Anadolu devriminde artan yayın gelirleri büyük etken. Kulüpler artık kadrolarını daha çok muhafaza ederken, iddiası ve sistemi olan hocalarla da şampiyonluk peşinde koşuyor.
Süper Lig’de gidişat şampiyonluk kupasının yine Anadolu’ya gideceğini gösteriyor. ‘Amin’ diyelim. Diğer yandan şampiyon Anadolu’dan çıkmasa da bu durum, futbolumuzdaki dönüşümü perdelemeyecek.
Tamam, üç büyükler yanlış yönetildiği için Anadolu öne çıktı ama bu tek sebep değil. Şayet yaşanan bir devrimse o halde bu devrimin sosyo-ekonomik ve psikolojik sebepleri de olsa gerek. Süper Lig’de son sezonlarda yaşananlar biraz ligin kuruluş dönemlerinde ‘Es-Es’ ve ‘Göz-Göz’ün yarattığı coşkuyu andırıyor. Önce Sivasspor, sonra Bursaspor ve şimdi de üçü birden; Bursa, Kayseri ve Trabzonspor parselliyor zirveyi. Sami Yen’de veya Saracoğlu’nda ‘15 maçlık galibiyet serileri’ rüya oldu... Şampiyonluk barajının daha sık 80 puanların altına düşmesi beşinci şampiyonun işaretlerini veriyordu zaten. Sivas, üç büyüklere bu cezayı kesmenin eşiğinden döndü. Neyse ki Bursa faturayı çıkardı.
Yayın geliri 45 kat arttı
Ligdeki büyük değişimde önce yayın gelirine bakmak lazım. 1994’teki ilk yayın ihalesinde oluşan fiyat sadece 7.2 milyon dolardı ama bu paranın aslan payı üç büyüklere gidiyordu. Yani ortada bir ‘havuz problemi’ vardı. Yayın gelirleri artmaya devam ederken 2004-05 sezonundan itibaren havuz problemi de çözüldü: Daha hakkaniyetli bir paylaşım! Levent Bıçakcı federasyonunun ömrü kısa ama etkisi uzun oldu. Bıçakçı yönetimi, havuz gelirlerinde performans kriterini öne çıkartarak, daha adil bir dağılımı sağladı. Sistem sonraki dönemde şampiyon olmayan takımların lehine bir kez daha revize edildi. Son yapılan ihalede KDV hariç ligin yıllık yayın geliri 321 milyon dolara çıktı. İlk yayın ihalesine göre gelir artışı 45 kat oldu! Yayın geliri kadar olmasa da İddaa gelirleri de küçük bütçeli kulüpler için kayda değer oldu. Bir Süper Lig takımı İddaa’dan yıllık en az 2.3 milyon lira isim hakkı payı alıyor. Sponsorluktan en büyük parsayı büyükler kapsa da Anadolu kulüpleri de en az yıllık 1 milyon dolara yakın gelir sağlıyor. (Bursaspor’un forma reklamı alamaması tamamen yönetimin tercihi. Zira THY’nin 2.5 milyon dolarlık teklifi yetersiz bulunup reddedildi. Esasen iyi bir rakamdı.) Süper Lig’deki en küçük Anadolu külübünün bütçesi 20 milyon dolarlara dayandı. Bu da oyuncu satışıyla ayakta durma mecburiyetini ortadan kaldırdı.
Anadolu’daki kan değişikliğinde idare-i maslahatçı hocaların yerini iddialı çaylakların geçmesi de önemli bir etken oldu.
‘Kazanmayı öğrenmiş’ hocalar
Bu cevval hocalar ‘kurtarcı’ hocaların ‘Hedefimiz önce ligde kalmak, sonra da gidebildiğimiz yere kadar gitmek’ söylemini parçalayıp ‘şampiyonluk’ söz eder oldu. Fatih Terim, UEFA Şampiyonu, Şenol Güneş ‘Dünya üçüncüsü’ yaptıysa neden onlar da Türkiye ligini kazanmasındı ki işte Ertuğrul Sağlam bunu başardı. Bülent Uygun iki kez kapısından döndü. Mehmet Özdilek, iki sezondur geleceği inşa ediyor, sabırlı Tolunay Kafkas, en azından her sezon ‘taş gibi’ bir takımı garanti ediyor. Şenol Güneş ise zaten bu şampiyonluk denen mereti futbolcu olarak Anadolu’da ilk yaşayanlardan; hem de altı kez.
Hasılı karşımızda oyuncuyken ‘Kazanmayı öğremiş’ hocalar var. Futbol Federasyonu’nun da yapısal bir değişim var. Genel kurul salonlarının güvenliğini mafya adamlarının sağladığı günler geride kalmışa benziyor. Artık özerkleşmesini tamamlamış bir federasyon var. Kendi bütçesiyle birlikte futbolun da gelirlerini artıran bir yönlendirici. Futboldaki illegal kuvvetlerin gücü azaldı ancak buna mukabil siyasetin dolaylı gücü pek azalmadı.Özellikle de belediyeler eliyle topa giriyor. Bu altyapı ve tesisleşmeye olumlu bir katkı sağlıyor ancak bazı kulüplerin öne çıkmasına da vesile olarak haksız bir rekabet oluşturuyor.
Anadolu devriminde, ekonomik ve idari tesirlerin dışında bir de dünya futboluyla da daha fazla haşır neşir olmanın da vesilesiyle memlekette kent takımına düşkünlük artmaya başladı. Açıkçası üç büyükleri tutanlar bile kendi aralarında top çevirmekten sıkılmıştı. Hasılı toplumsal psikoloji de yeni şampiyonu zaruri kılmaya başlamıştı...
Anadolu devriminin taşları
Havuz sistemine geçilmesi
Yayın gelirlerinin artması
İddialı hocaların yetişmesi
Federasyondaki değişim
Toplumsal beklenti
2010-2011 prim sistemi
Lige ayak bastı parası: 10.4 milyon TL
Galibiyet primi: 750 bin TL
Beraberlik primi: 375 bin TL
Lig şampiyonu: 15 milyon TL
Lig ikincisi: 12 milyon TL
Lig üçüncüsü: 9 milyon TL
Lig dördüncüsü: 6 milyon TL
Lig beşincisi: 3 milyon TL
Lig altıncısı: 1.5 milyon TL
BU SEZONUN GELİR TABLOSU
Yeni şampiyon 15 milyon TL kazanacak
Spor Toto Süper Lig’i bir Anadolu kulübü şampiyon tamamlarsa lige katılım, performans ve şampiyonluk primleriyle birlikte yaklaşık 15 milyon TL kazanacak.
İddaa en az 2.3 milyon TL kazandırdı.
Geçen sezon Süper Lig takımları toplam 51 milyon TL İddaa geliri elde etti. Hükmen düşürülen Ankaraspor hariç en düşük İddaa geliri 2.3 milyon TL oldu.
Ziraat, 18.4 milyon dolar dağıtacak
Ziraat Türkiye Kupası’nda toplam 18.4 milyon dolar prim dağıtacak. Şampiyon takım yaklaşık 4 milyon dolar kazanacak.