2004-2005 sezonu geride kaldı. 3 takım düşerken, 3 tane pırıl pırıl ekibimiz Süper Lig’e çıktı. Biz de herkesin merakla beklediği Sivasspor, Vestel Manisaspor ve Erciyesspor’un ne durumda olduğunu ve neler yapabileceğini, ayrıca neler yapması gerektiğini kaleme aldık. Sivas, Manisa ve Erciyes’in ortak özellikleri sezonu aynı teknik adamlarla bitirmeleriydi. Yine bu üç takımın ortak bir özelliği, Süper Lig’de de yollarına aynı hocalarla devam edecek olmaları. Bu kararlardan herkesin çıkaracağı mesajlar olmalı. Öncelikle kulüp yönetimleri eğer başarı bekliyorsa, iskirar arıyorsa, görev verdikleri teknik direktörlerin sonuna kadar arkasında olmalı. Süper Lig’in yeni temsilcileri bu tezin doğruluğunu kanıtlayan en güzel örnekler. İşte bu güzel örneklerin başarı hikayesini FANATİK için değerlendirdik...
10 oyuncu gerekli
Yiğidolar 38 yıl sonra muradına erdi. 2004-2005 sezonu ile ilgili olarak baştan beri görüşlerimizi bu sütunlarda sizlerle paylaştık. Ama şimdi herkesin merakı; ‘Sivasspor Süper Lig’de ne yapar.’ Bugün sizlerle bu konuyu masaya yatırıp, enine boyuna tartışmak istedim. Çünkü Süper Lig hiçbir zaman 2. lig A Kategorisi değildir. Bu ligin artıları da var eksileri de. Önemli olan baştan dorğu saptamalar yapıp, rahat bir sezon yaşamanın şartlarını oluşturmak.
Önce kadrodan başlayalım; Futbolda asla duygusallığa yer yoktur. Bakın şunun altını özellikle çizmek istiyorum; Vefa başka şey, duygularla hareket etmek başka şey. Bu takımı tabii ki bu futbolcular Süper Lig’e çıkarttı. Tabii ki bu futbolcuların içinde Süper Lig’de oynayacak oyuncular var. Ama kapasiteleri ya da yaşları itibariyle zorlu maratonu kaldıramayacak oyuncuların iyi ayıklanması gerek. Amacım kimseyi hedef göstermek değil. Ancak gerçekci bir analiz yapmak istiyorsak, bugünkü Sivasspor takımına en az 10 oyuncu gerek. Bu rakamı kafadan atmadım. Çünkü Süper Lig zorlu bir yarış. Bu kadrodan yeni sezona kalan futbolcu sayısı altıyı geçmez. Bir kere kaleden başlayarak her mevkiinin aynı değerde iki oyuncusu olması şart. Eğer Sivasspor forma rekabetini yakalayamazsa işi çok zor. Yerli oyuncu seçimlerinde muhakkak tecrübeli ve klasını kanıtlamış isimler seçilmeli. Yabancı oyuncu alımında ise Türkiye’dekiler öncelikli olmalı. Çünkü Sivas kent olarak fazla sosyal bir şehir değil. Ekonomik yönden fazla yatırım görmeyen bu il haliylede geri kalmış. İnsan yapısı açısından sosyolojik boyutuyla medeni bir şehir. Ancak yurt dışından gelen oyuncular için çok cazip olmayabilir.
