Sedat Bayrak: "Stoperden beklenti yanlış"
Futbolcu bir babanın futbolcu oğlu. Trabzonspor'un altyapısından yetişti, Erzurumspor, Akçaabat Sebatspor, Ankaragücü formalarını giydikten sonra bu sezon Sivasspor'un gösterdiği çıkışın önemli dişlilerinden biri oldu. Bu performansı onu Milli Takım kadrosuna taşıdı. Türkiye'de stoper sıkıntısı bulunduğu görüşüne katılmıyor ve "Türkiye'de kaliteli 10 stoper sayabilirim. Bence asıl sorun stopere yüklenen misyonda. Defansı stoperlerden ibaret sayıyoruz. Oysa defans bir bütündür. Defans dediğiniz zaman sadece iki stoper akla gelmemeli, en az yedi oyuncu sayılmalı" tezini savunuyor. Geçirdiği sakatlık nedeniyle sezonu kapatmasının ardından Euro 2008 finallerinde oynama şansını kaybettiğine yanıyor.
Röportaj: Nihat Özten
Sedat istersen röportaja, şimdiye kadar belki de kariyerindeki önemli olaylardan birisi olan A Milli Takım'ın son kadrosuna çağrılmanla başlayalım. Davet edildiğini nasıl öğrendin ve neler hissettin?
Norveç ve Bosna-Hersek milli maçları öncesinde, Bülent Hocam bir gün yanıma geldi ve Milli Takım teknik ekibinin benim hakkımda bilgi aldığını, hazırlıklı olmamı ve kadroya çağrılma ihtimalimin bulunduğunu söyledi. Beşiktaş maçı için İstanbul'a gelmiştik. Daha otelden girer girmez bir haber geldi ve Milli Takım'dan pasaportlarımızın istendiği söylendi. Daha önceden Mehmet Yıldız'ın kadroya çağrıldığını biliyorduk ama ben ve Hayrettin o anda haber aldık. O duyguyu nasıl anlatabilirim ki? Sadece yaşamak gerekir.
Kendini bundan sonrası için A Milli Takım'ın neresinde görüyorsun?
Öncelikle Sivasspor olarak yaşadığımız başarıyı sezon sonuna kadar taşımamız gerekiyor. Bu başarıyı sürdürürsek takımdaki oyuncuların da Euro 2008 kadrosunda yer alması kolaylaşır. Çünkü şimdiye kadar sergilediğimiz iyi oyun sayesinde Milli Takım'a çağrıldık. Bir takım kötü giderken, sen ne kadar sivrilirsen sivril Milli Takım'a çağrılman zorlaşır.
Çekler eski gücünde değil
Euro 2008 gruplarındaki rakiplerimiz Portekiz, Çek Cumhuriyeti ve İsviçre. Sen bu gruptan çıkma şansımızı nasıl görüyorsun?
Şansımızın çok yüksek olduğunu düşünüyorum. Belki Portekiz bizi biraz zorlar. Bence Çek Cumhuriyeti eskisi kadar güçlü değil. İsviçre'nin ise bize rakip olabileceğini düşünmüyorum. Sadece Norveç ve Bosna-Hersek maçlarının kadrosunda bulundum ama orada gördüğüm şeyler çok güzeldi. Oyuncular arasında güçlü bağlar var. Oradaki ortam takımın bütünlüğünü çok etkiliyor. Bunun da oyuna ve sonuçlara çok iyi yansıdığını söyleyebilirim. Bunun örneğini Sivasspor'da da yaşıyoruz. Açıkçası Milli Takım'da böyle bir ortam beklemiyordum. O ortamı Euro 2008 maçlarına da yansıtırsak gruptan kesinlikle çıkarız.
Şimdi en başa, futbola başlangıç hikâyene dönelim. Futbola nasıl başladın? O dönemde futbol oynama konusunda zorluklar yaşadın mı?
Yomraspor'un altyapısında futbola başladım. Pek bir zorluk çektiğimi de söyleyemem. Eskilerin anlattığı gibi top ya da ayakkabı bulamamak gibi bir sıkıntımız yoktu. Sağolsun o dönem takımımızın başkanı Haluk Şahin bize her türlü imkanı sunmuştu.
Trabzonspor'a geçişin nasıl oldu?
Daha 14 yaşındayken, Yomraspor'un A takımında oynamaya başlamıştım. Tabii öyle olunca Trabzonspor'un da ilgisini çekmiştim. O zamanlar Trabzonspor'un altyapısının başında bulunan Özkan Sümer beni Trabzonspor'a aldı. Daha sonra 2 sezon genç, 2 sezon da PAF takımda oynadım.
