Sivaslılar nankörlük etti,
kalbimden vurulmuşa döndüm.
Geçen yıl bu zamanlar Sivas ellerinde şampiyonluk sazı çalan Bülent Uygun, bugünlerde Bursa'daki çiftliğinde atları, köpekleri ve kedileriyle vakit geçiriyor. Ayrılırken kırgın olmadığını söylemişti ama Sivaslılara kırgın olduğunu artık gizlemiyor.
Geçen sene bu zamanlar... Hakkında "Sivas'ın Valisi" başlıklı bir yazı yazmışım. Çünkü bir teknik direktörden çok fazlasıydı o şehir için. İş güç arayana da sevgilisine kavuşamayana da intihara teşebbüs edene de koşuyordu; sağdan soldan gelecek eleştirilere karşı "kendi defansını" boşaltarak... "Yarışın sürpriz atı" misali küme düşme potasından aldığı Sivasspor'u üst üste iki sezon şampiyonluk koşusuna soktu ama hep son düzlükte geçildi. Yine de çok şey başardı. En azından "Dört büyükler şampiyonluğu yedirmez" inancını kırdı.
Sivasspor'a şampiyonluk rüyası gördüren Bülent Uygun ile Bursa'daki çiftliğinde "paslaşmak" için buluşuyoruz. Çoğu midilli olmak üzere 22 at ve bir o kadar da kedi ve köpeği var. Hele ki "Baron": Müthiş bir kangal...
Fotoğrafçı arkadaşım Hasan Altınışık, Uygun'u ilk devrede at binmeye ikna edemiyor. Ama "güzel paslaşmalar"ın sonunda, o fotoğraf da çekiliyor; ikinci devrede.
Yakası açılmadık hiç konu bırakmıyoruz: Sivas'tan Milli Takım'a, mafyadan cemaat ilişkilerine, siyasetten ticarete kadar; her mevzuda top sektiriyoruz. Her şeyi taca atın ama Uygun'un "ceza sahası"na giren sorularıma yanıt verme nezaketi göstermesi bile "90'lık gol"dür...
Laila'dan pişman değil
Deplasmanda olsam da atak oynuyorum: "Farklı söylemleriniz var, kafanız çok mu karışık?"
Gülümseyerek karşılıyor bu cüretkâr atağı: "Sabah namazını kılar, saat 9'u 5 geçe de Atamıza saygı dururuz. Cemevine de giderim... Kafam karışık değil. Sağı solu, önü arkası, şu siyaset bu siyaset beni ilgilendirmiyor. Her şeyin en güzelini ve doğrusunu anlatmaya çalışıyorum."
Uygun ne zaman çok konuşmaya başladı, 3 puanlardan ziyade "antipati" topladığı konuşulur oldu. Oysa, takımı stresten uzak tutmak için bilerek konuştuğunu söylüyor. Şu meşhur "İstanbul'da Laila, Sivas'ta la ilahe illallah var" pasını da o yüzden attığını söylüyor.
"Milli birlik beraberliğe önem veriyorsunuz. Bu laf çelişki yaratmıyor mu?"
"Çelişkim yok" diyerek sözünün mealini açıklıyor: "İstanbul'da topçu her şeyi yapabilir ama Sivas'ta yapılabilecek tek şey evden idmana, idmandan eve gitmektir. Bunu anlatmak istedim."
Üstelik bu sözüne yeni bir kademe de yapıyor: "Dinsizin hakkından imansız, imansızın hakkından da imanlılar gelir diyorum."
"Yan pas" yapmadan direkt bir ara top: "Hocam şampiyonluğu Bursa'ya yedirirler mi?"
"Neden yedirmesinler? Böyle bir adam olursa gider kulağını ben ısırırım."
Uygun'a bir "paye pası" atıyorum: "Ertuğrul Sağlam'ın yerinde olsam son iki yıldaki tecrübenizden yararlanmak için sizi arardım..."
"Estağfurullah" kabilinden şık bir topuk pasıyla karşılıyor beni: "Ona fikir vermem ancak alırım. Ha ben onun yerinde olsaydım, arardım. Alimlik başka ariflik başka şeydir.."
