Ötekine Ölüm !!
Ötekine ölüm!
Rahmetli babam, Rum komşumuzun oğlu Tridis’le kavga ettiğimde kaşlarını çatmadan gözlerini gözlerime diker, “O sana, sen ona lazımsınız. Çünkü komşun, arkadaşın. Sakın Rum ya da Yunanlı diye kızdırma” diye sıkı tembih ederdi. Ve her kavga edişimizden sonra Tridis’in babasıyla, babamın balkonda kadeh kaldırdıklarını görüp mecburen barışırdık. Babamın bana böyle eğitim verdiğini uzun yıllar sonra fark etmiştim. Yaşamımda kimseyi ötekileştirmedim.
Bir Türk’ün dünyaya bedel olmadığını fark ettiğimde, karıştığım bir olay nedeniyle kapalı kapılar ardında bir sürü amcadan dayak yiyordum. Çünkü ben onlar için ötekiydim. 1960 darbesinde çocuk, 12 Mart’ta liseli, 12 Eylül’de üniversiteli ve hep “öteki” olmaya itilmiş bir kaderim vardı. Çünkü ülkeyi yönetenlerin, toplumu bölmesi ve yönetmesi için hep bir ya da birkaç “öteki” gerekiyordu. Rahmetli babamı “Turancılık geliyor” diye, beni “Komünizm geliyor” diye, oğlumu, “irtica geliyor” diye kandıranlar biz bölünüp gırtlak, gırtlağa kavga ederken ne kadar kolay yönettiler bu ülkeyi.
Bu toplumsal paranoyamız futbolumuza da yansıdı. Vatandaş kimliği, birey hakları yeterince kotarılamayan toplumda hepimize birer futbol kimliği verdiler. Biz de alıştırıldığımız, “düşman geliyor” mantığını rakiplerimizin üstüne yapıştırıp yepyeni bir futbol anlayışıyla yaşayıp gidiyoruz şöyle bir 30 yıldır falan.
Biz o yüzden maçlarda kavga ederiz. Taşlı sopalı sokak çatışmaları sadece Şemdinli’de, Diyarbakır’da, Gazi Mahallesinde olmaz, statlarımızda da olur. Uzaklaştırıldığımız ve değiştirilen bu kimliklerimiz, geçmişte de bölünerek yönetilmiş bir intikam mantığına dayanırdı.
Bize hep bir düşman gerekirdi. Çünkü düşman olmadan, birileriyle savaş durumu yaratmadan hiçbir şeyi yönetmek! mümkün değildi. Ülkenin içinde bulunduğu bu durum, futbola da aynı mantıkla yansımıştır. Yoksa niye yumruklar birbirini futbolcular? Niye döner bıçağıyla maça gidilir? Neden sopalarla kafası, gözü yarılır insanların? Niye silahla öldürülür gencecik taraftarlar? Niye futbol seyirciliği; esrar, alkol, uyuşturucu ile birliktedir?
Babam beni iyi yetiştirdi ama benim o kadar gücüm yokmuş demek ki. Oğlumun hala maç izlerken rakip futbolcu için, “ayağın kırılsın” diye bağırmasını önleyemedim. Çünkü oğlum, benim gibi üzerinden tank, dipçik, cop geçen bir nesilden gelmiyor. Ona kolay şırınga ettiler düzeni. Onun düşmanı rakip takım, rakip taraftar. Tribünlerde hezeyana kapılmış topluluklarla birlikte ortak kimliğin yarattığı kitle psikozunun azılı militanı gibi olmayı marifet sayan bir düzenin ürettiği son robot. Ama biz Milli takımın futbolcularını da “Turko” diye robotlaştırmadık mı reklamlarda?
Hayır ben tribün terörünün önlenmek, engellenmek istendiğine inanmıyorum. Çünkü böylesi bir olayı daha kolay kontrol edilebileceğini anlamış olan egemenler de bitmesini istemiyor. Artık Karagöz, Hacivat oyununu dönüştürülen bu mantığın tek bir gerekçesi olmalı. O da; “Ya bu tribünlerdeki insanlar, işsizliği, hükümeti, son zamları protesto için sokağa dökülseydi?” Niye önlesinler ki? Bunu yaratan zaten egemenler. Onlara sürekli bir “öteki” gerek. Ver kulüp kimliğini insancıklara, al sana onlarca öteki. Yesinler birbirlerini. Ne zaman düzelir? Toplumsal yaşamımızda hiçbir insana, düşünceye, kuruma, gruba, etnik azınlığa “öteki” muamelesi yapılmadığı zaman, tribünleri dolduranlar futbolu eğlenmek için izler. Bu kadar basit.
Süleyman ALASYA
__________________
Neresi sıla bize , Neresi gurbet
Senin peşinde yollar bize memleket.
|