O dönemde ailenin sana karşı tutumu nasıldı?
Babam da eski bir futbolcu. O yüzden olsa gerek, benim futbol oynamama karşı değildi. Ama okumamı da çok istiyordu. Çünkü kendisi Karadeniz Teknik Üniversitesi Matematik bölümünde okurken futbol oynamayı da başarmış. Ama ben yapamadım. Liseyi bitirdikten sonra öğrenim hayatıma nokta koydum.
Bulak devam etseydi hâlâ Trabzonspor'daydım
Trabzonspor'un altyapısında yetişip orada profesyonel futbol hayatına başlamana rağmen seni Trabzonspor forması altında hiç A takımda göremedik. Bunu neye bağlıyorsun?
PAF takımda oynadığım dönemde Teknik Direktörümüz Giray Bulak'tı ve beni sezon başında A takıma almıştı. Ancak A takımda oynama fırsatı bulamadım. Çünkü kadro çok genişti ve ben de çok gençtim. Trabzonspor'da genç bir oyuncunun oynaması çok zordur. Orada eline fırsat geçtiği zaman ya çok iyi kullanacaksın ya da bu işi bırakacaksın. Çıkıp iyi futbol oynarsan baş tacı yaparlar ama hata yaparsan yok olup gidersin. Trabzonspor'da hep "Kendi oyuncularımıza sahip çıkalım" falan diyorlar, ama lâfta. Ben sahip çıkanı görmedim. İşte o dönem Giray Hoca benim lige alışmam için oynamam gerektiğini düşünüyordu ve sezonun ikinci yarısı için Erzurumspor'a kiralık olarak gönderdi. Erzurumspor'da da iyi maçlar çıkardım. Fakat benim şanssızlığım Erzurumspor'a gittikten sonra Başkan Mehmet Ali Yılmaz ve Giray Bulak'ın görevi bırakmaları oldu. Belki onlar devam etmiş olsa ben de hâlâ Trabzonspor'da oynuyor olacaktım.
Trabzonspor altyapısı, Erzurumspor, Akçaabat Sebatspor ve Ankaragücü'de oynadın, farklı teknik adamlarla çalıştın. Futbolunun gelişimine en çok kimin katkı yaptığını düşünüyorsun?
Futbolumda büyük bir değişiklik yapan bir teknik adam olduğunu düşünmüyorum. Türkiye'de aşağı yukarı her antrenörle aynı çalışmayı yapıyorsun. Şimdi desem ki, biri bana şunu yaptırdı, büyük faydası oldu, yanlış olur. Çünkü aşağı yukarı aynı çalışmayı diğeri de yaptırdı. Sonuçta ben ayırım yapmadan birlikte çalıştığım bütün antrenörlerimi seviyorum. Hepsinin bana katkısı vardır. Ama huylarını sevdiğim, örnek aldığım hocalarım var. Mesela Hikmet Karaman'ın hırsını çok seviyorum. Ben de öyleyim çünkü. Saffet Susiç'in de topla idman yaptırması hoşuma gidiyordu.
Sivasspor bu sezon müthiş bir çıkış yakaladı. Bu çıkışı neye bağlıyorsun?
Başkanımız Mecnun Odyakmaz ve Bülent Hoca nasıl yapmışlarsa buraya alınacak oyuncuları çok iyi belirlemişler. Takımda çok güzel bir arkadaşlık ve huzur var. Şimdi bir kulüp başarılı olduğu zaman "Mutluyuz, huzurluyuz" falan der ama Sivasspor'daki olay hakikaten böyle. Burada ilk sezonum, ancak sanki üç yıldır Sivasspor'da oynuyormuş gibiyim. Hiç yabancılık çekmedim. Sivas'a geldiğimiz ilk günlerde bütün arkadaşlarımız çok yardımcı oldu. Başarının en önemli nedeni bu samimiyet bence. Çok iyi bir birliktelik yakalamış durumdayız. Bu hava saha içine de yansıyor. Herkes dışarıda nasılsa saha içinde de birbirine elinden geldiğince yardım ediyor.
Sence Sivasspor şampiyonluğa ne kadar yakın?