Bursa deyince illa ki Diyarbakır ile duvar pası yapmak farz. Bu meram pasını soruya dönüştürmeye gerek yok Uygun için: "Bursa'daki olaylardan sonra gereken cezalar verilseydi iş bu noktaya gelmezdi. Taş atılmayan şehir mi var? Biz karanfil attık da ne oldu, küfür yedim... Diyarbakırspor tesisler ve gelir getirici işler yapmalı."
Haykırasım geliyor ama
Bülent Uygun, kendini takımını yönettiği yedek kulübesine hapsetmiyor ki bir "şaka pası" atarsak hani, o kulübeyi bir maçta tekmeleriyle yere de indirmişti!
Stat projesi de çiziyor, hakemin ve futbolcunun hakkını arıyor, özürlü çocuklar için de çalışıyor. Zaten çiftliğini de spastik çocukların rehabilitasyonu için kullanmayı istiyor.
"Milli ve manevi hassasiyetlerini" oldukça koyu bir şekilde vurguladığı şiirleri de var. Ve bugün çok fazla dile getirmese de sahip olduğu bir "Sivas acısı" da var...
Ayrılırken "Kırgın değilim" demişti. Ama, ben buna inanmamıştım ki. O da "teyit pasları" atıyor: "Tarihi başarılar kazandırdık ama 3 maç sonra işler iyi gitmeyince unutuldu. Statta istifa sesini duyduğumda, açıkçası kalbinden vurulmuşa döndüm. Yenilgide bile sorumluluğu üstüne almış, giyotinine âşık bir adam olarak başarısızlığı üstüne alacak kadar yürekli bir insanım."
"Gitmesem takımı düzelteceğimi biliyordum" diyerek "gönül yarası"nı iyice deşiyor: "İstifa çağrısı içimi çok acıttı. O güne kadar yapılanları görmemek; o şehri çıkmaz sokağına kadar bilen, onlardan biri olan birine 300-500 kişinin bile olsa bağırması bazen gönlünüzün kırılmasına neden oluyor. Öyle iftiralar atıldı ki insanın haykırası geliyor ama tabii ki haykırmıyoruz!"
Bir "hatırlatma pası" atıyorum: "Sivasspor Başkanı Mecnun Odyakmaz için ‘Birbirimizin cenazesini kaldırıcağız' demiştiniz. Ama yollarınız ayrıldı. Kırgın mısınız?" "Kırgın olma şansımız yok. Ağabeyimizdir" diyerek, aynı sözü tekrarlıyor: "Evet, cenazemizi beraber kaldıracağız."
Uygun gideli Odyakmaz da pek görünmüyor medyada. Uygun, şifreyi çözen paslar atıyor: "Sivas'ın kapısına kilit vurulurken aldı. Trilyonlar harcadı. Ama statta bir gün olsun ‘İmparator Mecnun' diye bağrılmadı. ‘Kalbimizdesin' diyorlar. Öyle sevmeyin! Göremeyecekleri hayalleri yaşattı. Sorgulanması gerekenler o yüzden Sivas'tadır.." "Sivaslılar Odyakmaz'a nankörlük mü yaptı" diyerek küçük bir ara topu atıyorum ama Uygun, topu filelere gönderiyor: "Nankörlüğü ona yapmadılar da bize yaptılar..."
ERSUN YANAL TOP BİLE TOPLAMADI
"Yerli hoca"nın yılmaz savunucularından Bülent Uygun, bu ara Milli Takım Genel Koordinatörü olan Ersun Yanal'a ateş püskürüyor. Top da tüfek de hocada: "Göreve gelir gelmez Hami Mandıralı ve Ogün Temizkanoğlu gibi hocaları gönderdi. Kendisi Milli Takım'da top bile toplamamış. Hoca olarak başarısız oldu. Milli Takım'a hizmet etmiş hocaları ertesi sabah kapıya koyma hakkına sahip değilsin. 2 ay sonra sezon bitiyor, o zaman yaparsın. Böyle yapsaydın omuzlarıma alırdım ama bunu yapmazsan hayatta desteklemem seni."
HAKAN ŞÜKÜR İLE FANUSTA ÇİMENTO İŞİ
Bülent Uygun, "kan kardeşim" dediği Hakan Şükür ile ticarette de "kan bağı" kurdu: "HES ve çimento işine gireceğiz. Birkaç ay içinde başlayacağız. Bir fanus içinde çimento üreteceğiz. Tozlarını bile kullanacağız. Çin'den getirilecek bu teknoloji Türkiye'de bir ilk olacak. Hakan, ben ve Alpay isimli bir arkadaşımızla ‘HBA' isimli şirket kurduk. Yaklaşık 10 milyon dolarlık bir sermaye ile işe başlıyoruz. 60 milyon dolar da kredi alacağız. Hakan ile Ankara'da fast-food işimiz var bir de."
