Cevap: GÜLE GÜLE BAKKAL !!!
"Kimle yönetilmek isterseniz, onlar yönetir sizleri" bu söz ışığında daha bir kaç sene öncesine kadar, Sivasspor'un tatmadığı başarıları; öyle yada böyle, ister şans deyin, ister başarı deyin ve adını her ne koyarsanız koyun Bülent Uygun dönemimde yaşadıklarımızı kimse inkar edemez..
O dönem Başkanımızda; Yönetiminde ve Teknik Direktorya da herkesce yerlere göklere sığdırılamıyordu.. "Büyük Başkan Mecnun", "Vıeri Mehmet" "Asker Bülent" lakabı bile; artık "İmparator Bülent"olmuştu.. Bir gönül birliği içinde az parayla çok işler başaran mütevazi bir kadroyu biz kendi ellerimizle ulaşılmaz kıldık, onlar bu Türkiye Liglerinin kahramanları olarak ilan ettik.. Ulusal basında yeni bir rant sahası bulmanın sevinci ile "Sivas Camiasında hapşırıp, çok yaşa deme" tarzında yüzlerce haberi tiraj yapma asına ve Sivaslıyı ve Sivasspor'u kullanmasını ve "Büyüme Ekonomisi" nden payını almasını bildi.. Bu pastadan Başkan, Yönetim Kurulu, Bülent Uygun ve teknik ekibi ile tüm futbolcular ve hatta yerel basın bile az yada çok paylarını aldılar.. Bizim yani gerçek Sivasspor'un sahibi bizlerin bu pastadan pay almak bir yana Pasta'nın Yapımı için ve ona tat veren tüm enstürmanların varolması adına hem vaktimizden ve cüzdanımızdan kendimize göre çok büyük fedakarlıklar yaptık ve pasta'nın beğenilmesi ve pastanın yok satması hasabiyle mutlu olduk sevindik.. Bize kalan nostalji yapacağımız zaman anlatacağımız renkli hikayeler..
Artık bizden nemalanacak kimseler kalmadı.. Yönetim başarısız, gelen hocalar başarısız, futbolcular başarısız ve Sivasspor'un gerçek sahipleri bizlerden başarısızız.. Suçlu aramanın alemi yok.. Başarı istikrar ile ikiz kardeştir.. Biz istikrarı yakaladığımız zannettiğimiz ve kendimizi camia olarak bir gömlek daha yukarılara atmayı düşündüğümüz zaman; "kelle isterük" mantığı ile gelen başarısız sonuçların etkisiyle Bülent Uygun'u alşağı ettik.. Bunu yapan hem yönetim ve hem taraftar ve hemde kendisi olmuştur.. Başarıyı paylaşmak kolaydır, ama gelin görünki başarısızlıkta hep bir günah keçisi aranmıştır.. En kolay olanda zaten Teknik Direktörün başını almaktır.. O da olmuştur..
Ben Bülent Uygun'u tanımam bilmem.. Selamlaşıp hal hatır sormuşluğum bile olmamıştır.. Ama kimine göre sevimsiz ve kimine göre ukala da olabilir.. Bu onun karakteri gereğidir.. Onun başarısızlığından nemalacaklarında olduğunu bilmek gerekemektedir.. Onu hedef göstereerk asıl Hedefin Sivas ve Sivasspor camiası olduğuda unutulmamalıdır. Başarılı olduğumuz dönemlerde bize dost görünüpte aslında başarımıza çekememezlikle bakıldığını unutmamakta gerekir.. Kayser'nin Trabzon'un, Bursa'nın ve hatta Gaziantep'in daha çok para harcayarak kurduğu takımların olduğunu hep beraber gördük..
Tüm bunların devamında süren gelen zaman zarfında; Yönetimin dışardan gelen "Bizans oyunlarına", "Seyirci baskısına", ve hatta "yönetiminde bazı kişilerle Bülent Uygun'un arasının son gelen başarısız sonuçlardan sonra iyice açıldığına" ve istikrar sürecinin baltalanmaya kendi içimizde başlanıldığına günler geçtikten sonra anlamamamız da güç değildir..
Bülent Uygun'u göndermek nasıl bir büyük hata ise; ikinci bir hatayı Muhsin Ertuğral'ı takımın başına getirmekle ikinci büyük hata yapılmıştır. Sonrasındaki hamle geçen sezonun kıl payı bizim dışımızda gelişen olayların lehimize cereyan etmesi ile son bulmuştur..
Mesut Bakkal'ın başarı yada başarısızlığını tartışmak şu an için abesle iştigaldir. Yönetimin transferdeki az para ile çok iş yapacak futbolcu kadrosunu kurma girişiminde bulunması tamamen geçmişte yaptıkları ve başarıyı getiren kadrolarında böyle kurulduğunu tekrar isbat etme çabasından başka bir şey değildir..
Yönetim yine bir hata daha yapmıştır. Para yokken iken yapılan güzel işler; para varken neden hep kötü olmuştur.. Çünkü o zaman hem pasta küçük hemde pastadan yiyecekler az idi.. Sonra başarıda Pasta büyüdü; ama pasta'dan yemek onun tadına bakmak isteyenler çoğaldı.. Bizim buranın deyimiye "oğlan yedi oyuna gitti; çoban yedi koyuna gitti" misali herkes cebini doldurdu.. Yönetim Teknik heyet ve Futbolcular ve bunlar pasta'dan elbetteki büyük payları alacaklardır. Ama maalesef bu durum böyle cereyen etmemiş, asıl pastayı yiyecek insanlar hep dışarda kalmıştır..
Sonuçta; paylaşılamayan başarının parçalanması; cüzzamlı duran başarısızlığa ise kimselerin sahip çıkmamasıdır.. Bugün Mesut gider, Bahtiyar gelir, Ahmet gelir Mehmet gider.. Yalnız taraftar şunu unutmamalı.. Gerçek başarıyı bize yaşatan insanların kimler olduğunu iyi analiz etmeleridir.. Pastanın kreması ile başarının kremasını aynı kişiler mi paylaştı ona bakmalıdır..
__________________
"Alimden gelen adalet bi'taraf
Zalimden gelen adalet bertaraf" H.MURAT KELLECİ
|