Şampiyonluğa uzak değiliz ama açık konuşmak gerekirse bütün olumlu tabloya rağmen bizi bozmayacak 2-3 iyi oyuncunun takviyesine ihtiyacımız var. Çünkü sezonun ikinci yarısı daha zor olacak. Sezonun ikinci yarısında hem oyuncu düzeyi hem de futbol kalitesi olarak üzerine koymamız geriyor. Aksi takdirde şampiyonluk şansımız düşer.
Kalacağımız oteli kendimiz seçiyoruz
Futbolu yeni bırakmış genç bir hoca olan Bülent Uygun'la çalışmak size ne gibi avantajlar sağlıyor?
Bülent Hocanın futbolu yakın bir zamanda bırakmış olması büyük avantaj. Çünkü futbolcu psikolojisinden iyi anlıyor. O hafta oynayacağımız maçla ilgili gerekli taktik ve kondisyon çalışmasını yaptırdıktan sonra bizi serbest bırakıyor. Bu sayede idmanlarda oyunlar oynuyor, zevk alacağımız şeyler yapabiliyoruz. Deplasmanda kalacağımız oteli bize seçtiriyor. Karşılığını aldığı için böyle davranmayı sürdürüyor. Bunu biz de düşünüyoruz ve kötüye kullanmamak için elimizden geleni yapıyoruz. Çünkü biliyoruz ki işler kötü gider ve yerine başka bir hoca gelirse bizim için de iyi olmayacak.
Türkiye'nin en asabi defans oyuncuları arasında gösteriliyorsun. Kart istatistiklerin de bu görüşü doğruluyor.
Saha içerisindeki agresifliğim genelde hakemler bazında. 10 kart gördüysem 7'si itirazdandır. Şimdi siz kart istatistiklerimden söz ediyorsunuz ama kartı neden gördüğümü bilemiyorsunuz.
Türk futbolcularına yapılan genel bir eleştiriyi kendi özelinde kabul ediyorsun. Neden bir futbolcu kararın değişmeyeceğini bile bile hakeme itiraz eder? Yabancı oyuncularda bunu pek görmüyoruz.
Sonuçta bu insanın pek de elinde olmayan bir şey. Ben normal hayatta neysem saha içinde de oyum. Aslında kendimi dizginlemem gerekiyor ama o da insanın yapısıyla ilgili bir şey. Haksızlığa uğradığım zaman sineye çekemiyorum.
Abdurrahman Dereli ile olan kader ortaklığın bana ilginç geldi. Trabzonspor'dan Sivasspor'a kadar hiç ayrılmamışsınız.
Abdurrahman'la çok iyi anlaşıyoruz. Öyle bir dostluğumuz var ki, bankadaki hesaplarımız bile ortak gibi. Kişisel dostluğumuz işimize de yansıdı. Sebatspor'da oynadığımız dönemde aynı haksızlıklarla karşılaştık. Ankaragücü'nde yine öyle. Sivasspor'da da tamamen aynı sözleşmelere imza attık. Ama oynadığımız takımlarda yaşadığımız sorunlardan önce de birbirimize kenetliydik. Abdurrahman'la bir şekilde aynı takımlarda oynadığımız için daha farklı görünüyor olabilir. Ama futbola başladığımız dönemden Kayserisporlu Ragıp'la, Bolusporlu İbrahim Parlayan'la ya da halen Sebat'ta devam eden 3-4 arkadaşımızla birbirimize çok bağlıyız.
Sorun, stopere yüklenen misyonda
Türk futbolunun bir stoper sorunu yaşadığı sık sık gündeme geliyor. Bir stoper olarak bu tartışmalara nasıl bakıyorsun?
Ben böyle bir sorun olduğu pek düşünmüyorum. Türkiye'de kaliteli 10 stoper sayabilirim. Bence asıl sorun stopere yüklenen misyonda. Genelde biz defansı stoperlerden ibaret sayıyoruz. Oysa stoper mevkiini defansın bütünüyle değerlendirmeliyiz. Bir maçta defans oyuncuları iyi oynuyor ve başarılı stoper oluyorsunuz. Ama bir hafta sonra bir hatadan dolayı gol yiyorsunuz, bu sefer "Kötü stoper" diyorlar. Böyle bir şey yok. Defans dediğiniz zaman sadece iki stoper akla gelmemeli, en az yedi oyuncu sayılmalı bence.
Neredeyse Süper Lig'deki takımların hepsinde yabancı bir stoper bulunmasını nasıl değerlendiriyorsun?
