Cevap: Büyük Zafer Bayramı Kutlu Olsun !..
VATAN - Mustafa MUTLU - 30.08.2012
DÜNYADA BİR İLK
Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ve Sevr Antlaşması’yla yurdumuz tamamen elimizden alınmıştı.
Topraklarımız işgalci devletler arasında pay edilmişti.
Osmanlı Padişahı ve hükümeti...
İstanbul basını...
Devleti yöneten bürokratlar teslim olmuştu...
Düşman ordusu, İstanbul Üniversitesi’nin kalbine karargâh kurmuştu da “akademik dünya” bunu ayakta alkışlayarak karşılamıştı!
İstanbul sosyetesi ise teslim olmaktan da öteye gidip, Fransızların, İngilizlerin şerefine balo düzenleme, onlarla akraba olma gayretine düşmüştü:
“Ayyy monşer, ne kadar yakışıklı ve cesursunuz... Müziğiniz ne kadar hoş, yemekleriniz ne kadar leziz... Hatta çişiniz bile ne kadar farklı! Size hayranız efendim!”
İstanbul’daki bu soysuz tavra karşı ilk tepki, Atatürk’ten geldi...
19 Mayıs 1919’da o vapura bindi; sonrasını biliyorsunuz...
Gazi Mustafa Kemal’in başkomutanlığını yaptığı ordumuz, 26 Ağustos 1922’de düşmana saldırdı, 30 Ağustos’ta son yumruğu vurdu!
Peki; ülkenin düşmandan kurtarılmasına en çok kim üzüldü biliyor musunuz?
Osmanlı Padişahı...
Çünkü bu zafer, onun saltanatının bitmesi demekti!
Bir de üç yıl öncesine kadar işgal kuvvetlerine övgüler düzen sözüm ona “devlet ve hükümet adamları” ile İstanbul sosyetesi...
Hani çocuklarını savaştan kaçırmak için Paris’e gönderen paralı züppeler...
İçleri kan ağladı Fransız sevgilileri gitmek zorunda kaldı diye; bu yüzden sadece, “Ay bağımsızlık ne hoş duygu, monşer!” diyebildiler yalancıktan!
Anadolu’daki sevinç ise gerçekti...
Çünkü canlarıyla, kanlarıyla savaşan insanlar için “hoş bir duygu” olmaktan çok farklıydı bu zafer...
“Hayatta kalmak”, “Ezilmemek”, “Aşağılanmamak”, “Tebaa olmaktan vatandaş olmaya terfi etmek” demekti!
İşte biz bugün, 30 Ağustos 1922’deki o büyük zaferi kutluyoruz...
Bugün bazı devlet adamları “bayramımızı kutlayacak”lar...
Ama iş olsun diye! Anlamını kavramadan...
“Demokrat” kisvesine bürünmüş Osmanlı sosyetesinin beyzadeleri de “Ay, çok hoş duygu... Acaba hangi barda kutlasak” demeye devam edecek...
Sözüm onlara:
Haydi; işinize!
Siz bu bayramın anlamını, önemini ne bilirsiniz ki?
Bilseydiniz; 85 yıl öncesinin o karanlık günlerini, o teslimiyetçi zihniyeti, o kaderci yönetimi, o dini kalkan yapan anlayışı bugün de hortlatmaya çalışır mıydınız?
Ve bugün benim gibi ortaya çıkıp da ciğerinizdeki havanın tamamını kullanarak hanginiz bağırabilirsiniz:
Yaşasın İstanbul sultasına aldırmadan yokluktan, hiçlikten, sıfırdan kurulan Türkiye Cumhuriyeti...
|