynatmaya başlattı. Bu bölgede yeteneklerimi daha çok ön plana çıkartabiliyorum. Dripling yapabiliyorum, pas verebiliyorum, şut atabiliyorum. Forvet arkası bana daha çok alternatif sunuyor. Pas gibi konularda da kendime çok güveniyorum. Tabii artık 28 yaşında olmanın verdiği rahatlık da var. Kanatta oynadığım zaman hep defansın arkasına koşu yapan adam oluyordum, kontratak taktiğinde iş yapıyordum. Ama şimdi özgürlüğümü elime alıyorum."
"HAKSIZLIK YAPMAK İSTEMEDİĞİM İÇİN SÖZLEŞMEMİ UZATTIM"
- Sezon sonunda biten kontratını yenilemek üzeresin sanırım. Büyük takımlardan teklif gelirse kolaylık sağlanacak herhalde...
"Büyük ihtimalle anlaştık diyebiliriz. Bir yıllık yeni kontratı imzalayacağım. Evet, başkanımız büyük takımdan teklif gelmesi halinde kolaylık sağlanacağını söyledi. Doğrusu artık ben de büyüklerde oynama olayını yaşamak istiyorum. Ama transferim halinde Sivasspor'un da birşeyler kazanması gerektiğini düşündüğüm için haksızlık yapmak istemedim, sözleşmemi bir yıl uzattım."
- Anadolu kulüpleri için Avrupa kupalarında yaşanan hezimet sonucu özgüven kaybı olabiliyor. Bunu Sivasspor'da da daha önce gördük. Gelecek sezon için bundan korkuyor musun?
"Şu anki takımda o kadroda olup da o çok derinden hissedilen tokadı yiyen 5-6 kişi varız. Ama şu anda gitmemizin daha faydalı olacağını düşünüyorum. Çünkü o dönemki uyumsuz ve sakatlıklar sonrası ritmi bozulan takımın aksine şu anki oturmuş kadronun Avrupa'yı kaldıracak yapıda olduğuna inanıyorum. Avrupa Ligi olsun, Şampiyonlar Ligi olsun kaldırabileceğimize inanıyorum."
"ÜÇ GÜNDE BİR MAÇ OYNAMAYI SEVİYORUZ"
- Lig takviminin sıkışık olduğu dönemleri nasıl değerlendiriyorsun? Üç günde bir maç oynamak yorucu olsa gerek...
"Biz Sivassporlu oyuncular olarak üç günde bir maç oynamaktan çok memnunuz. Takım arkadaşlarımla birlikte böyle düşünüyoruz. Takımdaki Türk oyuncular çok profesyonelce yaşıyor. Dinlenmesini bilen, yemeğini zamanında yiyen bir takımız. Kimsenin 'ekstra'sı yok. Yabancılar da öyle. Zaten çıkıp gezmek isteseler bile Sivas'ta fazla bir sosyal aktivite yok. Dolayısıyla üç günde bir maç yapmak bize yarıyor diyebiliriz. Zaten hava durumu nedeniyle zaman zaman antrenmanlar problemli oluyor. Üstü kapalı, zemini sentetik sahada çalışmak zorunda kalıyoruz. Saha da küçük tabii. Bir depar atıyorsun, saha bitiyor!"