Soruyu yabancı stoper olarak sordunuz ama ben genelleştirmek istiyorum. Türkiye'ye gelecek her oyuncunun kaliteli olması taraftarıyım. Kaliteli yabancıdan Türk oyuncular çok şey öğrenebilir. Ama 2. veya 3. Lig ayarındaki oyuncular getirilmemeli. Örneğin Emre, Hagi'nin yanında senelerce oynadı ve ondan çok şey öğrendi. Bugün de geldiği nokta ortada. Her mevki için geçerli bu. Türkiye'ye gelen yabancı stoperlerin ise Türk stoperlerden bir fazlası olduğunu düşünmüyorum.
Oynadığın mevkide beğendiğin oyuncular var mı?
Daha önce de söylediğim gibi, ben defansı bir bütün olarak düşünüyorum. Oyunculara sadece stoper olarak bakmadım. Böyle bakınca da Türkiye'deki en iyi defans oyuncusu bence Mehmet Aurelio. Belki stoper değil ama yeri geliyor bir stoperin yapamadığı bütün işleri yapıyor. Ayrıca Aurelio'nun Milli Takımımızın 2008 finallerine gitmesinde en büyük pay sahiplerinden biri olduğunu düşünüyorum.
Kendinde eksik gördüğün ve beğendiğin yönler neler?
Belki ağır değilim ama bir stoper olarak daha çabuk olmayı isterdim. Beğendiğim özellik ise Bülent Hocanın da bana söylediği gibi baskı altında rahat olmam. Baskı altında risk varsa hiç düşünmem, topu dışarıya atarım. Millet ne diyecekmiş diye bir korku yaşamam.
Anadolu'nun değişik şehirlerinde futbol oynamış biri olarak, Sivas'ta futbolcu olmak nasıl? Diğer bölgelere göre avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Genel olarak Doğu'da futbolcuları çok seviyorlar. Onlara her türlü kolaylığı sağlıyorlar. Sivas'ta da durum pek farklı değil. Ayrıca biz Sivasspor olarak aldığımız sonuçlardan dolayı Sivas'ın adını bir şekilde gündemde tutuyoruz. Televizyonda, gazetede sürekli Sivas'ın adını duymak insanların hoşuna gidiyor ve doğal olarak bize de sempati duyuyorlar. Sivas'a sezon başında geldim ve geldiğim günden beri işler oldukça iyi gidiyor. Sivas halkı da bize oldukça iyi davranıyor. Ama Allah göstermesin yarın öbür gün ters giderse ne olur onu bilemiyorum. Sonuçta insanları değerlendirirken hem iyi hem de kötü günde görmek gerekir.
Yakın ve uzun vadeli hedeflerin neler?
Öncelikle Başkanımız Mecnun Odyakmaz ve Bülent Hocamız kaldığı sürece burada oynamak istiyorum. Çünkü biliyorum ki işler iyi de gitse, kötü de gitse sonuna kadar arkamızda olacaklar. Futbolcuyu yerden yere vurma mantıkları yok. Bunu bildiğim içinde onların olduğu yerde kalmakta tereddüt etmiyorum. Onlara lâyık olmak için de takım olarak Sivasspor'u hep üst sıralarda tutmak istiyoruz. Uzun vadedeki hedefim ise futbolculuğumun son döneminde Hollanda, Belçika gibi Avrupa ülkelerinden birinde oynamak. Çünkü oralarda hem dil, hem kültür hem de futbol açısından öğrenilecek çok şey olduğunu biliyorum. Daha sonra futbol camiasının içinde kalmak amacındayım ve böyle bir tecrübenin ileride çok işime yarayacağını düşünüyorum.
Futbola ayırdığın zamanın dışında neler yapıyorsun?
Abdurrahman'la ailece görüşüyoruz ve hep birlikte zaman geçirmeyi çok seviyoruz. Boş zamanımızı ve tatillerimizi birlikte geçiriyoruz. Onun 4 yaşında, benim de 3 aylık bir kızım var. Onlarla uğraşmayı, gezmeyi, mangal yapmayı seviyorum.
Galatasaray maçında talihsiz bir sakatlık geçirdin. Şu andaki durumun hakkında bilgi verebilir misin?
Maalesef ön çapraz bağlarım koptu ve sezonu kapattım. İstanbul'da ameliyat oldum. İki ay Fulya Tesisleri'nde çalıştıktan sonra tedavime Almanya'da devam edilecek. Bu kadar formda olduğum bir dönemde sakatlanmak çok üzücü. Tabii en fazla da Euro 2008 finallerinde oynama şansımı kaybettiğim için üzülüyorum.
|