Artıları da var eksileri de
Tesis yönünden ise çok şanslılar... Yeni yapılan Sivasspor tesisleri Süper Lig için yeterli. Tabii ki coğrafi şartlar nedeniyle Sivas’a gelecek oyuncular biraz daha fazla ücret isteyecektir. Bütün bunlar Yiğidolar’ın handikapları gibi gözüküyor. Ama diğer taraftan Süper Lige veda etmiş takımlardan oynayabilecek oyuncuları transfer etme şansları da yüksek. Bu konuda erken ve seçici davranmalılar. Bütün bu söylediklerimiz bir karar alma ve parayla olacak işler. Ayrıca İsmail Kartal’ın tekrar görevde kalması da büyük kazanç. Neden derseniz; Kartal, Fenerbahçe’ye yakın bir isim. Yıllarca bu kulübün formasını giymiş ve uzunca bir süre de teknik kadroda görev yaptı. Bu nedenle Fenerbahçe’den kolaylıkla istediği futbolcuyu alır. En azında Fenerbahçe’nin birinci tercihi Sivasspor olcaktır. Ayrıca Beşiktaş Teknik Direktörü Rıza Çalımbay’ın Sivaslı olması da Kırmızı - Beyazlılar’ın bir diğer şansı. Yiğidolar, Kara Kartal’ın gözden çıkardığı isimlerden işine yarayacakları kolaylıkla kadrosuna katabilir. Peki bu söylediklerimiz nasıl hayata geçer. Bütün bunları gerçekleştirecek bir yönetim Sivasspor’da mevcut mu? Şimdilik evet diyebiliriz. Yiğidolar’da yönetim yenilendi, başkanlığa yine Mecnun Odyakmaz geldi. Kulübün büyük bir gelir kaynağı olmadığı, aynı zamanda hiç borcu olmadığını da biliyorum. Borçsuz olmak gerçekten önemli bir özellik. Ama naklen yayın geliri dışında büyük bir kaynak yok. Bu kaynak da hemen kasaya girmiyor. Oysa sezon başı dediğimiz kriterlerde bir transfer atağına girişmek için en az 3 ile 4 trilyon civarında sıcak paraya ihtiyaç var. Bu sağlanırsa işler oldukça kolaylaşır. Peki Sivasspor bu kaynağı nasıl bulur? Bence en büyük kozları aynı zamanda onursal başkanları olan Abdüllatif Şener. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Şener iyi bir Sivaslı olarak 2. Lig’de takıma tüm desteğini gösterdi. Sanırım aynı Şener, Süper Lig’de de ekibini ortada bırakmaz ve gereken desteği gösterir. Bu destek nasıl olur derseniz, cebinden verecek hali yok. Ama bankalardan sorumlu bir bakan olarak Sivasspor’un kredi kullanmasında yardımcı olabilir. Bu parayı hibe olarak söylemiyorum. En azında yayıncı kuruluşun parasına karşılık olarak Sivasspor’a sağlanacak kredi sanırım sezona giriş için yeterli olur. Ayrıca önümüzdeki sezon muhtemelen Spor Toto’dan da en azından bir trilyon gelir rahatlıkla gelir. Bugün Süper Lig’de orta sıralarda kalıcı bir takım olmak için en azından 10 trilyonluk bir bütçeye sahip olmanız gerek. Bütün bu kaynaklara Sivaslı iş adamları da reklam veya gönüllü destekler sağlarsa Kırmızı - Beyazlılar ilk yıllarında korkusuz rüya görürler.
Stat yenilenmeli
Sivasspor ile ilgili olarak şimdiye kadar kadro ve parasal kaynak bazında görüş bildirdik. Bir de Sivasspor’un 4 Eylül Stadı’nın durumu ortada. Benim gördüğüm stadın fiziki şartları oldukça yetersiz. Basın tribününden protokol tribününe kadar yenilenecek. Ayrıca taraftarın bulunduğu tribünlere oturma koltukları konacak. Saha zemini yenilenecek. Bütün bunlar için çok az bir zaman var. O nedenle Sivasspor muhtemelen önünüzdeki sezon evindeki 3 veya 4 maçı komşu illerde oynayacak. Bu durumun da ligin yeni takımı için dezavantaj olduğunu düşünüyorum. Ne olursa olsun taşıma taraftarla komşu illerde maç oynamak başka, evinde dolu tribünlere oynama başka. İşte bütün bu olumlu ve olumsuz faktörlerden sonra sonuca gelirsek; Sivasspor iyi bir kadro kurmak zorunda. Kadro seçiminde eldeki paraya göre en iyiler alınmalı. ‘Ucuz olsun, ekonomik olsun biz idare ederiz’ anlayışında olunmamalı. Özellikle lige iyi bir giriş yapıp ilk yarıda yeterli puanları toplayıp, ikinci yarıda risk almamalı.
İlk seneye dikkat
Özellikle Süper Lig’e çıkan ekipler için ilk sezon çok tehlikelidir. Bu örnekler geçmişe bakıldığında çok iyi anlaşılır. Sivasspor ile ilgili olarak ilerleyen günlerde gelişmelere göre değerlendirmelerimize devam edeceğiz. Sözün özü; Sivasspor şunu deyişi unutmamalı; “Ucuz etin yahnisi pahalı olur.” Bugün Türkiye Süper Ligi’ne iyi bakmalılar. Sezona ciddi başlamayan takımların daha sonra devre arasında harcadıkları paralar ortada. Bunun en somut örneği Sebatspor ve Kayserispor. Açıkcası dost acı söyler. Ben daha yolun başındayken kafamdakileri, bildiklerimi sizlerle paylaşmak istedim, son söz ve son karar doğal olarak Sivaslılar’ın.
|