Geçen yıl Ankaraspor-Diyarbakırspor anomalisi sonrası son 8 haftada kazandıkları 7 beraberlikle ve sadece 34 puanla ligde kalmışlardı. Bu yıl da kümede kalma barajı 30’lar sınırına inince birinci ligde tutunmalarına 35 puan yetti. Artık Sivas’ın kendine gelip toparlanmaya, bu (birinci lige az-ikinci lige fazla) “bir buçuğuncu lig takımı” hüviyetinden kurtulmaya ihtiyacı var.
Sivasspor sezona 2009-2010’da takımı kümede tutan Mesut Bakkal’la başladı. Mesut Hoca geçen sezonun son 8 haftasında yenilmeyen (ama aslında oynayarak galibiyet de alamayan) anlayışını pek fazla değiştirmeden 2010-11’e de girmişti. Sert savunma ve defansif orta saha kalabalığıyla amaç rakibe mümkün olduğunca alan bırakmamak, kaos golleriyle sonuca gitmeyi ummaktı. Lige Galatasaray galibiyetiyle başlandı, ama Sivas bir sonraki 3 puan için tam 99 gün beklemek zorunda kaldı. Görevi Bakkal’dan devralan Çalımbay ilk yarının son 5 haftasında Pedriel’in çıkışıyla 8 puan topladıysa da Ocak’ta yeniden yapılanma kaçınılmazdı.
Devre arasında 10 oyuncuyla yollarını ayırıp takımı Korcan, Navratil, Rada ve Eneramo gibi yeni futbolcularla takviye eden Sivas’ın talihiniyse, Polonyalı genç kanat oyuncusu Grosicki değiştirdi. İkinci devrede 5 gol/3 asistlik bir performans gösteren 23 yaşındaki süratli futbolcu özellikle moral aşılayan Manisa galibiyetinin kahramanı oldu. İkinci devrenin bir diğer iyisi Erman Kılıç da 17 maçta 7 golle takımının kümede kalmasında önemli rol oynadı.
Sivasspor’un bu sezon belki “serbest fikstür”e sahip olması (yani diğer takımların hepsi birbirini takip ederken, onların karışık bir sıra ile oynaması) dezavantaj oluşturmuştur, bilemiyorum. Ama şunu kabul etmek lazım, eğer 16’ncı haftadaki Konya maçını 10 kişiyle kazanmasalar; ya da 20 Mart’ta Bucalı Kâmil 25’inci dakikada kırmızı kart görmese, işleri bu sezon bu denli kolay olmayabilirdi. Bu iki kader maçının, Sivas’ın kümede kalmasında çok kritik rol oynadığını kabul etmek gerek...
Sezonun yıldızı Kamil?Grosicki
23 yaşındaki açık oyuncusunun kafası sahada olduğunda, ritmini bulduğunda çok etkili bir forvet olduğu kesin. Lewandowski, Kuga, Obraniak gibi oyunculara sahip Polonya Milli Takımı’na seçiliyor olması da bunun bir göstergesi. En büyük handikapıysa kötü başladığı maçlarda toparlanamaması, bir türlü oyuna geri dönememesi. Eğer o duygusallığını aşabilirse, 3 buçuk yıllık kontratı bitmeden bir büyük şehir yolu tutması normal sayılır.
En çok yükseliş göstereni Ricardo Pedriel
Bolivyalı santrfor, Türkiye topraklarına Giresun’dan giriş yaptı; Süper Lig’de forma şansını ise Rıza Çalımbay sayesinde buldu. 25 maç, 8 gol, 2 asistlik performansıyla da Çalımbay’ı mahcup etmediğini söyleyebiliriz.
Sivas’ın bu sezon en fazla yükseliş gösteren yerlisiyse Ziya Erdal oldu. Önünde Hayrettin gibi bir sol bek efsanesi varken 11’e yerleşmesi, hatta onun stopere kaymasına neden olması herhalde rüya gibi bir başlangıç kabul edilebilir.
En çok düşeni Mehmet Yıldız
Sivasspor kulüp tarihinin en önemli oyuncusu Mehmet Yıldız, iki sezondur yaşadığı talihsiz sakatlığı tam olarak atlatamayınca ritmini kaybetti. Rıza Hoca’nın da en uçtaki tercihi Eneramo olunca Mehmet önce santrfor arkasında denendi, sonra kulübeye mahkum oldu. Nihayet Haziran 2011’de de beklenen gerçekleşti, Sivasspor’la efsane kaptanı Mehmet Yıldız’ın yolları ayrıldı.
Bu arada yeni yapılanan takımda efsane Sivasspor’dan kalan az sayıdaki oyuncunun hemen hepsinin düşüş içinde olduğunu da not etmek gerek: Murat Sözgelmez kayboldu, Yannick Kamanan ortalıkta yok. Abdurrahman, Sedat ve Hayrettin, efsane takımın direnen son mızıkacıları...
En iyi transfer Korcan Çelikay
Devre arasında kalabalık yabancı transferlerinin arasında onun ismi fazla dikkat çekmedi; ama Beşiktaş altyapısından tanıdığımız Korcan onu hesaba katmayanları performansıyla mahcup etti.
Özellikle ceza alanı içindeki rahatlığı ve top hakimiyeti, Süper Lig’de daha uzun yıllar eldiven giyeceğinin işaretleri gibiydi.
En kötü transfer Alioum Saidou
Türk futbol tarihinin emekçi yabancılarından biri Saidou’nun öyküsü de belli ki buraya kadarmış. Bu sezon yalnızca 4 maçta forma giyen Saidou’nun en dikkat çekici istatistiği (ikili mücadelede kazandığı top sayısı), kariyerinin neden sonuna geldiğinin de işareti gibi: Yalnızca 4...
Anahtar sayı 9 geri dönüş
Sivas bu sezon gerçekten garip bir istatistiğe imza atmış, 11 beraberliğinin tamamını 1-1’lik skorlarla almış! Ama sanırım ondan daha fazla dikkat çeken konu, bu 11 maçtan 8’inde 1-0 mağlubiyetten geri gelmeleri... Yine geriye düşüp kazandıkları Galatasaray maçı da hesaba katıldığında Sivas’ın bu sene “pes etmeme” özelliğiyle gurur duyabileceği söylenebilir.
Uğur Meleke