Abdullah YİĞİT / Hürdoğan Gazetesi
Ligin ilk haftasında oynanan Galatasaray maçı iftar saatiyle aşağı yukarı aynı döneme rastlamasına rağmen, 4 Eylül stadında en az 14 bin Sivasspor taraftarı vardı. Bu rakam böyle bir dönem için gerçektende çok iyi. Zira, aynı akşam Gaziantep-Kasımpaşa maçını izledim tribünlerde en fazla 2-3 bin kişi vardı, coşkulu taraftarıyla ünlü Eskişehir'de ise sadece maraton ve kapalı tribün doluydu, yani staddaki seyirci sayısı 5-6 bin civarındaydı. Bu bakımdan Sivaslı'ları tebrik ediyorum.
Ancaak! Genellikle söylediğim bir konuyu bir defa daha tekrarlamak istiyorum. Bizde yoğunluk (sayı) çok iyi ama içerik yok! Yani sürekli ve coşkulu destek yok! Bunu Galatasaray maçındada yaşadık. Stad neredeyse tamamıyla dolü, herşey güzel ama samen alevi gibi parlayan taraftarın sesi 7. dakikada yenilen şanssız golden sonra tamamen kesildi. Bütün stad 850 kişilik rakip takım taraftarını dinledi, taki 43. daikkada beraberlik golü gelene kadar.
Oysa Sivasspor'un coşkuya, desteğe en fazla ihtiyaç duyduğu dönem kesinlikle geride veya kötü oynadığı dönemlerdir. Bizim taraftarımızda tamda böyle durumlarda susuyor. Tam tersini yapması gerekir. Eğer takım gerideyse ve beklenen futbolu oynayamıyorsa, o zaman tribündeki tarafından devreye girip takımı hareketlendirmesi gerekir. Ama yıllardır Sivas'ta tam tersi oluyor. Yani "Takım taraftarı coşturuyor!"
Sayısal olarak gerçekten Türkiye ortalamalrının çok üzerindeyiz, ama takıma destek ve coşku verme açısından çok çok gerilerdeyiz!
Maalesef gerçekler böyle diyor!..