ATATÜRK VE ADNAN HOCA AYNI ÇANTADA
Biraz da "edebi paslar" atıp ne okuduğunu sordum Bülent Uygun'a: "Romanı pek sevmiyorum. Tarih ve mesleki kitaplar okuyorum. En son, eski Yugoslavya'nın antrenman metotlarını çevirttim." Çantasından Andan Nur Baykal'ın yazdığı "Atatürk'ün Liderlik Sırları" isimli kitabını çıkarıyor. "İlmi bir kitap" diyerek bir başkasını çıkarıyor: "Türk Dünyasının Ortak Özlemi: Büyük Türkiye". "Hocam yine tartışma yaratacaksınız?" diyorum zira kitabın yazarı "Harun Yahya" mahlasını kullanan Adnan Oktar; yani Adnan Hoca. "İmalı paslarım" üzerine bir nevi defans yapıyor: "Adnan Hoca'yı tanımam. Ne yazdığını merak ediyorum. Yalan veya doğru, ne yazmışsa öğrenmeye çalışıyorum."
SEDAT PEKER MAFYA DEĞİL, SAYGIN BİR İŞADAMI
Penaltıya sebebiyet verecek iki "derin pas" atıyorum. İlk top: "Cemaatçi misiniz?"
Uygun, bu topu "espriyle" göğsünde yumuşatıyor: "Direkt Allah'a bağlıyım.. Ofluların dediği gibi... Cemaatçilikten ziyade insanlara iyi bir şey veren insanlarla birlikte hareket etmek en doğal hakkım." İkinci top oldukça "ağır": "Mafya olduğu söylenen Sedat Peker ile ilişkiniz var. Bu, sizin için bir sıkıntı mı?" "Babalarımız arkadaştı" diyerek ağır mevzuya giriyor Uygun:
"Adımın onunla anılmasından hayatta rahatsızlık duymam. Duruşuyla inandığım bir insan. Depremde onbinlerce insana yemek dağıttığında sevgim daha da arttı. Yeri gelir düğünde, yeri gelir cenazede, yeri gelir türbede bir araya geliriz. Ama hiçbir zaman kanunsuz işin içinde olmayız. Mafya olarak hiç görmedim; saygın bir işadamıdır. Kanunsuz bir iş yaparken de görmedim. Yaparsa da devlet zaten gerekeni yapar."
UYGUN'DAN ARA PASLAR
* Kendimi gözden geçirdim. Söylemler, danışmanlar, mentörler konusunda profesyonelleşmek gerektiğini gördüm.
* Bursaspor şampiyon olursa bayrağımı kapar sokakta onlarla birlikte tur atarım....
* Eli öpülecek olanın elini öperim: Ali Şen, Haluk Ulusoy, Faruk Süren ve İlhan Cavcav eli öpüleceklerdir.
* Hiddink final oynatmazsa başarısız demektir ama ben başarılı olacağına inanmıyorum.
* Federasyon futbolu okullara indiriyorum diyerek 30 milyon TL harcadı. Gördünüz mü bir şey?
* Kimse Türk halkını kandırmasın. Harcanan para babanızın parası değil. Okullara indirdik ayağına trilyonlarca para kayıp.
* Önce altyapı hocalarının maaşı düzeltilsin. Asgari ücretle geçinen binlerce hoca var. Bu, Türkiye'nin ayıbıdır..
* Eşofmanları giyip üstüne tekrar atkıyı takacağım. Bunu yapmama kızıyorlar ya...
* Hayallerimi başaracağım bir yönetim ve takım olursa orada olacağım.
* Ben de Milan, Chelsea veya Mancehester'da olmak isterim..
* Şafak Sezer'in filmine gitmek istiyorum. Eşrefpaşalılar zaten gidilmesi gereken bir film.
* İnsanlar insanları tanıyabilir, fikir de yürütebilirler, önemli olan fiiliyata dökmemektir. Ergenekoncu değilim.
http://www.referansgazetesi.com/habe...HBR_KOD=138011