Cevap: Geciken cevap!
Abdullah Yiğit'e katılmayabilirsiniz, eleştirebilirsiniz ama hakaret edemezsiniz. Burada lafı başka taraflarından anlayanların konuyu çok farklı noktalara çektiklerini görüyorum.
Birincisi Abdullah Yiğit Grosicki'nin bira içmesine karışmıyor, ama buradaki bazı önyargılı veya kötü niyetli hareket eden kişiler ısrarla sanki Grosicki'nin özel hayatına müdahale varmış gibi göstermeye çalışıyorlar, ilginç!
İkinci mesele, Grosicki'nin veya başka bir futbolcunun Sivas hakkında söylediği sözleri herhangi birisi beğenmeyebilir, eleştirebilir. Nasıl Grosicki Sivas hakkında takdir ve tenkitlerde aynı anda bulunabiliyorsa, onu takip eden taraftar, yönetici veya yazarlar da Grosicki hakkında tenkit veya takdir ifade eden yazılar kaleme alabilir.
Üçüncü mesele, son dönemlerde (son 5-6 ay hatta son bir yıldır diyebiliriz) Sivasspor taraftarında ciddi bir profil değişimi söz konusu. Birkaç yıl öncesine kadar kendisine hizmet edene teşekkür etmesini bilen, daha ağırbaşlı, takdir hisleriyle dolu ve aza kanaat etmesini bilen taraftar topluluğu, son birkaç yılda sürekli eleştiren, beğenmeyen, hakaret eden, isyankar, kırıcı bir topluluğa dönüştü.
Aslında ne olduysa Bülent Uygun'un takımı bozduğu sezon başında oldu herşey. Anderlecht, Shakhtar yenilgileri ve kötü giden bir sezonla birlikte taraftar önce Bülent Uygun'a giydirmeye başladı, siteyi düzenli takip edenler bilir, hakaretler küfürler gırla gitti. Neticede adam sekiz haftada çekip gitmek zorunda kaldı.
Sonra Muhsin Ertuğral geldi, ikinci devre takım istenildiği gitmeyince aynı küfürler, hakaretler, ağır eleştiriler bini bir para. Bu hengamede futbolcular da nasiplendiler tabi. Hayrettin garibim yuhalandı çılgına döndü, bir ara Mehmet Yıldız için burada hakaret, küçümseme vs moda oldu. Erman'ın, Uğur'un veya Muhsin Hoca'nın getirdiği ama verim alamadığı yabancıların ne adamlığı kaldı ne insanlığı.
Sonra Mesut Hoca geldi, aslan kaplansın bizi ligde tuttun diyenler, ikinci sezonda adamın bakkallığı ve marketliği üzerine ucuz espri ve hakaretlere giriştiler. Bizzat Mesut Hoca'nın sitede kendisine yapılan hakaretleri birebir takip edip bildiğini ve gerekli kişilerle bu durumu paylaştığını bu vesile ile de size aktarmış olalım. Yani buraya yazıyoruz, kendi aramızda okuyup neşeleniyoruz yok dostlar! Burada yazılanı herkes merak ediyor, okuyor.
Neyse devam edelim. Rıza Hoca geldi, devre arasında iyi transferler yaptı, ikinci yarı toparladık, iyi güzel bir şekilde ligde kaldık. Şimdi Rıza Hoca'nın asıl sazı eline aldığı sezonu göreceğiz. Biraz sabredip, izlemek görmek gerekirken, bu dafa daha erken davrandınız ve hurraaaa daha lig başlamadan Rıza Hoca'ya saldıran ciddi bir topluluk var burada.
Bu arada psikopata bağlamış bu taraftarın lincinden kurtulamayan ve sonunda ipi çekilen Fikret Ünsal'ı da anmadan geçmeyelim. Şahsen ben de kendisini bir basın sözcüsü olarak görmek istemiyordum ve antipatik buluyordum ama Sivasspor'a yıllardır emek veren birisi olarak bir miktar saygıyı hakettiğini düşünüyordum, yani eleştirilerin makul çerçevede yapılması gerektiği kanaatindeydim.
Peki bu linçten yönetim kurtulabildi mi? Tabii ki hayır. Bir Fenerbahçe maçı ile birlikte dokunulamayan/dokunulmayan yönetim ve Mecnun Başkan da hedef tahtası haline getirildi. Maçtan birgün önce buradan satılık kombine ilanı verip, maçtan sonra 'maçı sattını lan!' diyerek salya sümük saldıranları biliyorum, onlar da kendilerini çok iyi biliyorlar. Siz önce kombinelerinize sahip çıkıp satmasaydınız, keresteler!
Bu kadar lafı Abdullah Yiğit mevzusunda niye söyledim? Görüyorum ki gittikçe canavarlaşan, ve yuttuğu herbir kişi ile etkisini ve özgüvenini iyice artıran; dalgadan tsunamiye dönüşen bu anlayışın yeni hedefi Abdullah Yiğit. Bakın Abdullah Yiğit'in yazısına adam gibi eleştiri yazanları birkenara koyup onları tenzih ediyorum ancak burada çok ciddi miktarda bu tsunamiye dahil olmuş kişinin varlığını gözlemliyorum.
Uzun lafın kısası: Bu yol yol değil beyler, kırmadan, incitmeden yapalım şu işi!
__________________
Kalksam ve Dirilsem...
|